Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/997 E. 2023/1703 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/997
KARAR NO: 2023/1703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
DOSYA NUMARASI : 2019/167 Esas – 2021/21 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı /temlik eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Bankanın Fındıkzade Şubesi ile dava dışı kredili müşteri; … (…) arasında 08/05/2014 tarihinde genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede davalı … A.Ş’nin müteselsil kefil olarak yer aldığı, sözleşmeye istinaden dava dışı kredi müşterisi … lehine, kredi açılıp kullandırıldığını, borcun ödenmediğini, davalı … A.Ş’nin ise, bu borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu bulunduğunu, kredi borçlusu … (…) ile davalı müteselsil kefil Şirkete Gebze … Noterliğinden keşide edilen, 03/10/2017 tarihli ve … yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesiyle, borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarın sonuçsuz kaldığını, borcun ödenmemesi üzerine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının kredinin kefili olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, huzurdaki itirazın iptali davasının açılması zaruretinin doğduğunu, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya tebligatın yapıldığı, davalının cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmıştır. Davalı … A.Ş. temsilcisi tarafından sunulan 13/04/2018 tarihli İtiraz Dilekçesinde; takip dosyasına konu borca hiçbir kefilliğinin bulunmadığı belirtilerek, icra takibinin durdurulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/01/2021 tarih ve 2019/167 Esas – 2021/21 Karar sayılı kararı ile; ” Dava; Hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında akdedilen kredi ve teminat sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin geri ödenmemesine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına, takip konusu krediye ilişkin davalının dava dışı şirkete kefilliğinin bulunup bulunmadığı ve kefaletin geçerli olup olmadığına ilişkin olduğu belirlendi. Dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. 13.12.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda; davacı bankanın davaya konu olan, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan 06/12/2017 takip talep tarihi itibariyle; davalı müteselsil kefil, … A.Ş.’den kefalet tutarının da yeterli olduğu gözetilerek, davacı bankanın alacak tutarının hesabı sonucunda; 35.949,51-TL toplam nakit davacı banka alacak tutarı hesaplandığı, davalı müteselsil kefil tarafından, icra takibinde talep edilen borcun tamamına itiraz edildiğinden, toplam 35.949,51-TL tutar üzerinden itirazın iptali ile icra takibine devam edilmesine, diğer taraftan 11/01/2011 tarihinde kabul edilip 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK temerrüt faizine ilişkin 120.nci maddesi hükmü,12/01/2011 tarihinde kabul edilip 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK, yürürlüğe ve uygulama şekli hakkında 6101 sayılı kanunun 7.nci maddesi ile 13/01/2011 tarihinde kabul edilip 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK 8.maddesinde, ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir, hükmü gözetilerek, takip tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar, asıl alacak tutarı üzerinden; … referans nolu ötelemeli kobi destek kredisi ile ilgili olarak, yıllık % 24,66 üzerinden, … referans nolu destek kredisi, ile ilgili olarak yıllık % 25,20 üzerinden, … referans nolu esnek ticari kredisi ile ilgili olarak yıllık % 28,08 üzerinden, temerrüt faiz ile sözleşmeye göre faizlerin % 5 üzerinden BSMV istenebileceği, şeklinde raporunu sunmuştur. Mahkememiz 15/09/2020 tarihli duruşmasında verilen ara kararında; dosyanın aynı bilirkişiye tevdii ile davacı vekili itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilerek , bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda; davalı şirketin takip öncesi temerrütünün söz konusu olmadığı belirtilerek netice itibariyle kefalet limiti 500.000-Tl olduğundan toplam 34.403,24-Tl borçtan davalının sorumlu olduğu şeklinde, mütalaa verilmiştir. Davacı taraf itirazları doğrultusunda dosyaya rapor sunan bilirkişiden yeniden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi Ek raporunda görüşünde değişiklik olmadığı belirtilerek 10.959,06+4340,79= 15.299,85 TL asıl alacak 596,11-TL temerrüt faizi, 29,81-TL BSMV, 9.008,05-TL asıl alacak, 964,39-Tl temerrüt faizi, 48,22-Tl BSMV, 406,40-Tl masraf olmak üzere takip toplamının 36.352,83-Tl olacağı şeklinde görüş verilmiştir. