Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1189 E. 2022/1008 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1189 Esas
KARAR NO: 2022/1008 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2022
NUMARASI: 2022/37 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya UYAP sisteminden elektronik dosya olarak gönderilmiş olmakla incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili talep dilekçesi ile, dava dilekçesindeki tedbir/davalıdır şerhi talebinin Mahkememizce 19/01/2022 tarihli ara karar ile reddedildiğini, taraflarına 27/01/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, huzurda ki davanın açılması ve bahse konu tedbirin reddine ilişkin ara karar sonrasında, dosyada gelişmeler yasandığını, yeni deliller temin edildiğini ve taraflarınca yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiğini, ancak cevaba cevap dilekçesinde yer alan tüm bilgi ve belgeler ile davalı vekili …’a ait cevap dilekçesinin dikkate alınmadığını, dikkate alınmadan hiçbir gerekçe göstermeden Mahkememizin 25/03/2022 tarihli kararı ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacı vekilinin tedbir talebi hakkında daha önce istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildiğine ilişkin izahatında hukuka aykırı olduğunu, sonuç olarak; davanın açıldığı tarih itibari ile elinde olmayan süreç içinde ulaştığı ve huzurdaki yargılamanın esasının etkileyen yeni ve esaslı bilgi ve belgelerin, davalıların kabule dayalı savunmalarının Mahkememizce dikkatle incelenmesini, değişen koşullara göre yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunun gözetilmesini ve bu aşamada davalı … AŞ’nin tek ortağı/hissedarı olan davalı … iletişimin, davalı … Turizmdeki %100 hissesinin %40’ına tekabül eden hisse üzerine, devir ve temlikinin önlenmesi amacı ile tedbir konulmasını, aksi halde davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …, … Tic. A.Ş., … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, HMK 389.maddesinde hangi durumlarda ihtiyati tedbir kararı verileceğinin açıklandığını, yalnızca dava konusu ile ilgili olarak verilebileceğini, uyuşmazlık konusu ile hiçbir ilgisi olmayan hususlarda tedbir talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2021/3452 K. 2021/6001 T. 4.6.2021, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/7-1796 K. 2021/607 T. 20.5.202) ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davanın esasına yönelik haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmiş olması gerektiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/7151 E. 2012/11123 K.) savunarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili vekalet ilişkisine dayanarak vekil eden …’in iradesine uygun şekilde işlem yaptığını, bu konuda herhangi bir kötü niyeti veya vekalet görevini kötüye kullanma durumu sözkonusu olmadığını, eğer gerçekten hisseler satılmış olsaydı, … bu hisse devir işlemi için … veya vekiline bu hisselerin reel bedelini de ödemiş olması gerektiğini, …’in hisseleri gerçekte devir edilmediğinden, şeklen işlem yapıldığından dolayı doğal olarak hiç bir bedel de ödenmediğini, vekil olarak bir kusuru bulunmayan, vekil eden davacının iradesine ve amacına uygun işlem yapan davalı …’a dava açılması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, pasif husumet yokluğundan işbu davanın reddi gerektiğini, zamanaşımı defileri bulunduğunu, davacı ile davalı arasında dava dilekçesindeki talep hususunda herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacı ile davalı müvekkili arasında sözleşme olmadığından, bir an için davacının davalı müvekkilinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceği varsayılsa dahi davalı müvekkili diğer davalılardan olan alacağı kesinleşmediği gibi henüz bir tahsilat da yapmadığını, kaldı ki sebepsiz zenginleşmeden doğan iki yıllık zamanaşımı da geçtiğini, hal böyle olunca davacının işbu hukuki temelden yoksun davasının reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/04/2022 tarih ve 2022/37 Esas sayılı ara kararında; “…Mahkememizce 19/01/2022 tarihli ara karar ile; dava, inançlı işlem ile devredildiği iddia edilen şirket hisselerinin aidiyetinin tespiti ve tescili, aksi halde ise değerlerinin tespiti ile tazmini talebine ilişkin olup bu aşamada sunulan deliller kapsamında hisse devirlerinin inançlı işlem uyarınca yapıldığı hususunun yargılamaya muhtaç olduğu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği hususunda Mahkememizde bir kanaat oluşmadığından şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karardan sonra davacı vekilinin iddia ettiği şekilde davalılarca şirket hisselerinin inançlı işlem ile devredildiğine dair bir ikrar olmayıp dosyanın henüz dilekçe aşamasında olduğu, bu aşamada sunulan deliller ile ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin güçleşeceği yönünde Mahkememizde kanaat oluşmadığından …”gerekçesi ile, Davacının ihtiyati tedbir /davalıdır şerhi konulması talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Huzurdaki