Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1024 E. 2022/1326 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1024
KARAR NO: 2022/1326
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
DOSYA NUMARASI: 2021/525 Esas – 2022/130 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2021/764 ESAS- 2021/798 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde işlem gören … Ltd. Şti.’ye ait işyeri sigortalılarından …’in iş kazası geçirdiğini, kaza sonucunda %48 oranında sürekli malul kaldığını, müvekkili tarafından sigortalıya ödeme yapıldığını ve şirket aleyhine Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2013/411 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, iş bu davada şirketin kusurlu olduğu tespit edilerek ödenen tazminatın müvekkiline iadesine karar verildiğini, Yargıtay tarafından şirketin terkini sebebiyle ihya davası açılmak üzere kararın bozulmasına karar verildiğini, Bakırköy 2.İş Mahkemesi’nin 2020/1 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiğini beyanla … Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK madde 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği madde 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, memurların eksik işlemlerini müvekkilinin tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde işlem gören … Ltd. Şti.’ye ait işyeri sigortalılarından …’in iş kazası geçirdiğini, kaza sonucunda %48 oranında sürekli malul kaldığını, müvekkili tarafından sigortalıya ödeme yapıldığını ve şirket aleyhine Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2013/411 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, iş bu davada şirketin kusurlu olduğu tespit edilerek ödenen tazminatın müvekkiline iadesine karar verildiğini, Yargıtay tarafından şirketin terkini sebebiyle ihya davası açılmak üzere kararın bozulmasına karar verildiğini, Bakırköy 2.İş Mahkemesi’nin 2020/1 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiğini, ihya davasının Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/525 E. sayılı dosyasında açılmış olduğunu, şirketi temsilen tasfiye memuruna dava açıp işbu dava ile birleştirilmek üzere taraflarına kesin süre verildiğini beyanla davalı … Ltd. Şti. yönünden yapılan resen terkin işleminin iptaline, davalı şirketin ihyasına, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2013/411 Esas sayılı dava dosyasının açılış tarihi olan 11.04.2013 tarihinden önce şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olduğunu ve ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından hukuka aykırı şekilde dava ikame edildiğini ve sonuçlandırıldığını, tasfiye işlemleri başladıktan sonra alacaklılar için çağrı ilanlarının 17.01.2012, 24.01.2012 ve 31.01.2012 tarihlerinde birer hafta ara ile ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, yapılan bu ilanlara rağmen davacı tarafından alacak bildiriminde bulunulmadığını, ilanlardan sonra tasfiyenin tamamlandığını ve şirketin tasfiye edilmiş olduğunun da ilan edildiğini, bu nedenlerle davacının taleplerinin haksız olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/02/2022 tarih ve 2021/525 Esas – 2022/130 Karar sayılı kararı ile; “Mahkememizce yapılan değerlendirmede, ihyası talep edilen şirketin 6102 Sayılı TTK’nun 547 maddesi gereğince tasfiye ile sicilden terkin olduğu, davacı tarafça ihyası talep edilen şirkete karşı açılan davanın derdest olup, şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla … sicil numarasında kayıtlı TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin ihyasına, şirketin son tasfiye memuru …’ün tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile açılan ve birleşen davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … Sicil Numarasında kayıtlı şirketin ihyasına, şirketin son tasfiye memuru …’ün tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş ve verilen karara karşı, birleşen davada davalı Tasfiye Memuru … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Birleşen davada davalı Tasfiye Memuru … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2013/411 Esas sayılı dava dosyasının açılış tarihi olan 11/04/2013 tarihinden önce davalı şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlandığını ve ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından hukuka aykırı şekilde dava ikame edilmiş olduğunu ve sonuçlandırıldığını, İlk derece mahkemesi tarafından yeterli inceleme yapılmadan, dava tarihi itibariyle tasfiye işlemlerini tamamlayan ve gerekli yasal ilanları Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan davalı şirketin aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak davanın kabulü yönünde karar verildiğini, şirketin tasfiye aşamasında tasfiye memuru olarak görev yapmış müvekkili …’e, “Tasfiye Memuru …” sıfatı ile gerekçeli kararın tebliğ edilmiş olmasının mevzuata aykırı olması gerekçesi ile temyiz kanun yoluna başvurulduğunu, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2020/2364 Esas – 2020/6285 Karar sayılı ve 03/11/2020 tarihli ilamı ile “…Somut olayda; hakkında karar verilen davalı … Ltd.