Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1136 E. 2022/1790 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1136 Esas
KARAR NO: 2022/1790 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/217 Esas – 2022/162 Karar
TARİH: 21/02/2022
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin şirketin kurucu ortağı olduğu, davalı şirketin diğer kurucu ortağı ise müvekkilinin kardeşi …, diğer ortağı ise kardeşinin eşi … olduğu, müvekkilinin İstanbul …Noterliği 24.12.2012 tarih, … sayı nolu hisse devir sözleşmesi ile payını …’ye devredip ortaklıktan ayrıldığı, davalı şirketin müvekkiline işbu davanın konusunu teşkil eden icra takibini 2016 yılında ikame ettiği, müvekkilinin hayatını uzun süredir Romanya’ da sürdürdüğü, bu nedenle icra takibinden haberdar olmadığı ancak 2019 yılının Aralık ayında Türkiye’ ye geldiğinde Kınalıadadaki evinin icra yoluyla satışına gidildiğini öğrendiğinde takipten haberdar olduğu, tebligatı teslim alan …’nin davalı şirket yetkilisinin kardeşi olduğu, müvekkiline icra dairesince yapılan tebligatın usulsüz olduğu, iptali gerektiği, tebligatın müvekkili ile davalı şirket yetkilisinin müşterek kardeşine yapıldığı, davaya konu icra dosyasında mevcut ödeme emri ve ekleri incelendiğinde müvekkiline davalı şirket talimatıyla gönderilen paranın 5 yıl sonra geri istenmekte olduğu görüldüğü, ödeme emri ekinde görüleceği üzere davalı şirketin dava dışı … Tic. A.Ş.’ ye müvekkiline 121.270 Euro havale etmesi talimatını verdiği, bunun üzerine dava dışı şirketin 17 Ekim 2011 tarihinde havaleyi yaptığı, havaleyi yaptığına dair SWIFT mesajını da aynı gün …@…com.tr adresi ile paylaştığı, bu ödemenin davalı şirket talimatıyla davalı şirket adına ve davalı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığı, müvekkiline yalnızca 3.şahıs aracılığı ile öncesinde, sonrasında ya da havale notunda aksine bir açıklama olmaksızın takibe konu para gönderildiği, bu durumun açıkça bir borcun ödenmesi anlamına geldiği, bunun karine olarak kabulü gerektiği, aksinin davalı tarafça ispatı gerektiği yasa ve Yargıtay’ ın yerleşik içtihatları gereği olduğu, müvekkilinin şirketin kuruluşundan itibaren 14 yıl boyunca hem davalı şirketteki ortaklığını sürdürdüğü hem de davalı şirketle iş yapmayı sürdürdüğü, bu süre boyunca müvekkili şirketten kâr payı da almadığı, müvekkilinin kendisine 121.270 Euro’ luk havale yapıldıktan sonra şirketle fiili irtibatını kestiği, 2013 yılında da ortaklıktan tamamen ayrıldığı, ayrıca basiretli bir tacirin yanlışlıkla 121.270 Euro’ yu şirketin bir süre sonra ortaklıktan ayrılan paydaşına gönderilmesi için talimat vermesi akla, mantığa, ticari hayatın gerçeklerine uygun olmadığı ileri sürülerek öncelikle icra takibinin teminatsız olarak durdurulması, mümkün değil ise uygun bir teminat karşılığı durdurulması, mümkün değil ise tamiri imkansız zararlara yol açacağından gayrimenkul satışının dava sonuna kadar durdurulması, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili davalı şirketin Romanya’ da bulunan dava dışı bir şirketten hurda altın ithalatı yapmak amacıyla … Tic. A.Ş. ile anlaştığı, … Tic. A.