Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1325 E. 2022/1689 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1325 Esas
KARAR NO: 2022/1689 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/262 Esas – 2021/859 Karar
TARİHİ: 01/12/2021
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, 20.12.2018 tarihli gümrük çıkış beyannamesi ile davalı imalatçı-ihracatçı şirkete ait … sayı 02.11.2017 tarihli Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında davalı şirketin üretip ihraç ettiği … marka, 39782,4 kg, beher 160 gr, ayçiçek yağda 5180 kap, 39782,4 kg … Konserve ürününü Libya ülkesinde mukim … – Libya şirketine navlun bedeli dahil olmak üzere … sıra nolu 19.12.2018 tarihli 198.912,00 USD tutar ile satılması işini aracı ihracatçı olarak üstlendiğini, davalı şirket tarafından davacı müvekkil şirkete ihraç edilme kayıtlı kesilen fatura ile Libya’ya gönderilen ürün, alıcı ülke Libya gümrüğü tarafından, “izin verilen ağırlığın altında olması ve bileşiğinde mevcut olan tuz çözeltisinin izin verilen oranın üzerinde olması” dolayısıyla Libya ülkesi tarafından iade edilmiş ve ihracat işlemi tamamlanamadığını, davacı müvekkil, daha önce defalarca davalının ürettiği bu ürünlerin Libya ülkesine ihracını sağlamış ve hiçbir sorun yaşanmadığını, ancak bu ihracatı gerçekleştirememesi nedeniyle Libya’daki alıcı şirket nezdinde ciddi itibar ve kar kaybı yaşadığını, taleplere konu ihracat girişiminde davalı tarafından üretilen mallar, ulusal ve uluslararası gıda standartlarına uygun olmadığından ihracat işlemi tamamlanmadığını, bu yüzden malın ülkeye tekrar ithali ve üretici firmaya ulaştırılması için masraflar yapılması gerektiğini, durum davalı şirkete bildirildiğinde davalı hiçbir itirazda bulunmadığını, üründeki ayıbı kabul ederek “yeni ürün üretilip firmanıza verileceğinden, tüm ürünü geri alıp ithalatı ve gümrüğü bitmiş olarak … fabrikasına teslim etmeniz gerekmektedir..” şeklinde kabul beyanında bulunduğunu, böylece ürünlerin alıcı ülke tarafından standartlara aykırı olması sonucu iade edilmesi sebebiyle, ürünlerin tekrar ihraç edilemeyecek olmasından dolayı dahilde işleme rejimine istinaden ülke içine davalının dahilde işleme belgesine istinaden tekrar ithali gerektiğini, ürün, İzmir Gümrük Müdürlüğü, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğü ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünce yapılan yazışmalar ve alınan izinler neticesinde 14.06.2019’da İzmir gümrüğüne gelen malın muayenelerini yaptırdığını, 18.07.2019 tarihinde İzmir de antrepoya konulan mallar 24 ve 25 Aralık 2019 tarihinde ithalat ve gümrük işlemleri bitmiş olarak 30.12.2019 tarihinde davacı müvekkil tarafından davalı şirkete kesilen irsaliyeli iade faturası ile davalıya teslim edildiğini, davacı şirket bu süreçte; ekli listede tarih, belge numarası, ödeme yapılan firmalar ve ayrıntıları belirtildiği üzere; ürünün muayenesi, kapı çıkış ücreti, ardiye masrafı, demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedeli, transit hizmeti, gümrükleme iade alımı, antrepo nakliye bedeli, İzmir-Çanakkale arası nakliye iade masrafı olarak 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL harcadığını, malın Libya dan geri getirilmesi için müvekkil şirket tarafından yapılan bu masraflar davalı şirketten talep edildiğinde yapılan ticaret içinde bunların halledileceği söylenerek uzun zaman oyalandığını, müvekkil de davalı şirketin tanınırlığına, güvenilirliliğine ve ticaretlerinin devam ediyor oluşuna itimat ederek bu masrafların ödenmesini uzun zaman beklemiştir. Verilen sözler yerine getirilmediğinden arabuluculuk yolu ile çözülebileceği düşünülmüş, arabuluculukta anlaşma sağlanamadığını, müvekkil şirketin aracı ihracat firması olduğunu, davalı … San A.