Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/976 E. 2023/1233 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/976 Esas
KARAR NO: 2023/1233 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/144 Esas – 2021/191 Karar
TARİH: 09/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, tarafların ticari ilişkilerinin 11.05.2011 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi ile başladığını, davacı tarafından verdiği hizmetlere karşılık faturalar kesildiğini, davalı taraf faturalarının tamamını ödemediğini, sözleşmenin Tarafların Hak ve Yükümlülükleri başlıklı bölümünün 2.1.1. maddesine göre … vasıtası ile müşterinin yaptığı alımların her ayın 15’i ile ayın son günü fatura edildiğini, müşterinin her bir faturanın bedelini fatura tarihinden 10 gün sonra ödemesi gerektiğini, davalı şirkete 21.06.2017 tarihli 5.593,20 TL bedelli demirbaş bedeli açıklaması ile fatura düzenlendiğini, davalı tarafın bedelin 5.543,61 TL’lik kısmını ödemediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın faturayı ödemeyerek temerrüde düştüğünü, sözleşmenin 2.1.6. maddesine göre kesilen faturaların vadesinde yapılamayan ödemeleri için aylık % 4 gecikme faizi uygulandığını, takip öncesi ve sonrası için faturaya vade tarihinden itibaren %48 oranında faiz işletildiğini, davalı tarafın faize ilişkin itirazlarının gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin 9. maddesinde de belirtildiği üzere kesin ve münhasır delil teşkil eden davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle davalı tarafın borcunun ortaya çıkacağı, davalı borçlunun icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takip tarihi itibariyle 9.898,88 TL tutarlı alacağın takip talebindeki şartlarla tahsili için takibin devamını, davalı tarafın asıl alacağın %20′ den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini, dava giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, tarafların ticari ilişkilerinin 11.05.2011 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi ile başladığını, davacı tarafından verdiği hizmetlere karşılık faturalar kesildiğini, davalı taraf faturalarının tamamını ödemediğini, sözleşmenin Tarafların Hak ve Yükümlülükleri başlıklı bölümünün 2.1.1. maddesine göre … vasıtası ile müşterinin yaptığı alımların her ayın 15’i ile ayın son günü fatura edildiğini, müşterinin her bir faturanın bedelini fatura tarihinden 10 gün sonra ödemesi gerektiğini, davalı şirkete 21.06.2017 tarihli 5.593,20 TL bedelli demirbaş bedeli açıklaması ile fatura düzenlendiğini, davalı tarafın bedelin 5.543,61 TL’lik kısmını ödemediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın faturayı ödemeyerek temerrüde düştüğünü, sözleşmenin 2.1.6. maddesine göre kesilen faturaların vadesinde yapılamayan ödemeleri için aylık % 4 gecikme faizi uygulandığını, takip öncesi ve sonrası için faturaya vade tarihinden itibaren %48 oranında faiz işletildiğini, davalı tarafın faize ilişkin itirazlarının gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin 9. maddesinde de belirtildiği üzere kesin ve münhasır delil teşkil eden davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle davalı tarafın borcunun ortaya çıkacağı, davalı borçlunun icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takip tarihi itibariyle 9.898,88 TL tutarlı alacağın takip talebindeki şartlarla tahsili için takibin devamını, davalı tarafın asıl alacağın %20′ den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini, dava giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/03/2021 tarih 2020/144 Esas 2021/191 Karar sayılı kararında;”…..Huzurdaki davada davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkilerinin 11.05.2011 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi ile başladığını anlaşılmaktadır. Davacı tarafından verdiği hizmetlere karşılık faturalar kesildiğini, davalı taraf faturalarının tamamını ödemediği iddiası ile davacının icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır. Müşteri’ye … akaryakıt istasyonlarından yaptığı alışverişlerde fatura verilmez. … vasıtası ile müşterinin çeşitli istasyonlardan yaptığı alımlar her ayın 15’i ve ayın son günü … tarafından fatura edilir. Müşteri her bir faturanın bedelini fatura tarihinden 30 gün sonra …’a öder. Şeklindedir. Müşteri, … tarafından işbu sözleşme ile belirlenmiş bütün bedellerin ödemelerini, bankada açacağı kredili hesap ile yapabilir. Bu durumda, müşteri bankaya yetki belgesini vermeyi ve …’nin tüm alacaklarının banka hesabından çekilmesini kabul etmiştir. Müşteri yetki belgesini iptal etmek istemesi halinde, yetki belgesi iptalini, iptalden en az 30 gün önce …’ ye bildirmekle yükümlüdür. Müşteri işbu sözleşmede yer alan vadedeki çalışma şeklinde, açılan kredili hesap