Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/913 E. 2023/1117 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/913 Esas
KARAR NO: 2023/1117 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/811 Esas – 2020/557 Karar
TARİHİ: 13/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalıdan faturadan kaynaklı cari hesap alacağının olduğunu, davalının borcunu ödemediğini, 440 Euro tutarlı alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile … takibi başlatıldığını, takibin davalının itiraz etmesi ile durdurulduğunu beyanla takibin devamına, davalının %40 oranından az olmamak üzere … inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin müvekkili şirketin yurt dışına ihraç edeceği ürünlere nakliye ve lojistik hizmeti verdiğini, ancak ihracat ürünlerini yurt dışı firmasına taahhüt ettikleri tarihten 2 gün sonra geç teslim ettiğini, bunun üzerine ihraç edilen ürünlerin alıcısı olan … Ltd. tarafından müvekkili şirkete geç teslimat nedeniyle 1.565,50 GBP karşılığında 8.240,79-TL borç dekontu kesildiğini, bu durumun davacı tarafa fatura edildiğini, davacı tarafa gönderilen reklamasyon faturasının e-fatura portalı üzerinden iade edilmesi üzerine kesilen bu reklamasyon faturasının ihtarname ile tekrar davacı şirkete gönderildiğini beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin müvekkili şirketin yurt dışına ihraç edeceği ürünlere nakliye ve lojistik hizmeti verdiğini, ancak ihracat ürünlerini yurt dışı firmasına taahhüt ettikleri tarihten 2 gün sonra geç teslim ettiğini, bunun üzerine ihraç edilen ürünlerin alıcısı olan … Ltd. tarafından müvekkili şirkete geç teslimat nedeniyle 1.565,50 GBP karşılığında 8.240,79-TL borç dekontu kesildiğini, bu durumun davalı tarafa fatura edildiğini, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak davalı tarafın icra takibine itiraz ettiğini, taraflar arasında yapılan dava şartı zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile alacaklarının kanıtlanacağını ileri sürerek, davalı tarafından müvekkili şirket hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile icra takibi yaptığını, itirazları üzerine Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/811 Esas dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, bu nedenle konusu tarafları ve birinin sonucu diğerini etkileyen davalar olduğundan işbu davanın Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/811 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin uluslararası taşımacılık yapan bir firma olduğunu, davanın da uluslararası taşımacılıktan kaynaklanan bir dava olduğunu, dolayısı ile davanın CMR konvansiyonu çerçevesinde ele alınması ve huzurdaki davaya TTK değil CMR hükümlerine göre bakılması gerektiğini, birleşen dava davacısı tarafından ileri sürüldüğü gibi 2 gün değil bir günlük bir gecikme yaşandığını, birleşen dava davacısının müşterisi olan firma tarafından ürünlerin bir gün sonra teslim alındığını, iş bu nedenle sorumluluğun müvekkili şirketin olmadığını, alıcı firmanın ürünü müvekkilinin teslim edeceği günde teslim almamasının müvekkiline yansıtılacak bir kusur olmadığını beyanla birleşen davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 13/11/2020 tarih ve 2019/811 Esas – 2020/557 Karar sayılı kararında; “Asıl dava faturadan kaynaklı cari hesap alacağından dolayı yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. Davacı… firması 440 EURO asıl alacağını icra takibine konu etmiş davacının navlun alacağı olup olmadığı,gecikmenin hayatın olagan akışına uygun olarak sayılıp sayılmayacağı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Birleşen davanın davacısı(asıl davanın davalısı) … Tekstil firması gecikmeden dolayı zarara uğradıklarını bu nedenle de reklamasyon faturası kestiklerinden birleşen dava için de bilirkişi incelemesi yaptırılarak reklamasyon kesme hakkı bulumup bulunmadığı, mahsup yapılıp yapılmayacağı yönünde inceleme yaptırmak gerekmiştir.Bilirkişi tespitlerinde:dava dosyası içerisinde taşıma hizmetine ilişkin bir taşıma sözleşmesinin bulunmadığı,bu nedenle taşıma sözleşmesine göre hizmetin yerine getirileceği taşıma ile ilgili özel hüküm ve şartlar hakkında bilgi bulunmadığından değerlendirmenin TTK ve SMR konvansiyonuna göre değerlendirileceği, CMR konvansiyonuna göre,taşıyıcı yükü teslim aldığı andan teslim edilenceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu gibi yükü belirli