Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/970 E. 2023/1269 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/970 Esas
KARAR NO: 2023/1269 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/854 Esas – 2020/837 Karar
TARİHİ: 24/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili tarafından 26/02/2016 tarihinde davalı şirketten … marka, … model hassas klima ve dış ünitesinin 50.585,48 TL bedel ile satın alındığını, ancak klimanın kurulumunun üzerinden 1 ay dahi geçmeden arızalandığını ve müvekkili şirketin talebi ile davalı tarafından servis işlemlerinin başlatıldığını, 15/03/2016 tarihli servis formunda klimanın hot-gas valfinin arızalı olduğunun ortaya çıktığını, 17/03/2016 tarihli formda hot-gas valfine ilişkin parçaların değiştirildiğinin ancak klimaların istenilen nem değerlerini sağlamadığının, 22/03/2016 tarihli formda klimanın periyodik bakımının gerçekleştirildiğinin, nem ve sıcaklığın aşırı değişkenlik gösterdiğinin tespiti ile makinenin izlemeye alındığının, 02/05/2016 tarihli formda klimanın periyodik bakımının gerçekleştirildiğinin ve nem tankı ile filtre değişimi gerektiğinin, 13/05/2016 tarihli formda klimanın periyodik bakımı ile kirli olan filtresinin değiştirildiğinin, 20/06/2016 tarihli formda yeniden periyodik bakım ile klimanın normal çalıştığının, 07/11/2016 tarihli formda klimada bir sorun görülmediğinin, 14/11/2016 tarihli formda nemin düşük gittiği ve ayarların hızlı olarak değiştiğinin, 16/11/2016 tarihli formda yeniden hot-gas ayan gerçekleştirildiğinin ve klimadan gaz atıldığının, 23/06/2017 tarihli formda gaz basınçlarının yeniden düşük olduğunun tespit edilerek kaçak aramasında bulunulduğunun, 30/06/2017 tarihli formda cihaz iç ünite fanının arızalı olduğunun ve fan değişimi gerektiğinin, 06/07/2017 tarihli son formda ise fan çalışmama sorunun giderildiğinin tespit edildiğini, servis formlarından görüldüğü üzere yeni alınmış söz konusu klimanın bir yıl içerisinde defalarca arızalandığını ve müvekkili şirketin işbu klimadan beklediği faydayı hiçbir şekilde göremediğini, özellikle son arızalanmada klimanın üç hafta boyunca hiç çalışamayacak hale gelmiş olmasının müvekkili şirketin bu ayıplı mala katlanamayacak duruma gelmesine neden olduğunu, bu sebeple müvekkili şirket tarafından davalıya 10/07/2017 tarihinde ihtar gönderilerek sözleşmeden dönüldüğünü ve ürünün teslim alınarak ücret iadesi talep edildiğinin bildirildiğini, davalı tarafından işbu iletiye 12/07/2017 tarihinde taraflar arasında yaşanan arızalar ve nedenleri hakkında toplantı yapılması talebini içerir yanıt gelmiş olup, bu iletinin davalı tarafından ayıbın kabul edildiğinin açık göstergesi olduğunu, ayrıca müvekkili şirket tarafından söz konusu kullanılamayan klima yerine başka bir firmadan 49.196,56-TL bedelli yeni bir klima daha alınmış olup, davalıya ait ayıplı mal neticesinde müvekkili şirketin klimanın sebep olduğu sorunların yanı sıra maddi zarara da uğradığını, bu zarara ilişkin haklarının saklı olduğunu, davalı tarafından müvekkili şirketin bedel iadesi talebine karşılık herhangi bir işleme geçilmediği için müvekkili şirket tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafından bu takibe 28/08/2017 tarihinde haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, huzurdaki uyuşmazlıkta davalıdan satın alınan klimanın sürekli arızalanarak çalışmaması müvekkili şirketin üründen beklediği faydayı ortadan kaldırdığı için bu klimanın ayıplı mal olduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesi hakkının talep edildiğini, bu kapsamda, davalının dava konusu klima bedelini