Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/955 Esas
KARAR NO: 2023/1645 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/962 Esas – 2021/203 Karar
TARİHİ: 25/02/2021
DAVA: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacıya verilen 21/03/2013 tarihli 24.705,00 TL’lik çekin karşılıksız çıkmasından kaynaklı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında takip başlattığını, borçlunun imzaya itirazı üzerine verilen İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/358 esas, 2014-367 karar nolu ilamı ile takibin durduğunu, bu konuda borçlu ve vekili kardeşinin ortaklaşa hileli hareketlerle müvekkilinden haksız menfaat temin ettiğini, sonuç olarak … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile alacaklı oldukları 24.705,00 TL çekten doğan alacaklarına takip tarihi olan 27/05/2013 tarihindeki 27.873,16 TL aslı alacak ile birlikte işleyecek avans faizi ile haksız ve kötü niyetli itiraz nedenil ile %20 tazminatın tahsiline, diğer yandan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … e sayılı dosyaya karşılık 5.000 TL haricen ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının dava konusu olarak gösterdiği ilgili icra dosyalarından kaynaklı bir alacağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/02/2021 tarih 2018/962 Esas – 2021/203 Karar sayılı kararında;”Dava, kıymetli evraktan kaynaklı alacak davasıdır.Dosyamız arasına getirtilen İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu 24.705,00 TL bedelli çek alacağı iddiası ile davacı … tarafından takip başlatıldığı, başlatılan icra takibine karşı takibe dayanak çekteki imzanın borçlu … eli ürünü olmadığından bahisle İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya itiraz davası açıldığı, İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi 06/05/2014 tarihli, 2013/358 esas ve 2014/367 karar sayılı ilamı ile “takibe konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi tarafından belirtilmiş olması karşısında davalı tarafından daha önce farklı çeklerin ödendiğinden bahisle söz konusu çeklerin de davacı tarafından ödenmiş olması nedeniyle o senetler yönünden de inceleme yapılması talep edilmiş ise de söz konusu senetlerin ödenmiş olmasının imzalarının açıkca ikrarı anlamına gelmediği, imzası açıkca kabul edilmeyen çeklerin imza incelemesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı,” şeklindeki gerekçelere yer verilerek “davacının davasının kabulü ile, davacı hakkında anadolu … icra müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasındaki takibin davacı yönünden durdurulmasına, ” karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/26417 esas ve 2015/1042 karar numaralı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında imza incelemesi için bilirkişiye tevdii edilmiş olup; bilirkişinin ibraz etmiş olduğu 24/03/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; yapılan grafolojik, grafometrik ve kaligrafik inceleme neticesinde; inceleme konusu … Bankası Pendik Şubesine ait … çek nolu İstanbul-21/03/2013 keşide yeri ve tarihli, keşidecisi … olan, … namına yazılı, 25.750,00TL meblağlı çekin ön yüzü üzerinde bulunan … adına atfen atılı keşideci imzasının, Mevcut mukayese imzalarına göre … isimli şahsın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığını bildirmiştir.Bir örneği dosyamızda mevcut İstanbul Anadolu CBS’nın 2015/65545 soruşturma numaralı dosyası kapsamında davamıza konu çekin imzacısı ve davalının kardeşi olduğu anlaşılan … 27/02/2018 tarihli şüpheli ifade alma tutanağında konuya ilişkin özetle, “02/03/2012 keşide tarihli, … numaralı, 25.750 TL bedelli çeki keşideci olarak ben imzalayıp … verdim, … Ben çeki keşide ederken … isminin altına imza attım. Yanına vekili sıfatıyla attığıma dair bir ibare eklemedim… O dönemde bu çeki benim müştekiye verdiğimden …’nın haberi yoktu. ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı …’nun adına kayıtlı davanın dayanağını oluşturan çekin … tarafından imza atılarak keşide edilmek suretiyle davacı …’e verildiği tartışma konusu değildir. Davacı taraf davalı ile dava dışı … arasında vekalet ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür. Davacının vekalet ilişkisini ileri sürdüğü Kartal …. Noterliğinin 14/07/2007 tarihli vekaletnamesi dosyamız arasına getirtilerek incelenmiştir. Mezkur vekaletnamede davalı …’nun dava dışı …’nu evrak ve çekleri imzalamaya yetkili kıldığı anlaşılmıştır. Ancak İstanbul Anadolu CBS’nın 2015/65545 soruşturma numaralı dosyası kapsamında davamıza konu çekin imzacısı …’nun 27/02/2018 tarihli şüpheli ifade alma tutanağından da anlaşıldığı üzere dava dışı … davaya konu çek üzerindeki imzayı vekil sıfatı ile değil davalı … adına attığı anlaşılmaktadır.Davacı vekilinin bir diğer iddiası ise ” Müvekkil adına aynı imza keşide edilen bir çok çeki ödemiş, davaya konu çeke gelindiğinde imza itirazı yaparak icra takibini iptal ettirmiş” şeklindeki savlarının karşılanması amacıyla mahkememizce araştırma yapılmış olup benzer konuya ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3325 esas ve 2018/6735 karar sayılı ilamında; “Mahkemece davacılar tarafından aynı yöntemle oluşturulmuş dava konusu olmayan çeklerin ödenmiş olmasına ve ödenen çeklerdeki keşideci ve ciranta imzalarının dava konusu çeklerdeki keşideci ve ciranta imzalarının aynı kişiye ait olduğuna dair alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davaların reddine karar verilmiştir. Ancak aynı mahiyetteki başka çeklerin herhangi bir şekilde ödenmesi davacıların işbu dava konusu çeklerde ki imzalara itiraz etmelerine engel teşkil etmez.” şeklindeki açıklamaları ile imza inkarı herkese karşı ileri sürülebilen mutlak defi olması, davalının imza inkarında bulunması, mezkur Yargıtay kararının ışığı altında aynı mahiyetteki başka çeklerin herhangi bir şekilde ödenmesi davalı …’nun işbu dava konusu çekte ki imzaya itiraz etmesine engel olmayacağı hususları hep bir arada değerlendirilerek davacı vekilinin işbu paragraftaki savlarına itibar edilmemiştir.Tüm dosya kapsamı ve hükme esas alınan İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2013/358 esas sayılı dosyası ile dosyamız arasına giren 24/03/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; takibe konu çekteki imzanın davalıya ait olmadığının bilirkişi tarafından belirtilmiş olması karşısında davalı tarafından daha önce farklı çeklerin ödendiğinden bahisle davanın kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiş ise de söz konusu senetlerin ödenmiş olmasının imzalarının açıkca ikrarı anlamına gelmediği, imzası açıkça kabul edilmeyen çek hakkında hüküm ifade etmeyeceği, imza inkarı herkese karşı ileri sürülebilen mutlak defi olması, dava dışı …’nun davalı tarafından verilen vekaletnameye istinaden çeki imzalamadığı, doğrudan davalı adına imza attığı, bu durumun dava dışı …’nun yukarıda yer verilen soruşturma dosyasındaki beyanlarından anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Davalı borçlu tarafından müvekkiline verilen 21/03/2013 tarihli 24.705,00 TL lik çekin karşılıksız çıktığını, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak borçlunun imzaya itirazı üzerine İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/358 Esas,2014/367 Karar nolu kararı ile takibin durduğunu, Taraflarınca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/65545 Soruşturma nolu dosyası kapsamında icra takibine konu çek üzerindeki imzanın borçlu … tarafından Kartal … Noterliği’nin 14.06.2007 tarih ve … Yevmiye nolu vekaletnamesi ile yetkili kılınan vekil … tarafından atılmış olduğunun 10/05/2018 tarihinde taraflarına tebliğ edilen karar ile tespit edildiğini, işbu sebeple İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/358 Esas,2014/367 Karar nolu kararının hatalı olduğunun aşikar olup, imzaya itirazın yersiz olduğu, yetkili vekil tarafından takibe konu çekin keşide edildiği anlaşıldığından icra takibinin kaldığı yerden devamına karar verilmesini icra müdürlüğünden talep etmelerine rağmen icra müdür yardımcısının 05.10.2018 tarihli kararı ile bu taleplerinin reddedildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra memur muamelesini şikayet etmelerine rağmen reddedildiğini, Müvekkilinin davalı borçludan alacaklı olduğu İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/65545 Soruşturma nolu dosyası kapsamında icra takibine konu çek üzerindeki imzanın borçlu … tarafından Kartal … Noterliği’nin 14.06.2007 tarih ve … Yevmiye nolu vekaletnamesi ile yetkili kılınan vekil … tarafından atılmış olduğunu, bu yönü ile çek alacağının sabit olduğunun anlaşıldığını, Bu konuda borçlu ve vekili kardeşinin ortaklaşa hileli hareketlerle müvekkilinden haksız menfaat temin etmiş olmaları nedeni ile 15/05/2018 tarihli dilekçeleri ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/65545 