Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1 E. 2022/80 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1 Esas
KARAR NO: 2022/80 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/397 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Anonim Şirketi’nin 2005 yılında kurulduğunu, davacı müvekkilleri … ve …’ın ise şirketin kurucu ortaklarından ve yönetim kurulu üyelerinden olduklarını, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden olan … tarafından 26.02.2020 tarihinde davacı müvekkillerine elektronik posta marifetiyle 27.02.2020 tarihinde saat11:00’da yapılacak “Yönetim Kurulu” toplantısı davetiyesinin gönderildiğini ve işbu toplantının konusunun, olağanüstü genel kurul toplantısı gündeminin belirlenmesi ve olağanüstü genel kurul davetinin görüşülmesi olduğunun belirtildiğini, yönetim kurulu toplantısı ve akabinde yapılan dava konusu kararların alındığı olağanüstü genel kurul toplantısının, kötü niyetle ve dürüstlük kuralına aykırı hareket edilerek yapılmış toplantılar olduğunu, zira davacı müvekkillerinin kardeşi olan ve ayrıca şirket hissedarı olan … tarafından, davacı müvekkilleri ile davalı şirket yönetim kurulu başkan vekili …, yönetim kurulu üyeleri … ve…’e karşı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/692 E. Sayılı dosyası üzerinden ikame edilen tazminat davası neticesinde verilen 26.12.2019 Tarih ve 2019/910 K. Sayılı Karar ile, davacı müvekkilleri ve davalı şirket yönetim kurulu başkan vekili …, yönetim kurulu üyeleri … ve …’in müşterek ve müteselsilen 80.860.648,18 TL tutarında şirkete tazminat ödeme yükümlülüğü altına girdiklerini, ilamın daha istinaf süreçleri tamamlanmadan … tarafından ilamda davalı gösterilen tüm şahıslar hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icraya konu edildiğini, … tarafından … kardeşlere icra dosyası ile baskı yapılarak, kendilerini bu dosyadan bari tutulmaları için … kardeşlerin hisselerini …’a bila bedel devir etmelerinin istendiğini ve … kardeşlerin de bu teklife sıcak baktıkları duyumları davacı müvekkillerine iletildiğinden, davacı müvekkilleri adına vekaleten … kardeşlere …’ın bu şekilde bir teklif ile … kardeşleri söz konusu tazminat bedelinden muaf edemeyeceği, böyle bir ibra yapılamayacağı, TTK’nın amir hükümlerinin belli olduğunu, söz konusu tazminat bedelinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olunduğu konusunda Beyoğlu … Noterliği’nin 21.02.2020 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtanameye rağmen davacı müvekkillerine toplantının yapılacağı günden bir gün önce 26.02.2020 tarihinde … tarafından yönetim kurulu toplantısı yapılacağına dair bir e-posta gönderildiğini, yönetim kurulu toplantılarının nasıl olacağı yasa ile açıkça belirlenmiş olmasına rağmen 27.02.2020 tarihinde yasaya aykırı olarak yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildiğini, akabinde davacı müvekkillerine usulsüz bir şekilde olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı daveti gönderildiğini, bu çağrının da yasada belirtilen usule göre yapılmadığını, usulsüz bir şekilde olağanüstü genel kurul toplantısı icra edilerek, hem usul ve yasaya hem de gündem maddelerine aykırı kararlar alınarak davalı şirkete yeni yönetim kurulu atandığını, 27.02.2020 tarihli yönetim kurulu toplantısının usulüne uygun şekilde yapılmadığını, yönetim kurulunun toplanmasının TTK’nın 392/7 maddesi gereği yönetim kurulu başkanı olan müvekkili …’dan talep edilmesi gerekirken edilmediğini, ayrıca söz konusu yönetim kurulu toplantısına sadece … kardeşlerin katıldığını ve TTK’nın 393. madde hükmüne aykırı bir şekilde müzakerelere katılma yasağına uyulmaksızın karar alındığını, bunun üzerine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2020/229 Esas sayılı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespiti talepli dava ikame edildiğini ve bu davada alınan bilirkişi raporu ile haklılıkları tespit edilerek Mahkeme tarafından 01.06.2021 tarihinde 27.06.2020 tarihli davalı şirket yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna karar verildiğini, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/229 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen karar ile yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu tespit edildiğinden ve davalı şirket yönetim kurulunun görev süresi 21.02.2020 tarihinde sona erdiğinden davalı şirketin organsız kaldığını, daha sonra 23.03.