Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/898 E. 2021/908 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/898 Esas
KARAR NO : 2021/908 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/176 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 24/03/2021
DAVA: Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin … A.Ş.nin (İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2016/4512 sayılı kararıyla TMSF’ye devredilen) hali hazırda %28 hisse oranıyla en büyük hissedarı olduğunu, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan 2014 yılından ibaret neredeyse hiçbir genel kurula ve yönetim kurulu toplantısına iştirak edemediğini, kararlara da imza koymadığını, müvekkilinin yokluğuna kendisinin ve en büyük hissedar olarak ortağı olduğu şirketin aleyhine olacak şekilde diğer hissedarlar tarafından usulsüz kararlar alındığını-yasal olmayan faaliyetlere girişildiğini, bunun üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girişildiğini, bu süreçte, … A.Ş.nin diğer ortaklarının usulsüz biçimde toplantı tutanakları düzenlediğini, sahte imzalarla genel kurul kararı aldıkları ve sanki müvekkili varmış gibi onu da hukuki sorumluluk altına sokacak iş ve işlemlere imza koyduklarının tespit edilmiş olup bütün bu hususların yargısal sürece konu edildiğini, mahkemelerce müvekkili lehine kararlar verildiğini, işbu davanın davalısına Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 28.01.2021 tarihli ihtarnamesi ile müvekkilinin pay sahipliğinden doğan haklarını kullanımı için gerekli davaların ikame edileceği, öncesinde bilgi alma ve inceleme hakkının tesisi için gerekli hazırlıkların yapılması ve belgelerin hazır edilmesinin ihtar edilmiş ise de bu hususta davalı tarafça herhangi bir aksiyon alınmadığını, müvekkilinin yasal haklarının temininin mümkün olmadığını, bu sebeple, işbu bilgi alma ve inceleme hakkı davasının açılması zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin dava ikamesi dışında bilgi alma, soru yöneltme ve inceleme hakkını kullanabileceği olağan ve olağanüstü genel kurullardan da haberi bulunmadığını, genel kurullar aracılığı ile bilgi alma hakkının da mümkün olmadığını, nitekim, bu hakkın bizzat tesis edilememesi nedeniyle İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/116 E. sayılı dosyası ile bilgi alma ve inceleme davası ikame edildiğini ve fakat davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, müvekkilinin % 28 oranında en büyük hissedarı olduğu … A.Ş. nin işletme devri olacak şekilde bütün hisselerinin satışı için 24.03.2021 tarihinde ihale yapılacağı ilan edilmiş olup bu satışın durdurulması/iptali istemiyle İstanbul 14. İdare Mahkemesi’nin 2021/254 esas sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, usulsüz biçimde satış aşamasına getirildiği anlaşılan muhatap şirketin en büyük hissedarının yok sayılmasının mümkün olmadığını, yine usulsüz/kanunsuz/keyfi tavırla satış aşamasına getirildiği ifade edilen muhatap şirketin Beyoğlu …. Noterliği nin 28 Ocak 2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep ettikleri bilgilere sahip olduğunu ve fakat bu bilgi ve belgeleri özellikle kendileri tarafından sakladığı sonucuna ulaşmanın da yanlış olmayacağını, pay sahiplerinin özel denetçi tayini taleplerini ileri sürerken zarara uğradıklarının kesin kanıtlarla ispatlamasına gerek olmadığını, yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmesi yeterli kabul edildiğini, davalı şirketin TMSF tarafından işletme devri niteliği sağlayacak şekilde satışını gerektiren işlemlerin incelenmesi konusunda şirkete özel denetçi tayini talep edilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalı şirketin 24.03.2021 tarihinde satışının gerçekleşeceği Yönetim Kayyumu TMSF tarafından ilan edildiğinden, öncelikle işbu davada özel denetçi tarafından bir ön rapor temin edilinceye kadar satış işleminin ihtiyati tedbiren durdurulmasına, 6102 sayılı TTK’nın 438. ve 439. Maddeleri kapsamında davalı şirketin TMSF tarafından işletme devri niteliği sağlayacak şekilde satışını gerektiren işlemlerin incelenmesi için özel denetçi tayin edilmesine, öncelikle ön rapor temin edilmesine ve raporun incelenmesi ve aydınlatılması istenen hususların özel denetçiye beyan edilmesi sonrasında nihai raporun temin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/03/2021 tarih 2021/176 Esas sayılı ara kararında;” Davacının, davalı …A.