tutarının °%16’sı kadar bir hafta boyunca yakıt alabilmektedir. Müşteri tahsilat tarihlerinde kredili hesabında yeterli miktarı bulundurmaz ise tahsilat kredinin kullanılması suretiyle yapılır. … tarafından müşteri’ye kesilen fatura bedellerinin yukarıdaki şekilde ödenmemesi halinde müşteri, … tarafından kesilen fatura bedellerini vadesinde direkt olarak …’a ödemekle yükümlüdür. Vadesinde yapılmayan ödemeler için gecikme faizi aylık %4 üzerinden tespit edilerek uygulanır. Müşteri’nin kredili hesabının kapanacak olduğu, banka tarafından …’ye ihbar edilip de müşteri’nin bu tarihten sonrasına vadeli faturasının olması halinde … ayrıca ihbarda bulunmaksızın kredili hesabın kapatılmasından önce faturaları hesaptan tahsil edebilecektir. Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan takip tarihi olan 11.03.2019 tarihi itibariyle 5.543,61 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Dava Dosyasındaki belgelere göre; Davanın temelinde davacının davalıyla yapmış olduğu ticari ilişki çerçevesinde 5.543,61 fatura kalan bakiyesi ve sözleşmeye göre oluşan 4.352,27 TL (Aylık % 4, yıllık % 48) faiz olmak üzere toplam 9.895,88 TL alacağının tahsili için davalı aleyhine takip başlattığı, davalı tarafından iş bu takibe itiraz edilmesi neticesinde durduğu, davalının haksız itirazının iptali ile alacağın tahsili noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Alacağa mütevellit ve dosyaya sunulu faturanın incelenmesinde davacı yan tarafından alacağa konu 5.953,20 TL tutarlı e-faturanın 21.06.2017 tarihli olduğu ve iş bu faturanın davalı tarafından iade edildiği görülmüştür. Davacı taraf bu fatura bakiyesi 5.543,61 TL asıl alacak olarak takipte bulunmuştur.Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan takip tarihi olan 11.03.2019 tarihi itibariyle 5.543,61 Asıl 4.352,27 İşlemiş faiz olmak üzere toplam 9.895,88 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Tarafların Hak ve Yükümlülükleri başlıklı bölümünün 2.1.1. maddesine göre … vasıtası ile müşterinin yaptığı alımların her ayın 15’i ile ayın son günü fatura edildiğini, müşterinin her bir faturanın bedelini fatura tarihinden 10 gün sonra ödemesi gerektiğini, davalı şirkete 21.06.2017 tarihli 5.593,20 TL bedelli demirbaş bedeli açıklaması ile fatura düzenlendiğini, davalı tarafın bedelin 5.543,61 TL’lik kısmını ödemediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın faturayı ödemeyerek temerrüde düştüğünü, sözleşmenin 2.1.6. maddesine göre kesilen faturaların vadesinde yapılamayan ödemeleri için aylık % 4 gecikme faizi uygulandığını, takip öncesi ve sonrası için faturaya vade tarihinden itibaren %48 oranında faiz işletildiği kanaatine varılmıştır. Bu durumda bu asıl davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 9.895,88 TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 5.543,61 TL’ ye % 48 akdi faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 1.979,00-TL nin davalıdan alınarak davacıya vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, İş bu asıl davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 9.895,88 TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 5.543,61 Tl ye % 48 akdi faiz uygulanmasına, %20 icra inkar tazminatı tutarı 1.979-Tl nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacının işbu davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, HMK 114/h uyarınca hukuki yarar varlığının bir dava şartı olduğunu, Davacının gerçek bir borcunun olmaması ve haksız şekilde icra takibi başlattığından davanın usulden reddi gerekirken davanın kabul edildiğini, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Davaya konu bir borcun bulunmadığını, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi kalmadığını ve taşıt tanıma sistemlerinin müvekkili tarafından davacıya iade edildiğini, Asıl alacağı ilişkin faiz talebini geçersiz olduğunu,İcra inkar şartlarının oluşmadığını, Davacı aleyhine kötü niyet tazminatı şartlarının mevcut olduğunu, Davacının ticari defterlerindeki kaydın tek başına borcun geçerliliğini ve doğruluğunu kanıtlamadığını, uyuşmazlıkta, ticari defterler kesin delil olarak kullanılacak olsa dahi, sözleşme süresi sona erdikten ve tarafların aralarındaki ticari ilişkinin sona ermesinden ötürü karşılıklı edimlerin yerine getirilmemesinden dolayı davacı şirketin 21 Haziran 2017 tarihli yevmiye defterinde düzenlenmiş olan fatura ve bu kaydın hukuka uygun olmadığını davacının, kendi düzenlediği faturayı ticari defterinde kayıt altına alması, söz konusu borcun geçerliliğini ve doğruluğunu kanıtlamadığını, Somut olaydaki ihtilafın; taraflar arasında fatura tarihi itibariyle geçerli bir akdi ilişki bulunup bulunmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte, geçerli bir borç bulunup