Soruşturma nolu 2018-62779 Koğuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiğini, Müvekkilinin davalıların haksız ve hileli imza itirazları nedeni ile asıl çek alacağını alamadığı ve icra takibini yürütemediği gibi üstüne birde İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/358 Esas,2014/367 Karar nolu kararı ile haksız olarak hükmedilen tutarların İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibe muhatap olduğunu ve hesaplarına haciz konularak ticari itibarının zedelendiğini; bununla da kalmayıp 10/07/2014 tarihinde davalının vekiline İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyaya karşılık 5 000,TL. haricen ödeme yapmak zorunda kaldığını, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile alacaklı oldukları 24.705,00 TL çekten doğan alacaklarının takip tarihi 27/05/2013 tarihindeki 27.873,16 TL nin aslı ile birlikte alacağa işleyecek avans faizi ile haksız ve kötü niyetli itiraz nedeni ile % 20 tazminatı ile tahsili için ve ayrıca haksız ve kötü niyetli itiraz ile İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyaya karşılık 5 000,TL. haricen ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi için iş bu davanın açılması gerektiğini, Ancak her ne kadar yargılama esnasında davalı tarafça kardeşi …’in çek düzenlemeye ilişkin vekaletten azledildiği ve çeklerinin çalındığı iddia edilmiş ise de; daha önce de beyan ettikleri üzere, basiretli bir tacirin yapması gerekenin; çekleri çalınmış ise bunu ivedilikle ilgili bankaya bildirmek ve iptali için dava ikame etmek olduğunu; yine davalı tarafından, vekilinin görevinin bittiğini sicil gazetesinde ilan etmek olduğunu; 3. kişi konumunda olan müvekkilinin davalı ve kardeşi arasındaki vekil-azil işlemlerini takip etmesi ve haberdar olmasının namümkün olduğunu; müvekkilinin bu konuda iyiniyetli 3. Kişi olduğunu, Yine davalının baştan beri kardeşi … ile beraber ve kötüniyetli olarak hareket etmekte olduğunu; davalının görülen davaya dek vekaletnamenin süresinden ve kardeşi …’den şikayetçi olduğundan bahsetmediğini; yani kimi zaman aktif kimi zaman pasif hareketleri ile müvekkilinin haklarının telef olmasının organizasyonu içinde olduğunu; hatta görülen davaya sunduğu cevap dilekçesinde dahi bu beyanı gizlediğini; bu durumun dahi davalının, kardeşi … ile işbirliği içinde hareket ettiğini göstermekte olduğunu; iş birliği ile hareket ettiğini ilk davaya beyanından bu aşamaya kadar ki beyanlar ayrıntıdan kopmadan büyük resme bakıldığında açıkça görülmekte olduğunu, Dava dilekçelerinde bugüne kadar müvekkilinin yaşadığı hukuki sorunları sırasıyla izah ettiklerini ve aşama aşama hepsini bildirdiklerini; müvekkilinin dürüst bir vatandaş olarak tüm yargı yollarını tükettiğini ve son olarak görülen davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını, oysaki davalının kötüniyetli olarak; müvekkili adına aynı imza ile keşide edilen bir çok çeki ödediğini, davaya konu çeke gelindiğinde imza itirazı yaparak icra takibini iptal ettirdiğini, sonrasında savcılık suç duyurularında vekaletname ile işlem yapıldığı iddiası ile KYOK kararı alındığını, görülen davada ise vekaletnameden azil işlemi yapıldığını beyan ettiğini, yerel mahkemede tahkikat devam ederken ise yerel mahkemeye gelen 2013/2069 nolu soruşturma dosyasından ise davalının, çeki imza eden kardeşi … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu öğrendiklerini, Müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu; davalının kardeşi ile aralarındaki süreçlerin hiç birisinin müvekkilini hukuken bağlayan bir tarafı olmadığını; müvekkilinin aynı keşidecinin dosyada yazılı çok sayıda çekini aynı imza ile tahsil ettiğini, nihayet bu çekte süreçte müvekkiline hiç bir bildirim yapılmadan alacağından mahrum edildiğini; müvekkilinin iyiniyetli meşru hamil olduğunu; aynı taraflar arasında aynı imza ile düzenli diğer çeklerin ödendiğinin de sabit olduğunu; müvekkiline bildirim yapılmadığını, ticaret sicil yada çek zayi şeklinde ilanın da yapılmadığının ortada olduğunu; konu çekin ödenmediğinin de sabit olduğunu; davalının aktif ve pasif dayanışma halinde süreçte etkin rol oynayarak yürttüğü süreçle müvekkilini alacağından mahrum edemeyeceğini, kambiyo evrakının iptalinin sağlanmadığını, bu hususunda Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmediğini; vekaletin sona erdiğinin ilan ve ihbar edilmediğini; Kambiyo evrakının meşru