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının da yok hükmünde olduğunun tespiti hususunda İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/238 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davada da alınan bilirkişi raporu ile haklılıklarının tespit edildiğini, dava konusu edilen 04/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının gündeminin belirlendiği yönetim kurulu kararı daha önceki 27.02.2020 tarihli yönetim kurulu kararı yok hükmünde olduğundan ve dava konusu şirket organsız kaldığından yok hükmünde olan yönetim kuruluna bağlı olarak yapılan genel kurul kararlarının da yok hükmünde olduğunu beyanla tedbiren davalı şirketin 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan, yönetim kurulu seçilmesine 3 numaralı kararın yürütülmesinin TTK’nın 449. maddesi uyarınca durdurulmasına, davalı şirketin 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların, yönetim kurulunda alınan kararların yoklukla malul ve hükümsüz olması nedeniyle TTK 447. Madde uyarınca hükümsüzlüğünün tespitine, taleplerinin kabul görmemesi halinde davalı şirketin 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2021 tarih ve 2021/397 Esas sayılı ara kararı ile; ” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 449. maddesi ise “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmünü haiz olup Mahkememizce davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin beyanlarını sunmaları için verilen sürenin tamamlanmasından sonra yapılan değerlendirmede; davaya konu davalı şirketin 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve alınan kararların usulsüz ve yok hükmünde olduğuna dair iddianın yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada Mahkememizde sunulan deliller kapsamında kararın yürütülmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin güçleşeceği ya da imkansız hale geleceği noktasında kanaat oluşmadığından koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair … ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati Tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen ara karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 27.02.2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’nın hükümsüzlüğüne ilişkin ikame etmiş oldukları davada, mahkeme tarafından ilgili yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespit edildiğini ve söz konusu kararın taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğini, diğer yandan ilgili yönetim kurulu kararına istinaden usule ve esasa aykırı bir şekilde 23.03.2020 tarihinde de olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlenmiş olup YK toplantısı yok hükmünde olduğundan ve 23.03.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının da yok hükmünde olduğunun tespit edilmesi gerektiğinden bu hususta dava ikame etmiş olduklarını, ilgili davada bilirkişi raporunun lehe geldiğini, yine bu toplantının ardından yok hükmünde olan 27.02.2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’na dayanmak suretiyle 04.03.2021 tarihinde de olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlenmiş olup ilgili toplantının hükümsüzlüğünün tespiti amacıyla mahkeme nezdinde görülen işbu davanın ikame edilerek, 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan “yönetim kurulu üyeliklerine üç (3) yıl süre ile görev yapmak üzere …ve …’in 2 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaları yönünde alınan kararın yürütmesinin durdurulmasının talep edildiğini, ancak mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, Kararın uygulanması halinde, hissedarlardan …’ın icra tehdidi ile …in yasaya aykırı bir şekilde yönetimi …’a devretmeye dair hazırladıklarını, bu adımlar sonucunda söz konusu kararın uygulanmaya devam edileceğini ve müvekkillerinin payları gereği şirket üzerinde sahip oldukları hakların açıkça gasp edilmiş olacağını, usulsüzlük ve haksızlıklar silsilesinin söz konusu şahısların planlarına göre devam edeceğini, müvekkillerinin haklarının kısıtlanacağını, Yok hükmünde olan yönetim kurulu kararına istinaden 23.03.2020 ve 04.03.2021 tarihlerinde usule ve yasaya aykırı olarak olağanüstü genel kurul toplantılarının gerçekleştirildiğini, yönetim kurulu seçilmesine dair yürütmenin durdurulması kararı verilmesine ilişkin yaklaşık ispat unsurunun sağlandığını, bu nedenlerle söz konusu kararın butlanının tespitine ve iptal kararına dek yürütmesinin durdurulması zorunluluğu doğduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 12.11.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, tedbiren, davalı şirketin 04.03.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulu seçilmesine dair alınan 2 numaralı kararın Yürütülmesinin TTK m. 449 uyarınca durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirket genel kurul kararlarının butlanı/iptali talebiyle açılan davada, TTK’nın 449. maddesi uyarınca dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’ nın 449- (1). Maddesinde “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Davacı tarafça, davalı şirketin 04.03.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine üye seçimine dair alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmektedir.Somut uyuşmazlıkta; dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına dair tedbir kararı verilmediği takdirde, HMK 389/1 maddesinde belirtilen mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinin gerçekleştiği hususunda yeterli delil bulunmamaktadır. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, yargılamanın bulunduğu aşamaya, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığından, davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/01/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.