Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1174 E. 2023/881 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1174 Esas
KARAR NO: 2023/881 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/153 Esas – 2022/153 Karar
TARİH: 08/03/2022
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Mahkemelerinin iş bu davada yetkili olduklarını, müvekkili havayolu şirketi ile davalı şirketler arasında acente ilişkisi bulunduğunu, davalı şirketlerin müvekkili nam ve hesabına bilet satışı gerçekleştirmekte ve 15 günlük periyodlarda da bilet satış bedellerini … sistemine ödeme borcu altında olduklarını, davalıların müvekkili havayolu şirketine ait biletleri sattıklarını, bilet satış bedellerini müvekkili havayolu şirketi nam ve hesabına tahsil etmiş olmalarına rağmen bu bilet bedellerini kendi bünyelerinde tutmaya devam etmekte olup bakiyeyi müvekkili havayolu şirketine ödemekten kaçındıklarını, davalıların ödemediği bedeller nedeni ile … tarafından teminat mektuplarının bozdurulduğunu ve tüm havayolu şirketlerine ödeme yapıldığını ancak ödenen miktar düşüldükten sonra davalıların müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu havayolu şirketlerine ödemesi gereken toplam 28.702.375 USD borçlarının bulunduğunu, nitekim davalıların da, havayollarına borçlu olduklarını Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/547 D. İş dosyasına sundukları dilekçe ile açıkça ikrar ettiklerini, müvekkili şirket tarafından davalılar aleyhine başlatılan icra takibine, davalı şirketler tarafından kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini, icra takibinin çabuk bitirilmesine engel olunarak müvekkili şirketin likit ve belirli olan alacaklarına kavuşmasının önüne geçildiğini, davalı şirketlerin ödeme güçlüğü içerisinde olduklarını ve müvekkili havayolu şirketinin alacağını alabilme ihtimalinin günden güne imkânsız hale gelmekte olduğunu, davalı borçlular hakkında birçok icra takibi yapıldığını, davalı şirketlerin mallarını kaçırma tehlikesi bulunduğunu, bu nedenle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini beyanla davalı borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki ödeme emrine karşı yapmış oldukları haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile icra takibinin devamına, borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu Beyoğlu … Noterliği’nin 03.02.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi incelendiğinde vekaletnamenin ilgili şirketin İstanbul Şubesi tarafından verildiğinin görülmekte olduğunu, vekaletname incelendiğinde vekalet veren kişinin vekalet vermeye yetkili olup olmadığının anlaşılamadığını, ayrıca kesinlikle taraflar arasındaki borç ilişkisini kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının dava dilekçesinde alacaklı olduğu iddia edilen … şirketi …’nin, TTK’nın 40. maddesi gereğince İstanbul şubesi bulunduğuna dair tescil ve ilan bilgisine ilişkin belgeye rastlanılamadığını, bu hususların mahkemece İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sorulması ve mevzuata aykırılık olması durumunda dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketlerden biri İstanbul merkezli olup diğer iki müvekkili şirketin Antalya merkezli olduğunu, davacının aynı dava ile müvekkili şirketlere husumet yöneltmesinin mümkün olmadığını, öncelikle birden fazla davalıya karşı dava açılabilmesi için davalılar arasında ihtiyari ya da mecburi dava arkadaşlığı olması gerektiğini, somut olayda mecburi dava arkadaşlığı hükümlerinin uygulanamayacağının ortada olduğunu, bununla birlikte müvekkili şirketler açısından ihtiyari dava arkadaşlığının da söz konusu olmadığını, öncelikle yetkili yerde geçerli şekilde başlatılmış bir icra takibinden söz edilemeyeceğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar …, havacılık sektöründeki sorunları çözmek ve sektörde yeknesaklığı sağlamak için kurulmuş bir birlik olsa da ilerleyen süreçte acentelerin kendisine bağımlı hale gelmesinden yararlanarak, acentelere tek taraflı dayatmalarda bulunmaya başladığını, gelinen son noktada …’nın fonksiyonunu yitirdiğini ve ticari hareket eden bir yapıya büründüğünü, davalının