maliki olan müvekkilinin taraflar arasındaki hiç bir süreçten ilgi ve bilgisi olmayıp TTK BK ve MK.2 gereği davalının mesuliyetinin açıkça sabit olduğunu; imzanın muteber olmamasının dahi müvekkilini bağlayan bir yönünün bulunmadığını; kasıtlı ve maksatlı olarak yürüyen bir tiyatro olduğunu, önceki çekleri ödeyen davalı ve süreç içinde hiç bir bilgi verilmeyen ve bilgi sahibi olmayan iyiniyetli üçüncü kişi olan müvekkilinin taraflar arasında cerayan eden olaylar hakkında yasal olarak bilgilendirilmediğini; bu hususta kanuni olarak alacağını tahsil etmek için süreçlerde müvekkilinin nedensiz olarak fakirleştiğni; davalı mimarı olduğu kardeşi dava dışı kişi ile müştereken aktif ve pasif katılımla organize ettikleri sürecin hukuki sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde olduğunu, MK. 2. anlamında hakların kullanılması ve borçların ifasındaki iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan davalı savunmalarının hukuken muhafazasının mümkün olmayıp aşama aşama hukuki süreçler incelendiğinde davalının kötüniyetli ve planlı bir şekilde dava dışı … ile birlikte davacıyı zarara uğrattığının sabit olup davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, Son olarak 5941 sayılı Çek Kanununun 5/3 maddesi “çek hesabı sahibi gerçek kişi kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil tayin edemez, gerçek kişinin temsilcisi ya da vekili olarak çek düzenlemesi halinde bu çekten dolayı hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir” gereği kardeşi ve vekili …’in davalı adına düzenlediği çekten davalının sorumlu olduğu hususunun sabit olup yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ve yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalarının kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile alacaklı oldukları 24.705,00-TL bedelli çekten doğan alacaklarının takip tarihi olan 27/05/2013 tarihindeki 27.873,16 TL nin aslı ile birlikte alacağa işleyecek avans faizi ile ve de haksız ve kötü niyetli itiraz nedeni ile % 20 tazminatı ile tahsiline, haksız ve kötü niyetli imza itirazı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyaya karşılık 5.000,00-TL. haricen ödenen tutarın yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; karşılıksız çıkan çek bedelinin işlemiş faizi ile tahsili, bu çeke dayalı başlatılan takipte, davalının imza itirazı üzerine icra hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen ilama dayalı başlatılan ilamlı takip nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 5.000,00-TL’nin iadesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı tarafından, davalının abisi … tarafından davacı adına imzalanarak davacıya verilen 21/03/2013 keşide tarihli 25.750,00 TL tutarlı çekin bankaya ibraz edildiğini, banka sorumluluk bedeli olan 1.045,00-TL nin tahsili sonucu 24.705,00-TL’lik kısmının karşılıksız çıktığını, çeke dayalı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlatılan kambiyo takibinde, davalı keşidecinin imzaya itiraz ettiğini, İstanbul Anadolu 5 İcra Hukuk Mahkemesi’nce takibin durdurulduğunu, daha önce de davacının abisi tarafından imzalanmış çeklerin davacı hesabından ödendiğini, ancak dava konusu son çekin ödenmediğini, kötü niyetli olarak imzaya itiraz edildiğini, davacı tarafından davalının abisi hakkında yapılan şikayet üzerine açılan soruşturmada, çekin vekalete dayalı imzalanmış olması nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini, çek bedelini tahsil edemeyen davacının, ayrıca İstanbul Anadolu 5 İcra Hukuk Mahkemesi ilamına dayalı başlatılan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamlı takip dosyasına 5.000,00-TL ödemek zorunda kaldığını ileri sürmüş, dava konusu çek nedeniyle 24.705,00-TL çek bedeli, 2.470,50-TL karşılıksız çek tazminatı, 74,12-TL daha önce başlatılan kambiyo takibi tarihine dek işlemiş faiz toplamı 27.873,16-TL’nin, takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline, ayrıca ilamlı takip dosyasına mahsuben ödenen 5.000,00-TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafından; davacının davacıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı, davalının abisi … tarafından, davalının …’sı nezdindeki hesabından verilen çek koçanından, davalı bilgisi dışında çekler keşide edildiği, davalının, aleyhine başlatılan icra takipleri ile durumun farkına vardığı, abisi ile işbirliği içinde olduğunu düşündüğü dava