Ş.’nin işletmesinin devri olacak şekilde hisselerinin TMSF tarafından 24.03.2021 tarihinde satışına ilişkin işlemin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin, bahsi geçen işlemin davamızın konusu olmadığı, TMSF’nin İdare Karar niteliğindeki işleminin durdurulmasına yönelik olup, TMSF davamızda taraf olmadığı gibi, idari işlem hakkında görevli mahkemelerin idari yargı yolu (İdare Mahkemeleri) olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK ve 389 ve devamı maddeleri gereğince koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 6100 sayılı HMK ve 389 ve devamı maddeleri gereğince koşulları oluşmayan İHTİYATİ TEDBİR İSTEMİNİN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Her ne kadar TMSFnin davalı şirketin satışına yönelik kararı bir idari işlem ise de bu satış kararının durdurulmaması halinde, davaya konu belgelerin davalı dışında bir üçüncü kişi nezdinde bulunma ihtimali, doğrudan dava ile amaçlanan hakkın elde edilme ihtimalini güçleştirmekte ve hatta telafisi mümkün olmayacak şekilde zarara uğratmak olduğunu davaya taraf olmayan TMSFnin işlemlerinin tedbire konu olamayacağı yönündeki gerekçenin kabul edilemez olduğunu,TMSF başkanı … tarafından yakın zamanda medya kuruluşlarına verilen demeçlerde müvekkilimin % 28 oranda en büyük hissedarı olduğu şirketin sahip olduğu ” … ” isimli hastanenin de kısa sürede satışının yapılacağının ifade edildiğini ve akabinde de 24.03.2021 tarihinde saat 14:00 de yapılacak “hisselerinin tamamının kapalı teklif alma ve açık arttırma usulü ile satışının yapılacağı ilan edilmiş olup bu konuda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2020 / 48846 soruşturma sayılı dosyanın da önemsenmediği / yargı kararlarının uygulanmadığını, Pay sahiplerinin özel denetçi tayini taleplerini ileri sürerken zarara uğradıklarının kesin kanıtlarla ispatlamasına gerek olmadığını, yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmesi yeterli kabul edildiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2000/5472 E. 2000/6335 K. sayılı 03.07.2000 tarihli ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2002/44 E. 2002/557 K. sayılı 28.01.2002 tarihli kararı)İleri sürerek yerel mahkeme kararına karşı istinaf talebinin kabulüne kararın kaldırılmasına ve özel denetçi tarafından bir ön rapor temin edilinceye kadar satış işleminin ihtiyati tedbiren durdurulmasına talebin reddi halinde şirkete dair belgelerin ihtiyati tedbiren mahkemeye teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğunu, 2014 yılından itibaren sağlık sorunları sebebiyle hiç bir genel kurul ve yönetim kurulu toplantısına katılmadığını, bu süreç içerisinde diğer ortakların usulsüz kararlar aldıklarını, sahte ve usulsüz toplantı tutanakları düzenlediklerini, davalı şirkete TMSF’nin yönetim kayyımı olarak atandığını, şirketin, yönetim kayyımı TMSF tarafından işletme devri suretiyle satılacağının haber alındığını, davalı şirketin 24/03/2021 tarihinde satışının gerçekleşeceğinin ilan edildiğini, TTK 438 ve 439 maddeleri gereğince davalı şirketin TMSF tarafından işletme devri niteliği sağlayacak şekilde satışını gerektiren işlemlerin incelenmesi için özel denetçi tayin edilmesini, davalı şirketin 24.03.2021 tarihinde satışının gerçekleşeceği yönetim kayyumu TMSF tarafından ilan edildiğinden, öncelikle işbu davada özel denetçi tarafından bir ön rapor temin edilinceye kadar satış işleminin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İhtiyati tedbir HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiş bulunan geçici hukuki korumadır. 389. Maddeye göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, dava ve talep, şirket ortağı olan davacının TTK 439. Maddesi uyarınca özel denetçi atanması isteminden ibaret olmasına göre, dava konusu olmayan davalı şirketin işletme devri ile satışının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine olanak bulunmamaktadır. Söz konusu ihtiyati tedbir istemi, iddia olunan satış işlemlerinin iptaline ilişkin açılacak bir davanın konusunu oluşturabilecektir.Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.