bulunmadığı, kanıtlanamadığı; sonuç olarak da Davacının düzenlediği fatura miktarı kadar alacaklı olup olmadığı, noktasında olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre davacı defterlerinin tek başına iddianın kanıtı olarak değerlendirilmesinin uygun olmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin) 2016/13758 K. 2017/8100 T. 20.12.2017 ilamı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece davacı tarafın ticari defterleri incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında 11/05/2011 tarihinde Müşteri Taşıt Tanıma Sistemi Sözleşmesi imzalanmıştır.Sözleşmesinin “ Müşterinin Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 2.3 maddesinde;”Müşteri, …’ın taşıtlarına tesis ettiği TKU, AH veya AA’ları ariyeten kabul eder,” ve 2.6. Maddesinde ise;” Ariyeten müşteri kullanımına verilen …..,her ne şekilde olursa olsun iade edilmeyen TKU, AH veya AA bedelleri Müşteri’den tahsil edilir,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmesinin “Süresi” başlıklı 4 maddesinde;” İş bu sözleşme imza tarihinden itibaren 2(iki)yıl geçerlidir. Tarafların sözleşmenin sona erme tarihinden en geç 30 gün evvel birbirlerine herhangi bir fesh-i ihbarda bulunmamaları halinde iş bu sözleşme 2 yıl süre ile uzar. Bu sürenin sonunda sözleşme herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Taraflar dilerlerse karşılıklı yapılan yazılı ek sözleşme ile mutabık kalınan süre kadar sözleşmeli uzatabilirler,” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmesinin; “Fesih” başlıklı 6. Maddesinde; ”…..Anlaşmanın süresi içerisinde dolması ve feshini takiben Müşteri, …’ın ariyeten vermiş olduğu ekipmanlarını …’a 1 ay içerisinde iade edecektir. Bu ekipmanların sökülme işlemleri …’a aittir,” hükmü düzenlenmiştir.Davaya ve icra takibine konu davacı tarafından davalı adına düzenlenen 21/06/2017 tarihli … nolu KDV dahil 5.593,20 TL. bedelli e fatura incelendiğinde; 6 adet demirbaş bedeli açıklaması ile düzenlendiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerini yargılama aşamasında verdiği cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde de ileri sürüp; Müvekkili davalı … ile davacı … A.Ş arasında,11.05.2011 tarihinde Taşıt Tanıma Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süresinin bitmiş olması ve müvekkili tarafından taşıt tanıma sistemlerinin de iadesinin sağlanmış olması nedeniyle davacı şirket tarafından müvekkili adına haksız ve mesnetsiz olarak düzenlenen 5.593,20 TL bedelli bir adet faturanın haklı olarak davacı şirkete faturayı iade edildiğini, buna rağmen … A.Ş. tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde alacaklı olduğunu beyan ederek, İstanbul … İcra Müdürlüğü`nün … Esas sayılı dosyasıyla 9.895,88 TL tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, Müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu olmaması dolayısıyla ödeme emrine haklı olarak itiraz edildiğini, davacının, kendi düzenlediği faturayı ticari defterinde kayıt altına alması, söz konusu borcun geçerliliğini ve doğruluğunu kanıtlamadığını, taraflar arasında fatura tarihi itibariyle geçerli bir akdi ilişki bulunmadığını beyan etmiştir.Mahkemece, davalı tarafın savunma ve itirazları da gözetilerek taraflar arasında imzalanan 11/05/2011 tarihli Müşteri Taşıt Tanıma Sistemi Sözleşmesinin sona erip ermediği, sözleşme sona ermişse ne zaman sona erdiği ve sözleşme uyarınca davalıya verilen ariyetlerin davalı tarafından davacıya iade edilip edilmediği ve davaya ve icra takibine konu faturanın ne için düzenlendiği ve bu faturadan kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığına ilişkin tarafların beyanı alınarak ve bu yöndeki delillerininde ibrazı sağlanarak inceleme yapılmadığı gibi verilen karar gerekçesinde de bu yönde olumlu/olumsuz değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.Tek başına fatura düzenlenmesi ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması alacağın ispatı için yeterli değildir. Davacının faturadan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunu ispatlaması gerekir. Bu durumda mahkemece, HMK. 31 Madde uyarınca hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, yukarıdaki açıklamalar ve davalı vekilinin cevap dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarda değerlendirilerek bu konuda tarafların beyanı alınarak ve bu yöndeki delillerininde ibrazı sağlanarak ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de incelenmek suretiyle gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna göre iddia ve savunma doğrultusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine, karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarih ve 2020/144 Esas – 2021/191 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.