dışı … hakkında şikayetçi olduğu, davalının abisi …’na verdiği Kartal … Noterliği’nin 14/06/2007 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletne kapsamında, davalı adına çek keşide etme yetkisinin bulunmadığı, kaldı ki davalının bu vekaletname ile verilen yetkileri Kartal … Noterliği’nin 10/12/2012 tarihli, … yevmiye nolu azilnamesi ile geri aldığı, davacı ile davalı arasında çekin keşide edilmesini gerektirir ticari ilişki bulunmadığı, çeke dayalı alacak talebinin reddi gerektiği, bu çeke dayalı davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan imza itirazının icra hukuk mahkemesince kabul edildiği, takibin durdurulduğu, kararın Yargıtay tarafından onandığı, davacı aleyhine, icra hukuk mahkemesince hükmedilen inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ilamlı takibe konu edildiği, davacı tarafından haricen ve dosya borcuna mahsuben yapılan ödeme ile dosyanın kapatıldığı, bu tutarın iadesinin talep edilemeyeceği savunulmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, İstanbul 5 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/05/2014 tarihli, 2013/358 esas ve 2014/367 karar sayılı dosyası, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamlı takip dosyası, İstanbul Anadolu CBS’nın 2015/65545 soruşturma sayılı dosyası, Körfez CBS’nın 2069 soruşturma sayılı dosyası, Kartal … Noterliği’nin 14/06/2007 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ve aynı Noterlikçe düzenlenen 10/12/2012 tarihli, … yevmiye numaralı azilname dosya arasında alınmıştır. Dava konusu; davalının …/Pendik Şubesi nezdindeki hesabından keşide edilen 21/03/2013 keşide tarihli, … seri nolu çek altındaki keşideci imzasının, keşideci tarafından değil, dava dışı … tarafından atıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Kartal … Noterliği’nin 14/06/2007 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamesi incelendiğinde, davalının dava dışı abisi … … Bankasının tüm şubelerinde davalı adına açılmış ve açılacak tüm hesaplarda işlem yapma ve bu hesaplardan keşide edilecek çekleri davalı adına imzalama yetkisi verdiği, ancak bu vekaletname ile verilen yetkilerin Kartal … Noterliği’nin 10/12/2012 tarihli, … yevmiye numaralı azilnamesi ile geri alındığı, azilnamenin … 10/12/2012 tarihinde noterlikçe bizzat elden tebliğ edildiği, azilnamenin ayrıca … Pendik Şubesi’ne de gönderildiği anlaşılmıştır. Dava konusu çekin keşide tarihi itibariyle dava dışı … davalı adına keşideci imzası atma hususunda temsil yetkisi bulunmadığı, yetkisiz temsil ile atılan imzaya davalının icazet vermediği, çekin davalıyı bağlamayacağı tespit edilmiştir. Davacının, bu çekten önce aynı imza ile keşide edilen 09/02/2012, 26/03/2012, 18/05/2012 ve 10/09/2012 tarihli çeklerin itirazsız ödenmeleri nedeniyle, davalının dava konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iyi niyetli davacıya karşı ileri süremeyeceği yönündeki iddiası, anılan çeklerin tamamının azilname tarihi öncesinde keşide edilmiş olmaları, öte yandan davalının davacıya, dava dışı …’nun kendisi adına keşideci imzası atmaya yetkili olduğuna yönelik doğrudan veya dolaylı bildirim yapmamış bulunması nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nun 42/3 fıkrasının da somut olayda uygulanamayacağı anlaşılmıştır. İzah edilen gerekçelerle; davacı tarafından ileri sürülen, davalının daha önce benzer keşideci imzasını içeren çeklerin ödenmiş olması karşısında, dava konusu çek ile de bağlı olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İstanbul 5 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/05/2014 tarihli, 2013/358 esas ve 2014/367 karar sayılı dosyası ile yapılan kambiyo takibinde imzaya itiraz yargılaması sonucu, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, o dosya davalısı … aleyhine inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması, kararın Yargıtay 12 Hukuk Dairesi’nin 2014/26417 esas, 2015/1042 karar sayılı 19/01/2015 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiş bulunması, o dosya davacısı … tarafından ilam ile hükmedilen kalemlerin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamlı takip dosyasına konu edilmesi üzerine, dosya borcuna mahsuben 5.000,00-Tl ödeme yapıldığının tarafların kabulünde olması karşısında, davacının 5.000,00-TL’nin iadesi istemi bakımından da davanın reddedilmesi yerindedir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.