Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/917 E. 2023/1754 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/917
KARAR NO: 2023/1754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
DOSYA NUMARASI: 2017/56 Esas – 2021/2 Karar
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı ihracatçı firma … A.Ş’ye ait 33.230,40 Euro değerinde 3.352 koli kozmetik ürün tipi malın Hamburg/Almanya’dan İstanbul/Türkiye’ye taşınması sırasında müvekkil şirketin sigortalısı … tarafından organize edilmiş olup taşıma işi … sayılı CMR taşıma senedi tahdında … plakalı çekici tır ile davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, 19/01/2016 tarihinde iş bu taşıma esnasında emtianın bir kısmının çalındığını, polislerin yaptığı incelemede 7 buçuk palet toplam 15.096 parça malın çalındığını, söz konusu malların fatura bedelleri üzerinden taşıtan şirketin … ’e 35.155,77 TL’lik fatura düzenlediğini ve 11/02/2016 tarihli tazminat talebini gönderdiğini, böylece söz konusu zarardan hiçbir kusuru olmamasına sözleşmesel sorumluluk gereği sigortalı … zararı ödenmek zorunda kaldığını ve müvekkil şirketin zarara uğradığını, bu zarardan esas olarak sorumlu olan taşımayı gerçekleştiren davalı olduğunu, …’in iş bu zarardan doğan tazminat alacağını ödeyen müvekkil şirket sigortalının alacağını temlik aldığını, … tarafından davalı şirkete 02/02/2016 tarihinde ödeme yapılması konusunda ihtar çekilerek temerrüde düşürüldüğünü ve tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.155,77 TL’nin 02/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %5 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak yurtdışı tebligatı yapıldığı ve tebliğ edildiği, vekilinin 30/10/2019 havale tarihli dilekçe ile vekaletname ibraz ettiği anlaşıldı. Davalı vekili beyanlarında özetle; Davanın alacağın temliki suretiyle görülemeyeceğini, davacının davada taraf sıfatının oluşmadığını, müvekkil şirket ile dava dışı … şirketinin dava dışı … San.ve Tic.AŞ.ye ait malların Almanya’dan Türkiye’ye taşınması hususunda anlaşıldığını ve 18/01/2016 tarihinde taşıma işi gerçekleştiği sırada hırsızlık olayının meydana geldiğini, hırsızlık olayında müvekkil şirketin bir kusurunun bulunmadığını, ekspertiz raporunda da hiçbir somut tespit yapılamadığını ve bilirkişi raporunu da kabul etmediklerini, dava dışı … San.ve Tic.AŞ. Tarafından düzenlenen 12/02/2016 tarihli hasar faturasının kabulünün mümkün olmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/01/2021 tarih ve 2017/56 Esas – 2021/2 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, davacının sigortalısına ödediği tazminat bedelinin davalıdan rucüen tahsili istemine ilişkindir.Davacı tarafça delil olarak; faturalar, CMR taşıma senedi, ekspertiz raporu, ödeme belgesi, taşıma sözleşmesi, rücu ihtarnamesi, polis raporu, navlun faturası, temlik belgesi, bilgi ve belgeler ile bilirkişi incelemesine dayanılmış olup gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.Mahkememizce davacı tarafın iddiaları doğrultusunda dava dosyası ve ilgili kayıtlar incelenerek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, Uluslararası Konvansiyon Nakliyat Uzmanı (CMR) / Sigorta Tahkim Hakemi / Nakliyat Emtia Eksperi bilirkişi … tarafından hazırlanan 22/01/2018 tarihli raporu özetle; ”Dava konusu uyuşmazlığın CMR Konvansiyon hükümlerinin tatbiki gerektiği, davalının CMR madde 17 hükmünde sağlam, eksiksiz, tam olarak teslim aldığı nakliye konusu emtiayı, hasarlı olarak teslim etmesi nedeniyle vaki zarardan %100 kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, taşıyıcının CMR madde 17/II hükmündeki sorumluluktan kurtuluş beyinnelerinden hiçbirine dayanamadığı, tespit edilen gerçek zararın 35.155,77 TL olduğu, taşıyıcının CMR madde 23 hükmüne göre hesaplanan sorumluluk sınırının bu tutarın üstünde kalması nedeniyle gerçek zarar olan bu rakamdan sorumlu olduğu, davacı sigorta kuruluşunun eksik olan belgelerin tamamını sunması sonrası TBK.nun temlik hükümlerine göre temliğe konu alacağın oluşup oluşmadığı hakkında mütalaa verilebileceği” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.Mahkememizce 22/06/2020 tarihli ara karar uyarınca davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ve davacı vekilinin beyanı göz önünde bulundurulduğunda mevcut bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından; CMR, Sigorta ve Borçlar Hukuku konularında uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, T.C İstanbul Arel Üniversitesi MYO Lojistik ve Ulaştırma Yönetimi Öğretim Görevlisi CMR alanında bilirkişi …, Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Öğretim Üyesi Ticaret Hukuku alanında bilirkişi Dr.