müvekkili şirkete iadesi gerektiğini, bu nedenle itirazın haksız olduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davayı ve cihazın ayıplı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Türk Ticaret Kanunu’nun 23. ve 223. maddesinde ifadesini bulan şekilde bir ayıp ihbarının bulunmadığını, dava dilekçesinde bildirilen sorunların çoğu cihazın normal servis bakımlarıyla ilgili olup bunların dışında özellikle davacının herhangi bir ayıp gerekçesine dayalı ayıp ihbarının bulunmadığını, davacı şirketin ayıp nitelendirmesi yapmayıp genel bir ayıp iddiasında bulunmakta olduğunu, ayıbın ne olduğunu net şekilde adlandırmak mecburiyetinde olduklarını, davacının iddia ettiği 15/03/2016 tarihli servis formuyla klimanın hot-gaz valfinin arızalı olduğu tespitiyle 17/03/2016 tarihli formla fabrikasyon hatasından mütevellit parça değişimi sağlandığını, fabrikasyon hatası bir parça tespit edildiğini ve hemen değiştirildiğini, dava konusunu haklı kılacak bir husus olmadığını, 22/03/2016 tarihli formun, 02/05/2016 tarihli formun, 13/05/2016 tarihli formun, 20/06/2016 tarihli formun, 5 ay aradan sonra 07/11/2016 tarihli formun periyodik bakımlara ait olduğunu, dava konusu olamayacağını, nem tankı değişiminin suyun kalitesi ile ilgili olduğunu ve sarf malzeme kapsamında olup cihazla alakalı bir probleme işaret olmadığını, filtre değişiminin ise tamamen yine ortam temizlik durumuna bağlı olup sarf malzeme değişiminden ibaret olduğunu, nemlendirme tankları ve filtrelerin sarf malzemeler olduğunu, 14/11/2016 tarihli formda nemin düşük gittiği ve ayarların hızlı olarak değiştiği gerekçesinin de davayı haklı kılmadığını, çünkü son derece hassas bu cihazların yıl boyu sıfır hata ile gitmediğini, yılda 2 kez bakıma ihtiyacı olabildiğini, çünkü insanların girip çıktığı bir odada insan sayısının adedi ve mevsim geçişlerinden dahi nem oranının etkilenebildiğini, 16/11/2016 tarihli forma ilişkin bildirilen sorunun davalı şirket tarafından giderildiğini, dava konusu niteliği taşımadığını, aradan 7 ay geçtikten sonra 23/06/2017 tarihli formda gaz basınçlarının yeniden düşük olduğu tespit edilerek kaçak aramasında bulunulduğunu, fon arızası düşünülerek fon değiştirildiğini, fakat sorunun giderilemediğini, 30/06/2017 tarihli form ve nihayetinde 06/07/2017 tarihli son form ile cihaz ile ilgili sorunun artık yurtdışından bir ekip çağırma aşamasına gelindiğinde davalı şirket servisince hiç olmadık yerden cihaza yetkili servis harici müdahale ettirildiği tespitiyle cihazın yeniden çalışır hale getirildiğini, garanti kapsamındaki dava konusu cihaza dışarıdan bir müdahale sağlandığı için ve yapılan müdahale hiçbir zaman ellenmemesi gereken ana kart üzerindeki bir jumper ayarı bozulduğu için davalı şirket teknik servisinin boşu boşuna 3 hafta uğraşıp durduğunu, şayet davacı şirket 23/06/2017 tarihinde çağrı üzerine giden teknik ekibe cihaza dışarıdan müdahale ettirdiklerini söyleseydi, sorunun çözümünün daha kısa sürede yapılabileceğini, gizlenen bir bilgi sebebiyle teknik servisin 3 hafta boşuna uğraştığını, davacı firmaya hizmet veren dava dışı … firması çalışanlarından birisinin dava konusu cihaza müdahale ettirildiği duyumu alındığından muhtemelen hiç kimsenin dokunmaması gereken jumber ayarına davalı şirketten ayrılarak şimdi …’de çalışan eski personellerinden birisinin müdahale ettiğinin değerlendirildiğini, müvekkili şirketin hiçbir zaman ayıbı kabul etmediğini, davacı şirketin alt kademe yöneticileri ile diyalog kopukluğu yaşandığından müvekkili şirketin davacı şirketin üst düzey yöneticisi … bey ile görüşme ihtiyacı