her fırsatta elinde bulunan teminat mektuplarını bir tehdit aracı olarak kullanarak mektupları tanzim etme baskısını müvekkillerine sürekli olarak yaşattığını, davacının teminat mektuplarını tanzim etme tehdidini içeren 01.11.2019 tarihli e-postası ile müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri iyi niyetli bir şekilde yerine getirmesine rağmen …’nın, müvekkillerinin ihtiyati tedbir taleplerinden vazgeçmesini fırsat bilerek nezdinde bulunan 23.078.000 USD tutarlı teminat mektuplarını kötü niyetli bir şekilde hatta müvekkillerine haber dahi vermeksizin tanzim ettiğini, satış ekranlarını da daha önce kapatarak müvekkillerinin ticari faaliyetlerini yerine getirmesini engelleyen davalının kötü niyetinin bir kez daha ortaya çıktığını, müvekkillerini felç etmek için bütün kozlarını kullandıktan sonra da nihayetinde müvekkilleri ile olan sözleşmeyi feshettiğini beyanla davanın usulden, bu talepleri kabul görmemesi durumunda esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/03/2022 tarih 2022/153 Esas2022/153 Karar sayılı kararında;”…… Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı … ile ayrı ayrı akdetmiş oldukları sözleşmeler uyarınca davalıların, davacının acentesi sıfatıyla yapmış oldukları uçak bileti satışlarından elde ettikleri bedelleri davacıya iade edip etmedikleri noktasında toplanmakta olup, talep para alacağının tahsiline yönelik olduğundan İİK’nın 50. maddesinin atfı ile HMK’nın 10. ve TBK’nın 89. maddesi uyarınca, davacının kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinden de alacağının tahsilini talep etmesi mümkün ise de, davacının yerleşim yerinin Ürdün’de bulunması sebebiyle İstanbul İcra Daireleri’nin yetkili olduklarından bahsedilemeyeceği gibi, davalıların yerleşim yerinin “… Mahallesi, … Sokak, No:… … Muratpaşa/Antalya” olması itibariyle HMK’nın 6. maddesi uyarınca Antalya İcra Daireleri dava konusu takipte yetkili olduğundan, davalıların icra dairesinin yetkisine itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın iptali davalarında icra takibinin yetkili icra dairelerinde başlatılması bu davaya yönelik özel dava şartı olduğu, davacının yetkisiz icra dairesinden başlattığı ilamsız icra takibi usulsüz olup ortada geçerli bir icra takibi mevcut olmadığından davanın, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, Davalı şirketler, … Ticaret A.Ş.’nin adresi … Mah. … Cad. No:… Şişli İstanbul adresi olduğu gerçeğini saklayıp sanki tüm davalıların ticari adresleri Antalya’ymış gibi beyanlarda bulunarak adeta mahkemeyi aldatma çabası içerisinde olduğunu, davalılardan … Şişli, İstanbul adresinde yerleşik bir tüzel kişilik olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 7/1. maddesi son derece net olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 7’ye göre, davalının birden fazla olması halinde dava, davalılardan birinin yerleşim yerinde açılabileceğini, HMK’nın “İhtiyari dava arkadaşlığı” başlıklı 57’nci maddesi uyarınca davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması durumunda birden fazla kişi aleyhine birlikte dava açılabileceğinin belirlendiğini, işbu davada da davanın temelini oluşturan vakıalar ve hukuki sebebin aynı olduğu tartışmasız olduğunu, Davalı şirketlerin üçünün de ortakları ve yöneticilerinin aynı kişiler olduğunu, ticaret sicil kayıtlarından da görüleceğini, (Yargıtay Genel Kurulunun E. 2017/12-721 K. 2019/324 sayılı ve T. 19.3.2019 tarihli kararı) İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin işbu uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkeme olduğunu, Taraflar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğunu, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan hallerde HMK’nın 7. maddesi kapsamında davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açılabilmesinin mümkün olduğunu,T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4365 K. 2004/4653 T. 11.5.2004) Müvekkili şirketin borçlulardan … A.Ş. ve … A.Ş.’yi sırf kendi yerleşim yeri mahkemelerinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davayı istanbul mahkemelerinde açtığının ispatlanamadığını, Müvekkil HMK m. 7’de kendisine tanınan seçimlik hakka dayanarak borçlulardan … Ticaret A.