Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/920 E. 2021/1140 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/920 Esas
KARAR NO : 2021/1140 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/602 Esas – 2021/13 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında ticari olarak metal satın alınmasına ilişkin bir mutabakat sağlandığını, mutabakat doğrultusunda müvekkili şirketin toplamda 90.100,22 Amerikan Doları tutarı karşılığında davalıdan metal satın alacağını, söz konusu metal alımı için davalı tarafından düzenlenen proforma faturaya istinaden %90’a tekabül eden 81.090,20 Amerikan Doları tutarında bir avans ödemesi gerçekleştiğini, ancak yüklemenin dokuz ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen bir türlü gerçekleşmediğini, davalı tarafından her seferinde farklı bahaneler sunulduğunu, güvenini yitiren müvekkilinin derhal avans ödemesinin iadesini talep etmişse de davalı tarafından ödemenin iadesi için herhangi bir adım atılmadığını, 09/02/2018 tarihinde Üsküdar 9. Noterliği’nin … yevmiye numarası ile davalıya ihtar gönderildiğini, alacağın tahsili için son çare olarak da İstanbul 11. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetki itirazı üzerine dosyanın İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek … E. sayılı dosya numarası ile yeni bir ödeme emri çıkarıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itirazı ile takibin durduğunu, davalının borca, faize ve fer’ilere itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalının borcun tahsili amacıyla tüm alacak ve mal varlıklarıyla birlikte doğrudan sorumlu tutulmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı arasında sözleşmeler bulunmaktaysada bu sözleşmelerin metal alım satımına ilişkin olmadığını, davacı şirketin göstermiş olduğu merkez adresinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde olmadığını, Hindistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde olduğunu, bu sebeple yabancılık unsurunun oluştuğunu, icra dairesi tarafından haksız ve hukuka aykırı biçimde teminat yatırılmasına ilişkin bir karar alınmadığını ve usule aykırı şekilde takibin teminata ilişkin karar alınmadan devam ettirildiğini, açılan davanın devamı için uygun bir teminat belirlenmesini, davacının bu teminatı yatırmadığı takdirde davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı ile aralarında her ne kadar metal alımına ilişkin sözleşmeler bulunsa da davaya konu olan sözleşmede uygulanacak hukuk ve tahkime ilişkin kayıtların bulunduğunu, sözleşme ile ilgili bütün ihtilafların çözümünde “Indian Trade Arbitration Comission” (Hindistan Ticaret Tahkim Komisyonu)’na başvurulması gerektiğine ilişkin kayıt bulunduğunu, tarafların aralarında yapmış oldukları tahkim anlaşmasına istinaden yapmış oldukları itirazın kabulünü ve davanın usulden reddine karar verilmesini, MÖHUK m.2 hükmü ve m.24 düzenlemesi nedeniyle uygulanacak hukuka ilişkin kaydın resen dikkate alınmasını, davacı tarafın yatırması için uygun bir teminat belirlenmesini, icra dairesi nezdinde yapılan usulsüz takibin iptalini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 12/01/2021 tarih 2018/602 Esas – 2021/13 Karar sayılı kararında;
” Davacı, davalı ile ticari ilişkilerin bulunduğunu, metal satın alınmasına ilişkin olarak davalı ile mutabakat sağlanarak 81.090,20 USD tutarında avans ödemesini 27/07/2018 tarihinde gerçekleştirdiklerini, ancak aradan geçen uzun zamana rağmen davalının malları göndermediğini, bu nedenle avansın iadesi amacıyla icra takibi başlattıklarını iddia etmiştir. Davalı ise, aradaki sözleşme ilişkisini kabul etmekle birlikte sözleşmenin metal alım satımına ilişkin olmadığını, davacının yabancı olması nedeniyle teminat göstermek zorunda olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede tahkim kaydının bulunduğunu savunarak davanın usulden