bir süre içinde teslim etmediği takdirde meydana gelen gecikmeden de sorumlu olacağı, CMR m.19 hükmüne göre “Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli izaman,gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyorsa tesliminde gecikme var demektir .Taşıyıcının gecikmeden doğan sorumluluğundan bahsedilmesi için taşıma süresinin aşılması ve bu süre aşımı dolayısıyla hak sahibinin bir zarara uğramış olması gerekmektedir.taşıma sözleşmesinin tarafları taşıma için süre belirlemedikleri durumda CMK m.19 hükmü basiretli tayıcı için gerekli olan makul süre kriterleri göz önünde bulundurularak tayin edilecektir. CMR m.23/5 e göre de ödenmesi gereken tazminat taşıma ücreti ile sınırlandırılmıştır. TTK m.875 de taşıcının sorumluluğu bölümünde yine taşıyıcının eşyanın taşınmak üzere teslim alınması teslim edilmesine kadar gececek süre içinde eşyanın ziyaı hasar veya teslimdeki gecikmeden doğan zarardan sorumludur hükmü bulunmaktıdır. Davacı usulunce tutulan defterlerinde davalıdan 2.931,51 TL alacaklı görülmektedir. Davalı usulünce tutulan ticari defterlerinde de birleşen dava davalısı … firmasından 6.178,11 Tl alacaklı görüldüğü anlaşılmıştır. Yapılan incelemede:Çift Sürücülü davacı firmaya ait aracın Expres gönderildiği, ancak Almanya Nurmberg polisi tarafından aracın …’su için tutulduğu,tako işlemlerinin 24 saat süreceği bu nedenle de teslimde gecikme olacağı görülmüştür. Basiretli bir Tacirin, aracı ,sürücüsü,yük, parça yük taşıması ise parça başı yükleme boşaltma vs gibi hususlarda deneyim sahibi olup öngörülebilir makul süreleri gözeterek teslim tarihi belirlemesi gerektiğinden ,somut olayda aracın … su nedeniyleAlmanya polisi tarafından bekletilmesinin davacı sorumluluğunda, aracın ve sürücünün elverişliliği ile ilgili bulunduğundan gecikmeden sorumlu tutulacağı ve gecikme süresinin bu nedenle makul sayılmayacağı kanaati oluştuğundan,malın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle asıl dava reddedilmiş olup, Birleşen davanın davacısı firmanın bu yöndeki zararından asıl davanın davacısı Objektif Lojistik firması sorumlu tutularak, kesilen reklamasyon faturası olan 12.02.2018 tarihli 8.240,79 Tl faturadan davalı navlunu olan 2.062,68 TL (440 EURO)mahsubu ile birleşen davanın 6.187,11 Tl olarak kabulü, vaki itirazın reddi, takibin devamı ,yapılan yargılamada davacı alacağı subuta erdiğinden likit olmayan alacak yönünden icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş,aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı … vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirket uluslararası taşımacılık ve nakliye işi ile iştigal etmekte olup, davalıya ait yükün İngiltere’ye nakliyesi konusunda davalı şirket ile 440 EURO bedelle anlaşıldığını, söz konusu yükün nakliyesi gerçekleştirilmiş olup faturasının davalı şirkete iletildiğini, ancak davalı şirketçe herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından faturadan kaynaklı cari hesap alacağına mahsuben davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak yapılan itiraz sonucu söz konusu takibin durdurulduğunu; Asıl davada davanın haklılığının dosyaya rapor sunan bilirkişi tarafından da tespit edildiğini, müvekkili tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiğini ancak davalı tarafından taşıma ücretinin ödenmediğini, söz konusu bu durumun ihtilaf konusu olmadığını, davalı tarafından dava içi ikrarda bulunularak söz konusu bu durumun ikrar edildiğini, işbu nedenle asıl davanın kabulü gerekmekte iken Yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğini ve parasal değer olarak istinaf sınırı altında kaldığı için kesin bir karar oluşturduğunu; Birleşen dava yönünden ise; öncelikle gecikmenin 1 gün mü yoksa 2 gün mü olduğu ve bu gecikmenin hayatın olağan akışı içinde olup olmadığı konularının irdelenmesi gerektiğini, birinci ihtilaf yönünden, gecikmenin bir gün olduğunu, söz konusu ürünlerin 1 gün gecikmeli olarak alıcı firmaya götürüldüğünü ancak birleşen dava davacısı müşteri olan firma tarafından ürünün teslim alınmadığını, bir gün sonra ürünlerin teslim alındığını, işbu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun olmadığını, alıcı firmanın ürünü müvekkilinin teslim edeceği günde teslim almamasının müvekkiline yansıtılacak bir kusur olmadığını, Yerel mahkemece bu husus açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olup hükmün bozulması