Ş. ise Dardanel markası ile Türkiye’de konserve balık üretiminde birinci sırada üretim yapan ve dünyanın çeşitli ülkelerine ürün gönderen, tanınmış marka sahibi bir üretici olduğunu, davalı, ürünlerini “Türkiye’nin Balık Uzmanı” sloganı ile tüketiciye sunmakta ve sadece Türkiye’de değil, dünyanın çok sayıda ülkesinde güven oluşturarak ciddi bir pazara sahip olduğunu, davalının alanında öncü bir üretici-ihracatçı olarak kendisinden beklenenin aksine ağır kusuru ile, ürettiği ürünün ulusal ve uluslararası gıda kodekslerine aykırı olması, akabinde durumu kabul etmek sureti ile ürünü derhal iade alarak yerine yeni ürün üretmesi zaten davacı müvekkilin taleplerindeki haklılığını ortaya koymakta olduğunu, davalının da kabul ettiği üzere ağır kusuru sonucu, ihracatın tamamlanamaması sebebi ile oluşan 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL zararımızın davalıdan faizi ile tahsilini, arabuluculuk sürecine dair maktu vekalet ücreti de dahil olmak üzere yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, Libya’ya ton balığı ihracatı yapmak amacıyla müvekkil şirket ile irtibat kurarak, müvekkil şirketten ton balığı üretimi yapmasını talep ettiğini, müvekkil şirket de kendisine verilen siparişe, davacı yanca onaylanmış ekli Proforma Faturaya uygun şekilde ton balığı üretimini yapmış, davacı firmaya da fatura karşılığında satışını yaparak ürünleri teslim ettiğini, davacı yanca sunulan gümrük çıkış beyannameleri ve satış faturalarında da görüleceği üzere; davacı firma iddia edildiği gibi aracı ihracatçı değil sadece ihracatçı bir firma olup müvekkil şirket de imalatçı olduğunu, ürünlerin izin verilen ağırlığın altında, bileşiğinde mevcut olan tuz çözeltinin ise izin verilen oran üzerinde olduğu gerekçesiyle Libya tarafından ürünlerin ülkeye girişi için izin verilmemiş ise de müvekkil şirket, davacı yanca kendisine bildirilen özelliklere uygun şekilde üretim yapmış, davacı yanca gerekli kontroller de yapıldıktan sonra mallar kabul edilmiş, ödemesi yapılmış ve ürünler teslim alındığını, bu bağlamda davacı yanın, müvekkilin ağır kusurlu olduğuna yönelik iddialarının kabulü mümkün olmadığını, ürünlerin Libya tarafından ülkeye girişine izin verilmemesi sebebiyle davacı firma tarafından yeni ürün talep edilmesi üzerine müvekkil şirket, iyiniyetli olarak ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamlılığı açısından yeni ürün üretimine olumlu cevap vermiş ancak bunun için ürünlerin kendisine iade ve tesliminin sağlanması gerektiğini belirttiğini, davacı yan müvekkilin bu davranışını, kusurun kabulü olarak yorumlamakta ise de ürünlerin Libya tarafından ülkeye giriş izni verilmemesi müvekkilin değil; davacının kusurundan kaynaklanmakta olduğunu, davacı yan müvekkil şirkete tuz ve/veya ağırlık konusunda ve/veya Libya’ya ihracat ile ilgili özellikli bir uyarıda bulunmamış, müvekkil şirket de davacının siparişine uygun şekilde üretim yaptığını, Libya tarafından ürünlerin ülkeye giriş izni verilmemesi sebebiyle ihracatın tamamlanamaması üzerine davacının yaşadığı olumsuzluğun çözümü olarak da davacının yeni ürün üretilmesi talebine olumlu cevap verildiğini, kusurlu olan taraf davacı iken, yeni ürün üretilmesine ilişkin davacı talebinin kabulünün, kusurun müvekkil tarafından kabulü şeklinde yorumlanarak müvekkilden alacak talep edilmesi kabul edilemeyeceğini, davacının işbu davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/12/2021 tarih 2021/262 Esas 2021/859 Karar sayılı kararında; “Dava; dahilde işleme belgesine istinaden tekrar ithal işlemleri kapsamında ürün muayenesi, kapı çıkış ücreti, ardiye masrafı, demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedeli, transit hizmeti, gümrükleme iade alımı, antrepo nakliye bedeli, İzmir-Çanakkale arası nakliye iade masrafının tahsili istemlerine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir. Deniz alacakları 6102 sayılı TTK’nın 1352/1. maddesinde tanımlanmış olup 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca 6762 sayılı Kanun’un 4. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kurulmuş Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görmekte olduğu davaların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Türk Ticaret Kanunu ile diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevli kılınacak Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceği düzenlenmiş, bu itibarla 13/07/2012 tarih 451 karar numaralı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurul Kararı uyarınca adı geçen uyuşmalıklar için ihtisas mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlendirilmiştir. Huzurdaki davada; davalı tarafça üretilen ürünlerin alıcı ülke tarafından standartlara aykırı olması sonucu iade edilmesi sebebiyle, ürünlerin tekrar ihraç edilemeyecek olmasından dolayı dahilde işleme rejimine istinaden ülke içine davalının dahilde işleme belgesine istinaden tekrar ithali işlemleri kapsamında bir kısım alacak kalemi ile birlikte deniz yolu ile taşımasından kaynaklı demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedelinin talep edildiği görülmüş olup davacı tarafından deniz taşımasından kaynaklı demuraj bedeli talep edildiğine göre, uyuşmazlığın çözümünde 6102 sayılı TTK’nın “Deniz Ticareti Sözleşmeleri” başlıklı 1119 vd. maddelerinin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, davanın görülüp sonuçlandırılmasının denizcilik ihtisas mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü gerekmiştir. (Emsal ilam: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/4955 esas, 2014/7742 karar sayılı ilamı) Bu kapsamda TTK’nın 5. kitabında yer alan 931 ile 1400. maddeleri arasında düzenlenen uyuşmazlıkların deniz hukukuna ilişkin olmakla Denizcilik İhtisas Mahkemesinde görülmesinin gerektiği, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, kararın kesinlemesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın TTK 5. kitapta düzenlemesini bulan Deniz Ticaretine ilişkin davalara bakmakla görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine (Denizcilik İhtisas Mahkemesi) gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, ” 1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul 17 Asliye Ticaret Mahkemesine ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi) gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,” karar vermiş ve karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin davanın görevsiz mahkemede açıldığı ve görevli mahkemenin deniz ihtisas mahkemeleri olduğuna ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Eldeki davaya özetle bakıldığında; davacının davalının ürettiği ürünlerin Libya’da mukim bir şirkete satışı işinde aracı ihracatçı olduğunu, davalı şirket tarafından üretilen malların usulüne uygun üretilmemesi sebebi ile malların ihracatının gerçekleştirilemediğini, akabinde uygunsuz malların ülke içine tekrar ithali ve davalıya teslimi için müvekkilinin masraf yapmak durumunda kaldığını, başka bir deyiş ile eldeki davanın, davalının ürettiği ürünlerin uygunsuzluğu sebebiyle müvekkili şirketin uğradığı zararın tazmini talebine ilişkin olduğunu, davanın deniz ticareti hukuku ile ilgisinin olmadığını, Davacı şirketin, davalı imalatçı-ihracatçı şirkete ait davalı şirketin üretip ihraç ettiği Dardanel marka, 39782,4 kg, beher 160 gr, ayçiçek yağda 5180 kap, 39782,4 kg Ton Konserve ürününü Libya ülkesinde mukim … – Libya şirketine navlun bedeli dahil olmak üzere … seri ve sıra nolu 19.12.2018 tarihli 198.912,00 USD tutar ile satılması işini aracı ihracatçı olarak üstlendiğini, Davalı şirket tarafından davacı müvekkili şirkete ihraç edilme kayıtlı kesilen fatura ile Libya’ya gönderilen ürünün, alıcı ülke Libya gümrüğü tarafından, “izin verilen ağırlığın altında olması ve bileşiğinde mevcut olan tuz çözeltisinin izin verilen oranın üzerinde olması” dolayısıyla Libya ülkesi tarafından iade edildiğini ve ihracat işleminin tamamlanamadığını, Taleplerine konu ihracat girişiminde davalı tarafından üretilen mallar, ulusal ve uluslararası gıda standartlarına uygun olmadığından ihracat işleminin tamamlanamadığını, bu yüzden