Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1082 E. 2022/1446 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1082 Esas
KARAR NO: 2022/1446 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/3 Esas – 2021/1097 Karar
TARİH: 06/12/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Bakırköy … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine fatura alacağı sebepli başlatılan icra takibinde ödeme emri 26.06.2020 tarihinde borçluya e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, borçlu tarafından işbu icra takibine, 01.07.2020 tarihinde, herhangi bir miktar da belirtmeksizin borcun ferilerine, faize ve faiz oranına itiraz edilmiş, 02.07.2020 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı ve icra takibi 02.07.2020 tarihinde kısmi itiraz nedeniyle durdurulduğunu, davalı aleyhine başlatılan icra takibine dayanak olan fatura borcunun (kısmen) ödenmemesi neticesinde, icra takibine konu edildiği, davalı borcun ferilerine ve faize haksız ve mesnetsiz itiraz ettiğini, kısmi ödemenin oluşu dikkate alınarak borçlunun kısmi itirazının iptalini, bakiye alacak tutarı alacağı için takibin devamını, %20 oranından az olmamak üzere borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu yönelik 71.987,48 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/12/2021 tarih 2021/3 Esas – 2021/1097 Karar sayılı kararında;”Dava, davacının davalıdan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine davalının vaki itirazı üzerine İİK’nin 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça dava konusu icra takibiyle davalıdan 50.905,34 TL fatura alacağı(asıl alacak) ve 21.082,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.987,48 TL alacak talebinde bulunulduğu, takip dayanağı olarak … sıra numaralı 66.905,34 TL meblağlı faturanın gösterildiği, dava değeri olarak ise 29.952,34 TL’nin gösterilerek davalının itirazının bu meblağda iptali ile icra takibinin bu meblağda devamına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı tarafın yapılan ihtarata rağmen uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defterlerini sunmaktan imtina ettiği görülmüştür. Mali müşavir bilirkişisi tarafından davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihli bilirkişi kök raporunu ve mahkememizce işlemiş faizin dahil edildiği ve edilmediği şekilde alternatifli rapor düzenlenmek üzere 06/10/2021 tarihli kök raporunu sunduğu görülmüştür. Davalı tarafın ödeme emrine itiraz dilekçesi incelendiğinde; itiraz dilekçesinde özetle; temerrüdün oluşmadığı, fatura bedeline uygulanan faiz oranını fahiş olduğu gerekçesiyle borcun ferilerine, faize ve faiz oranına itiraz ettiklerini bildirdikleri, dolayısıyla itirazın kısmi itiraz olup sadece işlemiş faiz ve alacağın ferilerini kapsadığı, asıl alacağa yönelik bir itirazın bulunmadığı, bu yönden davacının asıl alacağı da kapsar şekilde itirazın iptali davası açmasında asıl alacak miktarı yönünden hukuki yararı bulunmayıp asıl alacak yönünden icra müdürlüğü tarafından takibe devam edilmesi gerektiği, asıl alacak yönünden takibe devam edilmemesi durumunda davacı tarafça memur muamelesinin şikayet yoluna başvurulabileceği, davacının asıl alacak yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Takipte 3 kalem halinde talep edilen toplam 21.082,14 TL işlemiş faiz talebi yönünden yapılan değerlendirmede; taraflar arasında, sözleşmenin ifa tarihi hususunda yazılı bir sözleşme bulunmadığı, dolayısıyla davalı tarafın borcunun vadesinin muayyen olmadığı, bu nedenle davalı tarafın ancak yazılı temerrüt ihtarı ile temerrüde düşürülebileceğinden takipten önce temerrüde düşmemiş bulunan davalı aleyhine işlemiş faiz talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Borcun, işlemiz faiz dışındaki diğer ferileri yönünden; davalının itirazının bu kısımları da kapsadığı, her ne kadar asıl alacak yönünden takibin devamı gerekse de davalının borcun ferilerine itirazı sonucunda bu alacak kalemleri yönünden de takibin durduğu, ancak davalının asıl alacağa itiraz etmediği gibi borcun asıl alacak kısmının ödendiği, dolayısıyla icra giderleri ve icra vekalet ücreti yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın sadece bu kısımlar yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar vermek…”gerekçesi ile, “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin icra giderleri ve icra vekalet ücreti yönlerinden DEVAMINA, Fazlaya ilişkin talebin(işlemiş faiz talebinin) REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, esas ve karar numarası yazılı olan mahkemede görülen davalarının 11.01.2022 tarihli gerekçeli kararında davanın kısmen kabulüne ve fazlaya ilişkin taleplerini reddine karar verilmiş olduğunu, gerekçeli kararın e-tebliğ yolu ile taraflarına tebliğ edildiğini, yasal süresi içinde, mahkeme kararının kısmen ret kararına karşı İstinaf Kanun Yoluna başvurduklarını, dava konusu 66.905,34-TL bedelli fatura, 06.12.2017 tarihinde düzenlenmiş olup bir kısım ödemelerin yapılması sebebiyle kalan borç 50.905,34-TL ve asıl borca işleyen toplam faiz miktarı olan 21.082,14-TL ile birlikte 71.987,48-TL olarak takibe konu edilmiş olduğunu, Bakırköy … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyası ile davalıya 26.06.2020 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş olup, davalı fatura bedelinin ödenmesi ile ilgili ihtar olmaması gerekçesi ile miktarının açıkça belirtilmeksizin borcun fer’ilerine, faize ve faiz oranına itiraz etmiş olduğunu ve icra takibini haksız ve mesnetsiz olarak durdurmuş olunduğunu,İ.İ.K. md. 62/4: Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesinin lazım olduğunu, aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılacağının hükmünün açık olduğunu, Borçlunun kısmen borca itiraz dilekçesinde borcun ferilerine, faize ve faiz oranına itiraz etmekle yetinip, itiraz ettiği kısım için ayrıca ve açıkça herhangi bir miktar belirtmemiş olduğunu, İ.İ.K. Md. 62/4 hükmü, borca kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısmın miktarının açık olarak gösterilmemesi halinde itiraz edilmemiş sayılacağını açıkça düzenlemiş olduğunu, mahkeme tarafından hatalı değerlendirme ile bu itirazlarının reddedilmiş olduğunu, davacı ve davalı arasındaki kurulan TTK madde 1530/2 gereğince tarafların ödeme günü kararlaştırdıkları hallerde borçlu, alacaklının herhangi bir ihtarda bulunmasına gerek kalmaksızın temerrüde düşeceğini ve sözleşmede kararlaştırılmış olmasa bile faize hak kazanacağını, davalının ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünün kanunda açık olup Başkanlığımız aksi kanaatte ise, TTK madde 1530/4’de düzenlenen “Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse borçlu, faturanın borçlu tarafından alınmasını (alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını) takip eden otuz günlük sürenin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır.” hükmü gereğince davalının, 05.01.2018 tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edilmesini, davalının, faturayı 06.12.2017 tarihinde teslim almış olduğunu, müvekkilin ihtar etmesine gerek kalmadan 05.01.2018 tarihinde temerrüde düşmekte olduğunu, bu sebeple icra takibinden itibaren faiz işlemeye başlaması gerektiğini karara bağlayan mahkeme kararına itiraz ettiklerini, tacir olan davalının, her ne kadar kendisine ihtar edilmediği için temerrüde