Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/951 E. 2021/1207 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/951
KARAR NO : 2021/1207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
DOSYA NUMARASI: 2018/424 Esas – 2021/159 Karar
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 22/07/2005 tarihinde 150.000,00.TL kredi çektiğini, ihtara rağmen ödenmeyen borç nedeniyle davalı aleyhine temerrüte düşülen 73.865,05 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının 14/05/2008 tarihinde itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalının itiraz dilekçesinde, söz konusu kredi borcunu İstanbul 12. İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyasında ödediğini savunduğunu ancak bu dosyanın rehinli menkul malın paya çevrilmesine ilişkin olup borcun kaynağının araç kredisi olduğunu, dava konusu borcun ise, genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının itiraz dilekçesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, işlemlerin devam etmesine karşın yetkili avukatların gözden kaçırması nedeniyle 1 yıllık itirazın iptali davası süresinin zaman aşımına uğradığını ancak takibin diğer borçlu kefil yönünden devam ettiğini, İstanbul 7. İcra Hukuk Mah.’nce verilen 2016/1299 Esas 2017/214 Karar sayılı kararı ile borçlu kefile yapılan tebligatın usulsüz olduğundan iptaline karar verildiğini belirterek, şimdilik 30.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren %60 faiz oranıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının %60 oranında faiz talebinin kanuna aykırı olduğunu, müvekkiline ait hesabın davacı tarafından bloke edildiğini, hesaplarda halen paraların bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 24/02/2021 tarih ve 2018/424 Esas – 2021/159 Karar sayılı kararı ile;
” …Somut uyuşmazlıkta davalı taraf usulüne uygun olarak zamanaşımı defisini ileri sürmüş olup 14/05/2008 takibe itiraz tarihi ile 14/05/2018 dava açılış tarihi arasında tam olarak 10 yıllık süre olduğu ve takibe itiraz sonrası herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, yenileme talebinde icrai işlem talebi bulunmadığı dolayısıyla zamanaşımın kesici bir etkisinin bulunmadığı, davacı tarafından zamanaşımını kesici fiilin 01/05/2008 tarihinde takip başlatmakla gerçekleştiği, bu anlamda 10 yıllık sürenin dolduğu (TBK m.146) hususları dikkate alındığında alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile;
” 1-Zaman aşımı nedeniyle davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Dosyada, alacak davasına dayanak olan takip dosyasındaki son işlem tarihinin 16.01.2012 tarihindeki yenileme talebi olup, yenileme talebinin alacağın tahsilini teminen icra takibinin sürdürülmesine matuf bir icra işlemi olduğunu, dolayısıyla 16.01.2012 tarihi itibariyle zamanaşımının kesildiğini, yine son işlem tarihi olarak borçlunun ödeme emrine itiraz tarihi olan 14.05.2008 tarihi kabul edilse bile, borçlu tarafından yapılan işlemler ile de zaman aşımının kesileceğinden, İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … E.Eski no) sayılı dosyasında 14.05.2008 tarihinde işlem yapılmış olup bu işlem ile alacağın zamanaşımının kesildiğini, dava 14.05.2018 tarihinde açılmak suretiyle 10(on) yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığını, 10 yıllık genel zaman aşımı süresi dolmadan söz konusu alacak için gerekli yasal işlemlere geçildiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kararın kaldırılarak, davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta; davalı tarafça 22/07/2005 tarihinde davacı bankadan 150.000,00.TL kredi çekildiği, kredi borcunun bir kısmının ödenmemesi üzerine davacı tarafça davalı aleyhine İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 01/05/2008 tarihinde 73.865,05 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının 14/05/2008 tarihinde yaptığı itirazı neticesinde takibin durduğu, alacaklı davacı banka vekilinin 16/01/2012 tarihli dilekçesi ile işlemden kaldırılan dosyanın yeniden esasa kaydı ile işlemlere kalınan yerden devamına karar verilmesinin talep edildiği, talep üzerine dosyanın İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün …Esas sırasına kayıt edildiği, yine alacaklı vekilince 21/10/2014 tarihinde ibraz edilen dilekçe ile, dosya borçlusu …’a gönderilen yenileme emrinin dönmediği, gönderildiği tarihteki barkod listesi klasöründe de gönderildiğine dair bir yazı bulunamadığı belirtilerek, borçluya yeniden yenileme emri gönderilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce, borçlu borca itiraz ettiğinden talebin reddine karar verildiği, işbu alacak davasının ise 14/05/2018 tarihinde açıldığı görülmektedir.Davalı banka ile davalı arasındaki ilişki kredi sözleşmesine dayanmaktadır. Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacaktır. Davalı hakkındaki kredi hesabının kat tarihi 14.08.2007’dir. Yani 6098 sy TBK yürürlüğe girmeden önce kredi hesabı kat edilmiş ve kredi alacağı muaccel olmuştur. Bu durumda işleyecek zamanaşımı süresi 818 sy BK 125 maddesindeki 10 yıllık süre olup, TBK’nın 146 maddesindeki süre ile aynıdır. 818 sayılı yasanın 133. maddesi 6098 sayılı yasanın 154/2.maddesi gereğince alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması işleyen zamanaşımını kesen bir nedendir. Davacı tarafça 01/05/2008 tarihinde davalı hakkında icra takibine girişilmekle, bu tarih itibarı ile zamanaşımı süresi kesilmiş ve yeni bir 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır.Alacaklı tarafından yapılan takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar. Bu doğrultuda davalının takibe itirazı kanunda tanımı yapılan zamanaşımını kesen işlem niteliğinde olmadığı gibi davacı vekilince her ne kadar İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 16/01/2012 tarihinde yenileme talebinde bulunulmuşsa da, icrai işlem yapılması talebini içermeyen bu talep de zamanaşımını kesen işlemlerden değildir. (Emsal:Yargıtay 12. HD’nin 2016/24719 Esas 2017/15441 Karar sayılı 12/12/2017 tarihli ilamı). Dolayısıyla davacı tarafça, icra takip tarihi olan 01/05/2008 tarihinde başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 14/05/2018 tarihinde dava açıldığı anlaşılmakla, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı banka harçtan muaf olduğundan, istinaf talebine ilişkin harçların tahsiline yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.