reddini talep etmiştir.Davacının Hindistan menşeili firma olduğu görülerek mahkememizce Hindistan devleti ile Türkiye arasında ticari konularda adli yardım anlaşması olup olmadığının araştırılması için Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılmış, karar tarihinde halen bu araştırmanın devam ettiği görülmüştür. Taraflar arasındaki 15/07/2017 tarihli sözleşmenin 13.maddesinde “Sözleşmenin yapılışı, geçerliliği ve ifa edilmesi, Hindistan’ın sözleşme kanununa tabi olacaktır.” düzenlemesi mevcuttur. Ayrıca sözleşmenin Tahkim başlıklı 15.maddesi’nde “Bu sözleşmeyle veya gereğinin yerine getirilmesiyle ilgili bütün uyuşmazlıklar, iki taraf arasında yürütülecek dostane müzakereler yoluyla ele alınacaktır. Eğer hiçbir çözüme ulaşılamazsa durum o zaman Hindistan Ticari Hakemlik (Tahkim) Komisyonu’na havale edilecektir. Tahkim masrafları, tahkim teşkilatı tarafından aksine bir karar verilmedikçe kaybeden tarafça karşılanacaktır.” hükmüne yer verildiği görülmüştür.4686 Sayılı Milletler Arası Tahkim Kanunu’nun 5.maddesi’nde “Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa, karşı taraf tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davalının tahkim ilk itirazını süresi içinde ileri sürdüğü görülmüştür. Mahkememizce yapılan araştırmada Hindistan Ülkesi’nde sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde faaliyet gösteren ticari tahkim kurumlarının bulunduğu, bu yönüyle davacı ile davalı arasındaki tahkim şartının uygulanabilir olduğu, Hindistan şirketi olan davacının talep ve yönlendirmesiyle sözleşmeye böyle bir hükmün konulmuş olabileceği, düzenlemenin davacı lehine yorumlanması gerektiği ve tüm bunlara göre taraflar arasındaki sözleşme gereğince (sözleşmenin 15.maddesi) öncelikle Hindistan Ticari Hakemlik (Tahkim) Komisyonu’na başvuru şartının davacı tarafından yerine getirilmeden davanın açıldığı ve davalının yapmış olduğu tahkim ilk itirazının yerinde olduğu anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmiştir….”gerekçesi ile,
Davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili Şirketin … tarafından düzenlenen proforma faturaya istinaden 81.090,20 Amerikan Doları tutarında bir avans ödemesini 27.07.2017 tarihinde gerçekleştirdiğini, ödemenin yapılmış olmasına rağmen … tarafından anlaşma konusu metallerin tesliminin yapılmadığını, ödenen avansın iade edilmediğini, müvekkili tarafından yapılan ödemenin üzerinden 3 yıldan davanın açılmasının üzerinden 2 yıldan uzun bir süre geçtiğini,Yerel mahkeme kararının aksine davalı tarafça sunulan sözleşmedeki tahkim şartının geçerli olmadığını, davalının, davaya ilişkin olarak tahkim itirazında bulunduğunu ve uyuşmazlığı çözmeye yetkili merci olarak “INDIAN TRADE ARBITRATION COMMISSION”, Türkçe tercümesiyle Hindistan Ticaret Tahkim Komisyonu, adında bir birimi gösterdiğini, “INDIAN TRADE ARBITRATION COMMISSION” adında bir tahkim yargılama birimi ya da mahkemesi bulunmadığını, bahse konu ibarede yer alan Türkçe tercümesiyle Hindistan Ticaret Tahkim Komisyonu’nun var olmaması sebebiyle tahkim yargılamasını yapacak merci tespit edilememekte ve böylelikle doğrudan Türk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kararlaştırılan tahkim yerinin gerçekte mevcut olup olmadığının tespitinin yapılması gerektiğini, eğer gerçekte böyle bir yerin olmadığı anlaşılırsa tahkim şartının da geçersiz olacağından mahkemenin bu geçersizliği tespit edip, önüne gelen uyuşmazlığı başkaca herhangi bir eksiklik olmaması halinde incelemesi gerektiğini, YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2015/12264- K. 2017/259 T. 16.1.2017 tarihli kararında huzurda görülen davanın aynısının konu edildiğini ve tahkim şartında yazılan yargılama biriminin bulunmamasının tahkim şartını geçersiz kıldığının karara bağladığını, Tarafların var olmayan veya belirlenemeyen bir tahkim kurumuna atıf yapmaları