Öğr.Üyesi … ve Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk ABD Öğretim Üyesi Borçlar Hukuku alanında bilirkişi Dr.Öğr.Üyesi … tarafından hazırlanan 13/11/2020 tarihli heyet raporu özetle; ”Dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyon hükümlerinin tatbikinin gerektiği, davacının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesi hükmüne göre sigortalısının haklarına halef olduğu, davalının, emtiayı tam, sağlam ve eksiksiz aldığı ancak hasarlı/eksik teslim etmesi nedeniyle doğan zarardan sorumlu olduğu, taşıyıcının CMR Md. 17/2’ de belirlenen sorumluluktan kurtulma hallerinden hiçbiri ile örtüşmediği, taşıyıcının CMR Md.23 hükmüne göre hesaplanan sorumluluk sınırının gerçek zarar olan 35.155,77 ₺’den yüksek olması sebebiyle, gerçek zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar temlik sözleşmesinde yabancı para cinsi üzerinden temlik yapıldığı beyan edilmiş olsa da, davacı şirket tarafından sigortalıya Türk Lirası üzerinden ödeme yapılmış olması ve dava yoluyla talebin Türk Lirası üzerinden ileri sürülmesi nedeniyle davalının sorumluluğuna ilişkin miktarın Türk Lirası üzerinden değerlendirilebileceği” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
GEREKÇE:Tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın uluslararası karayolu taşımacılığı yaptığı, davacı şirketin sigortalısı dava dışı … A.Ş.’nin mallarını taşırken emtianın çalındığı, emtianın çalındığı esnada davalının sorumluluğunda bulunduğu, alınan bilirkişi raporlarıyla uyuşmazlığa CMR hükümlerinin uygulanacağı, emtianın çalınmasından davalının tamamen sorumlu olduğu, taşıyıcının sorumluluktan kurtulma hallerinin hiçbirinin bulunmadığı, sorumluluk sınırının gerçek zarardan yüksek olması sebebiyle gerçek zarardan sorumlu olduğu ve dava öncesinde net bir ödeme talebi bulunmadığından dava tarihinden itibaren faiz istenebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, 35.155,77 TL’nin dava tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %5 faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.01.2021 tarih ve 2017/56 E., 2021/2 K sayılı kararının eksik incelemeler ile düzenlendiğini, kesin tespitler içermeyen bilirkişi raporlarına dayanılarak verildiğini, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yapılacak istinaf incelemesi ile kararın kaldırılarak, bozulması gerektiğini, Davanın alacağın temliki suretiyle görülmesinin mümkün olmadığını, davacının davada taraf sıfatının oluşmadığını, davacının temlik aldığı alacak bakımından temlik eden dava dışı … A.Ş. firmasının hak sahibi olduğunun sabit olmadığını, dava dışı … firmasının, dava dışı … firmasına ödediği rakamın … firmasına ödenmesinin alacağın temliki olarak kabulünün mümkün olmadığını, davanın bu yönüyle de reddi gerektiğini, yerel mahkeme dosyasında mevcut 13.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda da, davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında imzalanan dava konusu temliknameyi imzalayan kişilerin yetkisiz olması halinde, temliknamenin ehliyet eksikliği nedeniyle geçersiz olacağı tespitinin yapıldığını, öncelikle davacı ile dava dışı … arasında imzalanan temliknamenin geçerliliğinin kesin olarak tespit edilmesi gerekirken, bu husus tespit edilmeden davanın kabulü yönünde verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkil şirketin, Avrupa’da Uluslararası Taşıma, Nakliye alanında faaliyetleri bulunan Bulgaristan menşeili bir firma olduğunu, müvekkil ile dava dışı … şirketinin, dava dışı … A.Ş.’ye ait malların Almanya’dan Türkiye’ye taşınması hususunda anlaştıklarını, anlaşma doğrultusunda 18.01.2016 tarihinde müvekkil şirket tarafından taşıma işi gerçekleştirildiği sırada hırsızlık olayı meydana geldiğini, Ekspertiz raporunun kabulünün mümkün olmadığını, soyut iddialar ile düzenlenmiş raporun, hükümde değerlendirmeye alınamayacağını, meydana gelen hırsızlık olayında müvekkil şirketin bir kusuru bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi, müvekkil şirket çalışanı şoförün, uyumak için yol kenarında mola vermiş olmadığını, kaldı ki dosyada mevcut kök bilirkişi raporunda olaya ilişkin düzenlenmiş Ekspertiz Raporunun incelendiğini ve anılan raporda, fiili olarak inceleme yapılmadığı, masa başında sunulan evraklar üzerinden ekspertiz raporu düzenlendiği hususlarının tespit edildiğini, dosyada mevcut ekspertiz raporunda; ” …09.02.2016 tarihinde … A.