gerektiğini, ikinci ihtilaf yönünden ise birleşen dava davacısının yükü komple yük olmayıp parsiyel yük taşıması olduğunu; Aynı güzergâhta bulunan birbirinden farklı müşterilerin yüklerini, aynı kamyon, kamyonet veya tır ile taşıma lojistiğine parsiyel taşımacılık ya da parça eşya taşımacılığı denildiğini, parsiyel yük taşımacılığında temel amacın aynı güzergâhta taşınması talep edilen yüklerin, yük miktarı komple bir aracı doldurmasa bile, aynı araca yükleyerek taşıma maliyetini ekonomik bir seviyeye getirmek olduğunu, parsiyel taşımacılığı tercih eden firmaların bu tür bir gecikmenin olabilme ihtimalinin bilincinde ve farkında olup daha az maliyetli olduğu için tercih etiklerini, huzurdaki dava dosyasında da davalı birleşen dava davacısı firmanın daha ekonomik olması sebebi ile komple araç tutmak yerine parsiyel olarak müvekkili ile anlaştığını; Taşıma işinin gerçekleştiği yol güzergahının yaklaşık 3000 – 4000 km de, tüm kıta Avrupa’sının kat edildiği aynı zamanda gemi geçişlerini de kapsayan bir kara yolu türü olduğunu, dolayısıyla bu sürecin bazı dönemlerde sınır kapılarının beklemeler ve araç içindeki yükün belli yerlerde boşaltılması teslimi de göz önüne alındığında 1 günlük bir gecikmenin bu tür seferler için olağan olduğunu, hatta 10/12 günlük gecikmelerin bile hayatın olağan akışı içinde normal değerlendirilebilir bir durum olduğunu, müvekkili firma yetkilileri tarafından birleşen dava davacısı firmaya kesin bir gün verilmediğini, buna ilişkin imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını; Yaşanan 1 günlük gecikmenin hayatın olağan akışı içinde olan makul bir gecikme olduğunu, Yerel mahkemece bu gecikmenin hayatın olagan akışı içinde sayılıp sayılmayacağı hususunun incelenmediğini, bu hususta daha öncede talepleri olmasına rağmen Mahkemenin uluslararası taşımacılık derneğinden görüş istemediğini; Yerel mahkemece bu hususlar talepleri olmasına rağmen irdelenmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olup kararın bozulması gerektiğini, bir diğer hususun ise müvekkili şirketin uluslararası taşımacılık yapan bir firma olduğunu, huzurdaki dava konusunun uluslararası taşımacılıktan kaynaklanan bir dava olduğunu, davanın CMR konvansiyonu çerçevesinde ele alınması gerektiğini, Mahkeme gerekçeli kararında CMR hükümlerin uygulanması gerektiğini kabul ve beyan etmiş olmasına rağmen CMR hükümlerine göre karar vermediğini; CMR konvasyonu 23/5 hükmü çerçevesinde müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı sorumluluk olduğunu, başka bir deyişle müvekkilinin kusurundan kaynaklı bir gecikme olsa dahi müvekkilinin sorumluluğunun taşıma ücretini geçemeyeceğini, Yerel mahkemenin bu hükmü de dikkate almayarak müvekkilini tüm zarardan sorumlu tuttuğunu, iş bu nedenle de kararın bozulması gerektiğini, müvekkili şirketin taşıma işini gerçekleştirdiğini ancak taşıma ücretini alamadığını, kendisinden kaynaklanmayan ve hayatın olağan akışı içinde sayılabilecek bir günlük gecikmeden dolayı müvekkiline kesilen tüm cezadan usul ve yasalara aykırı bir şekilde sorumlu tutularak davalı birleşen dava davacısı tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyanın devamınına karar verilmiş olup işbu kararın bozulması gerektiğini beyanla Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2020 tarih 2019/811 Esas ve 2020/557 Sayılı kararının istinaf yolu ile kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava uluslararası kara taşımacılığından kaynaklanan navlun ücretinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın, birleşen dava ise aynı taşımada yaşanan gecikme nedeniyle oluştuğu iddia olunan zararın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili asıl ve birleşen davaya yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava yönünden yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi; 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 41. maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olmuştur. Dava değeri ve reddolunan miktar 2.062,00 TL’dir. Davacı vekilince reddolunan miktar istinaf konusu edilmekle, istinafa konu edilen miktar 5.390,00 TL’den düşük olup buna göre ilk derece mahkemesi kararı kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341 ve 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi; dosya kapsamında, taraflar arasında davalı tarafından, davacıya ait yükün Türkiye’den İngiltere’ye