Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/975 E. 2021/1142 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/975 Esas
KARAR NO : 2021/1142 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
YAZIM TARİHİ: 20/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’nun dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde 05/05/1999 -17/01/2016 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığını, haksız olarak iş akdi feshedilen müvekkilinin 24/01/2017 tarihinde hak ve alacakları için İstanbul 24 İş Mahkemesinin 2017/34 E.sayılı dosyası ile dava açtığını, dava devam ederken dava dışı şirket yetkililerinin 21/12/2017 tarihinde şirketin tasfiye sürecine girmesine karar verdiklerini, şirketin tasfiye memuru olarak davalı …’in seçildiğini ve dava dışı şirketin 20/08/2018 tarihli ticaret sicil gazetesindeki ilan ile ticaret sicilden terkin edildiğini, dava dışı şirkete karşı açılan işçilik alacağı davasında verilen karara istinaden İstanbul13 İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dava dışı şirketin 20/08/2018 tarihinde tasfiye sürecini sonlandırdığını, bu süreci müvekkilinden mal kaçırmak için gerçekleştirdiklerini, ilgili mahkeme kararının davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen dava sonucunun kesinleşmesi beklenmeden haksız olarak şirketin tasfiyesine karar verilip şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, alınan tasfiye kararının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu bildirerek; 20/08/2018 tarihinde terkin olunan … ürünleri San ve Tic Ltd Şti’nin ihyasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tasfiye memuru … vekilinin sunmuş olduğu 01/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ihyası talep edilen şirketin sermayederinin müvekkili …’in eşi olduğunu ve 26/11/2013 tarihinde vefat ettiğini, bu tarihten sonraki şirket işlerinin yürütülmesinde güçlük çekildiğini, şirketin zarar ettiğini, şirketin tasfiyesine karar verildiği tarihte şirketin 1.4 Milyon TL den fazla zararı olduğunu, şirketin borca batık durumda olmadığını, fakat bu miktarda bir zarar ile şirketin devam ettirilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle şirketin tasfiyesine karar verildiğini, alacaklının şirketin ihya edilmesi halinde alacağının tasfiye edilmesinin mümkün olmadığını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sicil Müdürlüğüne dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı cevaplarını sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 25/02/2021 tarih2020/594 Esas – 2021/152 Karar sayılı kararında;
“Ticaret Sicil Memurluğundan yapılan araştırmada ihyası talep edilen şirketin 20/08/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen tasfiye sürecinin tamamlanmış olduğu ve herhangi bir borcu, alacağı olmadığı şirket tasfiyesinin kapatılmasına ve tasfiye memurunun ibrasına ilişkin ortaklar kurulu kararı ile ticaret sicilinden kaydının 14/08/2018 tarihinde terkin edildiği görülmüştür. TTK 547/1 maddesi uyarınca tasfiyenin kapanmasında sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdekiAsliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.Şirketin tasfiye sonu terkini 20/08/2018 tarihinde yapılmış ise de; davacı tarafından ihyası talep edilen şirketten olan işçilik alacağının tahsili için İstanbul 24 İş Mahkemesinin 2017/34 E.sayılı dosyası ile dava açtığı ve İstanbul 13 İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, açılan bu davalar sonuçlanmadan şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği, şirket tasfiyesinin bu şekliyle tamamlanmadığı anlaşıldığından; davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun… sicil numarasında kayıtlı tasfiye halinde …Ürünleri San ve Tic. Ltd şirketinin İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyası ve İstanbul 24. İş mahkemesinin 2017/34 e ve 2020/242 karar sayılı dosyalarıyla sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak …’in atanmasına, kararın Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve ilanına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun …sicil numarasında kayıtlı tasfiye halinde …Ürünleri San ve Tic. Ltd şirketinin İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyası ve İstanbul 24. İş mahkemesinin 2017/34 e ve 2020/242 karar sayılı dosyalarıyla sınırlı olmak üzere ihyasına, Tasfiye memuru olarak …’in atanmasına, kararın Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,
İşbu dava ile ihyası istenen dava dışı şirketin sermayedarının, müvekkili davalı …’in eşi olduğunu, 26.11.2013 tarihinde vefat ettiğini, vefatından sonra şirket işlerinin yürütülmesinde güçlük çekildiğini ve şirketin zarar ettiğini, şirketin tasfiyesine karar verildiği 2017 yılında, 1.4 milyon TL’den fazla zararı bulunduğunu, şirketin borca batık durumda olmadığını, ancak bu miktarda zarar ile şirketin devam ettirilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle de şirketin tasfiyesine karar verildiğini, tasfiye sürecinde şirketin hiçbir mal varlığı olmadığını, şirketin hissedarlarının da tasfiye neticesinde hiçbir mali kazanım elde edemediklerini, şirketin tasfiye kararı aldığı zaman bilançoları incelendiğinde şirketin hiçbir faaliyetinin kalmadığı ve alacakların tahsil edilmesine rağmen bahsedilen zarar kaleminin oluştuğunun görüleceğini, dava dışı şirketin ihyasına karar verilmesinde davacı tarafın hiçbir hukuki yararı bulunmadığını, dava dışı şirketin ihya edilmesi ile davacının alacaklarına ulaşma ihtimalinin olmadığını, Ek tasfiyeye ilişkin talebin varlığı halinde, alacaklı tarafından şirketin ihyasından menfaati olduğunun açık bir şekilde ispat edilmesi gerektiğini, bu ispat yükünün, şirket alacaklısının ek tasfiye ile alacağını karşılamasını da kapsayacağnı, TTK 547/1 maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” şeklinde olduğunu, şirketin tasfiye edildiği zamanda, herhangi bir mal varlığının bulunmadığını, alacaklı tarafça da işbu davada verilen şirketin ihyası kararı ile alacağının karşılanacağı ve ihyadan menfaatinin bulunduğunun ispat edilmediğini, yerel mahkemenin yetersiz ve eksik inceleme yaptığını,
İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilen şirketin TTK 547. Maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiğinden bahisle ihyası istemine ilişkindir.
Davacı, ihyası talep edilen şirkette işçi olarak çalışırken haksız olarak iş akdinin feshedildiğini, işçi alacaklarının tahsili için ihyası talep edilen şirket hakkında İş Mahkemesinde dava açtığını, dava devam ederken ilgili şirketin tasfiye kararı aldığını ve davanın sonuçlanması beklenmeden şirketin tasfiye edildiğini, açtıkları davayı kazandıklarını alacaklarının tahsili için şirket hakkında takip yaptıklarını, şirketin tasfiye sonucu ticaret sicilden terkin edildiğini öğrendiklerini bu nedenle alacaklarının tahsili yönünden şirketin ihyasını talep etmiş, mahkemece TTK 547. Maddesi gereğince talebin kabulü ile şirketin ihyasına, tasfiye memuru olarak davalı …’in atanmasına karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru istinafa başvurmuştur.Dosya içinde bulunan belge ve bilgilerden, ihyası istenen şirket hakkında davacı tarafça açılmış ve derdest dava olduğu halde dava sonucu beklenmeden şirketin tasfiyesine karar alındığı, tasfiye sonucunda ticaret sicilden terkin edildiği, ilgili şirketin tasfiye işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşılmakla, şirketin ihyasına dair verilen mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memurunun istinaf sebepleri yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/09/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.