Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1208 E. 2022/1543 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1208
KARAR NO: 2022/1543
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2022
DOSYA NUMARASI: 2020/680 Esas – 2022/32 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında TÜBİTAK kurumunun Gebze yerleşkesindeki personel taşıma işi için 17.07.2020 tarihinde “Personel Servis Aracı Kiralama Sözleşmeleri” imzalandığını, bu sözleşmelere göre davacının kendisine ait olan … plakalı servis aracı ile Gebze Tübitak-İzmit hattında ve Gebze Tübitak-Erenler/Tepeköy hattında personel servis taşıma hizmeti gördüğünü, ancak davacının 08.09.2020 tarihinde davalı şirket çalışanı tarafından telefonla aranarak kendisine akşam servisine gitmeyeceği, yerine başka aracın gideceği, bundan sonra servis taşıma işinin kendisiyle yapılmayacağı söylenerek sözleşmesinin davalı şirket tarafından tek taraflı olarak fiilen feshedildiğini, davalının haksız feshi nedeniyle davacının kazanç kaybına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre aracın bakımı, sigortası, akaryakıt giderlerinin davacıya ait olduğunu, buna göre sözleşme süresine göre kazanç kaybı hesaplanırken söz konusu giderlerin düşülmesi gerektiğini beyanla şimdilik kazanç kaybı olan 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 15/03/2021 tarihli dilekçesi ile; davanın 6 adet sözleşmeye dayandığını, işbu sözleşmelerin Personel Servis Aracı Kiralama Sözleşmesi olduğunu, araç kira sözleşmesi ihtilafının çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davacının taleplerinin zamanaşıma uğradığını, davacının işi kendi kendine bıraktığını, davalı şirket tarafından davacıya işi bırakmasına yönelik herhangi bir ihtar ya da yazılı bir talepte bulunulmamasına rağmen davacı tarafından işin bırakılması sonrası kazanç kaybı adı altında bir talepte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 4.maddesinde taraflar arasında mutabakata varılması halinde sözleşmenin 2 ay uzatılacağının ifade edildiğini, taraflar arasında mutabakata varıldığına ve sözleşmenin uzatıldığına dair herhangi bir belge veya anlaşmanın davacı tarafından sunulmadığını, davacının hem haklı olduğunu iddia edip sözleşmeyi erken feshettiğini hem de mutabakatla uzatılacak sözleşmeden ötürü kazanç kaybı istediğini, anılan mevcut durumun aksi bir an için düşünülse dahi sözleşmenin 3.10 maddesine göre davalı şirketin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisinin davacı tarafından kabul edildiğini, aynı maddenin devamında sözleşmenin feshi ile davacı tarafın hiçbir hak talep etmeyeceğinin hüküm altına alındığını, sözleşme içeriğinde KDV’nin davalı şirkete ait olacağına dair herhangi bir hüküm olmamasına rağmen faturaların + KDV olarak düzenlendiğini, böylece fazladan KDV ödemesi adı altında ödemeler yapıldığını, davacı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, sözleşmeye aykırı düzenlenen faturaya itiraz edilmemesinin faturayı kabul anlamına gelmediğini beyanla görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesini, aksi kanaat hasıl olması halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/01/2022 tarih ve 2020/680 Esas – 2022/32 Karar sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında TÜBİTAK kurumunun Gebze yerleşkesindeki personel taşıma işi için 17/07/2020 tarihinde Personel Servis Aracı Kiralama Sözleşmeleri imzalandığı, davacının kendisine ait olan … plaka sayılı servis aracı ile Gebze Tübitak-İzmit ve Gebze Tübitak-Erenler/Tepeköy hatlarında personel servis taşıma hizmeti gördüğü, uyuşmazlığında bu sözleşmenin uygulanmasından kaynaklandığı, her ne kadar davanın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren yolcu taşıma hizmetinden kaynaklandığı düşünülebilirse de taraflar arasında tedarikçi araç kiralama sözleşmesi yapıldığı, tarafların ticaret şirketi olmalarının ve aralarındaki ilişkinin bir ticari iş sayılmasının kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık karşısında mahkemenin görevini etkilemeyeceği (emsal için bkz İst.BAM 13.HD 2021/577 E 2021/643 K, Sakarya BAM 4.HD’nin 2019/945 E 2019/758 K sayılı kararı), 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir. ” gerekçesi Mahkemenin görevsizliğine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; TÜBİTAK kurumu tarafından yapılan personel taşıma servis ihalesinin davalı şirket üzerinde kaldığını, davalı kurumun bu hizmeti gerek kendi aracıyla gerek davacı müvekkili gibi araç malikleriyle yaptığı hizmet sözleşmeleri ile sürdürmekte olduğunu, davacı müvekkili ile … arasında TÜBİTAK kurumunun Gebze yerleşkesindeki personel taşıma işi için 17.07.2020 tarihinde ”Personel Servis Aracı Kiralama