Ş.; kıymetli maden karşılığında döviz alımı ve satımı yapma faaliyetleri yürüten, Bakanlıktan özel yetkisi olan aracı bir kurum olduğu, davalı müvekkili şirketin, Romanya’ da bulunan şirketten daha önce alacağı bulunduğundan, bu şirket borcuna karşılık olarak …’a hurda altın gönderdiği ve …’ da bu hurda altının değerini belirlediği, davalı şirketin bu paranın 101.270 Euro kadar tutarını davacıya göndermek üzere aracı kurum olan …’a yazılı talimat verdiği, davalının davacıdan altın satın alacağı için bu paranın gönderilmesi talimatını verdiği, talep doğrultusunda, bu para davacının … bankası nezdindeki … IBAN numaralı hesabına gönderdiği, açıklama olarak da; Gold Purchase (altın satınalma) olarak da açıkça belirttiği, buna karşılık davacının bu para karşılığı gönderilmesi gereken altını davalıya hiç göndermediği, davacının kendisine bedeli ödenmiş olduğu halde, davalıya göndermesi gereken altını göndermediğinden ve davalının kendisine gönderdiği parayı da iade etmediğinden hakkında icra takibine tevessül olunduğu ve İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davacının tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürse de, tebligat usulüne uygun şekilde yapıldığı, davacıhıh dava dilekçesinde, … aracı kurumundan kendi hesabına havale edilen paranın neye istinaden ödendiğini açıklayamadığı savunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/02/2022 tarih ve 2020/217 Esas – 2022/162 Karar sayılı kararında;”….Yapılan yargılamaya, alınan bilirkişi raporuna, gelen müzekkere cevaplarına ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı tarafından davalı şirkete borcu olmadığından bahisle işbu dava açılmış ise de, hükme esas alınan Mali Müşavir Bilirkişi Murat Hançer’in 15/12/2021 tarihli raporunda tespit edildiği üzere;Davacı …’nin, davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduğu, bu nedenle davacıya ait defter tasdik bilgileri ile cari hesap ekstresi gibi dökümanların bulunmadığı/olmadığı, davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile 2012 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yasal süre içerisinde yapılmış olduğu, fakat 2011 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmamış olduğu, dava dışı firma … Tic. A.Ş.’nin dava dosyasına sunmuş olduğu belgede, kendilerinin bir ticaret firması ve … aracı kurumu olduğu, başta altın olmak üzere, çeşitli form ve şekillerdeki gümüş, platin ve paladyum gibi kıymetli madenlerin ve bunlardan mamül ürünlerin alım-satımını, ticareti, ithali ve ihracı, fiziki teslimi, fiziki transferi, fiziki kabulü, ayar ve rafine edilmesi faaliyetlerini yurtiçi ve yurtdışında yürütmekte olduğunu, dava konusu yapılan işlemin; … firması tarafından … Tic. Ltd. Şti.’ ne Peşin İthalat kapsamında gönderilen altının ithalatına aracılık ve yine peşin ithal edilen bu altın bedelinin ithalat öncesi … Ltd. Şti. talimatı ile … firmasına ait faturada (invoice) alıcı banka bilgisi olarak verilen …’ nin hesabına transferine aracılıktan ibaret olduğunu belirttiği, ithal edilen 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının, … firması tarafından dava dışı firma … Tic. A.Ş.’ne 12.10.2011 tarihinde 4.518,90 gram külçe altının 101.268,55 Euro bedelle fatura edildiği, dava dışı firma … Tic.A.Ş.’nin de 19.10.2011 tarihinde 4.518,90 gram külçe altını 101.639,01 Euro bedelle davalı firma … Ltd. Şti.’ne fatura ettiği, söz konusu 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının 19.10.2011 tarihinde dava dışı firma … Tic.A.Ş. tarafından davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı …’ye teslim edildiği, davalı firma … Tic. Ltd. Şti. tarafından 17.10.2011 tarihinde dava dışı firma … A.Ş.’ne hitaben davacı …’nin hesabına 101.270,00 Euro transfer edilmesi ile ilgili talimat gönderildiği, söz konusu talimata istinaden 17.10.2011 tarihinde dava dışı firma … A.