Ş.’den … ile temas kuruldu ve hasara ilişkin ilk bilgi kendisinden alındı.” denilmiş olduğunu, açıkça görüleceği üzere meydana gelen hırsızlık olayı hakkında hiçbir somut inceleme ve tespit yapılmadığını, soyut bir takım beyanlar ile, gerçek olaya ilişkin bulgular incelenmeden düzenlenen ekspertiz raporunun kabulünün mümkün olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulabilmesi de kesinlikle mümkün değil iken Yerel Mahkemece bu beyanları dikkate alınmaksızın, eksik bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmuş olduğunu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında; “Mahkememizce 22/06/2020 tarihli ara karar uyarınca davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ve davacı vekilinin beyanı göz önünde bulundurulduğunda mevcut bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından; CMR, Sigorta ve Borçlar Hukuku konularında uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına karar verilmiş…” denilerek, kök bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığının açıkça kabul edilmiş olduğunu, akabinde dosyanın itirazları doğrultusunda ek rapor düzenlenmek üzere tekrar bilirkişiye tevdi edildiğini, ancak kök bilirkişi raporunda itirazlarının kesinlikle dikkate alınmadığını, kök raporda yapılan eksik incelemelerin tamamlanmadığını, ekspertiz raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, düzenlenen ek bilirkişi raporunda taşıyıcının CMR md. 17/2’de belirtilen sorumluluktan kurtulma hallerinden hiçbiri ile örtüşmediği şeklinde bir ibareye ver verilmiş olduğunu, ancak meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmamakta olup, nitekim aksi yönde somut delil ve bulgular da mevcut olmadığını, düzenlenen ekspertiz raporunun geçersiz olduğunu, bu hususta açıkça itirazda bulunduklarını, ancak bilirkişilerin itirazını göz ardı ederek düzenlendikleri ek bilirkişi raporunda, müvekkilin sorumlu olduğundan bahisle bu maddede belirtilen sorumluluktan kurtulma hallerinden hiçbiri ile örtüşmediği şeklindeki tespitlerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, nitekim kök bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını kabul eden yerel mahkemece bu defa hiçbir eksikliği gidermeyen ek bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurmasının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Ek bilirkişi raporunda, meydana gelen hırsızlık olayında kesin olarak müvekkil şirketin kusuru varmış gibi haksız bir kanıya varılarak, Ticaret Kanunu Sigorta Hükümleri, Borçlar Kanunu ve CMR hükümlerine yer verilmek suretiyle müvekkil şirketin oluşan zarardan sorumlu olduğu sonucuna varıldığını, oysa asıl dikkat edilmesi gereken durumun, meydana gelen hırsızlık olayında kesinlikle olay yerinde tespit yapılmadan, somut bulgulara dayanılmadan, masa başında ve … A.Ş.’ nin bir çalışanı olan … adlı kişi ile temas kurularak hasara ilişkin kendisinden soyut bilgi alınmak suretiyle haksız ve hukuka aykırı şekilde ekspertiz raporu düzenlenmesi olduğunu, Yine dava dışı … Firması tarafından düzenlenen hasar faturasına kök raporda itiraz ettiklerini, ancak ek bilirkişi raporunda bu hususta hiçbir inceleme ve tespit yapılmadığını, dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından düzenlenen 12.02.2016 tarihli hasar faturasının kabulünün mümkün olmadığını, fatura içeriğinde işçilik maliyeti olarak düzenlenen 962,65 Euro’luk bedelin de kesinlikle kabul edilemeyeceğini, işçilik maliyeti açıklaması ile düzenlenen bu faturanın, hangi işlem için hangi gerekçeyle düzenlendiğinin kesinlikle belli olmadığını, bu sebeple kendileri tarafından itiraz edildiğini, ancak ek bilirkişi raporunda bu itirazları hususunda kesinlikle inceleme yapılmadığını, Ek bilirkişi raporunda, kök rapora itirazları doğrultusunda incelemeler yapılmadığını, kök bilirkişi raporunda Türkçe çevirisi yapılmayan Ekspertiz raporunda hasar gören malların brüt ağırlığının 3.276,87 kg olduğu beyanının