Sözleşmeleri” ismiyle bir sözleşme imzalanmış olduğunu, ancak daha sonra davalı taraf sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedince davacı müvekkilinin bu durumdan zarar gördüğünü, her ne kadar sözleşmenin başlığında kiralama ibaresi geçse de aradaki ilişkinin niteliğinin hizmet sözleşmesi olduğunu, yerel mahkemenin, davacı müvekkili ile davalı şirket arasındaki ilişkiyi değerlendirirken sözleşmenin başlığındaki kiralama kısmını dikkate alarak aradaki ilişkinin kira sözleşmesi olarak nitelendirdiğini ancak sözleşmenin içeriğine bakıldığında tarafların dahi işveren ve tedarikçi araç sahibi olarak anıldığının görüleceğini, sözleşmenin diğer maddelerine bakıldığında hizmet sözleşmesinin unsurlarıyla birebir örtüştüğünün açıkça görüleceğini, hizmet akdini iş, ücret ve bağlılık unsurunun sözleşmede bulunduğunu, müvekkilinin kendi aracı ile personel taşıma hizmeti vereceği hususunun sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olduğunu, davacı müvekkilin bu hizmeti kendi aracıyla verecek olmasının sözleşmeyi kira sözleşmesine çevirmeyeceğini, ücret unsuru bakımından değerlendirildiğinde davacı müvekkilinin vereceği servis hizmeti karşılığında günlük taşıma bedelinin sözleşmede kararlaştırılmış olduğunu, sözleşmede asıl değerlendirilmesi gereken hususun bağlılık unsuru olduğunu, çünkü sözleşmenin maddelerinde davacı müvekkilinin adeta bir işverene bağlı olarak çalışacağı hususunun sıkı kurallar ile belirlenmiş olduğunu, sözleşmede davacı müvekkili ile davalı şirket arasında TBK 401. madde gereği hizmet akdi bulunmakta olduğunu, tipik kira ilişkisinde olması gerekenin, ” kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakması” kiracının da buna karşılık ”kararlaştırılan bedeli ödemeyi üstlenmesi” şeklindeki asli unsurlardan ” kiraya verenin bir şeyin kullanılması için kiracıya bırakması” unsurunun, taraflar arasındaki sözleşmede bulunmadığını, çünkü davacı müvekkilinin araçları bizzat kendinin kullandığını, yani işveren adına bir taşıma hizmeti vermekte olduğunu, asla ikrar anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkemenin söz ettiği gibi bir kira ilişkisinin olduğu varsayılsa dahi aracını kiraya veren davacı müvekkilinin aracı kendisinin kullanmaya devam ettiğini beyanla İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/680 E. 2022/32 K. sayılı görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın yeniden görülmek üzere İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında düzenlenen personel servis aracı kiralama sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğinden bahisle kazanç kaybı talebine ilişkindir. Taraflar arasında “personel servis aracı kiralama sözleşmesi” başlıklı 27.05.2019 tarihli sözleşme imzalanmış olup, sözleşme davalı tarafından üstlenilmiş/üstlenilecek olan TÜBİTAK personel taşıma işinin İzmit güzergahında davacı araç sahibi tarafından yapılması amacıyla personel taşımacılığı için araç kiralama hizmetini kapsamaktadır. Sözleşmenin 3. maddesi ile davacıya; tedarikçi araç sahibinin sözleşme kapsamında taşıma işi için güzergaha göre belirlenen kapasite ve modelde araç tahsis edeceği, aracına taşınan idare ve güzergah ismini yazmak zorunda olduğu, araç üzerinde işveren ve idare isim ve ambleminden başka bir yazı ve amblem bulundurmayacağı, servisi herhangi bir nedenle aksatmayacağı, olası bir aksaklık veya aracın hizmet dışı kalması durumunda durumu derhal işverene bildireceği, idare tarafından işverene verilecek servis başlangıç, bitiş ve çıkış saatleri bilgilerine göre hizmet vereceği, idare ve işverenin belirlediği kurallara uyacağı vb şekilde yükümlülüklerin yüklendiği ve sözleşmenin bütününden davalının işveren davacının ise taşıma hizmeti veren taraf olduğunun anlaşıldığı, sözleşme başlığında bulunan araç kiralama ibaresinin tek başına sözleşmenin niteliğini belirlemeyeceği, bir bütün olarak değerlendirme yapıldığında sözleşmenin sürücülü taşıma hizmeti alımına dair bir hizmet sözleşmesi olduğu, bir kira sözleşmesi olmadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesi dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK madde 5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Buna göre taraflar arasındaki ilişki taşıma sözleşmesine ilişkin olup uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak taşıma hukukuna ilişkin düzenlemeler TTK’da yer aldığından somut dava mutlak ticari dava ve görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Bu nedenle Mahkemece Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli oldukları gerekçesi ile verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2022 tarih ve 2020/680 Esas – 2022/32 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.