halinde hakem heyetinin nasıl oluşturulacağı veya tahkimin hangi kurallara göre yürütüleceğini belirlemek de mümkün değilse, o zaman tahkim anlaşmasının icrasının mümkün olmadığına karar vermek gerekeceğini,Tahkim sözleşmesinin geçersiz olması halinde yabancı hakem kararlarının tenfiz edilemeyeceği de yargı kararları ile sabit olduğunu, (Yargıtay 19. HD. 07.06.2011 T, 2011/4149 E, 2011/7619 K)Davalı tarafça iddia edilenin ve mahkemece hükmedilenin aksine, sunulan sözleşmede yer alan sözde birimin gerçekte var olmadığını ve bu doğrultuda ilgili tahkim şartının geçersiz olduğu noktasında herhangi bir şüphe bulunmadığını bu doğrultuda ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak uyuşmazlığın esasının incelemesinin yapılıp, talep doğrultusunda karar verilmesini talep ettiklerini Her iki şirketin de aynı kişiye ait olup bu kişinin amaçlarına hizmet ettiğini, ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere her iki şirketin ortaklık yapısı aynı aile üyelerinden oluşmakta olup, bu doğrultuda borç … üzerinde bırakılmakta iken …ticari hayatına aynı şekilde devam etmekte ve böylelikle piyasaya borçlanmak suretiyle ortaklarına haksız menfaat sağladığını, izah edilen bu husus doğrultusunda müvekkili şirketin borçlusu konumunda olan …’in yanı sıra aynı adreste faaliyet gösteren ve bir aile şirketi olduğu hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde aşikar olan ….’in de, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca, sorumlu tutulması gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin E. 2005/8774 K. 2006/5232 ve 12.5.2006 tarihli kararı) (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/2147 K. 2016/11690 ve 10.5.2016 tarihli kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, tahkim şartının geçersiz olması sebebiyle Türk Mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmesini, İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, aralarındaki organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin de borcun tahsili amacıyla adı geçen şirketin tüm alacak ve mal varlıklarıyla birlikte doğrudan sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında mal alım satımına ilişkin mutabakat yapıldığını, mutabakat doğrultusunda müvekkili şirketin alacağı mallara karşılık avans ödemesi yaptığını, davalı tarafın mal teslimi borcunu yerine getirmediğini, avans ödemesinin iadesi talep edilmiş ise de davalının iadeyi yapmadığını, alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı süresinde tahkim ilk itirazında bulunmuş, mahkemece taraflar arasında imzalanan mal alım sözleşmesinin 15. Maddesinde tahkim şartı bulunduğu, tahkim şartının yerine getirilmeden dava açıldığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinafa başvurmuştur.Dosya içinde bulunan belge ve bilgilerden, taraflar arasında imzalandığı uyuşmazlık konusu olmayan 15/07/2017 tarihli sözleşmenin 15. Maddesinde “Bu sözleşmeyle veya gereğinin yerine getirilmesiyle ilgili bütün uyuşmazlıklar, iki taraf arasında yürütülecek dostane müzakereler yoluyla ele alınacaktır. Eğer hiçbir çözüme ulaşılamazsa durum o zaman Hindistan Ticari Hakemlik (Tahkim) Komisyonu’na havale edilecektir. Tahkim masrafları, tahkim teşkilatı tarafından aksine bir karar verilmedikçe kaybeden tarafça karşılanacaktır.” hükmüne yer verildiği, davacının tahkim yoluna başvurmadan dava açtığı anlaşılmaktadır.Davacı vekili her ne kadar, Hindistan ülkesinde sözleşmede belirtilen “İndian Trade Arbitration Commission” isminde bir tahkim kurumunun bulunmadığını, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan tahkim şartının geçerli olmadığını ileri sürmüş ise de, buna ilişkin belge sunmamıştır. (Yargıtay 11. HD. 2015/12264 E., 2017/259 K. Sayılı kararı da bu yöndedir)
Bu nedenle davacı istinaf sebebi yerinde değildir.
Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.