Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1261 E. 2022/1092 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1261 Esas
KARAR NO: 2022/1092 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/407 Esas
TARİH: 15/04/2022 Tarihli Ara karar
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TTK Madde 531 uyarınca davalı şirketin haklı neden feshine, bunun olmaması halinde müvekkilinin hisselerinin gerçek değerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına; davanın devamı süresince ihtiyati tedbir mahiyetinde şirkete TMK 427/4 maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanmasına, bunun mümkün olmaması halinde ise, şirket hesapların ihtiyati tedbir konulmasına ve şirketin banka ve şirket hesaplarından müvekkilinin yazılı muvafakati olmaksızın … ile …’in birlikte veya ayrı ayrı yapacağı işlemlerin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından yapılan inceleme sonucunda davalı şirket çoğunluk ortağı …’in aynı hizmet kolu çevresinde Özbekistan Taşkent’te 24/01/2022 tarihinde … isimli şirket kurduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin %74 hissedarı … tarafından kurulan … şirketine ait kurulan ve kamuya arz edilen şirket web sitesinin domain sahibi olarak davalı şirket ve davalı şirket teknik müdürü …’ın görüldüğünü, … firması kendisini ticari piyasada davalı … olarak tanıtıp, davalı … kurumsal kimliğini, referanslarını, iş bitirme belgelerini, bayiliklerini, ofisini, çözüm ortaklılarını, personelini, özetle tüm altyapısını ve kaynaklarını kullandığını, mübrez bilirkişi raporunda da tespit edilen hususlar dikkate alındığı vakit …’in Özbekistan’da kurmuş olduğu … şirketine … üzerinden para aktarımı yapmak suretiyle şirketin içini boşaltma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, TTK 396 maddesi hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerinin, şirket genel kurul iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendisi veyahut başkası hesabına yapamayacağını, yönetim kurulunun anonim ortaklığın zorunlu organlarından birisi olup, işbu davaya konu davalı şirketin yönetim kurulu’nun tek üyesi …’in şirketi zarara uğratmaya yönelik eylemleri bulunduğunu, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere yönetim kurulunun işlevsiz hale getirildiğini, ortaklığın hukuksal olarak varlığını sürdürebilecek organlardan yoksun kalmasının söz konusu olduğunu belirterek, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/04/2022 tarih 2020/407 Esas sayılı ara kararında; “Mahkememizin 05.10.2020 tarihli ara kararı ile; “Haklı sebeplerin varlığında sermayenin onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Tİcaret Mahkemesi’nden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir” şeklinde düzenlenen TTK 531 maddesine dayanan davada HMK 389, 390/3 maddeleri uyarınca İstanbul BAM 14 HD’nin 2017/90 Esas 118 Karar sayılı kararı da nazara alınarak; “aralarında ciddi uyuşmazlık bulunan şirket ortaklarından birini davanın devamı sırasında temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanması, davacı açısından önemli zararlara sebebiyet verileceği endişesini yaratabileceğinden tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerektiğinden iddialar henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte aralarında uyuşmazlıklar bulunduğu ve karşılıklı güvenlerin zedelendiği anlaşıldığından…” gerekçesi ile davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmış olup kayyım görevini halen yerine getirmektedir. Alınan bilirkişi raporu ile kayyım raporu arasında mali hesaplar yönünden bir hata bulunduğu görülmüş olmakla birlikte kayyımdan alınan açıklama raporu bulunmakta olup, bilirkişi heyetinden de yeniden ek rapor alınacağından çelişkinin giderilip giderilmeyeceği, varsa nereden kaynaklandığının ek rapor alındıktan sonra tespit edilebileceği ve davacı tarafın davalı şirket çoğunluk ortağının Özbekistan Taşkent’te … isimli şirket kurduğunu ve davalı şirket üzerinden kurulan şirkete para aktarımı yapmak sureti ile davalı şirketin içinin boşaltılması ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle de şirkete yönetici kayyımı atanması gerektiğini bildirmiş ise de ; para aktarımı ve benzeri işleri mahkememizce atanan denetim ve onay kayyımının onayından geçmeksizin yapılamayacağı gibi, bilirkişi heyetinden de davalı yanın şirket kurulmasına yönelik açıklama dilekçesi doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alındıktan sonra tespit edilebileceği hususları nazara alındığında…”gerekçesi ile, Davacı tarafın davalı şirkete yönetici kayyımı atanmasına ilişkin talebinin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 03.11.2021 tarihli bilirkişi raporu geldikten sonra raporda yapılan tespitlerle denetim ve onay kayyımının dosyaya sunmuş olduğu raporların tutmadığı görülerek bu çelişkinin giderilmesi için kayyımdan açıklama raporu ibraz etmesi için ara karar oluşturulmuşsa da kayyım tarafından halen aradaki çelişkiyi giderici bir açıklama dosyaya sunulmadığını, ancak istinaf incelemesine konu ara kararda aslında dosyaya ibraz edilmeyen bir açıklama raporuna atıfta bulunulduğunu, Davalı şirket çoğunluk ortağı …’in aynı hizmet kolu çevresinde Özbekistan Taşkent’te 24/01/2022 tarihinde … isimli şirket kurduğunun tespit edildiğini, kamuya arz edilen http://www…net web sitesine girildiği takdirde