Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/866 E. 2021/823 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/866 Esas
KARAR NO : 2021/823 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 25/11/2020
NUMARASI : 2019/53 Esas 2020/614 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, …San Ve Tic. Ltd. Şti. İsimli şirketİN İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ve … vergi kimlik no.su ile 05/05/2006 tarihinde tecil edildiğini ve 11/05/2006 tarihinde ilan edildiğini, müvekkilinin terkin edilen ve ihyasını talep ettikeri … San Ve Tic. Ltd. Şti. İsimli şirkette pay sahibi ve temsile yetkili müdürü olduğunu, şirketin adresinin … Mah. … Sok. No:… Kadıköy/İstanbul olduğunu, bahse konu şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince, 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin edildiğini, şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinme (terkin) ile sona erdiğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için de tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanmasının gerektiğini, şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmadığını ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksız olduğunu, somut dava da tasfiye dışında kalan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Müdürlüğü, II.Grup (Doğaltaş – Mermer) işleme ruhsatı (ruhsat no:54646) olduğundan, usulsüz olarak tasfiye edildiğini, her ne kadar müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu firmaya ait Maden ruhsatı kurumca iptal edilmiş ise de İş bu idari işlem Balıkesir 1. İdare Mahkemesi’nin 2018/59 E. Ve 2019/562 K. Sayılı ilamı ile iptal edildiğini, 6335 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. Maddenin 15.fıkrasında bulunan hüküm gereğince; …Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir şeklinde olduğunu tüm bu nedenlerle 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin olunan … San. Ve Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin ihyasına karar verilerek faaliyetinin devamına, şirketin faaliyetine devam kıstaslarını taşımadığına kanaat getirilmesi halinde (fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla) mevcut mal varlığı değerleri gözetilerek her halükarda şirketin ihyasına, gerektiği taktirde Balıkesir 1. İdare Mahkemesi’nin 2018/59 E. Ve 2019/562 K. Sayılı davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/11/2020 tarih ve 2019/53 Esas – 2020/614 Karar sayılı kararında;”….Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda; her ne kadar davacı vekili dava konusu şirketin taraf olduğu Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin 2018/59 Esas sayılı dosyasını ileri sürmüş ise de incelenen dosyanın dava konusu şirketin 18/02/2015 terkin tarihinden sonra açıldığı görülmüştür. Davacı vekili şirket faaliyetlerinin de devam ettiğinden bahisle ihya isteminde bulunmuş ise da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/13703 Esas, 2018/4721 Karar sayılı ilamı uyarınca şirketin faaliyetlerine devam etmek amacıyla ihya kararı verilemeyeceği anlaşılmış ancak; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7/4.a maddesi gereğince terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkilerine tebliğ edilmesi gerekmekte olup, mahkememizce Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ihyası istenen şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca hangi sebeple münfesih olduğu veya sayılması gerektiğine ilişkin şirkete yada temsilcilerine yapılan ihtar ve tebliğe ilişkin belgelerin çıkartılarak gönderilmesinin istenilmiş, Ticaret Sicil Müdürlüğünce gönderilen cevabi yazı ve ekindeki belgelerden şirketin 18/02/2015 tarihinde Ticaret Sicilinden re’sen silindiği belirtilmiş, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 4/a fıkrası gereğince şirkete ve temsilcilerine ihtar gönderildiğine ilişkin belgeler mahkememize gönderilmiş, ilgili belgeler incelendiğinde söz konusu ihtarın şirket temsilcisine adreste tanınmadığından bahisle tebliğ edilemediği, şirkete gönderilen ihtarın da tebliğ edilemediği anlaşılmakla, dava konusu … San. Ve Tic. LTD. Şirketinin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açık olmakla, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/11/2017 tarih ve 2016/8629 esas 2017/6341 karar sayılı emsal içtihatı da dikkate alınrak, açılan davanın kabulü ile şirketin ihyası ile yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususuyla ilgili yapılan incelemede de, davalı sicil müdürlüğünün şirketin sicilden terkinini usulüne uygun olarak yapmadığı anlaşılmakla, bu durumda mahkeme masrafları ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hakkaniyete aykırı olacağı kanaatine varılarak davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmak suretiyle…”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen …San. Ve Tic. LTD. Şirketinin ticaret sicil kaydının İHYASI ile şirketin yeniden İstanbul Ticaret Sicili’ne tesciline, 2-Tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına ,3-Kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına,4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin yatırılan toplam 44,40 TL hacın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL dava açılış masrafı ile 90,20 TL yargılama masrafından ibaret toplam 185,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin dava konusu işlemi hukuka uygun olduğu halde açılan davanın kabul edilerek müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mevzuat gereğince (ve Mevzuata uygun), dava konusu edilen şirketi sicilden terkin eden müvekkilinin davanın açılmasında, kanun gereği zorunlu işlem tesis eden taraf olmak (yasal hasım olmak) dışında, davanın açılmasına sebep verdiğinden hiçbir biçimde bahis mümkün olmadığını, Diğer yandan, Mevzuat gereğice işlem yapan Müvekkilin yaptığı işleminin de hukuka uygun olduğu ve Mevzuatta, re’sen terkine ilişkin tüm prosedürü yerine getirdiği belirtilmesi gerektiğini, Dava