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi kök ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; Takibe ve davaya dayanak yapılan kredi sözleşme örneği, banka kayıtları ve hesabın katına dair ihtarname örnekleri dosyamıza sunulmuştur.Dayanak kredi sözleşmeleri ve kefalet sözleşmeleri celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır. Sözleşmenin 13/2. maddesine göre banka kayıtlarının esas alınacağına dair delil sözleşmesi aktedildiği anlaşılmıştır. Gebze … Noterliği’ nin 03.10.2017 tarih ve … yevmiye nolu Hesap Kat İhtarnamesinin dava dışı asıl borçluya 07.10.217 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kefile çıkartılan tebligatın 09.10.2017 tarihinde iade olduğu dosyaya sunulu belge suretinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 08.05.2014 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 13.2.a maddesinde; Ticaret sicil dosyalarındaki son adreslerinin veya Banka tarafından son olarak hesap özeti gönderilen adreslerinin muhtarlıkta kayıtları bulunmasa bile yasal ikametgahları olduğunu; bu adreslere gönderilecek tebligatların kendilerine yapılmış sayılacağını, belirtilmiştir. Kat ihtarının tebliğe çıkartıldığı davalı şirket adresi ticaret sicili müdürlüğü kayıtlarındaki adresi ile aynı bulunmaktadır. Dolayısıyla davalının temerrütünün oluştuğu değerlendirilmiştir. Davacı Banka ile dava dışı … arasında Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin bu sözleşmeye 500.000-TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu görülmektedir. Davalı şirket icra takibine itiraz dilekçesinde söz konusu krediye kefilliğinin olmadığını belirtmiş ise de sözleşme ve eki belgelerde yer alan şirket kaşesi üzerindeki imzalarına açıkça bir itirazda bulunmamıştır. Dava dışı şirkete anılan sözleşme uyarınca kredi kullandırıldığı, kullanılan kredinin geri ödemesinin yapılmadığı, 10.959,06+4340,79= 15.299,85 TL asıl alacak 596,11-TL temerrüt faizi, 29,81-TL BSMV, 9.008,05-TL asıl alacak, 964,39-Tl temerrüt faizi, 48,22-TL BSMV, 406,40-TL masraf olmak üzere icra takip dosyasından 36.352,83-TL borç bulunduğu dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile belirli bulunmaktadır. Bilirkişi raporu ile hesaplanan ana para ve faiz miktarının ve faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğu, kat, temerrüt ve takip tarihlerine göre faiz hesabının yapıldığı, davalının müteselsil kefil sıfatıyla kredi sözleşmesini 500.000-TL kefalet tutarı ile imzaladığı, TBK.nun 583. maddesinde kefalet ilişkisinin tüm yasal unsurlarını barındırdığı anlaşılmıştır. Belirtilen sebeplerler en son alınan bilirkişi ek raporundaki tespit ve hesaplamalara göre davacının davasının kısmen kabulüne, alacak takip öncesi belirli bulunduğundan asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KISMEN KABULÜNE; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 15.299,85-TL asıl alacak, 596,11-TL temerrüt faizi, 29,81-TL BSMV ,19.008,05-TL Asıl alacak 964,39-TL temerrüt faizi, 48,22-TL BSMV, 406,40-TL masraf olmak üzere toplam 36.352,83-TL üzerinden devamına,fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Kabul edilen asıl alacak tutarının % 20 oranında 6.861,58-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/167 Esas sayılı dosyasında yürütülen yargılama neticesinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olduğunu, işbu kararın usul ve yasaya aykırı olup, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, Müvekkil … Bankası’nın Fındıkzade Şubesi’nde dava dışı kredi borçlusu … ve müteselsil kefil … Tic. A.Ş. ile kredi ve teminat sözleşmesinin 08.05.2014 tarihinde imzalanmış olduğunu, ancak kredilerin geri ödemesinin kredi borçlusu tarafından yapılmadığını, Davalının krediye karşılık hiçbir ödeme yapmamasını takiben adına açılan kredi hesaplarının 30.09.2017 tarihi itibariyle kat edilmek zorunda kalındığını ve Gebze … Noterliği tarafından 03.10.2017 tarihli hesap kat ihtarı ve ihbarnamenin davalıya gönderilmiş olduğunu, söz konusu ihtarname ile Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ekinde yer alan ödeme planında gösterilen taksitlerin vadesinde ödenmediğinden bahisle borcun tamamının muaccel olduğunun ihbarı yapıldığını, Müvekkil şirketin iyi niyetli girişimlerine rağmen hiçbir sonuç alınamadığını ve bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibine geçilmiş olduğunu, davalının 