Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/874 E. 2023/995 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/874 Esas
KARAR NO: 2023/995 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/464 Esas – 2020/525 Karar
TARİHİ: 23/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında farklı tarihlerde müvekkili şirket tarafından satımı yapılan ve teslim edilen mallara karşılık davalı tarafça farklı tarihlerde kısmi ödemeler yapılmışsa da, 9.858,65 TL bakiye borcun müvekkili şirketçe defalarca talep edilmesine rağmen ödenmediğini, faturaya dayalı alacaklarının ödenmemesi üzerine davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketçe haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalının gerçeklikten yoksun itirazının amacının ödemeyi erteletmek veya hiç ödememek olduğunu, davalı tarafın itiraz ettiği borç ve borcun miktarının imzalı irsaliyeli faturalar, cari hesap ekstresi, müvekkili şirketin ticari defterleri ve diğer yasal delillerle sabit ve alacaklarının likit bir alacak olduğunu beyanla davanın kabulüne, davalı şirketin itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili beyan dilekçesi ile; davacının takibe konu ettiği alacağın yargılamayı gerektirdiğini, davacının alacağını ispat ile yükümlü olduğunu, taraflar arasında cari hesap mutabakatı olmadığını, müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarih ve 2018/464 Esas – 2020/525 Karar sayılı kararında; “Dava, cari hesap alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davaya konu İstanbul Anadolu …İcra Md. … Esas sayılı icra dosyası üzerinde yapılan incelemede; davacı vekilinin cari hesap ekstresi ve dayanak faturalar dan(…,…,…,…,…,…,…)kaynaklanan 9.858,675 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili için davalı … Şirketi hakkında icra takibi başlattığı, davalı şirketin takip alacaklısı şirkete borçları olmadığını beyanla borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince itirazın iptali davası mahkememizde 17/04/2018 tarihinde açılmış olup, yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır…Davalı Şirketin incelenen Ticari Defter ve Kayıtları neticesinde takip tarihi itibarıyla Davacı Şirkete Faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı 9.858,65 TL borçlu durumda bulunduğu, diğer bir ifade ile davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenerek ticari defterlere borç kaydı yapılmış bulunan ve alacak talebinin dayanağı faturaların davalı şirketçe yasal nitelikte bir itiraza konu edilmeksizin ve benimsenerek ticari kayıtlarında davacı şirket alacağı olarak kaydedilmiş bulundukları ve BA formu ile mükellefi oldukları vergi dairesine bildirim konusu yapıldıkları bu nedenlerle tarafların ticari defterlerinde mutabık oldukları üzere, davacı şirketin davalı şirketten takip ve dava tarihi itibarıyla 9.858,65 TL alacaklı olduğuna ilişkin görüş bildirilmiştir. Davalı vekilince bilirkişi ek raporuna itiraz edilmiş ise de; Dosyaya kazandırılan bilirkişi kök ve ek raporları dosya muhteviyatına uygun denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmış ve davanın kabulüne davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin devamına, asıl alacak olan 9.858,65 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, hükmün 3 nolu bendinde yer alan 9.858,654 TL ‘ deki rakam hatasının sehven yapıldığı anlaşıldığından, şartları oluşan icra inkar tazminatının asıl alacak olan 9.858,65 TL ‘nin % 20’si oranında davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Dosya kapsamında yer alan tüm beyanlarında belirttikleri üzere davacı yanın müvekkili şirkete karşı edimlerini eksik yerine getirmiş olup, davacının üzerine düşen ifayı gereği gibi yerine getirmemiş olmasından bahisle, davacının ödemeye hak kazandığı iddialarının hukuka aykırı olduğunu, buna karşın yerel Mahkemece, bu itirazları dikkate alınmaksızın, davacı yanın edimlerini yerine getirip getirmediği hususu incelenmeksizin işbu dilekçe konusu hükmün kurulduğunu, 05.02.2019 tarihli bilirkişi kök raporu davacının müvekkiline karşı edimlerini yerine getirip getirmediği hususu incelenmeksizin tanzim edilmiş olup, bu rapora karşı taraflarınca itiraz edildiğini, buna karşın dosya kapsamında 21.01.2020 tarihli bilirkişi ek raporu tanzim edilmiş olup, bu raporun da, davacının edimlerini yerine getirip getirmediği hususu incelenmeksizin haksız ve hukuka aykırı olarak tanzim edildiğini, taraflarınca itiraz edilmiş olmasına karşın, yerel Mahkemece, itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, konusu bir işin yapılması olan huzurdaki davada, işin yapılıp yapılmadığı tespit edilmeksizin yalnızca dosya üzerinden ve defterlerin incelenmesi suretiyle kanaat oluşturulmasının ve bu kanaatten bahisle hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu; Yerel Mahkemenin müvekkilinin çalışanlarını gösterir SGK kayıtlarını getirttiğini, Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezi’nce dosyaya sunulan müzekkere cevabı incelenmeksizin işbu istinaf konusu kararının kurulduğunu, davacının, işbu haksız davasına dayanak olduğu iddiasıyla sunmuş olduğu faturalar hakkında gerekli incelemeler yapılmamış olup, bu faturaların üzerinde ismi yer alan kişilerin müvekkili şirketin çalışanı olup olmadıkları hususunun incelenmediğini, SGK tarafından ilgili müzekkereye cevaben sunulan müvekkili şirketin ilgili dönem çalışan kayıtları incelendiği taktirde davacının dosyaya sunmuş olduğu fatura üzerinde ismi yer alan kişilerin müvekkili şirketin çalışanı olmadığının görüleceğini, kim tarafından ve hangi gerekçeyle düzenlendiği belirsiz olan faturalardan bahisle, davacı yanın müvekkili şirketten alacaklı olduğuna ilişkin hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı açık hesap bakiyesinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 9.858,65 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı nedeniyle takip durmuş, davacı somut dava ile davalıdan alacaklı olduğundan bahisle itirazın iptalini, davalı ise davacıya borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağın ispatı için yeterli değildir. Fatura içeriği malın teslim edildiğinin/hizmetin verildiğinin, düzenleyen tarafça ispat edilmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Ek cümle: 22/7/2020-7251/23 md.) veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre; davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenen bilirkişi kök raporunda, davacının usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerinde davalı adına düzenlenen takip konusu faturaların kayıtlı ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 9.858,65 TL alacaklı olduğunun, 21.01.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda ise, davalının usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerinde davacı tarafından düzenlenen takip konusu faturaların kayıtlı ve davalının takip tarihi itibariyle davacıya 9.858,65 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, buna göre davalı tarafından faturaların tebliğ alınmış olduğu ve süresi içinde faturalara itiraz edilmediği, davacının takipte talep ettiği 9.858,65 TL alacağını HMK madde 222’de sayılan şartları sağlayan ticari defter ve kayıtları ile ispat ettiği ve davalı tarafından ticari defterlerde yer alan kayıtların aksini ispata yarar herhangi bir kesin delilin sunulmadığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafın istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 673,44 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 168,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 505,08‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.