davayı açma ve bahse konu tedbirin reddine ilişkin ara karar sonrasında, dosyada gelişmeler yaşandığı, yeni deliller temin edildiği ve taraflarınca yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiğini, Taraflarınca farklı bir soruşturma dosyasında diğer davalı vekil … tarafından verilen beyana ulaşıldığını, Müvekkilinin … İnşaat / … Ltd. Şti.’nin %40 ortaklık payı için yaptığı ödemelere ilişkin dekontlar, 21/03/2022 tarihli cevaba cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, Davalı vekil … tarafından dosyaya sunulan 25/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde davalı vekili …’un inançlı işlemi açıkça ikrar ettiğini, Davalı … ve şirketi diğer davalı … Turizm’in dava dışı …/ … şirketinin tamamına şekli olarak sahip olduğu 2013 yılında, diğer davalı … ile imza ettikleri ve esasında şirketin tamamının kendilerine ait olmadığı beyanını içerir protokolün dava dosyasında mübrez olduğunu, İzah edilen tüm bilgi ve belgelerin taraflarınca dile getirilen inançlı işlem iddialarını açıkça doğruladığını, huzurdaki davada yaklaşık ispat koşulu taraflarınca yerine getirildiğini, Dosyaya sunulan dilekçelerde davalı … İletişimin halihazırda Türkiye’de müvekkilinin %40 hissedarı olduğu … İnşaata ait malvarlığını halka arz ettiğinin izah edildiğini, … İnşaat / … şirketi, dolaylı yoldan bağlı ortaklık haline getirilerek … üzerine kayıtlı taşınmazların davalı … İletişim kanalı ile halka arz edilmekte, … projesi davalı … iletişimin malvarlığı gibi gösterildiğini, Müvekkiline ait dava konusu hisselerin emaneten davalı …’a devredilmesi sonrasında hisselerin, davalı …’a ait şirketler arasında el değiştirdiğini, tüm bu değişikliklerde 3.bir kişi bulunmadığını, davalı şirketin tamamının davalı ..’a ait olduğunu, tedbir talebinin kabul edilmemesi halinde ise, halka arz süreci tamamlanacağı ve müvekkili hisseleri dolaylı yoldan davalı …’ın (ve dahi) şirketlerinin elinden çıkmış olacağını, Tüm beyan, açık ikrar ve yazılı belgelere rağmen iddialarının kabulü, davalı …’ın huzurdaki davada şirket hisselerinin kendisine inançlı işlem ile devredildiğine dair ikrarı şartına bağlanır ise, tüm dilekçelerinde detaylı olarak izah ettikleri, inançlı işlem müessesesi , inançlı işlemin ispatına ilişkin yerleşik yargı kararları ve doktrin görüşleri, evleviyetle 05/02/1947 tarih 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı birleştirme Kararı uygulama alanı bulamayacağını, zira davalı …’ın huzurdaki davada böyle bir ikrarda ne şimdi ne de sonra bulunmayacağını, bu yönde bir ikrarın, davalı …’ın dava konusu borcu kabul etmesi anlamına geleceğinden ve işbu davanın, davalı …’ın inançlı işleme aykırı davranması, iade borcunu yerine getirmeyeceğinin anlaşılması neticesi açılmış olduğundan, davalı …’ın huzurda gerçekleştireceği bir ikrar bulunmadığını, Müvekkilinin hisse devri için vekaletname verdiği vekil davalı …’un vekaletnamesindeki tevkil yetkisi bulunmadığını, kaldı ki vekil davalı …’in inanılan davalı …’ın da bu yönde davalı …’in müvekkili hisselerini temsilen bir işlem yaptığına ilişkin bir iddiası olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 13/04/2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı … Turizm A.Ş.’nin tek ortağı / hissedarı olan davalı … İletişimin’in, davalı … Turizm’de ki %100 hissesinin %40’ına tekabül eden hisse üzerine, devir ve temlikinin önlenmesi amacı ile tedbir konulmasına, aksi halde davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davacı tarafından, emaneten davalı …’na devredildiği iddia olunan Kırgızistan’da kurulmuş dava dışı … İnşaat’ın %40 hissesinin, taraflar arasında yapılan anlaşmaya aykırı olarak iade edilmediğinden bahisle davacının, … İnşaattaki %40 hissesinin davalılar …, davalı …’ın şirketleri olan … Turizm ve … İletişim’e devirlerinin iptali ile davacıya aidiyetinin tespiti ve tescili, hisse devir işlemlerinin iptal ve tescilinin mümkün olmaması halinde ise, davacının … İnşaattaki %40 hissesinin dava tarihi itibari ile değerinin tespiti ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebi ile davacıya verilmesi istemli davada davalı … Ticaret A.Ş.’nin %40 hissesi üzerine tedbir kararı konulmasına ve davalı … İletişimin %40 hissenin halka arz sürecinin tedbiren durdurulmasına, davalı … Turizm ve davalı … Hizmetlerinin %40 hissesinin üzerine davalıdır şerhi konulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebidir. Mahkemece, Davacının ihtiyati tedbir /davalıdır şerhi konulması talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK.’nın 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıkta, ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar açılan eldeki davada iddia ve savunma doğrultusunda yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. İstinafa konu ara karar tarihi itibariyle ve yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, davacı tarafça sunulan delillere göre HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.