Ş. tarafından, davacı …’ nin … bankasındaki … Iban numaralı banka hesabına … swift kodu ile 101.270,00 Euro gönderildiği, dekonttaki açıklama kısmında Gold Purchase (Altın Satın alma) ibaresinin bulunduğu, davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin temsil ve ilzam yetkisinin şirketin kurulduğu tarihten itibaren …’de olduğu, 26.12.2012 tarihli 2012/12-01 sayılı ortaklar kurulu kararı ile davacı …’nin davalı şirket ortaklığından 27.12.2012 tarihinde ayrıldığı ve hisse payının tamamını …’ye devrettiği, hisse devrinin 27.12.2012 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiği, davalı firma … San. Tic. Ltd. Şti.’nin Ortaklardan Alacaklar ve Ortaklara Borçlar muhasebe hesabında davacı … adına açılmış bir hesap bulunmadığı, dolayısıyla davacı …’nin Ortaklar cari hesabında borç veya alacak tutarı ile ilgili bir bakiyeye rastlanılmadığı, davalı firma … Ltd. Şti.’nin Kâr Payı Dağıtımı ile ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edilmiş herhangi bir Ortaklar Kurulu Kararının bulunmadığı, ayrıca Kâr payı dağıtımının tescilinin zorunlu olmadığı, davalı firmanın 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılları Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin tetkik edilmesi neticesinde, davalı firmanın 570-Geçmiş Yıllar Kâr’ları muhasebe hesabında, 2010 yılı sonunda 699.589,03 TL, 2011 yılı sonunda 818.726,49 TL, 2012 yılı sonunda 863.195,85 TL ve 2013 yılı sonunda 978.705,67 TL bakiye olduğu, Geçmiş Yıllar Kâr’ları muhasebe hesabında yıllar itibariyle azalmanın aksine her yıl artış olduğu, dolayısıyla davacı firmanın Kâr dağıtımı yapmadığı, davacının dava konusu EFT işleminden kaynaklı ücretin kendisine kar payı alacağına istinaden gönderildiği hususunu ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında; “dava konusu EFT işleminden kaynaklı ücretin davacı müvekkile kar payı alacağına istinaden gönderildiği hususunun ispat edilemediği” şeklinde eksik inceleme ve araştırma ile hatalı değerlendirme yaparak davanın reddine karar verildiğini, Dava konusunun esası olan ödeme emri incelendiğinde borcun sebebi alacaklı olduğunu iddia eden tarafça “17.10.2011 tarihli borç” olarak gösterildiğini, davalı-alacaklı taraf icra takibinde ödeme emri ekinde herhangi bir dayanak belge suretine yer vermediğini ve dayanak belge sunmadığını, davalı alacaklı tarafın ödeme emri ekinde herhangi bir dayanak belge suretine yer vermediğinden görülen davada davalı tarafın icra takibinde belirttiği borcun sebebi ile, yani “17.10.2011 tarihli borç” iddiası ile bağlı olduğunu, fakat davalı alacaklı tarafın ödeme emrinde borcun sebebini “17.10.2011 tarihli borç” olarak göstermesine rağmen yargılama aşamasında borcun sebebini tamamen değiştirerek “Altın Satın Alma” olduğunu iddia etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafça müvekkilinden istenen para davalının icra takibinde belirtildiği gibi ödünç olarak talep edilmişse; “borç olarak” verilen paranın geri istenilebilmesi için sözleşme yoksa veya vade belirlenmemişse ödünce konu paranın Türk Borçlar Kanunu 392. maddesi gereği ilk istemden başlayarak 6 hafta içinde geri verilmesi gerektiğini, (TBK 392.madde) Müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, davalı tarafça müvekkile borçlu ilgili herhangi bir istemde bulunulmadan ve ilk istemden başlayarak yasal 6 haftalık süre geçmeden usul ve yasaya aykırı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı alacaklının geçerli bir alacak talebinin bulunmadığını, ( Yargıtay 11. HD. 15.11.2018 Tarih, 2016/14533 Esas ve 2018/7099 Karar sayılı ilamı) İtirazın iptali davası takiple bağlantılı olduğundan davanın dayandığı takibin geçerli bir takip olması gerektiğini, (19.HD. 11.5.2000; 220/3629) geçerli bir icra takibi bulunmadığı sürece itirazın iptali davası açılamayacağını, geçerli bir takibin