13.04.2018 tarihli dilekçesi ödeme emrinde belirtilen borcun kefili olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini ve icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, Davalının bu itirazlarının süreci uzatma amacı taşımakta olup kötü niyetli olduğunu, yargılama safhasında ortaya konan delillerle bunun açıkça anlaşılmış olup, davanın tam kabulü ile itirazın iptali gerekirken, ilk derece mahkemesi tarafından kısmen kabul kısmen ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bir kısım alacaklar yönünden; eksik ve hatalı değerlendirmeye dayanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Taraflarca akdedilen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinin 13.2/b maddesi uyarınca sözleşmenin taraflarının çıkan uyuşmazlıkların çözümünde bankanın defter kayıt ve belgeleri ile müşteri veya bankaya teminat verenlerin bankaya gönderdikleri yazılı veya faks talimatlarının ve müşteri tarafından verilen sesli komutların kullanılabileceğine dair HMK madde 193 uyarınca münhasıran delil olacağı hususunun düzenlenmiş olduğunu, buna göre davalıya çekilen hesap kat ihtarı, kredi ödeme planları ve imzalanan sözleşme hükümlerince davalının ihtarnamede belirtilen, … numaralı kredi için 4.410,34TL, … numaralı kredi için ise 10.962,24 TL üzerinden toplam 15.372,58TL’ nin asıl alacak ve … numaralı kredi için ise 19.008,05 TL olarak kabul edilmesi ile faizlerin bu miktarlar üzerinden hesaplanması gerektiğini, Dosyaya sunulu kök ve ek bilirkişi raporuna karşı 19.12.2019, 07.09.2020 ve 30.11.2020 tarihli dilekçeleri ile itirazlarını sunmuş olduklarını, ilk derece mahkemesi tarafından bilirkişi kök ve ek raporuna karşı itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmamış olmasının kabul edilebilir olmadığını, özellikle … ve … numaralı krediler bakımından asıl alacak miktarının hatalı tespiti ve bu asıl alacak üzerinden faiz işletilmesi ve bu hatalı tutarlar üzerinden %5 BSMV hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınarak eksik ve hatalı değerlendirmelerin giderilmesi amacı ile dosyanın ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edilmesi gerekirken hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykıırı olduğunu, Genel kredi ve teminat sözleşmesi hükümlerine göre uygulanacak temerrüt faiz oranını tespit edilerek hüküm kurulması gerekirken, mahkemenin aksi yöndeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 13.2/b maddesinde sözleşmenin taraflarının çıkan uyuşmazlıkların çözümünde bankanın defter kayıt ve belgeleri ile müşteri veya bankaya teminat verenlerin bankaya gönderdikleri yazılı veya faks talimatlarının ve müşteri tarafından verilen sesli komutların kullanılabileceğine dair HMK madde 193 uyarınca münhasıran delil olacağının düzenlenmiş olduğunu, münhasıran delil sözleşmesinin varlığı halinde tarafların başka delil gösteremeyeceklerini, aynı zamanda delillerini de hasretmiş olacaklarını, işbu sözleşme hükümlerine göre … ve … numaralı krediler bakımından %33,12 temerrüt faiz oranı kabul edilerek tüm dönemler için bu oran üzerinden alacak hesaplaması yapılması gerektiğini, Yargıtay 19 H.D. 17.04.2000 tarih ve 1999/7929 Esas ve 2000/2904 Karar sayılı ilamında ”Taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin 34-2.a maddesi gereğince temerrüt faizinin temerrüt tarihinde bankanın kısa orta ve uzun vadeli cari faizlerinden en yüksek olanın %50 fazlası nispetinde alacağının saptanmış olmasının tarafların serbest iradeleri ile oluşturulduğundan bu davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayıcı kamu düzenine ve ahlaka aykırı batıl bir hüküm niteliğinde bulunduğu kabul edilemez.” denilmekte olduğunu, Bilirkişi raporunda asıl alacak miktarı bakımından hatalı değerlendirme yapılmış olmakla birlikte, bir an için bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması halinde dahi 1262H010572 ve 12681010882 numaralı krediler bakımından temerrüt faizi oranın %33,12 olarak kabulü ile hüküm verilmesi gerektiğini, ancak tüm itirazlarına rağmen ilk derece mahkemesi tarafından … ve … numaralı krediler bakımından asıl alacağa uygulanan temerrüt faizi oranının birbirinden farklı oranlarda uygulanmış olmasının sözleşme hükümlerine ve yasaya aykırı düştüğünü, istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesinin hatalı ve hukuka aykırı kararının kaldırılması gerektiğini, Asıl alacağa uygulanan temerrüt faizinin hesap kat tarihi olan 30.09.2017 tarihinden itibaren kesintiye uğramadan hesaplanması