Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/953 E. 2023/1123 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/953 Esas
KARAR NO: 2023/1123 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/772 Esas – 2021/249 Karar
TARİHİ: 11/03/2021
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin 2016 yılı … projesi kapsamında halı saha yapımında kullanılmak üzere davalı taraftan kum satın aldığını, işbu satın alınan kuma ilişkin 26/10/2016 tarihinde … seri numaralı ve 7.552,00-TL ve … seri numaralı ve 7.552,00-TL bedelli nakliye ve kum bedeline ilişkin iki adet fatura kesildiğini, ancak daha sonra halı sahanın yapılmasıyla satın alınan kumun niteliksiz çıkması nedeniyle halı saha zemininde su birikmesi oluştuğunu, bu nedenle müvekkili şirketçe iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme işlemi yapıldığını, halı saha zemininde su birikmesi olmasının davalı taraftan satın alınan kumun niteliksiz kum olduğunu gösterdiğini, davalı tarafın satış sözleşmesine aykırı davranarak ayıplı ifada bulunduğunu, işbu satışa satıcının ağır kusurlu olduğunu, malın niceliği itibariyle satıma elverişli olmadığının ortada olduğunu, iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme giderleri olan 41.170,67-TL tutarın ödemesi ve zemin için granül ve kumun karşılanması maksadıyla davalı tarafa Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ancak davalının herhangi bir ödeme veya düzeltme işleminde bulunmadığını, dolayısıyla satım sözleşmesinde satıcının ağır kusurundan kaynaklanan ayıptan dolayı müvekkili şirket tarafından iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme işlemine ilişkin giderlerinin davalıdan tahsilinin gerektiğini beyanla 41.170,67-TL alacağın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili firmanın davacı şirkete birden fazla kez kum satışı yaptığını, müvekkili firmanın 2016 yılının Nisan ayından bu yana davacı ile çalışmakta olduğunu, son kum satışı ve nakliyesi müvekkili tarafından davacı şirkete 07/11/2016 tarihinde yapıldığını, bu süreç içerisinde müvekkili tarafından davacı şirkete çok fazla fatura kesildiğini, belirtilen fatura içerikleri doğrultusunda müvekkili tarafından davacı şirkete 7 ay kesintisiz hizmet ve mal verildiğini, ayıplı satıldığı iddia edilen kum satışı sonrası davacı şirketin, müvekkilinden mal ve hizmet almaya devam ettiğini, davacının, çamurlu kumu halı saha zeminine döşediği iddiasının davacının mesleki tecrübesi ile çeliştiğini, davacının açıkça dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu beyanla davacının süresinde açılmayan ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih ve 2017/772 Esas – 2021/249 Karar sayılı kararında; “Dava, alacak davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; manavgatta yapılan halı saha projesi kapsamında davalının davacıya sattığı kumun gizli ya da açık ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde ve usule uygun yapılıp yapılmadığı, ayıp söz konusu ise davacının bundan uğradığı zararın bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır. Tüm dosya hep birlikte değerlendirilmesinde davacı taraf dilekçesinde 2016 yılı … projesi kapsamında halı saha yapımında kullanılmak üzere davalı taraftan kum satın aldığını, işbu satın alınan kuma ilişkin 26/10/2016 tarihinde … seri numaralı ve 7.552,00-TL ve 211473 seri numaralı ve 7.552,00-TL bedelli nakliye ve kum bedeline ilişkin iki adet fatura kesildiğini, ancak daha sonra halı sahanın yapılmasıyla satın alınan kumun niteliksiz çıkması nedeniyle halı saha zemininde su birikmesi oluştuğunu, bu nedenle müvekkili şirketçe iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme işlemi yapıldığını, halı saha zemininde su birikmesi olmasının davalı tarafından satın alınan niteliksiz kum olması nedeniyle davalı taraf satış sözleşmesine aykırı davranarak ayıplı ifada bulunulduğun , işbu satışa satıcının ağır kusurlu olduğu buna ilişkin alacağının tahsili talepli dava açmış olup dosyada alına bilirkişi raporuna göre halı içine elenmiş, yıkanmış, fırınlanmış kum(granül) özel kum dökme sorunu dava konusu işlem için davacının malzemeyi o şekilde teslim alması nedeni ile açık ayıp olmadığı ancak ifa sırasında görülmediğinden, kullanıldıkça ortaya çıktığı için gizli ayıp olduğu tespit edilmiş olup Davacı Tanığı …’in Alınan Beyanında Özetle;” kendisinin Manavgat ilçesindeki Sorgun halı sahasını kuzeni ile birlikte işletmecisi olduğunu, kendilerinin halı sahayı 3 yıl önce ilk defa yaptırmak için aldıklarını, kendilerinin halı sahanın nasıl yapıldığı hususunda pek bilgilerinin olmadığını, bu nedenle … Ltd. Şti ile anlaştıklarını, önceleri halı sahada sıkıntı olmadığını fakat kış