hissettiğinden 13 Temmuz’da bir randevu talebinde bulunduğunu, ancak cevap alamadığını, bu randevu talebinin davalı şirketin kendi teknik servisi veya cihazı hatalı gördüğünden değil, cihazın sağlıklı kullanılması ile ilgili bilgilendirme ihtiyacından doğduğunu, davacı şirketin ibraz ettiği e-maillerin tek taraflı olduğunu, servis formlarından ve e-mail yazışmalarından görüldüğü üzere, tüketicinin onarım hakkını kullandığını, cihazın halen çalışır durumda olduğunu, garanti süresi içerisinde sık sık arızalanma durumu söz konusu olmayıp, geçen süre zarfında 5 ve 7 ay süresince cihazın bakıma dahi ihtiyaç göstermediğini, davacı şirketin cihaza harici müdahale ettirtmesi ve bu durumu davalı şirketten saklaması nedeniyle davalı şirket gereksiz uğraştırılmış, tamir için gereken azami sürelerin hiçbir zaman aşılmamış ve tamiri mümkün şekilde cihaz davacının kullanımına bırakılmış olduğunu, yeni bir cihaz satın almış olmasının davacının kendi inisiyatifinde olduğunu, davacı/tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan bir arızadan (harici müdahale) dolayı işbu seçimlik dava hakkını kullanmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin ayıbın ne olduğunu net belirtmesi gerektiğini beyanla davanın zamanaşımı ve esastan reddine, davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 24/11/2020 tarih ve 2017/854 Esas – 2020/837 Karar sayılı kararında; “Dava, hukuki niteliği itibariyle, satıma konu cihazın ayıplı olması nedeniyle TBK’nın 227/1. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme nedeniyle, satım bedelinin geri tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. …. İncelenen tüm dosya kapsamı, taraflarca sunulan deliller, tanık beyanları ve bilirkişi incelemelerine göre; davacı tarafından 26/02/2016 tarihinde davalı şirketten … marka, … model hassas klima ve dış ünitesinin 50.585,48-TL bedel ile satın alındığı, dava tarihi itibariyle tarafların ticari defter ve belgelerinde birbirinden alacaklı ya da borçlu olunmadığı, aldırılan bilirkişi raporları gereğince davaya konu makinede gerçekleşen arızanın ayıp ya da gizli ayıp niteliği taşımadığı, davalı tarafından arızaların giderildiği anlaşılmaktadır. Davacı alacaklı icra takibinde haksız ise de kötü niyetli olduğunun dosya kapsamı itibariyle sabit olmadığından, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; eksik inceleme sonucu kaleme alınan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, Mahkemenin işbu gerekçeli kararında hükme havale tarihi 15.03.2020 ve 21.08.2020 tarih olan raporları esas aldığını beyan ettiğini, her iki rapor eksik inceleme ürünü olup, işbu uyuşmazlık bakımından yeterli olmadığını, uyuşmazlık konusu ürünün normal standartlarda evlerde kullanılan bir klima olmadığını, bir amaç için kullanılan ürünün muadilleri arasında marka, fiyat, model araştırılması yapılarak bilirkişilerin raporlarını kaleme alması gerektiğini, beklenen amacı gerçekleştirememiş olduğuna ancak ve ancak muadil ürünlerin performanslarının incelenmesi sonucu ile ulaşılabileceğini, işbu sebeple, mahkemenin ek inceleme yapılması için dosyayı başka bir bilirkişiye göndermesinin isabetli olacağını, eksik incelemelere rağmen ikame edilen işbu raporların kesinlikle hükme esas alınmaması gerektiğini; Havale tarihi 15.03.2020 tarihi olan bilirkişi raporunun Mahkemece incelenmesi neticesinde teknik ve bilimsel bilgilerden uzak tespitlere yer verildiğinin görüleceğini, ilgili raporda bilirkişinin söz konusu arızanın gas-valf parçasında olduğunu ve bu nedenle gizli ayıp bulunmadığını ifade ettiğini, söz konusu arızanın giderilmesinin 