taşındığı ve dava dışı alıcı şirkete teslim edildiği noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taşıma, uluslarası kara yolu ile yapılması sebebiyle CMR Konvansiyonu’na tabidir. Her ne kadar dosyaya taşımaya ilişkin CMR senedi sunulmamış ise de, davacı tarafça Türkçe tercümesi sunulan taraflar arasındaki mail içeriklerinden tarafların yükün 07.02.2018 tarihinde teslim edileceğini kabul ettikleri ve fakat aracın Almanya’da polis tarafından … sorunu nedeniyle bir gün süre ile bekletildiği, davacının müşterisinin organizasyonu nedeniyle yükü ancak 09.02.2018 tarihinde teslim alabildiği ve davacıya gecikme nedeniyle 1.565,50 EURO tutarında ceza faturası kestiği anlaşılmaktadır. CMR madde 17 ile; taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşıyıcının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşıyıcının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşıyıcının sorumluluğunun söz konusu olmayacağı, CMR madde 23/5 ile de; gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşıyıcının bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere bir tazminat ödeyeceği kabul edilmiştir. Somut dosyada taraflar arasında kesin bir teslim tarihinin belirlendiği, teslimin davalıya ait araçtan kaynaklanan bir sebeple geciktiği ve davalının yaşanan gecikmeden kaynaklanan zarardan sorumlu olduğu tereddütsüz olmakla birlikte, CMR’nın 23/5. maddesi gereğince davacının ancak taşıma ücreti kadar bir tazminat talep edebileceği, CMR’nin 29. maddesi uyarınca davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını yitirmesine ilişkin koşulların gerçekleştiğine dair bir iddia ve delilin de bulunmadığı, bu durumda, Mahkemece davalı taşıyıcının navlun ücreti kadar sorumlu olduğu göz önüne alınarak 440 EURO’nın birleşen davaya konu takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ve bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, talep edilen tüm bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341, 352/1. maddeleri uyarınca usulden reddine, birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 341, 352/1 maddeleri gereği USULDEN REDDİNE, 2-Birleşen davada davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2020 tarih ve 2019/811 Esas – 2020/557 Kararsayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 3-Asıl davanın REDDİNE, 4-Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/855 Esas sayılı dosyasındaki davanın KISMEN KABULÜNE, Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 2.236,78 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden işletilecek avans faizi ile devamına, 5-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN: 6-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-Davacı tarafça ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davalı … vekille temsil olunduğundan 2.062,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: 10-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 269,85 TL ilam harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 105,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 164,34 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davacı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından dava açılırken yatırılan 105,51 TL peşin harç ile 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere; toplam 149,91 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Taraflarca herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 13-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.236,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.941,33‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 16-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davaya yönelik olarak ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 17-Harçlar kanunu gereğince davacıdan asıl dava yönünden alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın asıl davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 18-Asıl davada davacı- birleşen davada davalı tarafından, birleşen davaya yönelik olarak yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, 19-Asıl davada davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendisini üzerinde bırakılmasına, 20-Birleşen davada davalı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının, birleşen davada davacıdan alınarak birleşen davada davalıya verilmesine, 21-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.