Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1099 E. 2022/937 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1099 Esas
KARAR NO: 2022/937 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
NUMARASI: 2022/96 Esas 2022/96 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … Tic. A.Ş. ile borçlu … Tic. Ltd. Şti. arasında süregelen güvene dayalı bir ticari ilişki olduğunu, işbu ticari ilişkiye binaen müvekkili ile borçlu arasında yapılan “PVC” ve “Polietilen”e ilişkin alım satım anlaşması yapıldığını, alım-satım anlaşması sonrasında, borçlu tarafından 28.02.2022 tarihli iki adet proforma fatura kesildiğini ve ödemenin yapıldığı gün malın teslim edileceğinin belirtildiğini, bu bağlamda müvekkilinin, 28.02.2022 tarihinde davalıya 55.680,00-USD ve 42.322,50-USD (582.780,83-TL) olmak üzere toplam 98.002,50-USD ödendiğini, ancak davalının aynı gün malları teslim etmesi gerekmesine rağmen teslim etmediği gibi müvekkilinin alacağını tahsil etmek için defalarca kez iletişime geçmeye çalışmışsa da bu uğraşlarının nihayetinde olumlu bir sonuç alamadığını, daha sonra ise borçlu tarafından müvekkili şirkete malı teslim etmeyeceklerini, müvekkil şirket tarafından gönderilen paraların ise başka bir yerde kullanıldığının iletildiğini ve gönderilen paranın sadece 324.000,00-TL’lik (23.529,41-USD) kısmının iade edildiğini, müvekkilinin alacağının varlığı ve muaccel olduğu noktasında herhangi bir şüphe olmadığını, borçlu hakkında takibe başlayacaklarını ve icra takibinden haberdar olunduğu takdirde borçlunun mallarını kaçırmasından endişe ettiklerini, 74.473,09-USD miktarlı alacaklarına teminen borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/04/2022 tarih ve 2022/96 D.İş Esas – 2022/96 D.İş Karar sayılı kararında; “….Somut olayda, ihtiyati haciz talep eden iki adet fatura karşılığında bedelin ödenmesine rağmen, malların teslim edilmediğini, ödenen bedelin bir kısmının iade edildiğinden bahisle iade edilmeyen kısım yönünden ihtiyati haciz talep etmiş ise de, alacağının varlığının ve muaccel olduğunun “yaklaşık ispat” kurallarına göre ispat edilemediği, muhatabın kaçma, mallarını gizleme ve kaçırma iddiasına ilişkin delil ibraz edilmediği, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla…”gerekçesi ile, İhtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesi ile, İhtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilinin … Tic. A.Ş. ile borçlu … Tic. Ltd. Şti. arasında süregelen güvene dayalı bir ticari ilişki mevcut olduğunu, işbu ticari ilişkiye binaen müvekkilimiz ile borçlu arasında yapılan “PVC” ve “Polietilen”e ilişkin alım satım anlaşması yapıldığını, alım-satım anlaşması sonrasında, borçlu tarafından 28.02.2022 tarihli iki adet proforma fatura kesildiği ve ödemenin yapıldığı gün malın teslim edileceğinin belirtildiğini, Bu bağlamda müvekkilinin, 28.02.2022 tarihinde davalıya 55.680,00 USD ve 42.322,50 USD (582.780,83 TL) olmak üzere toplam 98.002,50 USD ödediğini, ancak davalının aynı gün malları teslim etmesi gerekmesine rağmen malları teslim etmediini, müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu malları hiçbir şekilde teslim almadığını, söz konusu 2 adet proforma fatura ile müvekkilimiz tarafından malların bedelinin ödenmiş olduğu sabit olup faturalar ile müvekkilinin malların bedelini ödediği ispat edildiğini, Müvekkilinin, davalı ile alacağını tahsil etmek ve malları teslim almak için defalarca kez iletişime geçmeye çalışmışsa da bu uğraşlarının nihayetinde olumlu bir sonuç alamadığını, daha sonra ise borçlu tarafından müvekkili şirkete malı teslim etmeyecekleri, müvekkili şirket tarafından gönderilen paraların ise başka bir yerde kullanıldığı ilettiği ve gönderilen paranın sadece 324.000,00 TL’lik (23.529,41 USD) kısmını iade ettiklerini, paranın sadece belli bir kısmının iade edilmiş olması ve malların hiçbir şekilde tesliminin sağlanmamış olması haklılıklarını kanıtlar nitelikte olduğunu, Müvekkilinin; borçlunun, yükümlülüklerinden kurtulmak maksadı ile; mallarını gizlemesi, mallarını kaçırmaya hazırlanması, kaçmaya hazırlanması ve müvekkilinin haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunmasından ciddi şekilde endişe duymakta olduğunu, tüm bunların yanında borçlunun mal kaçırma ihtimalinin çok kuvvetli olduğuna dair duyumlar da alındığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06.04.2011 Tarihli, 2011/2393 E., 2011/4488 K. numaralı kararı) Dolayısıyla 2 adet proforma fatura ile kanıtlandığı şekilde mallara ilişkin ödeme yapmış olan ancak karşılığında malları teslim alamayan ve ancak ödemiş olduğu paranın yalnızca belli bir kısmını iade alan müvekkilinin alacağının varlığı hususunda gayet açık ve net bir şekilde kanaat getirilebileceğini, Müvekkilinin alacağının varlığı ve muaccel olduğu “yaklaşık ispat” kurallarına göre gayet net bir biçimde ortada olduğunu, ancak tüm bunlara rağmen yerel mahkeme tarafından alacağın ispat edilememesi nedeniyle talebin reddine karar verilmesi hakka ve hukuka aykırı olduğunu, Bu bağlamda müvekkilinin alacağının varlığı ve muaccel olduğu noktasında herhangi bir şüphe olmadığından, borçlu hakkında takibe başlayacağımızdan ve icra takibinden haberdar olduğu takdirde borçlunun mallarını kaçırmasından endişe ettiğimizden, buna engel olmak için yerel mahkeme kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmek zarureti hasıl olduğunu, Tüm sebeplerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 74.473,09 USD miktarlı alacağımızı teminen borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 74.473,09 USD miktarlı alacağı teminen borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, mal siparişi için avans olarak verilen ancak mal teslimi yapılmamış olması nedeniyle, ödenen bedelin bir kısmının iade edildiğinden bahisle iade edilmeyen kısım yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, İhtiyati haciz isteminin reddine, karar verilmiş ve karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre, “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur. Somut olayda, talep eden tarafından yapılan ödemenin avans ödemesi olup olmadığı, ibraz edilen 2 adet proforme faturadaki malların talep edene teslim edilip edilmediği, talep edenin karşı taraftan alacaklı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiği, dosyaya ibraz edilen belgeler, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğuna dair yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Karşı tarafın, mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de sunulmamıştır. Bu hali ile, İİK 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, değişen durum ve şartlara göre de her zaman yeniden talepte bulunulabilecek olup buna göre, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen karar, usul ve yasaya uygun olup talep eden vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/06/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.