Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1199 E. 2022/1009 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1199 Esas
KARAR NO: 2022/1009 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2022
NUMARASI: 2021/678 Esas 2022/155 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … Tic. A.Ş. ile ticari ilişki içinde bulunan dava dışı … Ltd. Şti., … A.Ş. Tarafından keşide edilen … Bankası A.Ş. Bursa Şubesi’ne ait … Seri Numaralı, 07.07.2021 keşide tarihli ve 17.678,00-TL bedelli müşteri çekini, müvekkil şirkete gönderdiğini ve bu çekin kaybolduğunu, çekin kaybolması üzerine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/345 Esas Sayılı dosyası tahtında çek iptali davası açtıklarını, işbu dava konusu çekin, dava dışı bir kişi tarafından ele geçirilmiş ve davalı … Faktoring A.Ş.’ye verilmiş olduğunu ve bu hususta İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası tahtında davalı tarafından icra takibi başlatıldığının taraflarınca öğrenildiğini, bahsi geçen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına keşideci … A.Ş. Tarafından ödeme yapıldığını, bahsi geçen çek, dava dışı … firmasının elinden çıktıktan ve zayi olduktan sonra gelen ilk cironun meşru ve yetkili hamil olamayacağı izahtan vareste olduğunu, bu sebeple devamındaki ciro silsilesi de bozulmuş sayılacağından davalı yetkili ve meşru ciranta olamayacağını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında mübrez çekin arka yüzü incelendiğinde İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/345 Esas Sayılı dosyası tahtında ödemeden men kararı verildiğinin, davalı tarafından da bilindiğinin görüleceğini, davalı … Faktoring A.Ş. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/345 Esas Sayılı dosyasında ödemeden men kararı verilmiş olduğunu bilmesi nedeniyle kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, davalı tarafından bu icra takibi bilerek keşideciye karşı başlatıldığını, lehtar ve cirantaya karşı başlatılmadığını, çekin arka yüzünün okunaklı olmaması sebebi ile taraflarınca sonraki cirantaların tespit edilemediğini, bu nedenle … Bursa Şubesi’ne ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına müzekkere yazılarak dava dışı … firmasından sonra gelen cirantaların isim, adres ve şirket bilgilerinin celp edilmesine karar verilmesini, ciro silsilesinin bozulduğunu ve takip alacaklısının yetkili hamil olmadığının ispatı bakımından çek üzerinde … firmasından sonra gelen cirantalar ile gerek davacı müvekkili şirket gerekse dava dışı … firması arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının da tespit edilmesine karar verilmesini, bu nedenlerle, müvekkili davacının elinden rızası dışında çıkan çekin istirdadına ve müvekkilimizin meşru hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitine, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası tahtında davalı tarafından tahsilat yapıldı ise tüm fer’ileri dahil olmak üzere istirdatına karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman Ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu çerçevesinde dava dışı müşteri … ile müvekkili şirket … Faktoring A.Ş. arasında 24.03.2021 tarihli … müşteri numaralı Faktoring Sözleşmesi akdedildiğini, keşideci … A.Ş. tarafından 07.07.2021 tarihli, … seri numaralı, 17.678,00 TL bedelli çek keşide edildiğini ve dava dışı borçlu … Tic. Ltd. Şti.’ye, … Tic. Ltd. Şti. tarafından ise dava dışı borçlu … Tic. Ltd. Şti.’ye ciro edildiğini, dava dışı borçlu … Tic. Ltd. Şti ile dava dışı … arasındaki ticari ilişkide … nolu 27.04.2021 tarihli e-faturaya konu malların satın alınması sonucu bahsi geçen çekin çek ciro yolu ile …’a teslim edildiğini, faktoring sözleşmesi kapsamında müşteri … huzurdaki itiraza konu çeki müvekkili şirkete ciro ettiğini, … Faktoring yetkili hamil sıfatını haiz olduğunu, sözleşmeye konu çek müvekkili yanca bankaya ibraz edildiğini, ancak çek hakkında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.05.2021 tarih ve 2021/345 Esas sayılı dosyasından ödeme yasağı kararı olduğu gerekçesi ile tahsil edilemediğini, bu durumun çekin arka yüzüne dercedildiğini, çekin bila tahsil kalmasından bahisle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasından 16.08.2021 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe girişildiğini, mahkemenizin 2021/524 