dikkate alındığını ve parantez içerisinde de; ‘eksperin bu hesaplamayı muhtemelen çeki listesinin dikkate alınarak tespit ettiğini düşünüyoruz’ şeklinde ihtimaller, varsayımlar içerir cümleler ile tespitler yapılmaya çalışıldığını, varsayımlara dayalı düzenlenen eksper raporuna itibar edilemeyeceğini, bu sebeple haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlenen Eksper raporunu dikkate alan Kök Bilirkişi Raporuna itiraz edilmiş olduğunu, ancak itirazları üzerine tekrar incelenmek üzere bilirkişiye tevdi edilen dosya hakkında itirazları doğrultusunda hiçbir inceleme yapılmadığını, ek raporda bu hususa yer verilmediğini, yerel mahkemece işbu eksik ve olayın gerçek şekli ile tespit yapılamayan bilirkişi raporlarına dayanılarak verilen kararın da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Açıklandığı üzere müvekkil şirketin, dava konusu olayda herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta olup, tüm dosya kapsamında aksini ispat edecek şekilde her türlü şüpheden uzak somut bilgi, belge ve delil bulunmadığını, tamamen soyut beyan ve bir takım tahminlerle oluşturulan belgelere dayanılarak müvekkilin sorumlu olduğundan bahisle verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddi gerekmekte iken İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.01.2021 tarih ve 2017/56 E., 2021/2 K. sayılı kararının haksız, hukuka aykırı ve yasal, somut dayanaktan yoksun olduğunu, işbu kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak hükmün bozulmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.01.2021 tarih ve 2017/56 E., 2021/2 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, hükmün bozulmasını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası kara yolu ile taşınan emtianın, taşıma sırasında kısmen zayi edildiği iddiası ile sigortalıya ödenen tazminatın fiili taşıyıcıdan rücuen tahsili talebine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, dava dışı ihracatçı firmanın dava konusu kozmetik emtiasının Almanya’dan Türkiye’ye taşınması için kendi sigortalısı olan dava dışı …A.Ş. ile taşıma sözleşmesi akdettiğini, sigortalısının da emtianın taşınması için fiili taşıyıcı olan davalı ile araç kiralama sözleşmesi akdettiğini ve emtianın davalı tarafından taşınması için davalıya teslim edildiğini, araç şoförünün uyuduğu sırada emtianın bir kısmının çalındığını, bu sebeple sigortalının dava dışı ihracatçı firmaya çalınan ürün bedellerini ödediğini, davacının da sigortalının zararını tazmin ederek sigortalısından alacağı temlik aldığını ve sigortalısının haklarına halef olduğunu, taşıma sırasında emtianın ziya uğraması sebebiyle kusurlu olan davalının zarardan sorumlu olduğunu ve bu sebeple davacı tarafından sigortalısına ödenen tazminatın davalıdan rüceun tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının dava konusu alacağı talep edebilmesi için halefiyet koşullarının oluşmadığını, emtianın ziya uğramasında davalının kusurunun bulunmadığını, davacının zararı ve kusuru ispat edemediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasında dava dışı ihracatçı firmanın dava konusu kozmetik emtiasının Almanya’dan Türkiye’ye taşınması için davacının sigortalısı olan dava dışı … A.Ş. ile taşıma sözleşmesi akdettiği, sigortalının da emtianın taşınması için fiili taşıyıcı olan davalı ile araç kiralama sözleşmesi akdettiği ve emtianın davalı tarafından taşınması için davalıya teslim edildiği ve taşıma sırasında 18/01/2016 tarihinde meydana gelen hırsızlıkta emtianın bir kısmının çalındığı ve zayi olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf; davacının sigortalısına ödemiş olduğu bedeli rücuen talep edebilmesi için geçerli bir alacağın temliki yapılıp yapılmadığı, emtianın kısmen zayi olduğu olayda davalının kusurlu bulunup bulunmadığı, davacı tarafından ödenen zarar miktarının zayi olduğu tarihindeki rayiç değere uygun olup olmadığı, davalının sorumlu olduğu miktar hususlarındadır. Davalı tarafından yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde davacının sigortalısına ödemiş olduğu bedeli rücuen talep edebilmesi için halefiyet şartlarının gerçekleşmediğini, geçerli bir alacağın temliki sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Ancak dava dışı … A.Ş. tarafından dava dışı …A.Ş’ye ödenen zarar bedeli davacıya alacağın temliki sözleşmesi ile temlik edilmiştir. Davacı ve dava dışı … A.