Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1172 E. 2022/994 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1172 Esas
KARAR NO: 2022/994 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/726 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 18/12/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında 5 adet dorsenin 142.500,00 Euro üzerinden satımına ilişkin anlaşma akdedilmiş olup, 2.500,00 Euro’nun peşinen ödendiğini, kalan 140.000,00 Euro’luk kısmın 50 eşit takside bölündüğünü ve taksitlerden her biri için teminat senetleri verildiğini, bu senetlerin teminat senedi olduğunun her araç için ayrıca düzenlenmiş satış sözleşmelerinde belirtilmekte olduğunu, bu teminat senetlerinin düzenli olarak ödendiğini, ödeme sıkıntısı yaşandığı dönemlerde iki kez davalıya fatura düzenlenerek dorselerin iade edildiğini ve dorse bedelleri olan 70.000,00TL ve 48.000,00TL nin borçtan düşüldüğünü, miktarın fazla olması sebebiyle geçmişe dönük aylarla beraber 2016 yılının sonraki aylarındaki tüm borçların da kapatılmış olduğunu, ödemelere 2017 ocak ayından devam edileceğini, verilen teminat senetlerinin toplam değeri 140.000,00 Euro olup 2018 yılının sekizinci ayına kadar yapılan toplam ödemelerin 95.200,00 Euro olduğunu, davalı tarafın protesto masrafları da eklediklerinde 45.000,00 Euro’ya anlaşabileceklerini söylemesi üzerine bu kez 3.000,00 Euro’luk taksitlerle 15 eşit taksit olacak şekilde 15 adet senet imzalandığını, senetlerin müvekkilinin araçlarını birleştirmek istediği dava dışı … Nakliyat yetkilisince imzalandığını, fakat önceki anlaşmadan kalan senetlerin daha sonra gönderileceği söylenerek verilmediğini, bu 15 adet senet bedelinin de ödendiğini, ancak senetlerin iade edilmediğini, cirolandığını ve davalı … tarafından kötüniyetli olarak icra takibine konu edildiğini, alacaklının hem alacaklı hem de alacaklı vekili olarak takibi yürütmekte olduğunu ancak bunun usulsüz olduğunu ileri sürerek icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına, yargılama neticesinde senedin ve takibin iptaline, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/12/2020 tarih ve 2020/726 Esas sayılı Ara Kararı ile; “Davacının İhtiyati tedbir ile icra takibinin durdurulması talebinin İİK 72 uyarınca, yaklaşık ispata kanaat getirilmemesi, tedbir ile Mahkememizden yasal çerçevede takibin durdurulmasına dair ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceği dikkate alınarak “takip sonrası menfi tespit davasında teminat gösterilse bile ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği” yasal hükmü gereği ihtiyati tedbir talebinin reddinin gerektiğine kanaat getirilmiştir.” gerekçeleri ile; “İhtiyati tedbir isteminin REDDİNE,” dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde borcun bulunmadığı, senetlerin müvekkilince ödendiği, iade edilmesi gereken senetlerin kötü niyetli olarak taraflarına iade edilmeyip cirolanarak piyasaya sürüldüğü hususlarının ayrıntılı bir şekilde anlatıldığın, dilekçe ekinde de ödeme belgeleri ve ilgili tüm belgelerin mahkemeye sunulduğunu, Müvekkili nakliye şirketinin tırlarının bağlanması sonucu şirketin iş yapamaz hale geldiğini, müvekkilinin mağduriyeti ortada olup ekonomik kaybının gün geçtikçe katlanarak artmakta olduğunu belirterek 18/12/2020 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, bedelsiz kaldığı ileri sürülen icra takibine konu senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemiyle açılan davada, icra takibinin durdurulması yönünde tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle istemin reddine karar verilmiştir. İİK 72/3 m. ise “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”hükmünü haizdir. Menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK 72 maddesi yanında, HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir. HMK’nın 389. m., “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “düzenlemesini, Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olaya döndüğümüzde İİK 72/3 m. uyarınca icra takibinden sonra açılan davada takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemeyeceği, kaldı ki iddia ve dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacı tarafın özellikle takip alacaklısı davalıya yönelik iddiasının yaklaşık olarak ispatı koşulunun sağlanmadığı, icra takibine ilişkin usulsüzlük iddialarının ise icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülebileceği, dolayısıyla takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. O halde mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.