bulunmasının da dava şartı olduğunu, (Yargıtay 3.HD Onursal Başkanı Nihat YAVUZ, İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.25-26-27) (Aynı yönde HGK. 26.11.1997 T. 19728/998; Y.19.HD. 24.06.2009 T. 5978/6200 ; Y.19.HD. 05.03.2012 T. 2011/12152-3486 ; COŞKUN, s.44). Yerel mahkeme gerekçeli kararında ispat yükünün davacı müvekkilinde olduğunu değerlendirerek davacı tarafından davanın ispat edilmediği gerekçesi ile davayı reddettiğini, ancak “menfi tespit” davasında ispat yükünün kural olarak davacı olan borçluya değil de alacaklı olduğunu iddia eden davalıya ait olduğunu, bu hususun yüksek mahkeme kararlarında belirtildiğini ve bu yönde bir çok yüksek mahkeme kararı bulunduğunu, (Prof.Dr.Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku, II.Baskı, ANKARA 2013, s.371.) (Yargıtay Üyesi Mahmut COŞKUN, İcra ve İflas Kanunu Şerhi, 5.Baskı, ANKARA, s.1725-1730.) (Yargıtay Üyesi Nihat YAVUZ, Menfi Tespit ve İstirdat (Geri Alma) Davası, ANKARA 2007, s.142.). (Yargıtay 13.HD. 3.11.1988 tarihli, 5011/5146 sayılı kararı) (Yargıtay 13.HD. 20.11.1986 tarihli 5028/5655 sayılı kararı)(Yargıtay 11.HD. 22.6.1984 tarihli, 266/502 sayılı kararı)(Y.11.HD. 15.3.1983 T.1056/1260; Y.13.HD. 20.10.1981 T. 4869/6574) Bilirkişi raporu dava dışı … şirketinin dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde dava konusu olan bedelin davalı …’un talimatı ile dava dışı … şirketine gönderildiğini, … şirketi tarafından dava dışı … firmasına gönderilidği ve bu firma tarafından da söz konusu altının da … şirketi aracılığıyla davalı şirkete teslim edildiğinin açık olduğunu, … firmasına ait faturanın bedelinin, fatura üzerinde yer alan ve gönderici tarafından belirtilen banka hesabına ödendiğini ve bu bedel karşılığı faturaya konu altınların da davalı şirkete dava dışı … şirketi tarafından teslim edildiğini ancak davalı şirketin aradan yıllar geçtikten sonra söz konusu ödemeyi davac müvekkile borç olarak gönderildiği, hukuki temelden yoksun bir iddia ile yasal girişimlerde bulunulduğunu, Davalı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili ile davalı şirket arasında kurulan ticari ilişki olmadığını, davalı şirketin defterlerinde görünmediğini, Davalı vekilinin 09.01.2022 tarihli Bilirkişi Raporuna ilişkin beyanlarını içerir dilekçesinde öncelikle Bilirkişi Raporundaki tespitlere atıf yapıldığını ve sonrasında “Anlaşılacağı üzere dava konusu transfer edilen 101.270,00 Euro’nun kaynağı tespit edilmiştir. ” şeklinde beyanı ile müvekkili …’nin hesabına gönderilen paranın karşılığında … tarafından 4.518,90 gram külçe altının davalı … gönderildiği, dava konusu paranın kaynağının tespit edildiğinin kabul edildiğini, Bilirkişi raporunda, müvekkilinin borçlu olduğunu gösterir herhangi bir bilgi yer almadığını ancak yerel mahkemece bu hususun göz ardı edilerek davanın reddine karar verildiğini, Hukuk Devleti İlkesi, Hukukî Güvenlik İlkesi ve Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan haklara aykırılık oluşturduğunu, (Yargıtay 15. HD. 07.07.2014 Tarih, 2013/4391 Esas ve 2014/4732 Karar sayılı kararı) Dava konusunun uzmanlık gerektiren bur husus olması nedeniyle dosyayı bilirkişiye tevdii edip dosyada bulunan tek bilirkişi raporunun aksi yönde yerel mahkemece hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ek veya yeni bir bilirkişi raporu alınmamasının eksik inceleme yapıldığını açıkça gösterdiğini, Yerel mahkemece gerekçeli kararda bilirkişi raporundaki tespitlere yer verildiğini ve müvekkiline gönderilen dava konusu bedelin karşılığında dava dışı … tarafından gönderilen ve … şirketinin aracı olarak teslim