düşmeyeceğinden bahisle faizlerin işlemeyeceğini ve anılan bu hükmü bilmediğini ileri sürse de, kanun hükmünün açık olup madde hükmünü bilmemenin mazeret sayılmamakta olduğunu, fatura borcuna dayalı alacağın ilk ödemesine icra takibinden yaklaşık iki yıl önce 12.07.2018 tarihinde başlayan davalının, borcun faizine itiraz etmesinin kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, borcun doğumu ile icra takibinin başlatıldığı üç yıl boyunca bir borcun ödenmesi gerektiğinin bilinmemesinin de akla ve mantığa uygun olmadığını, Kısmi ödemelerle kalan 50.905,34-TL üzerinden; fatura borcu, kesildiği tarih ile muaccel olan bir borç olduğu için, öncelikle 06.12.2017 fatura tarihi itibariyle, daire aksi kanaatte ise, TTK madde 1530/4 gereği, davalının temerrüde düştüğü 06.12.2017 tarihinden en geç 30 günlük sürenin geçmesi ile 05.01.2018 tarihi itibariyle, bu da kabul edilmez ise davalı tarafça yapılan ilk kısmi ödeme tarihi olan 12/07/2018 tarihi itibariyle temerrüt (avans) faizinin işlemeye başladığının kabul edilmesinin gerektiğini, Mahkeme tarafından reddedilen faiz taleplerinin yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek, avans faizinin sıralı tarihlerden itibaren hesaplanılmak suretiyle hüküm kurulmasını talep ettiklerini, davalı tarafça, faizin de fahiş olduğu yönünde itiraz edilmiş olup, borcun konusunun fatura ve tarafların tacir olması sebepleriyle, avans faizi uygulandığını, uygulanan faiz türünde ve miktarında da bir hata olmadığını, davalı tarafın bu itirazında da, tüm itirazlarında olduğu gibi haksız ve kötü niyetli olduğunu,Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/1007 E. 2017/3634 K. Sayılı kararında faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda alacaklının faize hak kazandığı tarihten, her bir faturanın ödendiği tarihe kadar faiz hesabı yapılmak suretiyle, davacı tarafından hak kazanılan temerrüt faizi tutarının bulunması gerektiği yönünde görüş bildirdiğini, Mahkeme tarafından, icra inkar tazminatı taleplerini de reddedilmiş olduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, kısmi ödeme yapılan bir borç için, “ihtar ile temerrüde düşürülmedik” savunması ile yapılan itirazın, açıkça kötü niyetli olduğunun ortada olduğunu, bu sebeple, haksız ve kötü niyetli itiraz karşısında icra inkar tazminatlarının kabul edilmesi gerektiğini, mahkeme kararına bu yönden de itiraz ettiklerini, hatalı ve hukuka aykırı mahkeme kararına itiraz etiklerini, İleri sürerek; istinaf kanun yoluna başvurularının kabulüne karar verilmesini, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak, dairemizce itirazları doğrultusunda hüküm kurulmasını, yeniden hüküm kurulması mümkün değil ise, kararın kaldırılması ile yeniden yargılama yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibinde, davalı tarafından takipte talep edilen faiz tutarına, faiz oranına ve alacağın ferilerine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin icra giderleri ve icra vekalet ücreti yönlerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin(işlemiş faiz talebinin) reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takip dosyası UYAP sistemi üzerinden incelendiğinde; davacının davalı aleyhine 50.905,34-TL fatura alacağı(asıl alacak) ve 21.082,14-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.987,48-TL alacak için 23/06/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağının 579740 sıra numaralı 66.905,34-TL meblağlı satış faturası olduğu, ödeme emrinin davalıya 01/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde sunduğu itiraz dilekçesi ile takipte talep edilen faiz tutarına, faiz oranına ve alacağın ferilerine itiraz ettiği ve