otomatik olarak tarayıcının http://www…com.tr web sitesine yönlendirilmekte iken 31/03/2022 tarihli duruşma sonrası şirket yönetici tarafından bu yönlendirmenin erişime kapatıldığını, … firmasının kendisini ticari piyasada davalı … olarak tanıtıp, davalı … kurumsal kimliğini, referanslarını, iş bitirme belgelerini, bayiliklerini, ofisini, çözüm ortaklıklarını, personelini, özetle tüm altyapısını ve kaynaklarını kullandığını, bilirkişi raporunda da tespit edilen hususlar dikkate alındığı vakit …’in Özbekistan’da kurmuş olduğu … şirketine … üzerinden para aktarımı yapmak suretiyle şirketin içini boşaltma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, TTK uyarınca yönetim kayyımı atanması için aranan tüm şartların gerçekleştiğini (TTK 396.mad.), şirket yönetim kurulu üyelerinin, şirket genel kurul iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendisi veyahut başkası hesabına yapamayacağını, davalı şirketin yönetim kurulunun tek üyesinin … olduğunu, şirketi zarara uğratmaya yönelik eylemlerden dolayı ve mübrez bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere yönetim kurulunun işlevsiz hale geldiğini, ortaklığın hukuksal olarak varlığını sürdürebilecek organlardan yoksun kalması söz konusu olduğunu, bu gibi hallerde TMK m. 427/1’in 4. Bendi uyarınca mahkemece yönetim kayyımı atanması gerektiğini, Mahkeme ara kararının hukuka aykırı olduğunu, … firmasından düzenli olarak ve çok yüksek rakamlarda danışmanlık ve servis hizmeti faturası alındığını ve bu ödemelere kayyım tarafından onay verildiğini, kayyımın atandığı tarihten 30.06.2021 tarihine kadar bu firmaya yapılan ödemenin 15 milyon TL’nin üzerinde olduğunun görüldüğünü, bilirkişi raporunda ”bu hizmetin gerekliliği ve maliyetinin makul olduğu hususlarında önemli belirsizlikler bulunduğu” bilgisi yer almasına rağmen kayyım tarafından bu bilginin dikkate alınmadığını ve düzenli olarak bu firmaya ödemeler yapıldığını, istinaf başvurusuna sebebiyet veren ara kararda, … firmasına bir ödeme yapılacaksa kayyımın bu ödemeye onay vermeyeceğinin gerekçe gösterildiğini, ancak … adlı firmaya gerekip gerekmediği belli olmayan belirsiz bir hizmet karşılığı milyonlarca lira ödenmesine denetim ve onay kayyımının onay verdiğini, Azerbaycan da bulunan bölge ofisinin de … A.Ş. adına tescilli olduğunu, oysaki Özbekistan’da kurulan … firmasının kuruluşu için yönetim kurulu, genel kurul kararı bulunmadığını ve işbu şirket hisselerinin %100’ü … adına olduğu, iddia edildiği gibi … firması menfaati gözetilecekse bu firmanın hissedarı tüzel kişilik olarak … olması gerektiğini, Davalı şirkete yönetim kurulu başkanı eşinin şüpheli hareketleri nedeniyle denetim ve onay kayyımı atandığını, müvekkilinin şirketi batırmak istediği iddiasının mesnetsiz ve afaki olduğunu, …’ın 15.01.2020 tarihinde yönetim kurulundan çıkarılmasına rağmen şirketin …’ın şahsi kefaletinin devam ettiği kredi sözleşmeleri üzerinde teminat mektupları almaya ve krediler kullanmaya devam ettiğini, davalı şirket tarafından müvekkilinin bu tutumu kötü niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilmeye çalışılmasının aksine müvekkilinin şahsi kefaletinin bulundugğu kredilerle ilgili olarak önlem almaya çalışmasının basiretli bir tacir gibi davrandığının göstergesi olduğunu, … Anonim Şirketinin iki ortaklı bir Anonim Şirket olup, …’in çoğunluk ortak olma gücünü kullanarak müvekkilinin, yönetim kurulu üyeliğini sonlandırdığını ve şirket üzerindeki haklarını kullanmasını engellediğini, dolayısıyla hiçbir hisse bedeli ödemeden şirketin tüm kaynaklarını hesap vermeden kullanır hale geldiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin 15/04/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, 6102 sayılı TTK 531.maddesi uyarınca şirketin haklı nedenle feshi, olmadığı takdirde davacı ortağın payının gerçek değeri ile ödenerek şirket ortaklığından çıkması davasında, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli ara kararı ile; davacının, davalı şirkete yönetim kayyumu atanması ya da davacının şirket işlerinde yazılı muvafakatinin alınması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına karar verilmiştir. Davacı vekilince yukarıda belirtilen dilekçe ile davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilmiş; mahkemenin 15/04/2022 tarihli ara kararı ile, talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.6102 sayılı TTK’ nın 530/2. maddesinde; ” Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir,” hükmü yer almaktadır. TTK’nın 530 ve 531. maddelerine dayanan fesih davası açısından verilebilecek önlemler konusunda bir düzenleme yapılmamış olup mahkemece resen bu maddelere uyan önlemler alabilir.Şirketlerde asıl olanın, ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesidir. Davalı şirkette organ boşluğu bulunmamaktadır. Dava, yöneticinin azli veya sorumluluğu davası da değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekte olup, talep ve karar tarihi itibariyle yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacı iddialarının yaklaşık olarak ispatı sağlanamadığı gibi mahkemece davalı şirkete denetim ve onay kayyımı da atandığı dikkate alındığında davacı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemenin 15/04/2022 tarihli ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/07/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.