konusu olayda, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığından ve dava konusu re’sen terkin işlemi, re’sen terkin işlemlerine ilişkin geçici m.7 ve buna ilişkin ikincil Mevzuata uygun bulunduğundan; kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan Müvekkili aleyhine, sayın yerel Mahkeme tarafından karar verilerek, müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi; hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede, dava konusu şirketin; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici m.7 ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” gereğince, re’sen terkin kapsamına alındığı ve Mevzuatta öngörüldüğü şekilde tebligat ile ilan prosedürlerinin yerine getirilmesine müteakip de, sicil kaydının resen terkin edildiği anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici m.7 uyarınca, re’sen terkin kapsamına alınan şirketlerin/kooperatiflerin, bu durumun kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren iki ay içerisinde, münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak, buna ilişkin ispat edici belgeleri, müvekkiline ibraz etmesi ya da bu kapsama alınan şirketin/kooperatifin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde, aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi ve ayrıca, mezkur hüküm kapsamına giren şirketin/kooperatifin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde (Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından, bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından), buna ilişkin yazılı beyanın, müvekkili Müdürlüğe verilmesi gerekmekte olduğunu, Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından, dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde, (dava konusu)ilgili şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulmuştur. Ancak, bu ihtara rağmen, dava konusu şirket, yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Müvekkili, re’sen terkin kapsamına giren dava konusu şirkete ve şirket yetkilisine Mevzuat gereğince ve buna uygun bildirimler (ihtar) gönderilmiş ve fakat şirketin sicil kayıtlarındaki adreslerine gönderilen ihtar yazıları, adreste tanınmamaları gerekçesi ile iade edildiğini, Firmaya yollanan ihtar 28/11/2014 tarihinde adreste tanınmadıkları için iade edildiğini, mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatlar eksiksiz yapıldığını, Buna göre de mahkeme kararında belirtildiği gibi gerekçeli tebligatın eksik yapılması söz konusu olmadığı ve bu bakımdan da bir an için dava kabul edilse, müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, Gönderilen ihtarda da, davaya konu şirket gibi re’sen terkin kapsamındaki şirketlere gönderilen “re’sen terkin kapsamına alınan şirket(ler)in, kendilerine yapılan tebligattan itibaren iki ay içinde, münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak, buna ilişkin ispat edici belgeleri, müvekkili Müdürlüğe ibraz etmeleri ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde, aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunmadığına ilişkin yazılı beyanı, müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiği ifade edildiği, tüm bu tebligatlara ek olarak, ayrıca, dava konusu şirketin terkin edileceği hususu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici m.7/f.4-a kapsamında bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte Ticaret Sicilİ Gazetesinde ilan da edildiğini, Diğer yandan; işbu ilanın da, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkil tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın ( bildirimin), dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmek mümkün olamayacağını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.7/f.4-a’da, “Kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirkete veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollandığını, yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderildiğini, ilan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinin otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri yerine yapılmış tebligat yerine geçer.” denilmek suretiyle, ilgiliye ihtarın ulaşmadığı durumlarda, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının, ilan tarihinin otuzuncu günü itibariyle, 7201 sayılı Tebligat Kanununa uygun bir bildirim olduğu hususu vurgulandığı, buna göre de, mezkur hüküm gereğince, davacının kendisine, müvekkili Müdürlük tarafından yapılan bildirimler (ihtarın), dava konusu şirkete ulaşmamış dahi olsa, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının Tebligat Kanuna uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve re’sen terkin sürecinde bir eksiklik bulunmadığının tespiti gerektiğini, buna göre de, ilanın bulunması karşısında, müvekkilinin eksik bir işleminden bahis dahi mümkün olmadığını, Bu noktada devam eden davası olan şirketler hakkında işlem yapılamamasının da ancak bu hususun müvekkiline bildirilmesi ile mümkün olabilecek nitelikte olduğu belirtilmesi gerektiği, Buna göre dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede devam eden davası bulunduğuna ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığını, Kaldı ki taraf teşkilinin sağlanması istenen, yani huzurdaki davanın sebebi olan davada şirket re’sen terk edildikten çok sonra açılmış olup, bu bakımdan da re’sen terk işlemi sırasında derdest bir dava olmadığından müdürlük tarafından derdest davası bulunan şirketlerin silinemeyeceğine ilişkin düzenlemeye aykırı bir işlem yapılmadığını, nitekim Yargıtay içtihadı da re’sen terk sonrası açılan davaların geçici mad.7 hükümlerine aykırılık teşkil etmediği ve müvekkili müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine yüklenemeyeceği şeklinde olduğunu, Müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün, re’sen işlem yapma yetkisinin, kanunda açık bir biçimde düzenlenmiş hallerde bulunması ve fakat bu istisnai haller dışında, bir mahkeme kararı bulunmaksızın tescil edilmiş herhangi bir olguyu