gerektiğini, Tarafların serbest iradeleri ile imza altına aldıkları Kredi ve Teminat Sözleşmesinin “TEMERRÜT” başlıklı 11. maddesinde, “..taksitlerden herhangi birinin vadesinde ödenmemesi veya vadesinde eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, ayrıca herhangi bir ihbar ya da ihtara gerek kalmaksızın bakiye alacağın tamamının muaccel olacağını ve bu tutarı derhal ödeyeceklerini, ödemedikleri takdirde söz konusu tutara, bu maddeye göre temerrüt faizi işletileceğini…” hususunun hüküm altına alınmış olduğunu, Sözleşme hükümlerine göre, davalı şirketin ödenmeyen takip konusu kredi borcunun hesap kat tarihi olan 30.09.2017 tarihi itibari ile muaccel hale geldiğinin kabulü gerektiğini, her ne kadar davalıya keşide edilen ihtarnamenin tebliğini takip eden gün sonunda alacağın muaccel hale geldiğini, bu sebeple 11.10.2017 tarihi itibariyle asıl alacağa temerrüt faizi uygulanması gerektiğini belirtmişse de bilirkişinin bu değerlendirmesine katılmadıklarını, taraflar arasında akdedilen ve münhasıran delil olarak kabul edilen kredi sözleşmesi hükümlerine göre herhangi bir ihbar veya ihtara gerek olmaksızın ödeme planına göre vadesinde ödenmeyen kredi taksitlerinin, vadesi geldiği gün itibari ile kredi alacağının tamamını muaccel hale getirmekte olduğunu, dolayısıyla davalıların borcunun muacceliyet kesbetmesi için herhangi bir ihtara gerek duyulmaksızın hesap kat tarihini esas almanın hukuka uygun düşmekte olduğunu, Buna göre, tarafların karşılıklı serbest iradeleri ile akdettikleri sözleşme hükmüne göre, davalının temerrüt tarihinin hesap kat ihtarı olan 30.09.2017 olduğunun kabulü ile asıl alacağa bu tarihten itibaren temerrüt faizinin uygulanması gerektiğinin kabulü gerektiğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı borçlunun 11.10.2017 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü kabul edilerek, bu tarih itibariyle temerrüt faizi işletilmeye başlandığını, ancak bilirkişi raporu daha detaylı incelendiğinde, bilirkişinin 11.10.2017 tarihinde temerrüte düşüldüğünün kabul edilmesine rağmen, bu tarih itibariyle temerrüt faizi işletilmesi gerekirken akdi faiz işletilmesinin kendi içerisinde de çelişki barındırmakta olduğunu, bir alacak bakımından iki temerrüt tarihinin mümkün olmadığının şüphesiz olduğunu, bu durumda borçlunun hesap kat ihtarı tarihi itibariyle temerrüte düştüğünün kabulü gerekmekte olup, bir an için aksinin düşünülmesi halinde dahi, temerrüt tarihinin 11.10.2017 olduğunun kabulü ile temerrüt faizinin kesintiye uğramaksızın işletilmesi gerektiğini, Neticede, dosyaya mübrez bilirkişi raporunun bu yönüyle akdedilen sözleşme hükümleri ve kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmekte olup, istinaf itirazları doğrultusunda ek rapor alınması gerekirken, hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Açıklanan sebepler ve re’sen ele alınacak nedenler ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2021 tarih ve 2019/167 Esas- 2021/21 Karar sayılı davanın kısmen reddi yönündeki kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla; Açıklanan ve re’sen ele alınacak nedenlerle; – İstinaf itirazları doğrultusunda İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/167 Esas ve 2021/21 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, – Neticede yeniden yapılacak yargılamada davanın tam kabulüne, – Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın kefilden tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı/temlik eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021 yılı için HMK’nun 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olmuştur. Dava değeri 36.824,97 TL olup mahkemece kabul edilen miktar 36.352,83 TL, red edilen miktar 472,14 TL’dir. Davacı tarafından reddedilen miktar istinaf konusu edildiğinden, ilk derece mahkemesi kararı kesin niteliktedir. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi’nce HMK’nın 346. maddesi uyarınca istinafa konu red edilen kısma ilişkin kararın kesinlik (istinaf) sınırının altında kalması sebebiyle bir karar verilmesi gerekirken verilmemişse de, HMK’nın 352. maddesi uyarınca bu husus Dairemizce değerlendirilmiştir. Yerel mahkemece miktar itibariyle kesin nitelikteki karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341. ve 352/1. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341, 352/1 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/11/2023 tarihinde HMK’nın 341. 352/1. maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.