12 kez yapılan tamir ile dahi mümkün olmadığını, bu denli çözülemez bir hata var iken, bilirkişinin gizli ayıp olmadığına dair tespitinin teknik eksikliğinden kaynaklandığını, davalı tanık beyanlarının da söz konusu bu çözülemeyen arızaları bir nevi ikrar ettiğini, davalı tanığı …’un: “Yurtdışında teknik personel ekip geldi yine sorunu düzeltemedik” beyanında bulunduğunu, bunun Türkiye’de bulunan ekibin ötesinde yurtdışı ekibinin dahi soruna çözüm bulamadığını, bu noktada söz konusu durumu salt parça değişimi diye adlandırmanın hakkaniyete aykırı olduğunu, olağan şartlarda dava konusu malın yıllık 2 kez tamir görmesi gerektiğini, işbu sebeple, yine bu raporda 12 kez yapılan tamir/bakımın periyodik olduğuna ilişkin tespitin kabul edilebilir hiçbir noktası olmadığını, teknik, eksik ve hatta taraflı olarak kaleme alınan işbu raporların mahkemece hükme esas alınmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını; Havale tarihi 21.08.2020 olan bilirkişi raporunun 15.03.2020 tarihli raporla doğru orantılı olarak hatalı tespitlere yer verdiğini, aynı şekilde bilirkişinin, 17.03.2016 ve 06.07.2017 tarihleri arasında gerçekleşen bakımlarını periyodik bakım olarak adlandırdığını, yine bu raporda, cihazın yıllık olağan bakım sayısının 2 olduğu gerçeğinin göz ardı edildiğini, 2 bakımın periyodik olduğu kabul edilse dahi geriye kalan 10 bakımın hangi amaçla yapıldığını davalı tarafın açıklayamadığını, hiçbir açıklama yokken bilirkişilerin bu denli fahiş sayıda bakımları periyodik olarak adlandırmasının ne hukuki ne de mantıki bir dayanağının olmadığını, işbu bilirkişi raporuna atanan kişilerin teknik bilgiye sahip olmadığının defter incelemesi yapmalarından da belli olduğunu, söz konusu davayı aydınlatmak için ürünün ayıplı olup olmadığının tespitinin esas olarak yapılması gereken olduğunu, bilirkişilerin defter incelemesinde ne gibi bir sonuca varabilmiş olduklarının anlaşılamayan bir nokta olduğunu, hali hazırda karşılıklı borçlar ödenerek satın alınmış bir ürünün mevcut olduğunu, bilirkişilerin raporda yaptığı incelemelerin bir çoğunun mantıklı bir tarafı bulunmadığını; Eksik inceleme içeren haksız, kötü niyetli ve hatta belki taraflı olarak kaleme alınan işbu raporların hükme esas teşkil etmesinin güçlü bir bozma nedeni olacağını, bilirkişi raporlarının yetkilerini aşarak hukuki bir değerlendirmede bulunduğunu, Mahkemenin işbu hususu bertaraf ediyor olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, ayıp kavramı hukuki bir terim olup, bunun kararını verebilecek nihai merciin mahkeme olduğunu, bilirkişi raporunda yer verilen teknik bilgilerin ancak mahkemece nazara alınması gerektiğini, dosyaya sunulan tüm raporlarda ifade edilen teknik bilgilerin mahkemece değerlendirmeye alınması gerektiğini, uyuşmazlık konusu malın açık/gizli ayıp niteliğine haiz olup olmadığına hakim tarafından karar verilmesi gerektiğini, ilgili raporlarda ayıbın gizli ayıp olduğuna dair ifadelere sık sık yer verildiğini, her iki raporda da değişime sebep veren gas-valf parçasının fabrikasyon hatadan kaynaklandığının ifade edildiğini, bu noktada artık bilirkişinin tespitinin sona ermesi gerektiğini ve hakimin 26.02.2016 tarihinde satın alınan bir cihazın 17.03.2016 tarihinde parça değişikliğine gidecek kadar ciddi bir sorun yaratması, üründe ayıp olduğunu göstermez mi sonucuna varması gerektiğini, salt bu değerlendirmenin dahi, ürünün gizli ayıplı olduğu gerçeğini ortaya koyacağını, yalnızca 1 ayda ortaya çıkan parça hatasının söz konusu ürünün fiyatı da göz önünde bulundurulduğunda üründe periyodik bakımın da ötesinde önemli