Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/868 E. 2023/1053 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/868 Esas
KARAR NO: 2023/1053 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/499 Esas – 2021/166 Karar
TARİHİ: 23/02/2021
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin babası …’ın 10/01/2017 tarihinde vefat ettiğini, davalı tarafından müvekkillerinin babasının borçlusu olduğu iddia edilen 2 adet bononun tahsili amacı ile mirasçı sıfatıyla müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine özgü icra takibi başlatıldığını ve müvekkillerine ait malvarlığı değerleri için haciz talep edildiğini, davalının maaş haczi talebine istinaden hali hazırda müvekkili …’ın maaşından işvereni tarafından 1/4 oranında kesinti yapılarak söz konusu tutarın icra dosyasına gönderildiğini, fakat müvekkilleri tarafından Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/772 Esas ve 2017/631 Karar sayılı, 27/02/2017 tarihli karar ile …’dan intikal eden mirasın TMK’nın 605 md uyarınca kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verilerek kararın kesinleştiğini, söz konusu reddi miras ilamına dayalı olarak işbu menfi tespit davasını açmadan evvel dava şartı arabuluculuk müessesine başvurulduğunu fakat herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, TMK’nın ilgili hükümleri gereği mirasın reddedilmesi durumunda mirasçılık sıfatının geçmişe etkili olarak sona erdiğini, bu anlamda mirası reddeden yasal mirasçı ve/veya atanmış mirasçının terekeye konu hiçbir haktan yararlanamayacağı gibi terekeye konu borçlardan da sorumlu olmayacağını, borçlu olmadığı tespit edilecek olan müvekkili …’ın maaşından kesilen ve alacaklıya ödenen miktarların iadesine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına girecek olan miktarların istirdadına, söz konusu icra takibinn müvekkilleri yönünden iptaline, davalının haksız ve kötüniyetli icra takibi yapmış olmasından ötürü %20 den az olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacılara ödeme emrinin tebliğ edildiğini fakat davacıların yasal süresi içerisinde takibe itiraz etmediğini, davacı vekilinin davayı açmadan evvel arabulucuya başvurduğunu fakat taraflarınca kabul edilmesi halinde arabulucu ücretini davacıların ödemeyi istememeleri üzerine arabuluculukta anlaşma sağlanamadığını, işbu sebeple davanın açılmasında davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, burada kusur atfedilecek tarafın açıkça davacı taraf olduğunu, zira davacıların takibe yasal süresi içerisinde itiraz etmedikleri için takibin kesinleştiğini, davacıların icra dosyasına itirazda bulunmadan davalı müvekkilinin reddi mirastan haberdar olmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla açılmış olan bu davada müvekkilinin kesinlikle kötü niyetinin bulunmadığını, davalının davacıların reddi miras yaptıklarından haberdar olmadığını, haberdar olsa idi davacılara takip yönetilemeyeceğini, bu hususta davacıların müvekkiline yahut taraflarına herhangi bir yazılı veya sözlü bildirimleri de mevcut olmadığını, işbu davanın açılmasıyla müvekkilinin reddi mirastan haberdar olduğunu, davayı kabul ettiklerini, davanın açılmasına taraflarınca sebebiyet verilmemesi ve davalı müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatı, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müvekkili üzerinde bırakılması taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih ve 2020/499 Esas 2021/166 Karar sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibari ile davacılar murisinin davalı tarafa vermiş olduğu bonolar sebebi ile kendileri aleyhine başlatılan kambiyo takibinde , mirası red ettikleri gerekçesi ile borçlu olmadıklarının tespiti ( menfi tespit ) ve haksız olarak ödemek zorunda oldukları bedelin iadesi ( istirdat ) davasıdır. Davalı taraf cevap dilekçesinde davayı kabul ettiklerini ancak yargılamaya kendilerinin sebep olmadığını bu sebeple aleyhlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesini ve yargılama giderinin davacı taraf üzerinde kalmasını savunmuştur. Uyuşmazlığın tespiti sonucunda yargılama; iade edilecek bedelin tespiti, kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı, ve yargılama giderinden davalının sorumlu olup olmayacağı noktalarında toplanmıştır. Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış taraf delilleri aasında bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosya uyap sisteminde getirtilmiş ve dosyamız içine alınmış ve incelenmiştir. Davacıların mirası red kararları ve kesinleşme şerhleri Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/772 E sayılı dosyanından getirtilerek dosyamız içine alınmış ve incelenmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmektedir. Davalı tarafın davacıların mirası red ettiğini takibin açılma aşamasında bilmesi mümkün olmadığından ve davacıların davalı tarafın kötü niyetini ispata yarar delil sunmadıklarından davalının kötü niyet tazminatından sorumlu olmayacağı kanaat edildiğinden davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. Davalı tarafın uyuşmazlık aşamasında davalıların durumuna muttali olduğu davalı beyanlarından anlaşılmıştır. Davalı vekili davacıların uyuşmazlık ücretini ödemek istememeleri sebebi anlaşamadıklarını belirtmek suretiyle takiplerinde haksız olduklarını, davacıların haklı olduğunu ancak anlaşamama gerekçesinin arabuluculuk ücreti olduğunu beyan etmiştir. Bu haliyle arabuluculuk ücretini gerekçe göstererek davacılar ile anlaşmayı ret eden davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderinden sorumlu olacağı kanaatine varılmış olup davacı …’ın maaşından kesilerek davalı taraf aktarılan bedel icra dairesinden sorularak tespit edilmiş ve davacıların bu bedeli iade hakları doğduğu da nazara alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacılara ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davacıların yasal süre içerisinde takibe itiraz etmediklerini, bu sebeple takibin kesinleştiğini, davacı vekilinin davayı açmadan evvel arabulucuya başvuruda bulunduğunu ve taraflarınca arabuluculuk teklifi kabul edildiği halde davacıların arabuluculuk ücretini ödemek istememeleri üzerine arabuluculukta anlaşma sağlanılamadığını, anlaşmaya yanaşmayan tarafın davacılar olduğunu, işbu sebeple davanın açılmasında davalı müvekkilinin her hangi bir sorumluluğunun olmadığını, burada kusur atfedilecek tarafın davacı taraf olduğunu, davacıların takibe yasal süresi içerisinde itiraz etmedikleri için takibin kesinleştiğini, davacıların icra dosyasına itirazda bulunmadan davalı müvekkilinin reddi mirastan haberdar olmasının mümkün olmadığını, arabulucuk görüşmesinde anlaşmaya yanaşmayan tarafın davacılar olduğunu, davalı müvekkilinin alacaklı olmasına rağmen uzlaşmak istediğini ve davacıların kendi paylarına düşen arabulucu ücretini ödemek istemedikleri için uzlaşmamakta direttiklerini, açılmış olan bu davada müvekkilinin kesinlikle kötü niyetinin söz konusu olamayacağını, müvekkilinin davacıların reddi miras yaptıklarından haberdar olmadığını, haberdar olsa idi davacılara takibin yöneltilmeyeceğini, bu hususta davacıların müvekkiline ve yahut taraflarına herhangi yazılı veya sözlü bir bildirimlerinin olmadığını, işbu davanın açılmasıyla reddi mirastan davalı müvekkilinin haberi olduğunu, mahkemenin ön inceleme aşamasından evvel davacıların davasını kabul etmelerine rağmen davalı müvekkilini yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum ettiğini; Davacının davasının ön inceleme aşamasından evvel kabul edildiğini, kabul beyanında yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağının belirtildiğini, buna rağmen Mahkemenin tüm yargılama giderlerinden davalı müvekkilini sorumlu tuttuğunu, karar ve ilam harcından ve dahi tarafların başvurmuş oldukları … Büro, … arabuluculuk nolu dosya gereği sarf olunan giderin tahsilini müvekkili üzerine bıraktığını, vekalet ücretinin müvekkili üzerine bırakılması taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde hüküm kurulduğunu, davanın açılmasına sebebiyet veren olayın, davacının arabulucuk teklifini reddetmesi olmasına rağmen sanki davanın açılmasına davalı müvekkili sebebiyet vermiş gibi değerlendirildiğini;HMK’nın 308. maddesinde: “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.” denildiğini, Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinin;” davayı kabul eden davalı karar ve ilam harcının 2/3’sini ödeyecektir. Kabul delillerin toplanmasına ilişkin ara kararın yerine getirilmesinden önce yapılırsa, tarife ile belirlenen vekalet ücretinin yarısına; daha sonra yapılmışsa tamamına hükmedilir. Kabul ilk celsede gerçekleşirse, karar ve ilam harcının 1/3’ü davalıdan tahsil edilir.” hükmünü içerdiğini; HMK’nın 312/2. maddesinin; “Davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise; yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmeyecektir.” hükmünü içerdiğini beyanla İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih 2020/499 Esas, 2021/166K. sayılı hükmünün istinaf incelemesi sonucu kaldırılmak suretiyle reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo evrakına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı tarafından 02.06.2014 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacılar murisi … aleyhine toplam 191.712,33 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmış, adı geçen borçlunun vefat ettiğinin öğrenilmesi üzerine davalı tarafından icra dosyasından alınan yetki ile çıkarılan veraset belgesine dayanılarak takip davacılara yöneltilmiş ve davacıların süresi içerisinde itiraz etmemeleri nedeniyle kesinleşmiş, davacılar somut dava ile murisin mirasını reddettiklerinden bahisle borçlu olmadıklarının tespitini ve icra dosyasından yapılan maaş haczi nedeniyle tahsil edilen bedellerin istirdadını talep etmiş, davalı taraf ise cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini ve fakat davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını beyan etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Somut dosya kapsamına göre; davacıların, Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/772 Esas, 2017/631 Karar sayılı ve 27.02.2017 tarihli kararı ile murisleri …’ın mirasını reddettikleri ve kararın kesinleştiği, dosyada mübrez arabuluculuk son tutanağına göre taraflar arasında davadan önce yapılan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı, davalının, resmi belge niteliğinde olan tutanakta yer almayan “davacıların arabuluculuk ücretini ödemeyi kabul etmemeleri” sebebiyle anlaşma sağlanamadığına dair iddiasının dinlenemez olduğu, taraflar arasında anlaşma sağlanmadığından davacıların dava açmakta haklı oldukları ve davalı cevap dilekçesi ile davayı kabul etmiş ise de, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden hakkında HMK’nın 312/2. maddesinin uygulanamayacağı, Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden ve HMK’nın 326/1. maddesi uyarınca yargılama giderleri ile vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğu, bununla birlikte Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre dava, davalı tarafça ilk duruşmadan önce kabul edilmiş olduğundan Mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca alınması gereken 13.095,89 TL karar ve ilam harcının üçte birine hükmedilmesi gerekirken tamamına hükmedilmesinin, yine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme tutanağı imzalanmadan giderilmiş olduğundan tarifenin 3. kısmına göre belirlenen 21.869,86 TL vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken tamamına hükmedilmesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır. Bu şekilde kararda alınması gereken karar ve ilam harcının 4.365,28 TL, davacılar lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin ise 10.934,93 TL olarak düzeltilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih ve 2020/499 Esas – 2021/166 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davanın kabulü ile davacıların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından takibe konan 27.08.2013 tanzim 31.10.2013 vadeli 100.000,00 TL bedelli ve 27.08.2013 tanzim 31.10.2013 vadeli 80.000,00 TL bedelli bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davacı …’ın maaşından kesilen 3.297,00 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa istirdatına, 3.297,00 TL Alacağa maaştan kesilme tarihlerinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Kötü niyet tazminatının reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre alınması gereken 13.095,86 TL karar harcının 1/3’üne tekabül eden 4.365,28TL’nin tahsili gerektiğinden peşin alınan 3.273,97 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.091,31 ‬TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından sarf olunan 43,50 TL dosya masrafı ile 3.273,97 TL harç gideri toplamı 3.278,47 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 4-Davacılar lehine ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin üçüncü kısmına göre belirlenen 21.869,86 TL vekalet ücretinin – yine AAÜT 6. maddesi de göz önüne alınarak 1/2’sine tekabül eden – 10.934,93‬ TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-Dava şartı olması nedeniyle tarafların başvurmuş oldukları … Büro, … Arabuluculuk nolu dosya gereği sarf olunan giderin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 6- Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3.333,26‬ TL (59,30 TL + 3.273,96 TL) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00 TL dosyanın posta masrafı olmak üzere; toplam 205,1‬ TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.