bu yönlerden takibin durduğu, davalının davadan önce 02/07/2020 tarihinde ve üç ayrı makbuz ile dosyaya 50.905,34-TL asıl alacak , 4.500,00-TL vekalet ücreti ve 300,00-TL dosya masrafı olmak üzere toplam 55.705,34-TL yatırdığı, harç ve vergilerin mahsubu sonucu davacı/takip alacaklısına 07/07/2020 tarihinde 52.056,64-TL ödendiği anlaşılmıştır. Davacı vekilince; dava konusu faturaya dayalı alacağın faturanın kesildiği tarih itibariyle muaccel olduğu, bunun kabul görmemesi halinde ise TTK’nun 1530 maddesi uyarınca davalının ihtara gerek olmaksızın temerrüde düştüğü, bunun da kabul görmemesi halinde davacının faturaya takip tarihinden önce kısmi ödeme yaptığı tarih itibariyle temerrüde düştüğü, bu nedenle takipten önceki dönem için işlemiş faiz talep edilebileceği ileri sürülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nun 1530. maddesi, gerekçesinde de belirtildiği üzere, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olup, tacirler arası satım sözleşmelerine uygulanması söz konusu değildir. Taraflar arasında tacirler arası satış ilişkisi mevcut olup, davacı davalıya sattığı ve takip dayanağı faturanın konusunu teşkil eden 2 adet elle kumandalı süpürme aracının bedelini talep etmektedir. Davalının takipten önce toplam 16.000,00-TL ödeme yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacı bakiye asıl alacağını ve fatura tarihinden itibaren avans faiz oranı üzerinden işlettiği faiz tutarını takibe konu etmiştir. Taraflar arasında satış bedelinin hangi tarihte ödeneceği kararlaştırılmamıştır. Şu halde fatura tarihi vade tarihi olarak kabul edilemez. Kaldı ki TBK’nun 234/1 fıkrası uyarınca malın fatura tarihi itibariyle teslim edilmiş olduğu ve bu tarih itibariyle satış bedelinin muaccel olduğu kabul edilse dahi, temerrüt ve muacceliyet farklı kurumlar olup, borçlunun temerrüdü TBK’nun 117/1 fıkrası uyarınca alacaklının ihtarı ile gerçekleşir. Somut olayda, mahkeme gerekçesinde de değinildiği gibi davacının davalıyı bakiye fatura bedeli borcu için takipten önce temerrüde düşürmediği anlaşılmış olup, mahkemece takipten önce işlemiş faiz talep edilemeyeceğine dair kabul hukuka uygundur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Takip dosyası incelendiğinde, ödeme emrinin davalıya 01/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emri TBK’nun 117/1 fıkrası uyarınca temerrüt ihtarı mahiyetinde olduğundan, sonuçlarını davalıya ulaşmakla doğurduğu, davacının 02/07/2020 tarihinde yedi günlük ödeme süresi dolmadan dosyaya asıl alacak tutarını yatırdığı, ayrıca vekalet ücreti ve masraf ödemesi yaptığı, asıl alacak bakımından temerrüt ödeme tarihi itibariyle henüz oluşmadığından, işlemiş temerrüt faizi talep edilemeyeceği, ödeme tarihi itibariyle tahsil ve ceza evi harçları düşüldükten sonra davacıya 52.056,64-TL ödeme yapıldığı, bu tahsilatın 50.905,34-TL’sinin asıl alacak olarak mahsubu sonucu geriye 1.151,30-TL tahsilat kaldığı, davacı/takip alacaklısının ödeme tarihine kadar yaptığı takip giderleri toplamının 439,94-TL olduğu, asıl alacak tutarı üzerinden 2020 yılı AAÜT’ye göre hesaplanan takipte vekalet ücretinin ise 5.563,27-TL olduğu, davacının elinde kalan 1.151,30-TL’nin takip giderleri ile vekalet ücreti toplamını karşılamadığı, mahkeme gerekçesinde de açıklandığı şekilde, dava tarihi itibariyle davacı yanın yalnızca icra takip gideri ve icra vekalet ücreti alacağının mevcut olduğu, bu nedenle mahkemenin davalı itirazının kısmen iptaline, takibin icra giderleri ve icra vekalet ücreti yönlerinden devamına karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; mahkeme karar ve gerekçesi usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.