sorun olduğunu ortaya koyduğunu, mahkemenin böylesine hukuki bir tespit için doğrudan bilirkişilerin tespitlerini kabul etmesine lüzum olmadığını; Söz konusu ürünün ayıplı olduğunu, davacının işbu durumu mesnetsiz iddialarla örtmeye çalışmasının kabul edilemez bir durum olduğunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinin ayıplı malı; “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde tanımladığını, huzurdaki uyuşmazlıkta davalıdan satın alınan klimanın sürekli arızalanarak çalışmamasının müvekkili şirketin üründen beklediği faydayı ortadan kaldırdığı için bu klimanın ayıplı mal olduğunu, klimadaki sorunun parça değişimi yada periyodik bakım ötesinde fabrikasyon bir arızadan ötürü meydana geldiğini ve 1 yıl boyunca bu probleme çözüm bulunamadığını, söz konusu ürünün müvekkili şirket tarafından artık katlanılamaz olduğunu, arızanın meydana geldiği parça olan Hot Gas Valfin işlevinin ortamdaki havanın nemini ayarlamak için olduğunu, müvekkili şirket laboratuvar işleri yapan bir şirket olup söz konusu nem oranı konusunda oldukça hassas davrandığını, bu nedenle müvekkili şirketin bir klima için normal standartların üstünde bütçe ayırdığını, davalı şirketin, satış işlemlerini yaparken klimanın hangi ortamda kullanılacağını, o ortamda kaç kişi olacağını, müvekkili şirketin işi bakımından bu klimanın önem arz ettiğine dair bilgileri içerdiğini, kurulumu davalı şirketin yaptığını ve kurulum aşamasından önce de kullanılacak alanla ilgili keşifler yapıldığını, laboratuvar ortamının belirli bir sıcaklıkta nem ayarında olması gerekirken bu talebin hiçbir zaman yerine getirilemediğinin tanık beyanlarında sabit olduğunu, bu durum karşısında davalının davanın seyrini değiştirmek için ileri sürmüş olduğu 2 savunmanın aslında bir nevi davalı şirketin kötü niyetinin yansıması olduğunu; Davalı şirketin, istenilen nemin sağlanılamaması durumuna “44 kişinin olduğu bir ortamda nem ayarlarının çabuk değişmesi normaldir” diyerek savunmalarda bulunduğunu, bu noktada, davacı şirketin genel geçer bir ifade kullanarak klimadaki ayıbın üstünü “ortamdaki personel sayısı” ile örtmeye çalışmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davalının “ayıp parçadan kaynaklanıyorsa satıcı sorumlu değildir” demek suretiyle kanunun açık hükmüne aykırı beyanda bulunduğunu, arızanın sarf malzemeden kaynaklandığına ve bir arızanın fabrikasyon kaynaklı olduğuna dair davalı beyanlarının dosyada mevcut olduğunu, işbu beyanlarından aklanmak amaçlı mesnetsiz iddiasını ileri sürdüğünü; Bu doğrultuda ilgili kanunların açık hükmünün satıcının sorumluluktan kurtulma gibi bir imkanının söz konusu olmadığını gösterdiğini, Tüketici Kanunu’nun 4. maddesinin; “Üretici: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal ya da bu malların hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine markasını, unvanını veya herhangi bir ayırt edici işaretini koyarak kendisini üretici olarak gösteren gerçek veya tüzel kişiyi Tüketici Kanunun 4. Maddesi gereği “Üretici: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal ya da bu malların hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine markasını, unvanını veya herhangi bir ayırt edici işaretini koyarak kendisini üretici olarak gösteren gerçek veya tüzel kişiyi” şeklinde üreticinin kim olduğunu açıkladığını, buna göre, işbu davada parçayı üreten kişiye üretici denildiğini, açık bir şekilde aynı kanunun 11. maddesinde tüketicinin seçimlik hakları başlığı altında söz konusu seçimlik hakkın satıcı, üretici ya da ithalatçıya karşı ileri sürülebileceğinin ifade edildiğini; Ayıp