ettiği külçe altının davalı şirkete teslim edildiği belirtilmesine ve sonuç olarak davalı taraf alacaklı olduğunu ispat edememesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Dava konusu olayda da davalı şirket, … firmasından almış olduğu altına karşılık ödemesi gereken 101.270 Euro fatura bedelini yine faturanın üzerinde yer alan müvekkiline ait banka hesabına gönderildiğini, bu şekilde de teslim aldığı altınlara ilişkin borçtan kurtulduğunu müvekkilinden talep edebileceği herhangi bir bedel bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı yana borçlu olmadığının tespitine, İİK 72. Maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe dayanak alacaktan kaynaklı borçlu olmadığının tesbiti iddiasıyla İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 17/10/2011 tarihli borç dayanak gösterilerek 101.270,00 EURO asıl alacak, 19.737,78 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 121.007,78 EURO üzerinden 08/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı belge incelendiğinde, dava dışı … TİCARETİ A.Ş. Tarafından davalı şirket adına düzenlenen belge olduğu ve içeriğinde … Kuyumculuğun nezdindeki … nolu hesabından … Kuyumculuktan gelen yazılı talimata istinaden 101.270,00 EURO’nun …’nin verilen banka hesabına havale yapıldığı belirtilmiştir. Davacı tarafça, bu ödemenin davalı şirket talimatıyla davalı şirket adına ve davalı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığını, 3.şahıs aracılığı ile öncesinde, sonrasında ya da havale notunda aksine bir açıklama olmaksızın takibe konu para gönderildiğini, bu durumun açıkça bir borcun ödenmesi anlamına geldiğini, bunun karine olarak kabulü gerektiği, aksinin davalı tarafça ispatı gerektiğini, davalı şirketin kuruluşundan itibaren 14 yıl boyunca hem davalı şirketteki ortaklığını sürdürdüğünü hem de davalı şirketle iş yapmayı sürdürdüğünü, bu süre boyunca şirketten kâr payı da almadığını, kendisine 121.270 Euro’ luk havale yapıldıktan sonra şirketle fiili irtibatını kestiği, 2013 yılında da ortaklıktan tamamen ayrıldığı, ayrıca basiretli bir tacirin yanlışlıkla 121.270 Euro’ yu şirketin bir süre sonra ortaklıktan ayrılan paydaşına gönderilmesi için talimat vermesinin akla, mantığa, ticari hayatın gerçeklerine uygun olmadığı ileri sürülerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafça, davalı şirketin Romanya’ da bulunan dava dışı bir şirketten hurda altın ithalatı yapmak amacıyla … Tic. A.Ş. ile anlaştığını, … Tic. A.Ş.; kıymetli maden karşılığında döviz alımı ve satımı yapma faaliyetleri yürüten, Bakanlıktan özel yetkisi olan aracı bir kurum olduğunu, davalı şirketin, Romanya’ da bulunan şirketten daha önce alacağı bulunduğundan, bu şirketin borcuna karşılık olarak …’a hurda altın gönderdiğini ve …’ da bu hurda altının değerini belirlediğini, davalı şirketin bu paranın 101.270 Euro kadar tutarını davacıya göndermek üzere aracı kurum olan …’ a yazılı talimat verdiğini, davalının davacıdan altın satın alacağı için bu paranın gönderilmesi talimatını verdiğini, talep doğrultusunda, bu para davacının … bankası nezdindeki … IBAN numaralı hesabına gönderdiğini, açıklama olarak da; Gold Purchase (altın satınalma) olarak da açıkça belirttiğini, buna karşılık davacının bu para karşılığı gönderilmesi gereken altını davalıya hiç göndermediği, davacının kendisine bedeli ödenmiş olduğu halde, davalıya göndermesi gereken altını göndermediğinden ve davalının kendisine gönderdiği parayı da iade etmediğinden hakkında icra takibi başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Somut olaya döndüğümüzde, davacı dava dilekçesinde