Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1035 E. 2022/1599 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1035 Esas
KARAR NO: 2022/1599 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/167 Esas – 2022/121 Karar
TARİH: 10/02/2022
DAVA: Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalının 19/01/2012 tarihinde … Ltd. Şti bünyesinde %50’şer hisse sahibi olarak ortak olduklarını ve 10/12/2020 tarihinde isim değişikliğiyle şirketin adını … Tic. Ltd. Şti olarak değiştirmiş ve bu isim altında faaliyetlerine devam ettiklerini, davalı … ve kardeşi … ile aktedilen 01/05/2012 tarihli kira kontratı ile şirket merkezi olarak gözüken … mah. … sk. No:… … otel girişi Fatih/İst. Adresinde içkili restaurant işletmeciliği faaliyetine başlandığını, buranın turizm işletme belgesi müvekkilinin çalışmaları sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığından içkili restaurant olarak çıkartıldığını, şirketin halen faal durumda olup ticaret odası ve vergi kaydının devam ettiğini, gelişmeler doğrultusunda müvekkilinin, … mah. … sk. No:… … otel girişi Fatih/İST. adresinde bulunan mekanda tadilat çalışmalarına başladığını, tadilat ve restorasyon işleri ile ilgili yüklenici firmaya 650.000 TL ödendiğini, bununla ilgili protokolün mevcut olduğunu, bu gelişmelerin tamamlanmasına müteakiben davalı ile yapılan şifahi görüşmelerde o güne kadar müvekkiline gönderilmiş bulunan 400.000,00-TL.nin üzerindeki alacak ile birlikte ortaklıktan doğan ve o güne kadar ödenmemiş olan şirket ortaklığından doğan kâr payı ödenmesi talep edildiğinde davalı taraf Kadıköy … Noterliği’nin 09.12.2014 tarih ve … no.’lu ihtarnamesini keşide ederek, o güne kadar göndermiş oldukları 400.000,00 TL.nin ödünç para olarak gönderildiği iddiasıyla iade talebinde bulunduğunu, bu ihtarnameye İstanbul … Noterliğinin 06.01.2015 tarih ve … yevmiye no.’lu cevabı ihtarnamesi ile ödemeleri yapılan tadilat işlemleri ile şirketten doğan kâr payının kısmi ödemeleri olduğu nedenle borçlu değil, aksine alacaklı olunduğu beyanıyla cevap verildiğini, açıklanan nedenlerle bugüne kadar yapılan tadilat harcamaları için, sonucunda ortaya çıkacak bedele göre, bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak bedele göre , artırma hususundaki hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL kadar birikmiş olan kâr payının davalıdan tahsiline, İcra dosyası üzerinden müvekkilinin fazladan ödemek zorunda kalacağı bedele göre arttırma hususundaki hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL.nin davalıdan tahsiline, işbu ödemelerin ihtar tarihi olan 06.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek olan gecikme faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, kötü niyetli davalının mal kaçırma ihtimaline binaen malvarlığına 3. şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir uygulanmasına ve yargılama gideri ile avukatlık ücretlerinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı taraf arabulucuya başvurma şartını yerine getirmediğinden açtığı bu davanın her hangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenini İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki bakımından da reddi gerektiğini, esas bakımından da itirazlarının bulunduğunu, açıklanan nedenlerle dava arabulucuya başvurulmadan açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, dava yetkili mahkemede açılmadığından yetki yönünden de reddine karar verilmesini, dava mahiyeti itibariyle yazılı mahkeme usulüne tabi dava olduğundan yargılamanın yazılı usul kurallarına göre yapılmasını talep ettiklerini, dava esas bakımından da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan esas yönünden de davanın reddine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/02/2022 tarih 2021/167 Esas – 2022/121 Karar sayılı kararında;”Dava, davacı tarafından davalıdan talep edilen şirket için masraflar, kar payı alacağına ilişkin alacak davasıdır.19/12/2018 tarihli 30630 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere ihdas edilen 5/A maddesine göre TTK’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır. Aynı yasanın 26. maddesine göre ise iş bu maddenin yürürlük tarihi 01/01/2019 tarihi olup, bu tarihten sonra açılacak davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. 7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanun’a eklenen 18/A-2 maddesine göre ise arabuluculuk son tutanağı aslının veya onaylanmış örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olup, arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerekmektedir. 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile ihtas edilen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesinde ticari davalardan bahsedilmekle birlikte ticaret mahkemesinden bahsedilmemektedir. Yani zorunlu arabuluculuğa başvuru yapılması için davanın ticari dava olması ve konusunun bir miktar para ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olup, muhakkak ticaret mahkemesinden açılması gerekmemektedir. Bir ticari dava başka görevli mahkemelerde de açılabilir. Görevsiz mahkemede dava açılmış olması, arabuluculuğa başvuru yapılmasına engel teşkil etmediği gibi aksi uygulama halinde kanunun dolaşılması söz konusu olabilecektir. Dosya kapsamından, davanın niteliğinin alacak davası olduğu, davanın önce İstanbul 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/178 esasında 12/03/2020 tarihinde açıldığı ve görevsizlik kararı üzerine tevzi edilerek İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve ilgili mahkemenin yetkisizlik kararı üzerine dosyanın tevzi edilerek mahkememize gönderilmiş olup, davanın önce açıldığı İstanbul 14.Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı olup ancak başvuru yapılmadan davanın açıldığı, 17/11/2020 tarihinde arabuluculuk sürecinin başlatılmış olup, 7155 sayılı yasanın 23. Maddesi gereğince arabuluculuğa başvuru dava şartı tamamlanabilir dava şartı olmadığından dava açıldıktan sonra başvurunun yapılması kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davanın usulden reddine karar vermek …”gerekçesi ile, “1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2 ve 115. Maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemede görülmekte olan davada 10.02.2022 tarihli karar ile davalarının usulden reddine karar verildiğini, bu kararın 26.04.2022 tarihinde taraflarına tebliğ edilmiş olup süresi zarfında istinaf talebinde bulunduklarını, Bu kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, istinaf incelemesi yoluyla kaldırılmasının gerektiğini, Şöyle ki: Müvekkilince 12.03.2020 tarihinde 14. As.Huk.Mah de 2020/178 E. Sayılı dava açılarak iki tarafın da %50 ortağı oldukları şirketteki kay payından doğan alacağın ödenmesine karar verilmesini talep ettiğini, mahkemece şirket ortaklığının gerekçe gösterilerek bu konuda görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğundan bahisle dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesinin kararı verilmiş olduğunu ve bunun üzerine dosyanın önce İst. 11.As.Tic.Mah.’ne gönderildiğini, bu mahkemece de yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın mahkemede görülmekte olan bu dava dosyasına aktarıldığını, Asliye Mahkemesinde davanın ilk açılış aşamasında arabuluculuk zorunlu dava şartı gerekmediğinden arabuluculuğa gidilmediğini, ancak daha sonrasında dosyanın ilk gönderildiği İst.11.As.Tic.Mah.ne dosya gönderildiğinde arabuluculuk dava şartının yerine getirilmesinin istendiğini ve bunun üzerine de arabuluculuk tutanaklarının ilgili dosyaya konulduğunu, Mahkemece bu konudaki beyanlarının dikkate alınmadan arabuluculuk zorunlu dava şartı yerine getirilmediğinden ve sonrasında bu işlemin tamamlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalarının haksız olarak usulden reddine yönelik bir karar verilmiş olduğunu, Davanın ilk açılışının As.Tic.Mah.de olmayıp, zorunlu arabuluculuk dava şartı olmadığından, As.Huk.Mah nde doğrudan dava yoluna gidildiğini ve bu nedenle ilk aşamada gerçekleşmeyen bu işlemin görevsizlik kararı üzerine Tic.Mah.ne dosyanın gider gitmez verilen karar uyarınca arabuluculuk işleminin tamamlandığını, burada usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığının açık ve net olduğunu, 6102 sayılı yasada Asliye Hukuk mahkemelerinde dava açılırken zorunlu arabuluculuk dava şartı gerektiği yönünde hiçbir hüküm bulunmadığını, burada özel ve istisnai bir durumun söz konusu olup bu eksikliğin sonradan tamamlanmasının hukuka uygun bir işlem olduğunu, bu bakımdan verilen kararın yasa ve usule açıkça aykırı olup talepleri doğrultusunda istinaf incelemesi sonucunun ortadan kaldırılıp yargılamanın önünün açılmasında zorunluluk olduğunu, zira usul ekonomisi kurallarının da bunu gerektirmekte olduğunu, yeni bir dava yoluna gidilmesinin davacı tarafa ilave maddi yükler (harç, yargılama gideri, avukatlık ücreti gibi) getireceğinden usul yönünden red kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek; yasa ve usule aykırı kararın kaldırılmasına, masraf ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının, davalı ile birlikte ortağı olduğu dışı … Ltd. Şti için yaptığını iddia ettiği masraflar ile kar payı alacağı istemine ilişkin olup, limited şirket ortakları arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan uyuşmazlık TT’nun 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava mahiyetindedir. Davacı masraf ve kar payı adı altında bir miktar paranın davalıdan tahsilini talep etmektedir. Davanın açıldığı 12/03/2020 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesine göre TTK’nın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davacının arabuluculuk dava şartını yerine getirmeden dava açmış olması halinde dava dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilecektir. 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre, davacıya arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın ibrazı için bir haftalık kesin süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmekte ise de aynı maddenin son cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenlemesi dikkate alındığında, emredici ve özel nitelikteki bu düzenleme karşısında genel nitelikteki HMK m.115/2 madde hükmü uygulanarak bu eksikliğin giderilmesi mümkün değildir. Somut olayda davanın görevsiz İstanbul 14 Asliye Mahkemesi’nde açıldığı 12/03/2020 tarihinden önce arabulucuya başvurulmadığı sabit olup, Asliye Hukuk Mahkemesinin davanın görev yönünden reddine dair verilen kararından sonra arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ileri sürmüş ise de, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenlemesi karşısında, genel nitelikteki HMK m.115/2-2.cümle ve 115/3 maddelerinin uygulanma olanağı yoktur. Ticaret mahkemelerine görevsizlik kararı ile gönderilen hukuki uyuşmazlıklar bakımından sonradan arabuluculuk dava şartının tamamlanmasını mümkün kılan bir yasal düzenleme de mevcut değildir. Bu nedenle mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkeme karar ve gerekçesi usul ve kanuna uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.