Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/89 E. 2021/89 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/89 Esas
KARAR NO : 2021/89 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2020/648 Esas
DAVA: Alacak – İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişkiden doğan alacak mevcut olup davalının bir kısım borçlarını ödemediğini, taraflar arasındaki cari hesaptan ayrı olarak satışı kararlaştırılan ve 06/08/2020 tarih ve 958626 seri nolu irsaliyeye konu malların davalıya teslim edildiğini ancak davalıya teslim edilen bu 1.000.000 TL+ KDV değerindeki alışverişten vazgeçildiğini ve alışveriş kaldığı için davacı tarafından kendilerine iade edileceği inancıyla satışa konu malların faturalandırılmadığını, davalıya gönderilen ihtarname ile malların iadesi istenmesine rağmen iade edilmediğini, sunulan carilerden ve irsaliyelerden alacak olduğu ve sunulan irsaliyeler ile de satılan malların da teslim edilip davalının haksız yere itiraz ettiği görülmekle dava sonuna kadar beklenmesi halinde alacağın tahsili imkanının kalmaması ihtimali nedeniyle davalı adına kayıtlı taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin adresi adresi … Mah. … Cad. … Sok. No: … Kat … Güngören-İstanbul adresi olduğu ve yetkili mahkeme Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğundan İstanbul Mahkemeleri ve icra Dairesinin yetkisine itirazımız neticesinde yetkisizlik kararı verilmesini, davacı tarafın alacağı belirsiz alacak olmadığı ve belirli alacak olduğu gibi dava dilekçelerinde de alacağın belirli olduğu açıklandığından kısmi dava açılması mümkün olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 109/2. ve 107 maddesi ile HMK’nın 114/h maddesi uyarınca, davanın hukuksal yarar yokluğu nedeniyle reddine veya noksan harcın tamamlatılması için davacı tarafa kesin süre verilmesini, müvekkili ticari defter ve kayıtlarına göre borcu bulunmadığı gibi 5.939.137,84.-TL alacağı bulunduğundan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/11/2020 tarih 2020/648 Esas sayılı ara kararında;”6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389.Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” denilmektedir. 6100 sayılı HMKnun 390/3.maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” denilmekte olup, her ne kadar davacı tarafça davaya konu malların satışından vazgeçildiği, ancak vazgeçmeye bağlı olarak malların kendilerine teslim edilmediği iddia edilmiş isede davacı taraf talebinin yargılamayı gerektirir nitelikte bulunması ve yaklaşık ispat konusunun dosya kapsamında ispat edilememiş olmasından dolayı İİK 257/1.uyarınca şartları oluşmayan ihtiyati haciz mahiyetindeki tedbir isteminin reddine…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece ara karar gerekçesinde;“6100 sayılı HMK’nun 390/3.maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” denilmekte olup, her ne kadar davacı tarafça davaya konu malların satısından vazgeçildiği, ancak vazgeçmeye bağlı olarak malların kendilerine teslim edilmediği iddia edilmiş ise de davacı taraf talebinin yargılamayı gerektirir nitelikte bulunması ve yaklaşık ispat konusunun dosya kapsamında ispat edilememiş olmasından dolayı IIK 257/1.uyarıncasartları oluşmayan ihtiyati haciz mahiyetindeki tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.” denmek suretiyle tedbir talebinin reddine karar verildiği, yerel mahkemenin gerekçesinin temelinde malların müvekkiline teslim edilmediği iddiasının yargılamayı gerektirmesi ve yaklaşık ispat hususunun ispat edilememiş olmasına dayandırıldığını, Dava dilekçesi ekinde iade edilmeyen malların ve teslimini gösterir 06.08.2020 tarih ve … seri nolu imzalı irsaliyeyi dosyaya sundukları gibi, bu haklarını aramak için Uşak … Noterliğinin 29.09.2020 tarih ve … yevmiyeli ihtarname ile 06.08.2020 tarih ve … seri nolu irsaliyeye konu malların iadesi istendiği ve ihtar edildiğini, Başka bir deyişle dosyada ispata yakın bir şekilde delil bulunmakta ve yaklaşık değeri 1.000.000 TL. olan malların teslim edildiğinin görüldüğünü, Yine dava dilekçesi ekinde cari alacaklarından kaynaklı alacaklı olduklarını gösterir yaklaşık 200 adet fatura ve bu malların teslim edildiğini gösterir imzalı irsaliyeler dahi sunulduğunu, Bununla beraber alacak yargılamayı gerektirmekte ise de, tedbir kararı da açılan davada haklı olmaları halinde verilecek kararın uygulanabilirliğini ve adaletin sağlanmasında doğrudan rol oynayacağını, Başka bir deyişle yerel mahkemece verilmeyen tedbir kararı sonucunda davada haklı çıkmaları halinde dahi davalıdan yargılamaya konu teslim edilmeyen malların bedellerini alamama ve davalının mal kaçırma ihtimali söz konusu olduğunu, Bu itibarla yerel mahkemece tedbirin reddine dair karar, haklı çıkmaları halinde adaletin sağlanamayacak olması, müvekkilinin mağdur olabileceği ve en nihayetinde kendilerinin ve yerel mahkemece emek ve zaman gerektiren yargılama sürecinde ulaşılmak istenen amacı ortadan kaldırabilme ihtimali bulunduğundan tedbir kararının verilmemesi ortadaki malların teslimine dair imzalı belgelerin de bulunduğu nazara alındığında haksız ve yersiz olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin tedbirin reddine dair 26/11/2020 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, alacak davası içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı dava dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişkiden doğan alacak mevcut olup davalının bir kısım borçlarını ödemediğini, taraflar arasındaki cari hesaptan ayrı olarak satışı kararlaştırılan ve 06/08/2020 tarih ve … seri nolu irsaliyeye konu malların davalıya teslim edildiğini ancak davalıya teslim edilen bu 1.000.000 TL+ KDV değerindeki alışverişten vazgeçildiğini ve alışveriş kaldığı için davacı tarafından kendilerine iade edileceği inancıyla satışa konu malların faturalandırılmadığını, davalıya gönderilen ihtarname ile malların iadesi istenmesine rağmen iade edilmediğini, sunulan carilerden ve irsaliyelerden alacak olduğu ve sunulan irsaliyeler ile de satılan malların da teslim edilip davalının haksız yere itiraz ettiği görülmekle dava sonuna kadar beklenmesi halinde alacağın tahsili imkanının kalmaması ihtimali nedeniyle davalı adına kayıtlı taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’nın 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. “Somut olayda, dava ve talep alacak isteminden ibaret olmasına göre, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davalının menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın istinaf nedenleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/01/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.