Ş.’nin yerleşim yerinin içerisinde bulunduğu İstanbul Merkez Mahkemeleri’nde her üç borçlu aleyhine dava açtığını, Müvekkili şirket usul ekonomisi gereği her üç şirket aleyhine İstanbul Merkez Mahkemeleri’nde talepte bulunarak vakıaların aynı mahkeme tarafından incelenerek bir karara varılmasını sağlamak amacıyla böyle bir talepte bulunmuş olup, kendisine tanınan bu hakkı kesinlikle kötüye kullanmadığını ancak herhalükarda yerel mahkemece yetki itirazı değerlendirilirken böyle bir durumun söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12846 K. 2016/9474 T. 12.12.2016) (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2005/12841 K. 2006/9061 T. 21.9.2006). (T.C. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2016/16590 K. 2016/11060 T. 23.5.2016). (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/10239 K. 2012/1808 T. 13.2.2012) (T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1760 K. 2019/1360 T. 9.10.2019) HMK m. 7 uyarınca birden fazla davalı bulunan hallerde davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği ancak davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı vereceği düzenlendiğini, yerel mahkeme tarafından bu hükme ilişkin bir değerlendirme yapılmaksızın borçlular arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından bahisle bir kısım borçluların yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan hallerde HMK m. 7’nin uygulama alanı bulacağı, HMK m. 7’de davacıya tanınan seçimlik hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespiti yapılarak yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi gerektiği hususlarının doktrin, Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiğini, (Kılıçoğlu, s. 121). (Halil Kılıç, Açıklamalı-İçtihatlı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, C. I, Ankara, 2011, s. 614). (T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1978/11-865 K. 1980/2167 T. 26.9.1980). İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine İİK’nın 67 vd maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davalılar ile dava dışı … arasında düzenlenen sözleşmeler kapsamında, davalılar … sistemi üzerinden çeşitli havayolu şirketlerine ait uçak biletlerini satmışlardır. Bu kapsamda davacı şirkete ait uçak biletlerinin de satıldığı sabittir. Davacı, davacının nam ve hesabına satılan bilet bedellerinin davacının hesabına ödenmemesi üzerine, … tarafından sözleşmesinin feshedildiğini, birçok havayolu şirketine ait bilet paralarının ödenmemesi nedeniyle davacılar tarafından verilen teminat mektubunun nakde çevrilerek bedelinin alacaklılar arasında paylaşıldığını ve bakiye alacağı bulunması nedeniyle takip başlatıldığını ileri sürmüştür. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Davacı alacaklı tarafından borçlular … A.Ş., … A.Ş. ve … Tic. A.Ş aleyhine toplam: 2.698.579,00 TL Alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takibine borçlular vekilinin 21/07/2020 tarihli dilekçesi ile her üç borçlu adına borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu ve davacı tarafça, … Ticaret A.Ş., … A.Ş. ve … Tic. A.Ş aleyhine İstanbul 16 ATM.’nin 2021/427 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmış, mahkemenin 03/03/2022 tarihli ara kararı ile; davalılar … Anonim Şirketi ile … Ticaret Anonim Şirketi yönünden açılan davanın tefriki ile yeni bir esasa kaydının yapılmasına, yargılamaya davalı … yönünden devam edilmesine karar verilmiş ve 2021/427 Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilen davanın aynı mahkemenin 2022/153 Esasına kaydının yapıldığı ve bu dosya üzerinden davalılar … Tic. A.Ş ve … Tic. A.Ş.’nin icra müdürlüğünün yetkisine itirazları kabul edilerek, dava konusu takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı gerekçesiyle açılan davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.