Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/98 E. 2023/165 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/98 Esas
KARAR NO: 2023/165 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/365 Esas – 2020/221 Karar
TARİHİ: 27/02/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin, 11/02/2010 tarihli İstasyon Otomasyon Sistemi Servis Bakım ve Automatic Satış Sözleşmesine binaen davacı tarafın bayii olarak ticari faaliyetine başladığını, davalının bayilikten kaynaklanan borçlarını davacıya ödemekte gecikmeye ve dahi ödememeye başladığını, 7.250,68 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi ikame edildiğini, davalının da icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sözleşme konusu akaryakıt istasyonunda ilk olarak … tarafından bayilik faaliyetinde bulunduğunu, 11 yıldan sonra işletilmek üzere davalıya devredildiğini, 11/02/2010 tarihinde … Anonim ortaklığı ile sözleşme imzaladığını ve davacı … Anonim Ortaklığı’nın kötü davranışları neticesinde aralarındaki bayilik ilişkisine son verdiğini, mal sahibi …’in ödemeleri zamanında yapmasına, yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesine rağmen davacının kendisine LPG satışı yapmadığını, bu konuda … tarafından davacıya noter aracılığıyla ihtar çekildiğini, kendisine gaz verilmesi gerektiği aksi takdirde bayilikten ayrılacağını beyan etmiş olduğunu, davacı tarafından kendisi aranarak “bu ihtarnameyi sehven çektiğini belirt yoksa bir daha hiç yakıt vermem “şeklinde tehditlerde bulunulduğunu, mağdur olduğunu, 1995 yılında meydana gelen deprem nedeniyle istasyonda teslim alınan herşeyin yıkıntı altında kaldığını, yeniden yaptırılmak zorunda kalındığını, pompa ve yer altı malzemelerinin müvekkiline ait olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 27/02/2020 tarih 2018/365 Esas 2020/221 Karar sayılı kararında; “Dava; faturaya dayandırılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Taraflar tacir olup davacı ve davalı tarafından delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir. Yapılan mali inceleme kapsamında takip konusu alacağın kaynağının davacı tarafından davalıya kesilen 17/02/2011 tarihli KDV dahil bedeli 7.254,25 TL olan “sabit kıymet satışı” açıklamalı fatura olduğu, davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin talimat yoluyla incelenmesinde faturanın işlenmiş olduğuna dair tespitin yapılmadığı, bu minvalde fatura konusu hizmet ya da mal tesliminin ispatı gerektiği, fatura içeriğinin akaryakıt istasyonuna münhasır olmak üzere altyapı, betonlama hizmeti, dağıtım panosu ve …’ye ilişkin olup dava dışı … Tarafından isyerinin devri suretiyle davalı tarafa geçtiğinin kabulü gerektiği, bununla birlikte dava dilekçesi ekinde yer alan 11/02/2010 tarihli davalı tarafından imza edilen devir taahhütnamesi başlığı altındaki belgeye istinaden de davalının devir tarihine kadar doğmuş olan 10.000 TL’ye kadarki borç miktarını da kayıtsız şartsız üstlendiğinin açıkça belirtildiği, bu doğrultuda raporda yapılan mali hesaplama da yerinde görülerek 5 yıllık amortisman payı düşülmek suretiyle davacının neticeden devirden ve taahhütten kaynaklı bakiye borcunun 3.392,18 TL olacağı kabul edilmiş, takip öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne dair tespit yapılamamakla işlemiş faiz talebi reddedilmiştir. Alacak likit ve belirlenebilir bulunmayıp tespiti yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat istemi yerinde görülmemiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; istinafa konu kararda, dava konusu icra takibi mesnedi 17.02.2011 tarihli 7.254,25 TL bedelli sabit kıymet satışı açıklamalı faturanın davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenmemiş olmasına rağmen, fatura içeriğinin akaryakıt istasyonuna münhasır olmak üzere altyapı, betonlama hizmeti, dağıtım panosu ve …’ye ilişkin olduğundan, dava dışı … tarafından işyerinin devri suretiyle davalı tarafa geçtiğinin kabulü gerektiği, bununla birlikte dava dilekçesine ekli 11.02.2010 tarihli devir taahhütnamesinde davalının devir tarihine kadar doğmuş olan 10.000,00 TL’ye kadar borç miktarını kayıtsız şartsız üstlendiğinin açık olduğunun zikredildiğini, Mahkemenin gerekçesindeki bu ifadelerin usul ve yasaya ve hakkaniyete uygun olduğunu, yerel Mahkemenin bu tespitine rağmen, hatalı mali hesaplama ile 5 yıllık amortisman payı düşülerek alacak hesabı yaptığını, dava konusu alacağın mezkur faturaya dayalı olduğunu ve faturaya dayalı alacaktan amortisman payı düşülmesinin hukuka aykırı olduğunu, her iki tarafın da tacir olduğunu ve 11.02.2020 tarihli sözleşmeye binaen ticari münasebete başladıklarını, aralarındaki teamül gereği dava konusu fatura haricinde düzenlenen faturaların bedellerinin davalı tarafından ödenegeldiğini, dava konusu faturanın ödenmemesi ile davalının temerrüde düşeceği hususunun taraflar arasındaki ticari teamül gereği olduğunu ve takip öncesi işlemiş temerrüt faizinin hesap dışı bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece Mahkemesi’nin 27.02.2020 tarih 2018/365 Esas – 2020/221 Karar sayılı kararının incelenerek kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 7.250,68 TL asıl alacak