öncelikle havale yoluyla gönderilen paranın borcun ödenmesi anlamına geldiğini, aksinin davalı tarafça ispatının gerektiğini ve ispat yükünün davalı tarafta olduğunu ileri sürmüştür.Davalı taraf ise cevap dilekçesi ile, davalının davacıdan altın satın alacağı için bu paranın gönderilmesi talimatını verdiğini, talep doğrultusunda, bu para davacının … bankası nezdindeki … IBAN numaralı hesabına gönderdiğini, açıklama olarak da; Gold Purchase (altın satınalma) olarak da açıkça belirttiğini, buna karşılık davacının bu para karşılığı gönderilmesi gereken altını davalıya hiç Göndermediği ileri sürmüştür.Hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, bu durumda ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davacı …’nin, davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduğu ve dosyada bulunan sicil kaydına göre davacının hissesini 24/12/2012 tarihinde …’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve hisse devrinin 03/01/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır. Mahkemece dava konusu havale işlemini yapan dava dışı … TİC. A.Ş.’ye müzekkere yazılarak 29 Aralık 2011 tarih ve Ref:… sayılı yazıya istinaden davacı …’ye davacının … Bankası nezdindeki … İBAN numaralı hesabına gönderilen dava konusu 101.270 Euro’nun kaynağının ve ne amaçla gönderildiğinin bildirilmesi istenilmiş ve müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır. Dava dışı … TİC. A.Ş.’ den gelen cevabi yazı ve belgeler incelendiğinde; Dava dışı firma … Tic. A.Ş., kendilerinin bir ticaret firması ve … aracı kurumu olduğu, başta altın olmak üzere, çeşitli form ve şekillerdeki gümüş, platin ve paladyum gibi kıymetli madenlerin ve bunlardan mamül ürünlerin alım-satımını, ticareti, ithali ve ihracı, fiziki teslimi, fiziki transferi, fiziki kabulü, ayar ve rafine edilmesi faaliyetlerini yurtiçi ve yurtdışında yürütmekte olduğunu, dava konusu yapılan işlemin; … firması tarafından … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ne Peşin İthalat kapsamında gönderilen altının ithalatına aracılık ve yine peşin ithal edilen bu altın bedelinin ithalat öncesi … Tic. Ltd. Şti. talimatı ile … firmasına ait faturada (invoice) alıcı banka bilgisi olarak verilen …’ nin hesabına transferine aracılıktan ibaret olduğunu belirttiği, davalı firma … Tic. Ltd. Şti. tarafından 17.10.2011 tarihinde dava dışı firma … Ticareti A.Ş.’ne hitaben davacı …’nin hesabına 101.270,00 Euro transfer edilmesi ile ilgili talimat gönderildiği, söz konusu talimata istinaden 17.10.2011 tarihinde dava dışı firma … A.Ş. tarafından, davacı …’ nin … bankasındaki … Iban numaralı banka hesabına … swift kodu ile 101.270,00 Euro gönderildiği, dekonttaki açıklama kısmında Gold Purchase (Altın Satın alma) ibaresinin bulunduğu, ithal edilen 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının, … firması tarafından dava dışı firma … Tic. A.Ş.’ne 12.10.2011 tarihinde 4.518,90 gram külçe altının 101.268,55 Euro bedelle fatura edildiği, dava dışı firma … Tic.A.Ş.’nin de 19.10.2011 tarihinde 4.518,90 gram külçe altını 101.639,01 Euro bedelle davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’ne fatura ettiği, söz konusu 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının 19.10.2011 tarihinde dava dışı firma … Tic.A.