İhtiyari dava arkadaşlığı HMK. 57 maddesinde düzenlenmiş olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 57.maddesinde; “Birden çok kişi, aşağıdaki hallerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması,b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, c)Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması” şeklinde düzenleme getirilmiştir. HMK’nın 57.maddesi gereğince, birden çok kişi hakkında maddede sayılan durumların bulunması halinde birlikte dava açılabileceği, bu kapsamda davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasını ihtiyari dava arkadaşlığı sebebi olarak görüldüğü anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki belgelerden davalıların grup şirketleri olduğu ve dava dışı … ile yaptığı sözleşmeler kapsamında birçok hava yolu şirketi ile birlikte davacı şirkete ait biletleri sattıkları bu nedenle ticari ilişkinin bir bütün olarak değerlendirilerek borç ve alacak miktarının belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı olması nedeniyle aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve davaların birlikte görülmesi gerektiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliğ edilmesi, HMK’nın 114/2. maddesi anlamında özel dava şartıdır. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde, ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Çünkü, itirazın iptali davalarında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesince ödeme emri tebliğ edilmiş olması, HMK’nın 114/2.anlamında özel dava koşuludur. Somut uyuşmazlıkta, davası tefrik edilen … Turizm AŞ’nin yerleşim yerinin Şişli/İstanbul olduğu anlaşılmıştır. Diğer davalıların yerleşim yeri ise Antalya ilidir. Davalılar vekili takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını belirterek icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. HMK’nın 6. maddesi gereğince her dava (takip) dava tarihindeki davalının yerleşim yerinde açılmalıdır. Davalının (borçlunun) birden fazla olması halinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava (takip) açılabilir. Ancak, dava sebebine göre Kanun’da davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmiş ise, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir. Somut olayda davalılarla … arasındaki sözleşme ve davalıların ortaklık yapısı nedeniyle HMK. 57 madde kapsamında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, ilk derece mahkemesinin davaların ayrılmasına ilişkin kararı yerinde değildir. Takibin yapılmış olduğu, İstanbul İcra Müdürlüğü İİK’nın 50.maddesi yollamasıyla HMK’nın 6. ve 7. maddeleri gereğince yetkili olduğundan tüm davalılar yönünden takibin yetkili icra müdürlüğünde yapıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davası tefrik edilen iki davalı yönünden, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine yönelik verilen kararın yerinde olmadığı ve tüm davalılara yönelik davanın birlikte görülmesi gerektiğinden, tefrik (ayırma) kararının HMK’nın 353/1.b.5.maddesine aykırı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2022 tarih ve 2022/153 Esas – 2022/153 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK m.67 uyurınca itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi tarafından; davacının davalılar … Turizm, … ve … Şirketleri’ne karşı açtığı davada, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz eden davalılar … ve … Şirketleri’ne karşı açılan davanın tefrik edilerek, istinaf konusu kararın verildiği esasa kaydedildiği, ardından bu davalıların icra dairesinin yetkisine yaptıkları itirazın haklı bulunduğu, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle, itirazın iptali davasının özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiği anlaşılmıştır. Davacı ile her bir davalı arasında ayrı acentelik ilişkisi kurulmuş olması sebebiyle taraflar arasında 6100 Sayılı HMK’nun 59 maddesinde ifadesini bulan zorunlu dava/takip arkadaşlığı arkadaşlığı mevcut değildir. 6100 Sayılı HMK’nun 57 maddesinde düzenlenen ihtiyari dava/takip arkadaşlığı ise; davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hallerine münhasır olup, sınırlı sayıdaki(bkz. Yılmaz,Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2013, s. 590) bu sebeplerden birinin varlığı halinde birden çok kişi birlikte dava açabilir, yahut birden çok kişi aleyhine birlikte dava açılabilir. Numerus clausus ilkesine tabi bu sebeplerden biri mevcut değilse ihtiyari dava arkadaşlığından bahsetmek mümkün değildir. Diğer ifade ile zorunlu dava arkadaşlığının mevcut olmadığı tüm hallerde ihtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğunu kabule yasal olanak yoktur. 