ve 6.353,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.603,96 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, davacı tarafından somut dava ile takibin iptali talep edilmiş, davalı taraf davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, akaryakıt istasyonu için alınan her türlü malzemenin depremde yıkıntı altında kaldığını ve yeniden yaptırıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalının maliki olduğu Afyon İli, Dinar İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde, davacı ile dava dışı … Ticaret ( …) arasında imzalanan 25.11.2004 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi uyarınca adı geçenin, davacının bayisi olarak ticari faaliyette bulunduğu, davacı ile dava dışı … arasında ayrıca 30.04.2002 ve 15.10.2009 tarihli ariyet sözleşmelerinin imzalandığı ve sözleşmelerin 18 ve devamı maddeleri ile sözleşmenin sona ermesi halinde, ariyetlerin davacıya iade edileceğinin kabul edildiği, davacı ile davalı arasında 11.02.2010 tarihli İstasyon Otomasyon Sistemi Servis Bakım ve Automatıc Satış Sözleşmesi’nin imzalandığı ve bu sözleşme ile davalının taşınmazdaki bayilik faaliyetini devraldığı, taraflar arasında davalının sözleşmeyi feshettiği hususunda bir ihtilaf olmadığı, davacı tarafından düzenlenen teslim formları ile daha önce bayilik faaliyetinde bulunan …’e bir kısım ariyetlerin teslim edildiği, dava konusu edilen alacağın akaryakıt satış bedelinden kaynaklanmadığı, davalının sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle iade edilmediği iddia edilen ariyet ve taşınmazdaki kalıcı nitelikteki inşaat bedellerinden kaynaklandığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının talebinin Automatic Dağıtım Panosu, … ve 2 adet Alt Yapı ve Betonlama bedeli olarak açıklandığı, davacı tarafından dava dışı …’e teslim edilen ariyet listesinde bir adet Automatic Dağıtım Panosu ve bir adet Automatic … bulunmakla birlikte sözleşmenin feshi nedeniyle düzenlenen demontaj formunda anılan ariyetlerin bulunmadığı, yine davacının dava dışı … adına düzenlediği 04.05.2006 tarihli faturada betonlama, rogar oluşturma vs bedeli olarak toplam 4.824,38 TL alacağın gösterildiği, bir başka faturada da otomasyon alt yapı ve betonlama bedeli olarak 6.218,99 TL alacağın gösterildiği, söz konusu işlerin … Şirketi tarafından yapıldığı, buna ilişkin faturaların dosyaya ibraz edildiği, davacının, ilk bayilik sözleşmesi gereği teslim ettiği ve iade edilmeyen ariyetler olan bir adet Automatic Dağıtım Panosu ve bir adet Automatic …’nin amortisman indirimi sonrası mevcut değerlerini bayilik faaliyetini devralan davalıdan talep edebileceği gibi, yapılan sabit yatırımların davalının maliki bulunduğu taşınmaza değer katması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde, bunların da mevcut değerlerini davalıdan talep edebileceği, davalı tarafından deprem nedeniyle teslim alınan malzemenin yeniden yaptırıldığı iddia edilmiş ise de, buna ilişkin bir delil sunulmadığı, davacı tarafından sabit kıymet satış formu ile ariyetlerin ve iki adet inşaat bedeli faturasının amortisman bedelleri düşülmek suretiyle takip tarihi itibariyle değerlerinin tespit edildiği ve buna göre talep edebilecek alacağın 6.047,67 TL olduğu, takip tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediği ve adına vadeli olarak düzenlenmiş bir fatura olmadığından işlemiş faiz alacağının bulunmadığı anlaşılmakla; Mahkemece 6.047,67 TL asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, ariyetler ve 4.824,38 TL bedelli inşaat faturası dikkate alınmaksızın yalnızca 6.218,99 TL bedelli altyapı ve betonlama faturası üzerinden amortisman indirimi yapılmak suretiyle hesaplama yapılan bilirkişi raporunda tespit edilen 3.392,18 TL alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Alacak yargılama neticesinde belirlendiği e likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi ise yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı bulunmuştur. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarih ve 2018/365 Esas – 2020/221 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle takibin 6.047,67 TL asıl alacak bedeli üzerinden işbu bedele takip tarihinden itibaren talep gibi yıllık %9,75 oranını geçmeyecek şekilde avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 413,12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 232,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 180,79 TL harcın davalıdan tahsiline, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 273,43 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 1.250 TL bilirkişi ücreti ( talimat ) ile 166,40 TL müzekkere, posta, tebligat gideri olmak üzere; toplam 1.416,40 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre (dava % 44 kabul) 613,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 6.047,67 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddolunan kısmı üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 7.556,29 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine, 9-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş – dönüş masrafı olmak üzere; toplam 180,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.