değiştirmesinin, Mevzuat gereğince mümkün olmamasına (ve dava konusu olay bakımından da re’sen işlem yapma yetkisi bulunmamasına) binaen; dava konusu şirketin sicil kaydını, Mevzuata uygun biçimde re’sen terk eden Müvekkili, dava konusu şirketin kaydını, herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın açamayacağını, müvekkilinin mevzuata uygun biçimde, kanun gereğince re’sen terkin edilmesi gereken dava konusu şirketi, hukuka uygun biçimde terkin ettikten sonra, herhangi bir mahkeme kararı bulunmadan yeniden (re’sen) tescil etmesi hukuken imkânsız olduğu, zira dava konusu şirketin sicil kaydının re’sen müvekkili tarafından açılmasına ilişkin yetkisi bulunmadığını, nitekim, anılan geçici m.7’de, bu şirketlere karşı ihya davası açılabileceği düzenlendiğini, kısaca; müvekkilinin re’sen terkin ettiği şirketleri, herhangi bir mahkeme kararı bulunmadan, yeniden tescil etmesi mümkün olmamakla; yani müvekkilinin re’sen terkin ettiği şirketlerin yeniden sicil kaydının açma konusunda herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmadığını, bunun sonucu olarak da; işbu dava konusu olaya ilişkin, müvekkilin sulh olması hukuken imkansız olduğunu, Sonuç olarak; davacının derdest dava dosyası bulunduğuna dair sicil kayıtlarına intikal eden hiçbir bildirimi bulunmamasına ve zaten, dava konusu şirketin ihyası karar verilmesine neden olan davanın da, şirketin kaydı silindikten sonra açılmış olmasına rağmen ve işbu hususlar değerlendirilmeden karar verilmesi ve yine, dava konusu şirketin kaydının silinmesine ilişkin sorumluğu bulunan şirket yetkililerinin (İdare Mahkemesindeki davanın açılmasına neden olan ve şirketin re’sen terkin kapsamına alınması ile bu sürecin durdurulmasına ilişkin hiçbir şey yapmayan şirket yetkililerinin) basiretli tacir gibi davranmadığı ve hatta, huzurdaki davayı, ihya davası açmak için ilgili geçici m.7’de öngörülen beş yıllık süre içinde açmadığı dahi gözetilmeksizin, Mevzuat gereğince yapması gereken işlemleri eksiksiz yapan Müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırıdır; bu nedenle de, işbu kararın bozulması gerektiğini, Davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkil, “yargılama giderleri”nden ve “avukatlık ücreti”nden sorumlu tutulayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın açılmasına neden olmayan müvekkil aleyhine yüklenen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK geçici 7. maddesi gereğince resen terkin edilmiş bulunan şirketin, ihyası talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 587931-0 sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … San. Ve Tic. LTD. Şirketinin ticaret sicil kaydının ihyası ile şirketin yeniden İstanbul Ticaret Sicili’ne tesciline, kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkili kurumun, “yargılama giderleri”nden ve “avukatlık ücreti”nden sorumlu tutulayacağına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Dosya arasında bulunan ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, dava konusu ihyası istenen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici m.7 ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. Maddesi (1-b) bendi uyarınca sicil kaydının 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır.Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK geçici 7.madde kapsamında yükümlendiği işlemleri nasıl yerine getirileceği TTK geçici 7.maddesinin 4. Fıkrasında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. TTK geçici 7/4-a maddesine göre: Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır. Somut davada davalı kurumun, TTK geçici 7/4-a maddesinde öngörüldüğü şekilde ihyası istenen şirketle birlikte şirket yetkilisi … eksiklerini gidermeleri aksi takdirde sicilden terkin edilecekleri yönündeki ihtarın tebliğe çıkartıldığı , tebligatların muhatabın adreste tanınmadığı belirtilerek bila tebliğ iade edildiği ve yapılan ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderildiği ve 17/11/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tesbit edilmiştir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Mahkemenin gerekçesinde belirttiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/8629 Esas- 2017/6341 Karar sayılı ilamında, TTK’nin geçici 7. maddesinin 4/a fıkrasında gösterildiği gibi ayrıca ilgililere ihtar gönderildiğine ilişkin bir belge sunulmadığı belirtilmiş olup somut olayda ilgililere ihtarın tebliğe çıkartıldığı, muhatabın adreste tanınmadığı belirtilerek bila tebliğ iade edildiği ve yapılan ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderildiği ve 17/11/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tesbit edilmekle söz konusu Yargıtay ilamının somut olayla örtüşmediği tesbit edilmiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğünün ihyası istenen şirket hakkında TTK geçici 7/4-a maddesinde öngörülen hususları gereğiyle yerine getirdiği, bu durumda davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak; açılan davada bir kusuru bulunmayan davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım konumunda bulunmasına göre, davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usule aykırı olmakla, davalının istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve Dairemizce yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2020 Tarih ve 2019/53 Esas – 2020/614 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden hüküm kurularak;1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen … San. Ve Tic. LTD. Şirketinin ticaret sicil kaydının İHYASI ile şirketin yeniden İstanbul Ticaret Sicili’ne tesciline, 2-Tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına ,3-Kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90, TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Bakiye gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı olmak üzere toplam: 199,60.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) kesin olarak oy birliği ile karar verildi.