1086 Sayılı HUMK’dan farklı olarak 6100 Sayılı HMK’ya eklenen hukuki sebeplerin “benzer” olması ifadesi ile amaçlanan, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere usul ekonomisi ve çelişkili kararları önlemektir. Bu sebeple; ihtiyari dava arkadaşlığını kabul için aranan “benzerlik” koşulunun mevcut olup olmadığına ilişkin değerlendirme usul ekonomisi ve çelişkili kararların önlenmesi ilkelerinin çerçevesi ile sınırlı olarak yapılabilir. Aksi kabul doğrudan hükmün düzenleniş amacını ihlal edecektir. Örneğin birbirinden farklı ancak, benzer hükümleri içeren genel kredi sözleşmeleri, fuarcılık sözleşmeleri, abonelik sözleşmeleri gibi tip sözleşmelerin tarafı olan ve aralarında başkaca ortak nokta bulunmayan birden fazla davalı aleyhine tek dava açılması imkanının bulunduğunu kabul, hükmün konuluş amacına doğrudan aykırı olacak, yargılamanın karmaşıklaşmasına, uzun sürmesine ve usul ekonomisi ilkesinin anayasal temelini teşkil eden makul sürede ve en az masrafla yargılanma hakkının ihlaline netice verecektir. İİK’nun 50.maddesi para borçlarının takibinde hangi icra dairelerinin yetkili olduğu hususunda 6100 Sayılı HMK’nun yetkiye dair hükümlerine atıf yapmakta olup, borçlular arasında ihtiyari dava arkadaşlığının varlığı halinde, HMK’nun 7/1 fıkrası uyarınca davalılardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde de takip yapılabilir. Eldeki davada davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlarının değerlendirilebilmesi için, yukarıdaki ilke ve açıklamalara göre davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının mevcut olup olmadığını tespit etmek zorunludur. Zira 6100 Sayılı HMK’nun 7/1 maddesi ancak davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğu durumlarda uygulanabilir bir yetki kuralıdır. Somut olayda; iş bu dosyanın tefrik edildiği dosya davalısı ile iş bu dosya davalılarının her biri, dava dışı … ile bağıtladıkları sözleşmeler kapsamında, davacı adına acente sıfatıyla uçak bileti satışı yapmakta olup, her bir davalı ile davacı arasında ayrı acentelik ilişkisi kurulmuştur. Davacı esas olarak davalıların her birinden, davacı adına yaptıkları uçak bileti satışlarından elde ettikleri ancak davacıya ödemedikleri iddia olunan satış bedellerinin tahsilini talep etmektedir. Uyuşmazlık davacının; her bir davalı ile arasında mevcut ve diğerinden bağımsız acentelik ilişkisinden doğmuş alacağının varlığı ve miktarı olduğundan, her bir davalının davacı acentesi sıfatıyla ne kadar uçak bileti sattığı, satılan bu uçak biletlerinden elde edilen geliri davacıya ödeyip ödemediği ayrı ayrı değerlendirilecektir. Dava dışı …, hava yolu şirketleri ile acenteler arasında bir tür aracı konumunda olup, davalıların … ile sözleşme yapmış olmaları, davacı açısından davalıları ihtiyari dava arkadaşı yapmaz. Zira uyuşmazlık … ile davalılar arasındaki sözleşmelerden değil, davacı ile davalılar arasında ayrı ayrı kurulan acentelik ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Öte yandan davalı şirketlerin ortaklık yapılarının benzer olması da, uyuşmazlığın konusu nazara alındığında, 6100 Sayılı HMK’nun 57/1-c bendinde aranan ” benzerlik” koşulunu sağlamayacaktır. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde; davalı şirketler arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı, 6100 Sayılı HMK’nun 7/1 maddesinde düzenlenen yetki kuralının somut olayda uygulanamayacağı, haklarında tefrik kararı verilen davalıların süresinde icra dairesinin yetisine itiraz ettikleri, davalı … Şirketi ile … Turizm Şirketi’nin adreslerinin takip ve dava tarihi itibariyle Muratpaşa / ANTALYA sınırları içerisinde olduğu, mahkemenin, takibin bu davalılar yönünden yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması nedeniyle, davalılara karşı açılan davanın HMK 114/2 ve 115/2 fıkraları gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyor ve muhalif kalıyorum. 25/05/2023