mevsimi gelip yağmurlar başlayınca suların süzülmediğini, zeminin göl şeklinde olduğunu gördüklerini, bunun üzerine önce halı sahadan anlayan halı saha işleri yapan bir arkadaşı aradığını, halısahaya baktığını, kullanılan kumun kalitesiz olduğunu, bu kumun kendisinin başını ağrıtacağını söylediğini, bunun üzerine sahayı yapan … Ltd. Şti.’yi aradığını”, şeklinde beyanı dikkate alındığında davacının bu gizli ayıptan haberdar olduğu anlaşılmıştır. TTK. 23.maddesi uyarınca; malın ayıplı olduğu teslimi sırasında açıkça belli ise alıcı (2) gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra (8) gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK. 223. maddesi uyarınca; alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Somut olayda davacı davalıya davaya konusu malzemelerin 26/10/2016 tarihinde teslim edildiği teslim edilen malların gizli ayılı olduğu, davacının bu ayıptan tanık ifadesinden de anlaşıldığı üzere kış mevsimin de haberdar olduğu ancak Bakırköy … Noterliğinin 12/07/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtari ile davalıya gönderdiği anlaşıldığından süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı anlaşılmış olup bu şekli ile malları kabul etmiş sayıldığı anlaşıldığından davacı iddialarına göre varlığı iddia edilen ayıplara ilişkin davacının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünler nedeniyle muayene ve ihbar külfetini süresinde yerine getirmediği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı şirketin 2016 yılı … projesi kapsamında halı saha yapımında kullanılmak üzere davalı şirketten kum satın aldığını, işbu satın alınan kuma ilişkin 26.10.2016 tarihinde … seri numaralı ve 7.552 TL bedelli, … seri numaralı ve 7.552 TL bedelli nakliye ve kum bedeline mahsuben iki adet fatura kesildiğini, söz konusu faturaların Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/772 Esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, halı saha yapılmasının akabinde kullanılmaya başladıktan sonra halı saha zemininde su birikmesi oluştuğunu, bu nedenle müvekkili şirketçe bu hususta harekete geçildiğini, iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme işlemleri yapıldığını, gerekli araştırmalar akabinde halı saha zemininde su birikmesi sebebinin davalı tarafından teslim edilen kumdan kaynaklandığının, teslim edilen kumun yıkanmış, fırınlanmış (granül) özel kum olması gerekirken söz konusu nitelikleri karşılamadığının anlaşıldığını, söz konusu problemin sebebi tespit edildikten sonra teslim edilen kumun niteliksiz kum olması nedeniyle davalı tarafın satış sözleşmesine aykırı davranarak ayıplı ifada bulunulduğunun, işbu satışta satıcının ağır kusurlu olduğunun, malın niceliği itibariyle satıma elverişli olmadığının anlaşıldığını, iyileştirme, zemin yenileme ve halı saha zemini düzeltme giderleri olan 41.170,67 TL tutar ödemesi ve zemin için granül ve kumun karşılanması maksadıyla davalı tarafa Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirimde bulunulduğunu ancak davalı şirketin bu hususta herhangi bir ödeme veya düzeltme işlemi yapmadığından bahisle Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinden hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasını açma gereği doğduğunu; Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde;“Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde satıcının ayıp hususundaki sorumluluğunun düzenlendiğini; Gözden Geçirme ve Satıcıya Bildirme başlıklı 223. maddesinde ise;“Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” denilerek gizli ayıp halinin düzenlendiğini; Dava konusu kumun niteliği gereği ancak kullanım sırasında ayıplı olup olmadığının anlaşılacağının aşikar olduğunu, davalının ikinci cevap dilekçesinde iddia ettiği gibi açık ayıplı bir teslim olsaydı hiçbir tacirin göz göre göre ileride böyle sıkıntılara sebebiyet verecek bir mal ile hizmet vermeye teşebbüs etmeyeceğini, söz konusu iddianın mantık kuralları çerçevesinde kabul edilebilecek bir iddia olmadığını, 08.04.2020 tarihli bilirkişi raporu ve 30.11.