malın ülkeye tekrar ithali ve üretici firmaya ulaştırılması için masraflar yapılmasının gerektiğini, Durum davalı şirkete bildirildiğinde davalının hiçbir itirazda bulunmadığını, üründeki ayıbı kabul ederek “yeni ürün üretilip firmanıza verileceğinden, tüm ürünü geri alıp ithalatı ve gümrüğü bitmiş olarak … fabrikasına teslim etmeniz gerekmektedir..” şeklinde kabul beyanında bulunduğunu, Böylece ürünlerin alıcı ülke tarafından standartlara aykırı olması sonucu iade edilmesi sebebiyle, ürünlerin tekrar ihraç edilemeyecek olmasından dolayı dahilde işleme rejimine istinaden ülke içine davalının dahilde işleme belgesine istinaden tekrar ithalinin gerektiğini, İzmir Gümrük Müdürlüğü, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğü ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünce yapılan yazışmalar ve alınan izinler neticesinde 14.06.2019’da İzmir gümrüğüne gelen malın muayenelerinin yaptırıldığını, 18.07.2019 tarihinde İzmir de antrepoya konulan malların 24 ve 25 Aralık 2019 tarihinde ithalat ve gümrük işlemleri bitmiş olarak 30.12.2019 tarihinde davacı müvekkili tarafından davalı şirkete kesilen irsaliyeli iade faturası ile davalıya teslim edildiğini, Davacı şirketin bu süreçte; ürünün muayenesi, kapı çıkış ücreti, ardiye masrafı, demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedeli, transit hizmeti, gümrükleme iade alımı, antrepo nakliye bedeli, İzmir-Çanakkale arası nakliye iade masrafı olarak 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL harcadığını, Malın Libya’dan geri getirilmesi için müvekkil şirket tarafından yapılan bu masrafların davalı şirketten talep edildiğinde yapılan ticaret içinde bunların halledileceği söylenerek uzun zaman oyalandıklarını, müvekkilinin de davalı şirketin tanınırlığına, güvenilirliliğine ve ticaretlerinin devam ediyor oluşuna itimat ederek bu masrafların ödenmesini uzun zaman beklediğini, sonuç olarak davalı tarafından bir ödeme gerçekleşmediğini ve eldeki davanın açıldığını, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 03.05.2016 tarihli 2016/2094E. ,2016/5051 K. Sayılı emsal kararının; “Somut olayda; davacı vekilinin, davacının, davalıdan … satış yolu ile banyo dolabı satın aldığı, gerekli ödemeler ile nakliye ücreti ve uluslararası taşımacılık için sigorta bedelinin de ayrıca davacı tarafından davalıya havale edildiği, ancak davalı tarafından deniz sigortasının yaptırılmadığı, emtianın 12/01/2012 tarihinde …geldiği, davacı tarafından gümrükleme ve emtianın nakliyatı için görevlendirilen firma ve nakliyatı yapan lojistik firmasının, emtianın taşıma esnasında hasarlı geldiğini bildirdikleri, bunun üzerine davacının, davalıdan emtianın iadesi ve zararın tazminini talep ettiği ancak, olumlu yanıt alamadığını ileri sürerek, ayıplı malların iade alınması, uğranılan zararların tazmini ve ödenen depo kirasının davalıdan tahsili istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; emtianın deniz yoluyla nakliyesi sırasında zarara uğradığı ileri sürülmüş ise de uyuşmazlığın tacirler arasındaki ticari alım satımdan kaynaklandığı, ayıplı malın bu nedenle iadesi ve zararın tazmininin talep edildiği anlaşıldığından, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde olup ayıplı malın iadesi ve zararın tazmininin talep edildiği davada uyuşmazlığın tacirler arası ticari alım satımdan kaynaklandığı gerekçesi ile asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edildiğini, Sonuç olarak eldeki davanın deniz ticareti ile ilgili olmayıp, davalıdan alınan ürünlerin gıda standartlarına uygun olmaması sebebiyle iadesi dolayısıyla uğranılan zararın tazmininin talep edildiğini, işbu davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya esas dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin; 20.12.2018 tarihli gümrük çıkış beyannamesi ile davalı imalatçı-ihracatçı şirkete ait 2017/D1-0663 sayı 02.11.2017 tarihli Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında davalı şirketin üretip ihraç ettiği … marka, 39782,4 kg, beher 160 gr, ayçiçek yağda 5180 kap, 39782,4 kg Ton Konserve ürününü, Libya ülkesinde mukim … – Libya şirketine navlun bedeli dahil olmak üzere … seri ve sıra nolu 19.12.2018 tarihli 198.912,00 USD tutar ile satılması işini aracı ihracatçı olarak üstlendiği, Libya’ya gönderilen ürünün, alıcı ülke Libya gümrüğü tarafından, izin verilen ağırlığın altında olduğu, bileşiğinde mevcut olan tuz çözeltisinin izin verilen oranın üzerinde olduğu gerekçeleriyle Libya tarafından iade edildiği ve ihracat işleminin tamamlanamadığı, bu yüzden malın ülkeye tekrar ithali ve üretici firmaya ulaştırılması için masraflar yapılması gerektiği, davacı şirketin, ürünün muayenesi, kapı çıkış ücreti, ardiye masrafı, demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedeli, transit hizmeti, gümrükleme iade alımı, antrepo nakliye bedeli, İzmir-Çanakkale arası nakliye iade masrafı olarak 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL harcama yaptığı, malın Libya’dan geri getirilmesi için davacı şirket tarafından yapılan bu masrafların, davalı şirketten talep edilmesine rağmen ödenmediği, davalı şirketin ağır kusurlu olduğu iddia edilmek suretiyle ihracatın tamamlanamaması sebebi ile oluşan 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL zararın faizi ile birlikte müvekkili davalı şirketten tahsiline karar verilmesinin talep ve dava edildiğini, davaya karşı cevap ve delillerinin18.05.2021 tarihli dilekçe ile dosyaya sunulduğunu, İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; bir kısım alacak kalemleri ile birlikte demuraj bedeli ve navlun bedelinin de talep edilmesi sebebiyle uyuşmazlığın çözümünde denizcilik ihtisas mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılarak, görevsizlik kararı verildiğini, ancak müvekkilinden haksız şekilde talep edilen ve gerekli itirazlar da dosyaya sunulan işbu demuraj ve navlun bedeli gibi ilgili belgelerde müvekkili şirketin taraf olmadığını, cevap dilekçesinde de açıklandığı üzere davacı şirketin, Libya’ya ton balığı ihracatı yapmak amacıyla müvekkili şirket ile irtibat kurarak, müvekkili şirketten ton balığı üretimi yapmasını talep ettiğini; müvekkil şirketin de kendisine verilen siparişe ve davacı yanca onaylanmış Proforma Faturaya uygun şekilde ton balığı üretimini yaparak, davacı firmaya da fatura karşılığında satışını yaparak ürünleri teslim ettiğini, davacı yanca sunulan gümrük çıkış beyannameleri ve satış faturalarında da görüleceği üzere; davacı firmanın iddia edildiği gibi aracı ihracatçı değil sadece ihracatçı bir firma olup müvekkil şirketin de imalatçı olduğunu, dolayısıyla davacının müvekkilinden talep ettiği alacak kalemlerinden navlun bedeli ve demuraj ücreti deniz ticareti ile ilgili gibi gözükmekte ise de davacı yanın aslında kendisinin yaptığını ileri sürdüğü masrafları, müvekkilinin kusurlu olduğundan bahisle haksız ve hukuka aykırı şekilde zarar adı altında müvekkilinden talep ettiğini, Bu bağlamda her iki tarafın da tacir olup uyuşmazlık konusunun, her iki yanın ticari işletmesi ile ilgili olması nedeniyle davanın TTK’nın 4 ve 5. maddelerine göre mutlak ticari dava niteliğinde olduğu gözönüne alındığında, görevli mahkemenin deniz ticaretinden kaynaklanan davalar dışındaki hukuk davalarına bakmakla görevli ticaret mahkemesi olduğu, dolayısıyla ilk derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu İleri sürülerek; istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilmiş görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satış sözleşmesinde ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle, davaya bakma görevinin denizcilik ihtisas mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı yan; davalının imalatçısı ve ihracatçısı olduğu ton balığı ürününün davacı tarafından Libya’da mukim bir şirkete aracı ihracatçı olarak satıldığını, davalının imal ettiği ton balığı ürününün, alıcı ülke Libya gümrüğü