Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1239 E. 2022/1101 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1239 Esas
KARAR NO: 2022/1101 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2021/707 Esas 2022/133 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında cari hesap şeklinde devam eden ticari ilişkide bakiye 22.929- TL borcun davalı borçlu tarafından ödenmediğini, davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Md. … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine borçlunun itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalı şirket çalışanı …’ın imza karşılığı faturalar ve malları teslim aldığını, davalı borçlunun yetki itirazında bulunarak takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığını belirttiğini, müvekkili … Şirketinin yerleşim yerinin Beyoğlu ilçesi olduğunu, bu sebeple Beyoğlu ilçesinin bağlı bulunduğu İstanbul Adliyesi icra dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın 22.929-TL asıl alacak için iptali ile kaldırılmasına, asıl alacağa işletilecek avans faizi ile birlikte takibin devamına, davalının % 20 inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/02/2022 tarih ve 2021/707 Esas – 2022/133 Karar sayılı kararında; “…Dosya kapsamından, davacının fatura konusu edilen malların teslim edildiği hâlde bedelinin ödenmediğini belirterek iddia ettiği alacağı için takip başlattığı, davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmediği, taraflar arasında yapılan bir sözleşmenin de dosyaya sunulmadığı, davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde bulunan İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olmadığı, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı anlaşıldığından, yetki yönünden yapılan itirazın haklılığı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Borçlu/davalı itirazında icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığını belirttiği, taraflar arasındaki bir alım sözleşmesi olduğu, İİK 50.mad., HMK’nın 10. ve BK 89.maddelerinde sözleşmenin kurulduğu yer, edimin ifa yeri ve para borçlarında götürülecek borç olduğu için alacaklının ikametgahı mahkemesinin yetkili olacağının belirtildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin bir alım satım ilişkisi ve borçlunun edimininde para olduğu dikkate alındığı zaman bunun götürülecek borç olduğunun anlaşıldığını, Sözleşmenin kurulduğu tarihte müvekkilinin adresi “… Sk. No. … … Karaköy Beyoğlu/ İstanbul” olduğunu, müvekkilinin halende bu adreste faaliyet göstermekte olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki akitte yine bu adreste kurulduğunu, dolayısı ile davalı borcu para olarak ifa ile yükümlü olduğu için bunu “… Sk. No. … … Karaköy Beyoğlu/ İstanbul” adresinde ödemek zorunda olduğunu, bu adresin bağlı olduğu yargı çevresi İstanbul ili Merkez / Çağlayan Adliyesi İcra Daire ve mahkemeleri yetkili olduğunu, Aslında yerel mahkemenin de kararında iddialarını destekler bir tespit yaptığı ancak daha sonra bununla çelişir bir şekilde davalının ticari ilişkiyi kabul etmediğini ve davacınında dosyaya taraflar arasında bir akit olduğunu gösterir belgeyi dosyaya sunmadığını gerekçe göstererek yetkili yer olarak borçlunun ikametgahını tespit ettiğini, Yerel mahkemenin hakiminin bakış açısı ile tüm ticari ilişkilerin yazılı bir akde istinat etmesi yani müvekkili davalıya bir musluk dahi satsa bunun için bir sözleşme imza edilmesini istemek gibi garip bir durum ortaya çıkacağını, bunun ticari hayatın gerçekleri ile bağdaşmayacağını, Alım satım akdinde münferit bir fatura yada cari hesap şeklinde devam eden ilişkinin mutlaka yazılı bir sözleşmeye dayalı olarak kurulması gerekmeyeceğini, fatura, irsaliye, mail yada benzeri belgeler zaten taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına birer karine olduğunu, dosyaya müvekkilinin davalıya sattığı ve teslim ettiği malların faturalarının yanı sıra davalı çalışanlarınca imzalı irsaliyelerini de sunduklarını, fakat mahkeme dosyanın esasına girmediği için bizim istinat ettiğimiz ticari defterler incelenemediği ve taraflar arasındaki ilişki muallakta kaldığını, eğer ticari kayıtlar incelenmiş olsa idi zaten taraflar arasındaki alım satım akdinin varlığı zaten ortaya konacağını, ancak yerel mahkeme esasa girmeksizin davayı yetki sebebiyle reddettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, icra takibinin yetkili yerde yapılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı borçlu vekili icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde, alacaklı tarafa müvekkili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığı, alacaklı ile müvekkili şirketin herhangi bir hukuki/sözleşmesel ilişkisinin de mevcut olmadığı şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı incelenmelidir. İİK’nın 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK. 10. maddeye göre de sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. TBK 89. maddesine göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Akdi ilişkinin inkarı ve ispatlanamaması halinde TBK.nun 89 ve HMK.nun 10.maddelerinin uygulama olanağı ortadan kalkar ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemelerinin /icra müdürlüğünün yetkili olduğu usul hükümleri gereğidir. Somut olayda, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinin varlığının davalı tarafça kabul edilmediği anlaşılmıştır. Davalının itirazının mahiyetine göre taraflar arasında ticari bir ilişki bulunup bulunmadığının, takibin yetkili yerde yapılıp yapılmadığının değerlendirilebilmesi için davacının sunduğu belgelerin hukuki durumu araştırılmalıdır. Davacının ibraz edeceği/ettiği belgelerin sıhhati araştırılmadan takibin alacaklının yerleşim yerinde yapılıp yapılmadığı anlaşılamaz. İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazın mahkemece, HMK’nın 164. maddesine göre ön sorun şeklinde incelenmelidir. Davacı bir kısım fatura, cari hesap ekstresi ve tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayandığına göre bu belgelerin akdi bir ilişki sonucu düzenlenip düzenlenmediği araştırıldıktan ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, bu deliller değerlendirilerek icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın değerlendirilmesi gerekirken, Mahkemece davacı tarafa taraflar arasında ticari ilişki bulunduğuna dair delillerinin sunulması için süre verilmeden ve sunulması halinde bunlar değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde icra dairesinin yetkisi konusunda taraf delillerinin ibrazına olanak sağlanarak sunulması halinde bu konuda deliller incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 tarih ve 2021/707 Esas 2022/133 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/07/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a4, a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.