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda;“ Halı içine elenmiş, yıkanmış, fırınlanmış kum (granül) özel kum dökme sorunu dava konusu işlem için davacının malzemeyi o şekilde teslim alması nedeni ile açık ayıp olmadığı ancak ifa sırasında görülmediğinden, kullanıldıkça ortaya çıktığı için gizli ayıp olduğu” tespitinin yer aldığını, Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/27 Talimat sayılı dosyasından dinlenen davacı tanığı …’in, “kullandıkları kumun kuvarz kum olduğunu, bu kumu uyguladıktan sonra yaptıkları deneyler sonucunda suyu emmediğini gördüklerini, yapılan testte kumda toprak olduğunu tespit ettikleri ”şeklindeki beyanının ancak yapılan test sonucu söz konusu ayıbın tespit edilebildiği doğrultusunda olduğunu, bunun da literatürde gizli ayıp anlamına geldiğini, hem söz konusu malın niteliği gereği, hem de bilirkişi raporlarından ve tanık anlatımlarından görüleceği üzere sözleşme konusu ifa edilen kumun ayıplı olduğu, söz konusu ayıbın da gizli ayıp olduğu ve ihbar yükümlülüğünün ancak bu durum öğrenildikten sonra başlayacağının açıkça ispat olunduğunu, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yazmış olduğu gerekçeli kararda Türk Ticaret Kanunu2nun 23. maddesine ve Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesine atıfta bulunularak süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini; Dava konusu kumun gizli ayıplı olduğundan bahisle Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinin uygulama alanı bulacağını, kanunda ihbarda bulunulması için belirli bir süre tespit edilmeyip derhal bildirimde bulunulması gerektiğinin düzenlendiğini ve olayda davalı şirketin söz konusu ayıbı tespit ettikten sonra derhal gerekli bildirimlerde bulunduğunu, bu konu ile alakalı tüm delillerin dava dosyasında mevcut olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesi hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediği ispat yükünün davacıda olduğunu, bunun tek istisnasının aynı yasanın 225. maddesinde düzenlenen “satıcının ağır kusurlu olması” hali olduğunu, söz konusu olayda nitelikli kumun imalatını yapan şirketin gerekli niteliklerinin neler olduğunu, bu şekilde üretim yapılmazsa ne tür sonuçlarla karşılaşılacağını bildiğinin aşikar olduğunu, imal ettiği kumun halısaha yapımlarında kullanılacağını ve alıcıların da bu saikle kendileri ile ticaret yaptığını bilerek ona göre hareket etmesinin kendisinden beklenen en mantıklı hareket olacağını, Mahkemece tüm bu hususların dikkate alınmadan hüküm kurulmasının Yargıtayın çeşitli kararlarında bozma sebebi olarak görüldüğünü beyanla Yerel mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, bozulan karar gereğince dosyanın yeniden incelenmek ve yeniden hükmolunmak üzere Yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alım satıma konu malın gizli ayıplı olduğundan bahisle oluşan zararın tazmini talebine ilişkindir.Davacı taraf, davalıdan halı saha zemininde kullanılmak üzere kum satın aldığını, alınan kumun niteliksiz olması sebebiyle yağışlarla birlikte halı sahada çamurlaşma ve su birikmesi oluştuğunu, bu nedenle yenileme çalışması yapıldığını, davalının ayıplı kum satışı nedeniyle söz konusu masrafları karşılaması gerektiğini beyan ederek toplam 41.170,67 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı taraf satılan kumda ayıp olmadığını, davacının, dava konusu satıştan sonra da kendisinden çok kez kum satın aldığını, herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece davalı tarafından satılan kumun gizli ayıplı olduğu ve fakat davacının ihbar yükümlülüğünü süresi içerisinde yerine getirmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmasıdır. Satıcı, bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi sorumludur. Mezkur kanunun 227. maddesinde, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme veya imkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarından birini seçebileceği ve alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu hüküm altına alınmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca ticari alım satımlarda satılanda bulunan ayıp, açık ayıp niteliğinde ise alıcının teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde satıcıya bildirimde bulunması gereklidir. Ancak ayıp gizli ayıp niteliğinde ise aynı maddenin atfı ile TBK’nın 223. maddesi uyarınca ortaya çıktığı tarihte derhal satıcıya bildirilmesi gerekir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre; Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve kök ve ek rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK’nın 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafça ileri sürülen tüm istinaf sebepleri yargılama aşamasında sunulan cevap, itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiş, gerekçeli kararda her bir savunma sebebi hakkında ne şekilde değerlendirme yapıldığı açıklanmış, davacı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, bu nedenle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcının, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 704,00 TL istinaf karar harcından mahsubu ile bakiye 434,15 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafça 19/04/2021 tarihli sayman mutemedi makbuzu ile fazlaca yatırılan 59,30 TL başvurma harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.