Ş. tarafından davalı firma … Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi …’ye teslim edildiği anlaşılmıştır. HMK 282 maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri gözetildiğinde; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin temsil ve ilzam yetkisinin şirketin kurulduğu tarihten itibaren …’de olduğu, 26.12.2012 tarihli 2012/12-01 sayılı ortaklar kurulu kararı ile davacı …’nin davalı şirket ortaklığından 27.12.2012 tarihinde ayrıldığı ve hisse payının tamamını …’ye devrettiği, hisse devrinin 27.12.2012 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiği, 03/01/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin Ortaklardan Alacaklar ve Ortaklara Borçlar muhasebe hesabında davacı … adına açılmış bir hesap bulunmadığı, dolayısıyla davacı …’nin Ortaklar cari hesabında borç veya alacak tutarı ile ilgili bir bakiyeye rastlanılmadığı, davalı şirket,dava dışı firma … Tic.A.Ş. Aracılığı ile … firmasından ithal ettiği altına karşılık ödemesi gereken 101.270 Euro fatura bedelini faturanın üzerinde yer alan davacıya ait banka hesabına gönderildiği, ithal edilen 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının, … firması tarafından dava dışı firma … Tic. A.Ş.’ye 12.10.2011 tarihinde 101.268,55 Euro bedelle fatura edildiği, dava dışı firma … Tic.A.Ş.’nin de 19.10.2011 tarihinde 4.518,90 gram külçe altını 101.639,01 Euro bedelle davalı … Tic. Ltd. Şti.’ne fatura ettiği, söz konusu 4.518,90 gram ağırlığındaki külçe altının 19.10.2011 tarihinde dava dışı firma … Tic.A.Ş. tarafından davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi …’ye teslim edildiği, buna göre davalının davacı hesabına altın parası açıklaması ile havale ettirdiği paranın karşılığında ithal ettiği altını teslim aldığı, bu nedenle davacının dava konusu edilen havale nedeniyle davalıya borçlu olmadığı anlaşılmakla; Bu tesbitler doğrultusunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Borçlu aleyhine takip başlatan alacaklının İİK’nın 72/5 maddesi gereğince kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için haksız olmasının yanısıra kötüniyetli olması da şarttır. Dosya kapsamına göre ve yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde, tacir olan davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının borçlu olmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde, davacı hakkında icra takibi başlatan davalının haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılmıştır.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davanın kabulüne ve davalı takip alacaklısının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından; İ.İ.K.m.72 maddesi gereğince takip konusu borcun icra takip tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığının %20 si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yönelik yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2022 tarih ve 2020/217 Esas – 2022/162 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın kabulüne, davacının dava konusu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe dayanak alacaktan İİK.nun 72. maddesi uyarınca davalıya borçlu olmadığının tesbitine, 2- İİK’nun 72 maddesi gereğince takip konusu borcun icra takip tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığının %20 si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 30.433,38.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 7.608,35.TL harcın mahsubu ile bakiye 22.825,03.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan toplam: 7.760,15.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen toplam: 883,20.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderleri varsa üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 65.372,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 50,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri ve 5,50.TL tebligat gideri olmak üzere toplam 276,20.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.