üreticiden kaynaklansa dahi satıcının sorumluluktan kurtulamadığını, kanunun, tüketiciye satıcı, üretici ya da ithalatçıya seçimlik haklarını ileri sürmesi konusunda seçimlik hak tanıdığını, bu nedenle müvekkili şirketin en başından beri muhatap olduğu satıcı davalı şirkete hukuka ve kanuna uygun bir şekilde gizli ayıbın ortaya çıkmasıyla derhal başvuruda bulunduğunu, yine aynı kanununun 56. maddesinde açıkça ifade ettiği üzere; 11. maddedeki taleplerin yerine getirilmemesi durumunda üretici, ithalatçı ve satıcının müteselsilen sorumlu olduklarını, Mahkemenin hükme esas aldığı raporların hatalı olduğunu, 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunun söz konusu davaya ilişkin somut ve objektif delillere dayanarak kaleme alındığını, hükme esas alınması gereken raporun belirtilen tarihteki rapor olması gerektiğini, 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle, hem dava dosyası hem de klima ünitesi üzerinde yapmış olduğu inceleme ve araştırma neticesinde, klima ünitesinin gizli ayıplı olduğu, klima ünitesinin amacına uygun olarak kullanılmasının mümkün olmadığı kanaatine vardığını, bilirkişinin bu kanaatine, müvekkili şirketin işyerine giderek, mahallinde yaptığı incelemeler sonucunda vardığını, bilirkişinin söz konusu bu keşfinin tutanakla da sabit olduğunu, mahkemenin hükme esas aldığı raporlarda, keşif yapmak yerine salt davalı beyanlarından yola çıkarak tespitlerde bulunulduğunu, bu durumun, 28.07.2020 tarihli bilirkişi tespit tutanağıyla da sabit olduğunu, bu denli spesifik bir ürünün incelemesinin mahallinde yapılmayıp, salt dosya üzerinden ayıplı ürün olmadığına dair karara varmanın haksız ve objektif ölçütlerden uzak olduğunu, bilirkişilik merciin amacının teknik ve bilimsel veriler ışığında inceleme yapmak olduğunu, salt dosya üzerinden yorum yapmanın bilirkişilik merciin amacıyla örtüşmediğini, 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda da görüleceği üzere klima için yaklaşık 17 aylık süre içerisinde 12 defa servis alındığının görüldüğünü, kısa süre içerisinde bu kadar kez hata veren bir klimanın, müvekkili şirket tarafından aktif bir şekilde kullanılamayacağının aşikar olduğunu, Borçlar Kanunu gereği üründe ayıbın farklı şekillerde kendini gösterebileceğini, söz konusu olayda müvekkili şirketin bu denli yüksek meblağlı bir üründen beklediği faydayı göremediğini, davalı şirketin satmış olduğu klimaların, piyasadaki diğer rakiplerinin ürünleriyle kıyaslandığında söz konusu üründen beklenen performansın ne kadar yetersiz kaldığının anlaşılacağını beyanla Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen 2017/854 E. dosya 2020/837 K. 24.11.2020 tarihli kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alım satıma konu malın gizli ayıplı olduğundan bahisle bedelinin iadesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir. Davacı taraf, 26.02.2016 tarihinde davalıdan 50.585,48 TL bedel ile … marka hassas klima satın aldığını, 1 ay geçmeden klimanın arızalandığını ve servis işlemlerinin başladığını, 15.03.2016 ila 06.07.2017 tarihleri arasında servis tarafından klimaya müdahale edildiğini, klimadan beklenen faydanın sağlanamadığını, klimanın gizli ayıplı olduğunu, bu nedenle sözleşmeden dönülerek başka bir klima alındığını beyanla klima bedelinin iadesi için başlatılan Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf klima ve ünitesinde bir kez fabrikasyon hatası olan parça değişimi yapıldığını, bundan sonraki servis formlarının periyodik bakımlara ilişkin olduğunu, davacının onarım hakkını kullandığını, klimanın onarıldığını ve halen çalışır durumda olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmasıdır. Satıcı, bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi sorumludur. Mezkur kanunun 227. maddesinde, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme veya imkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarından birini seçebileceği ve alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu hüküm altına alınmıştır. Mahkemece üç ayrı rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. Alınan 24.12.2018 tarihli ilk bilirkişi raporunda dava konusu klima ve ünitesinin yerinden sökülmüş olması sebebiyle çalışıp çalışmadığının kontrol edilemediğinin belirtildiği, servis kayıtları ve yapılan onarımların değerlendirilmesi neticesinde malın gizli ayıplı olduğu, bu hali ile davacı tarafından amacına uygun olarak kullanılmasının mümkün olmadığının mütalaa edildiği, itirazlar üzerine aynı bilirkişiden alınan 10.06.2019 tarihli ek raporda, kök rapordaki görüşlerin tekrar edildiği, bu kez makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten rapor alındığı, 13.03.2020 tarihli raporda klimadaki hot-gas valfinin fabrikasyon hatası olduğu, bu hatanın malın gizli ayıplı olduğunu göstermeyeceği, basit bir onarım gerektirdiği, cihaza yapılan diğer servis hizmetlerinin periyodik bakım olduğu, klimanın ayıp veya eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olmadığının tespit edildiği, bu rapora yapılan itirazlar ve her iki rapor arasında oluşan çelişki nedeniyle Mahkemece bu kez yeni oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alındığı, alınan 17.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu klimanın gizli ayıplı olmadığının tespit edildiği, Mahkemece bu bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verildiği ve fakat her ikisi de bir teknik bilirkişinin birbirine aykırı tespitlerini içeren bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi gidermek üzere alınan ve hükme esas teşkil eden 07.08.2020 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen heyette de bir teknik bilirkişinin bulunduğu, incelemenin dosya üzerinden yapıldığı, bu şekilde raporun önceki iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermekten uzak ve hükme esas alınamayacak nitelikte olduğu görülmüştür. Ayrıca Mahkemece davalı tarafın zamanaşımı itirazı hakkında gerekçelendirilmek suretiyle bir karar verilmediği anlaşılmıştır. Buna göre yapılan açıklamalar doğrultusunda; Mahkemece HMK’nın 31. maddesi uyarınca davacıya klima ve ünitesinde halen mevcut olan arızanın ne olduğu açıklattırıldıktan sonra üç kişilik uzman teknik bilirkişi heyetinden, keşif yapılmak ve klima ve ünitesi yerinde çalıştırılarak incelenmek suretiyle, dosyada mübrez raporlar arasındaki çelişkiyi gideren, servis kayıtları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre klimanın kullanım amacı ve özellikleri de değerlendirilerek hedeflenen amaca uygun şekilde kullanılıp kullanılamayacağı, kendisinden beklenen faydayı sağlamasının mümkün olup olmadığı, bu kapsamda klimada gizli bir ayıbın bulunup bulunmadığı, varsa onarımının mümkün olup olmadığı, mümkün ise onarım bedelinin ne olduğu hususlarında detaylı, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması, alıncak rapor ile diğer deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre davalının zamanaşımı itirazını da karşılar bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2020 tarih ve 2017/854 Esas – 2020/837 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-İİK’nın 36.maddesi uyarınca yatırılan teminatın, yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.