Ş. arasında akdedilen temlik sözleşmesinin yetkili kişiler tarafından imzalanmadığına ilişkin şekil geçersizliği sözleşmenin tarafları tarafından ileri sürülmemiş ve sözleşmenin geçerli olduğu taraflarca kabul edilmiştir. Bu sebeple söz konusu şekil eksikliğinin sözleşmenin tarafı olmayan davalı tarafından ileri sürülmesi mümkün değildir. Davacı tarafından dava konusu alacak temlik alındığından davacının iş bu dava konusu alacağı talep etme hakkı ve aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Bu sebeple davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta; dava dışı … A.Ş’ye ait kozmetik ürününün Hamburg/Almanya’dan İstanbul/Türkiye’ye taşınması için dava dışı akdi taşıyıcı … A.Ş. ile taşıma sözleşmesi akdedilmiş ve söz konusu emtianın taşınması için akdi taşıyıcı ile davalı fiili taşıyıcı arasında araç kiralama sözleşmesi akdedilmiştir. Taşınması için davalıya teslim edilen emtianın bir kısmı 18/01/2016 tarihinde araç şoförünün mola vererek uyuduğu sırada çalınmıştır. Bunun üzerine dava dışı akdi taşıyıcı tarafından emtianın bir kısmının çalınması sebebiyle oluşan zarar dava dışı taşıtana ödenmiş ve rücuya tabi ödenen alacak davacıya temlik edilmiştir. Dava karayolu ile uluslararası eşya taşımacılığından kaynaklandığından ve emtianın teslim alındığı ülke ve teslim edileceği ülke Konvansiyona taraf olduğundan uyuşmazlığın çözümünde CMR hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. CMR madde 17 ile; taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşıyıcının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşıyıcının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşıyıcının sorumluluğunun söz konusu olmayacağı kabul edilmiştir. Dava konusu emtianın davalı tarafından eksiksiz teslim alındığı ve davalı nezdinde iken bir kısmının çalındığı sabittir. Dava konusu emtianın bulunduğu aracın kameranın bulunduğu ve güvenli bir yerde gerekli tedbirler alınmak suretiyle park edildiği ispat edilmemiş ve emtianın çalınmasına sebebiyet verildiği anlaşılmıştır. Davalı taşıyıcı tarafından yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacir gibi hareket edilmemiştir. Davalı tarafından sorumluluktan kurtulma hallerinin bulunduğu da ispat edilmemiştir. Bu sebeple davalı dava konusu emtianın kısmen zarara uğramasından dolayı ağır kusurludur ve zarardan sorumludur. CMR Konvansiyonu madde 23/3. uyarınca taşıyıcının sorumluluğu kural olarak sınırlı sorumluluktur. Ancak Konvansiyon’un 29. maddesinde; “Hasar, taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan ileri gelmiş ise taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahut da kanıt yükünü karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden yararlanamaz. Bilerek kötü hareket veya kusur taşımacının vekil veya çalışanları tarafından görevleri sırasında işlenmiş ise, aynı hüküm uygulanır. Bundan başka, böyle bir durumda adı geçen vekiller, çalışanlar ve diğer kişiler kişisel sorumlulukları yönünden 1 inci paragrafta belirtilen bu bölüm hükümlerinden yararlanamazlar.” düzenlemesi yer almaktadır. Dava konusu emtianın bir kısmı davalının ağır kusuru sebebiyle çalındığından ve zarar miktarı sınırlı sorumlu olduğu miktarın altında kaldığından davalı meydana gelen zarar miktarının tamamından sorumludur. Dava dışı akdi taşıyıcı tarafından emtianın kısmen zarara uğraması sebebiyle dava dışı taşıtana 35.155,77 TL bedel ödenmiştir. Davalı tarafından dava dışı taşıtan tarafından düzenlenen faturadaki 962,65 Euro işçilik maliyetinin kabul edilmediği savunulmuştur. Ancak söz konusu bedel elleçleme bedeli olarak düzenlenmiş olup, dava konusu hırsızlık olayında emtianın kısmen zayi olması sebebiyle meydana gelen zararın tespitine yönelik zarar kalemidir ve zarardan sorumlu olan davalıya yansıtılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeple davacının temlik aldığı ve dava dışı akdi taşıyıcı tarafından ödenen 35.155,77 TL bedelin tamamını davalıdan talep etmesi ve Mahkemece bu bedelin hüküm altına alınması yerinde olup, aksi yöndeki davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.401,49 TL nispi istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 600,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.801,12‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.