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını, istirdat davası için arabuluculuğa başvuru dava şartı olduğnuu, davacının bu şartı yerine getirmeden dava açtığını, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, keşideci ile cirantaların çekte yazılı bulunan borçtan sorumlu olduğunu, geçerli ve düzgün bir ciro silsilesi olduğunu, müvekkilinin yetkili hamil sıfatında olduğunu, bu nedenlerle, müvekkilinin yetkili hamil olduğunun tespiti ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun huzurdaki davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2022 tarih ve 2021/678 Esas – 2022/155 Karar sayılı kararında; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalının alacaklı olduğu, davacının ise borçlu listesinde yer almadığı, takibe dayanak çek fotokopisi incelendiğinde, davacının çek üzerinde lehtar veya ciranta olarak yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davaya konu çek nedeniyle davalı tarafa karşı sorumlu olmadığı, menfi tespit ve istirdat davası açma husumetlerinin olmadığı görülmekle, davacı yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle…”gerekçesi ile, Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi kararının HMK’ya aykırı olduğunu, Husumet yokluğu nedeniyle bir karar verilebilmesi için esasa ilişkin eksiksiz ve denetime elverişli inceleme yapılması, gerekçelendirilmesi ve husumet yokluğu tespit edilirse usulen değil, esasen ret kararı verilmesi gerektiğini, mahkemece davanın esası incelenmeden, deliller toplanmadan karar verildiğini, Dava dilekçesinde davacı veya davalı olarak gösterilenler şekli taraf kavramına göre o davanın tarafı olsalar da bu her zaman davanın taraflarının taraf sıfatına nail oldukları anlamına gelmeyeceğini, Taraf sıfatı dava şartı olmadığını, Yargıtay uygulamasına göre bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanacağını, Davanın esasına ilişkin incelemeler yapıldıktan sonra sıfat yokluğunun dava şartı teşkil etmemesi ve bu yönde verilen bir kararın esasa ilişkin bir hüküm mahiyeti taşıması nedeniyle aslında davanın usulden değil esastan reddedilmesi gerektiği kabul edilmekte olduğunu, (Yargıtay HGK E. 2017/13-657, K. 2021/491, T. 15.4.2021) Dava dilekçesindeki iddialarının, çekin kaybolmasının, müvekkilinin ticari ilişkisine ilişkin savlarının hiçbirine dair delil toplanmak üzere girişimde bulunulmadığını, Müvekkili şirketin bu davayı açmak için taraf sıfatı ve hukuki yararı olduğunu, Müvekkilin unvanının çekte yazılı olmaması veya ciro silsilesinde de bulunmaması halinde, bu çek üzerinde müvekkili şirketin hak sahibi olmadığına kesin biçimde delalet etmeyeceğini, müvekkili şirketin böyle bir çekte cirosu olmasa dahi, çekin meşru hamili olması mümkün olduğu, müvekkilinin bu çekten doğan zararını isteyebileceği ve hukuki yarar yokluğu söz konusu olmadığını, Talep ettikleri delillerin toplanması ve yetkili hamil olup olmadığı esastan değerlendirilmesi gerektiğini, Yargıtay tarafından emsal nitelikte bir olayda aynı yönde karar verildiğini, (Yargıtay 11. HD. 23/06/1998, E.3235/K. 4789) Çek üzerinde lehine ciro yapılan kimsenin ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, cirantanın sadece imzasından ibaret olmasına yasal bir engel olmadığını, bu imkanın göz arda edilmemesi gerektiğini, (Yargıtay 12. HD. 29/09/1997, E.9087/K.9512) Ciroda, lehine ciro edilen kişinin imzasının bulunmasına gerek bulunmadığını, dolayısıyla, müvekkili şirketin çekte imzası olmaması hak sahibi ya da yetkili hamil olmadığını göstermeyeceğini, (Yargıtay 12. HD. 03.03.1998 E.1382/ K. 2496) Çekin “beyaz cirolu çek” olabileceği, doldurmadan başkalarına devir teslim yapılabileceği ve bu halde TTK’nın 594/son e 596/3 maddeleri uyarınca işleme tabi tutulabileceği göz arda edilerek karar verildiğini, salt bu durumun bozma nedeni olduğunu, (Yargıtay 19. HD.. 29/09/1997, E.2369 / K. 7812)Yargıtay’ın emsal kararlarında görüldüğü üzere, davanın taraflarından birinin çekin yetkili hamili olduğuna dair iddiası var ise salt çek fiziken incelenerek karar verilemeyeceğini, Yetkili hamil olduğunu iddia eden tarafın, önceki ciranta ya da keşideciyle olan ticari işleri ile ilgili alacak – borç durumları, ticari defter ve kayıtları incelenmeli ve yetkili hamil olduğunu iddia eden tarafın delilleri toplanmak ve esastan inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğini, Somut olayda mahkemece işin esasına girilmiş olsaydı: Dava Dışı keşideci …, … Hastanesi ve Müvekkil Şirket’e ait ticari defterler incelendiğinde, bu 3 şirket arasında anılan çeke istinaden ticari ilişkinin varlığı ticari defterlerde resmi bir şekilde kayıtlı olduğunun görülebileceğini, … Kargo Şirketi ve Dava Dışı … Ltd. Şti’ nin kayıtları üzerinde inceleme yapıldığında, dava konusu çekin müvekkiline gönderilirken kaybolduğunun ortaya çıkacağını, Bu çekin müvekkiline gönderim esnasında kaybolan çekin , davalı tarafın eline geçmiş olan çek ile aynı çek olması da husumetin ve müvekkilin hukuki yararının mevcudiyetini de göstereceğini, HMK 53.maddesi uyarınca dava takip yetkilerinin dikkate alınmadığını, Müvekkili tarafından işbu dava tarihinden önce, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2021/345 Esas sayısıyla çek iptal davası açıldığını, bu iptal davasında 25/05/2021 tarihinde ödeme yasağı kararı alındığını, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından müvekkiline istirdat davası açmak üzere yetki ve süre verildiğini, dolayısıyla, müvekkilin çekin yetkili hamili olduğunu kanıtladığını ve işbu davayı açmak için başka bir mahkeme tarafından HMK 53 uyarınca yetkilendirildiğini, zira, davayı takip yetkisi, talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukukî ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisini ifade etmekte olduğunu, dava yetkinliği diğer bir ifade ile dava takip yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 53. Maddesinde talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisi olarak tanımlanmakta olduğunu, başka bir mahkeme tarafından verilen yetkiye dayanılarak açılan bir davada takip yetkisi olmadığının kabulü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine de aykırı olduğunu, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesince, müvekkiline başka bir ticaret mahkemesi tarafından verilmiş hüküm alabilme (dava takip yetkisi) göz arda edilerek karar verildiğini, ret kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın esastan incelenmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iade edilmesine,davanın kabulüne, müvekkilinin meşru hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitine, ve Müvekkil davacının elinden rızası dışında çıkan çekin istirdadına, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası tahtında davalı tarafından tahsilat yapıldı ise tüm fer’ileri dahil olmak üzere istirdatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çek istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davalı şirketçe, davaya konu çeke dayalı olarak diğer cirantalar ve keşideci aleyhine takip başlatıldığı, takip neticesinde çek bedelinin keşideci şirket tarafından ödendiği ve başlangıçta çek istirdadı istemine ilişkin olarak açılan davanın bu suretle çek bedelinin istirdadı davasına dönüştüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının zikredilen takip dosyasında ve çek üzerinde herhangi bir sıfatla yer almaması gerekçe gösterilerek, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nin 792. maddesi, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup, davacı, zikredilen madde gereği üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmesi halinde çek bedelinin istirdadını çeki kötüniyetle veya ağır kusurlarıyla iktisap etmiş olan hamilden talep edebilecektir. Bu anlamda, çeke dayalı olarak çekin yetkili hamili olduğunu iddia eden davacıya karşı bir takip yöneltilmemesi ve çek bedelinin de üçüncü bir kişi tarafından ödenmiş olması, davacının zikredilen Yasa hükümlerine göre sahip olduğu haklara halel getirmeyecektir. Bu itibarla, mahkemece, davacı yana, zikredilen Yasa hükmünde belirtilen olguları ispat olanağı tanınarak, bu hususta bildirilen delillerin toplanıp delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçe ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2048 Esas – 2019/4163 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a4, a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve yukarıda tespit edilen hususlarda inceleme yapılıp karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih ve 2021/678 Esas 2022/155 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a4, a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.