Şti.’nin 26.02.2013 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda taraf ehliyeti bulunmayan davalı şirket aleyhine yargılama yapıldığı…. Gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararının bozulmasına” karar verildiğini, davacı tarafından şirketin 04/03/2013 tarihi itibariyle tasfiyesinin sona erdiğinin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesinden sonra davacı kurum tarafından terkin işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verilmesi yönündeki taleplerinin tamamen usul ve yasalara aykırı olduğunu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 04/03/2013 tarihli 8270 sayılı ilanı ile davalı şirketin tasfiyesinin sona erdiği hususunun ilan edildiğini, davalı şirketin borcunun bulunmadığı hususunun da tescil ve ilan edildiğini, yapılan bu ilanlara rağmen davacı kurum tarafından alacak bildiriminde bulunulmadığını, alacaklara çağrı ilanlarının yasal olarak ilan edilmesinin ardından davalı şirketin tasfiyesini tamamladığını ve şirketin tasfiye edilmiş olduğu ilanının da 04/03/2013 tarihli 8270 sayılı ilan metninde yayımlanmış olduğunu, bu durumun yasal yükümlülüklerden kaynaklanan bir düzenleme olduğunu, ilk derece mahkemesince müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olup ilk derece mahkemesi kararının öncelikle bu sebeple kaldırılması gerektiğini, TTK’nın 541. maddesinde “Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.” denilmek suretiyle alacaklıların çağrılması ve korunması hususunun düzenlenmiş olduğunu, buna göre tasfiye memurluğu tarafından TTK madde 541’e göre alacaklıların bilgilendirilmesi açısından bütün yükümlülükler yerine getirilmiş olduğu halde davacı kurum tarafından alacak bildiriminde bulunulmadığını, davacı kurumun kusurundan dolayı müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının istinaf talepleri doğrultusunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde ” tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin sicil kaydı, 26.02.2013 tarihinde tasfiye neticesinde davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce terkin edilmiştir. İlk derece mahkemesince ihyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2020/1 Esas sayılı dosyası ile açılmış derdest tazminat davası bulunduğundan, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi gerektiği anlaşılmakla ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemişse de, TTK’nın 547. maddesi uyarınca açılacak ihya davasının terkin işlemini yapan Ticaret Sicil Müdürlüğü ile tasfiyeyi gerçekleştiren tasfiye memuruna yöneltilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince ihyası talep edilen şirketin taraf sıfatının bulunmadığı gözetilerek, şirket yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmemesi ve ek tasfiyenin derdest dosya ile sınırlı tutulmaması yerinde görülmediği ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Birleşen davada davalı Tasfiye Memuru …’ün istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 tarih ve 2021/525 Esas – 2022/130 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; A-Davacı tarafından asıl davada şirket hakkında açılan davanın husumet yokluğundan REDDİNE, B-Davacı tarafından asıl ve birleşen davada açılan şirket ihyası davasının KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … Sicil Numarasında kayıtlı TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin Bakırköy 2. İş Mahkemesi’nin 2013/411 Esas sayılı dosyası ve müteakip işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, kararın bir örneğinin İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tevdiine, TTK’nın 547/2. maddesi gereğince ihya edilen şirkete son tasfiye memuru …’ün tasfiye memuru olarak atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, Keyfiyetin tescil ve gazete ile ilanına, masrafların davacı tarafça karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan, asıl davada davacı tarafından peşin olarak harç yatırılmış ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan, birleşen davada davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan harç ve masraflardan sorumlu tutulmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafça asıl ve birleşen davada sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Asıl ve birleşen davada davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada Tasfiye Memuru … tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, 8-Birleşen davada Tasfiye Memuru … tarafından sarf edilen 61,00 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş – dönüş giderinin davacıdan alınarak, birleşen davada davalı Tasfiye Memuru …’e verilmesine, 9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.