tarafından, izin verilen ağırlığın altında olduğu, bileşiğinde mevcut olan tuz çözeltisinin izin verilen oranın üzerinde olduğu gerekçeleriyle Libya tarafından iade edildiğini, bu nedenle ihracatın tamamlanamadığını, ürünlerin alıcı ülke tarafından standartlara aykırı olması sonucu iade edilmesi sebebiyle, tekrar ihraç edilemeyecek olmalarından dolayı dahilde işleme rejimine istinaden ülke içine davalının dahilde işleme belgesine istinaden tekrar ithalinin gerektiğini, ithalat ve gümrük işlemlerinin tamamlanması sonucu ürünlerin, 30/12/2019 tarihinde tanzim edilen irsaliyeli iade faturası ile davalıya teslim edildiğini, bu süreçte davacı tarafından ürünün muayenesi, kapı çıkış ücreti, ardiye masrafı, demuraj bedeli, Libya-İzmir arası navlun bedeli, transit hizmeti, gümrükleme iade alımı, antrepo nakliye bedeli, İzmir-Çanakkale arası nakliye iade masrafı olarak 14.488,84 USD ve 73.785,67 TL masraf yapıldığını, bu masrafın davalının imal ettiği ürünün standartlara uygun olmaması nedeniyle ortaya çıktığını ileri sürerek bu tutarın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı taraf ise; davalının aracı ihracatçı değil doğrudan ihracat yapan firma olduğunu, davalının yalnızca imalatçı olduğunu, davacı tarafından Libya’da mukim şirkete ihraç edilecek ürünlerin davalı tarafından imal edilerek davcıya satıldığını, üretimin davacının bildirdiği özelliklere uygun şekilde yapıldığını, davacının gerekli kontrolleri yaptıktan sonra malları kabul edip satım bedelini ödediğini, Libya tarafından ürünlerin ülkeye girişine izin verilmemesi sebebiyle davacının kendilerinden yeni ürün talep ettiğini, bunun üzerine davalının iyiniyetli olarak ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamlılığı açısından yeni ürün üretimine olumlu cevap verdiğini; ancak bunun için önceki ürünlerin kendisine iade ve tesliminin sağlanması gerektiğini belirttiğini, kusurlu olan taraf davacı iken, yeni ürün üretilmesine ilişkin davacı talebinin kabulünün, kusurun davalı tarafından kabulü şeklinde yorumlanamayacağını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir. Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan Libya’da mukim dava dışı şirkete ihraç etmek üzere tedarik ettiği/satın aldığı ton balığı ürününün, taraflar arasındaki sözleşmeye ve mutabık kalınan standartlara uygun üretilip üretilmediği, diğer deyişle ayıplı olup olmadığı, ayıp mevcut ise davacının ürünün Libya’dan ithal yoluyla geri getirilmesi için yaptığı masrafları 6098 Sayılı TBK’nun 227/2 fıkrası uyarınca davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında 6102 Sayılı TTK’nun 1119 ve devamı maddelerinde düzenlenen deniz ticareti sözleşmelerinden herhangi biri mevcut olmayıp, davacının ihraç etmek istediği ton balığı ürünün tedariki amacıyla kurulmuş bir ticari satış ilişkisi mevcuttur. Davacının diğer masraf kalemleri yanında ileri sürdüğü demuraj ve nakliye bedeli talebi, doğrudan taraflar arasındaki sözleşmeden doğan bir asli edimin yerine getirilmesi talebi olmayıp, davalıdan satın alınan ürünlerin ayıplı çıktığı iddiasına ve satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin TBK’nun 219 ve devamı hükümlerine dayalı bir taleptir. Davalı yanın Libya’da mukim dava dışı ithalatçı firma ile bir ticari ilişkisi mevcut olmadığı gibi, tarafların bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık deniz ticaretinden doğmamış, taraflar arasındaki ticari satış ilişkisinden doğmuştur. Her iki tarafın tacir olduğu bu dava nispi ticari dava mahiyetindedir ve deniz ihtisas mahkemesinin görev alanı dışındadır. Mahkemece görev dışındaki diğer dava şartlarında noksanlık bulunmadığının tespit edilmesi halinde işin esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuş, taraf vekillerinin buna yönelik istinaf başvuruları haklı bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2021 tarih ve 2021/262 Esas – 2021/859 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.