Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1115 E. 2022/948 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1115 Esas
KARAR NO: 2022/948 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/178 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 18/03/2022
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasındaki 14/03/2016 tarihinde sözlü bir şekilde, 8 Renk Üniteli Register Kontrollü Flesko Baskılı Etiket Makinesi’ne ilişkin bir satış sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile müvekkilinin satış bedelini peşin olarak ödeme, davalı şirketin ise siparişini aldığı makineyi şirket merkezine çalışır vaziyette teslim etme yükümlülüğünü üstlendiğini, müvekkilinin satışa ilişkin 18.08.2017 tarihli fatura ile 25.08.2017 tarihli faturalardan da görüleceği üzere malın bedelini davalı şirkete ödediğini, ancak davalının makineyi müvekkil şirkete ait işyerine kurup çalışır vaziyette şirket yetkililerine teslim etmesi gerekirken bunu yerine getirmediğini, davalı şirketin bu temerrüdü nedeni ile müvekkilinin makineyi çalışır vaziyette teslim etmesi konusunda davalı şirkete ihtarname gönderdiğini ve davalı şirketin ise ayıplı malın 8 gün içerisinde tarafına bildirilmediği gerekçesi ile makineyi çalıştırmaktan imtina ettiğini, oysa konunun ayıplı mal kriteri ile değerlendirebilmesi için öncelikli olarak makineyi kurması, çalıştırması ve çalışır vaziyette alıcı firmaya teslim etmesi gerektiğini, henüz teslim söz konusu olmadığından savunmasındaki 8 günlük ayıplı sürenin başlamasının fiilen imkansız olduğunu, sözleşme konusu mallar fiziki olarak müvekkil şirkete getirilmiş ise de makinelerin kurulumunun yapılması, yani makinelerin faal bir şekilde çalıştırılıp şirkete teslim edilmesi gerektiğini, ancak bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, davalının teslim ettiği makine çalışamaz halde olduğundan müvekkilinin bu makineyi kullanamadığını, bu problemler sonucunda müvekkil şirket tarafınca üretici firma ile yapılan görüşmeler neticesinde şirkete getirilen ve ancak teslimi yapılmayan bu makinenin register sistemine de sahip olmadığının, farklı bir makine olduğunun ortaya çıktığını, satış bedelinin iadesi için başlatılan takibin ise davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalı şirketin kötüniyetli davranış içinde bulunması nedeni ile yargılama süresince mal kaçırma ihtimali veya mevcut malvarlığının satılma ihtimalinin bulunmakta olduğunu ileri sürerek davalı şirket üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/03/2022 tarih ve 2022/178 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” … mevcut dosyada davacı tarafça sunulan delilere göre bu aşamada alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edilemediği, yargılamaya muhtaç olduğu ve davalının mallarını kaçırmaya yönelik işlemler yaptığına yönelik bir emarenin bulunmadığı, belirli bir adresinin olduğu anlaşıldığından şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçeleri ile; “ Davacı vekilinin, İİK 257. Madde koşullarının bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,” dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için borcun varlığı konusunda yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, davalı şirketin borçlu olduğuna ilişkin belgelerin de dosyaya sunulmuş olduğunu, faturalar ve ihtarname incelendiğinde davalı tarafın sözleşmeye konu makineyi teslim etmediği ve müvekkil şirketin yapmış olduğu ödemeyi de iade etmediği hususlarının görüleceğini, Davalı yanın şirket olduğu düşüldüğünde yargılama sonunda müvekkil şirketin alacağının tahsilinin mümkün olmayabileceği göz önünde bulundurularak davalı/borçlu şirketin mallarını kaçırmasını engellemek adına ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin 16/03/2022 tarihli tensip tutanağı davalı şirketin e-tebligat adresine tebliğe çıkartılmış ise de davalı şirket tarafından tebligat açılmadığı gibi işbu davaya da halen cevap verilmediğini, bu durumun bile başlı başına davalı şirketin içinin boşaltılarak mal kaçırılacağı şüphesini desteklemekte olduğunu belirterek 18/03/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, sözleşmeden dönme nedeniyle satış avans bedeli olarak verilen tutarın istirdatı için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemli davada, borçlunun malvarlığının ihtiyaten haczi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle istemin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 257.m. “(1)Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. (2)Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hükmünü, İİK 258.m. ise “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” hükmünü haizdir. Somut olaya döndüğümüzde, iddia ve dosya kapsamında mevcut faturalar dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacı tarafın iddiasının yaklaşık olarak ispatı koşulunun sağlanmadığı, bu nedenle İİK 257/2 m. koşullarının değerlendirilmesine gerek görülmediği, dolayısıyla ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, yargılamanın ilerleyen aşamalarında değişen ihtiyati haciz koşullarının mahkemece yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.