Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/865 Esas
KARAR NO : 2021/837 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/494 Esas – 2020/574 Karar
TARİH: 26/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalıya kullandırılan kredilerin geri ödemeleri bakımından temerrüde düşmesi sebebiyle kredi hesaplarının Beyoğlu …. Noterliğinin 12.12.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiğini, hesap kat ihtarından sonra davalının kredi borçlarını ödemediğini ve temerrüdün devam ettiğini, alacaklarının tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinın, davacı bankayla ticari kredi ilişkisine girmediğini, davacıya bir borcu olmadığını, nitekim icra dosyasında da kredi sözleşmesinin bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, ayrıca kat ihtarına da itiraz etiklerini, davacı tarafın icra takibine konu ettiği hadisede 2001 yılına ait borç dökümünden bahsedildiğini, bugün itibariyle bir an için kredi ilişkisinin varlığı kabul edilse bile zaman aşımına uğradığını, davacı tarafından Beyoğlu …. Noterliğinden gönderilen 12.02.2013 tarih, … yevmiye nolu kat ihtarı ekinde yer alan hesap ekstresinde, 06.08.2003 tarihli geri ödeme açıklamasında, 10.45 TL’nin ödenmiş gibi gösterildiğini, taraflarından böyle bir ödemenin olmadığını, bunun aleyhlerine oluşturulmaya çalışılan kötüniyetli bir kayıt olabileceğini, icra dosyasına borç doğumunu gösteren herhangi bir onaylı belge ve sözleşmenin ibraz edilmediğini ve davacı yana herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine, davacının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/10/2020 tarih 2017/494 Esas – 2020/574 Karar sayılı kararında;” davanın, genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan bakiye alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde, yapılan ilamsız icra takibinin borcun tamamına ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği, yetkili icra müdürlüğü’nün adresinin bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü olduğunun bildirildiği, itirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun olarak başlatılıp, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durdurulmuş olması ve davanın da bir yıllık süre içerisinde açılmasının gerekli olduğu, bu koşulların, itirazın iptali davasının zorunlu dava şartlarına ilişkin koşullarını oluşturduğu, somut olayda, davacı-alacaklı yanca her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak icra takibi başlatılmış ise de, gerek temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye ve gerekse temlik alan davacı … Varlık şirketine verilen kesin süreye rağmen, Genel Kredi Sözleşmesinin sunulamadığı, temlik eden davacı bankaya yazılan müzekkereye verilen cevapta da, Genel Kredi Sözleşmesine tüm aramalara rağmen ulaşılamadığının bildirildiği, ayrıca davalı yanca da, gerek icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde ve gerekse mahkememize sunulan cevap dilekçesinde, davacı bankayla ticari kredi ilişkisine girilmediğinin, davacıya herhangi bir borçlarının olmadığının beyan edildiği ve böylece somut olayda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanamadığının anlaşıldığı, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralının uygulanacağının, aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. Maddesi ve bu maddenin atfıyla 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi hükümlerinin uygulanamayacağının anlaşıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesine göre de, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirleneceğinin düzenlendiği, 6100 sayılı HMK’nın 6. md.’sine göre de; genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun hüküm altına alındığı ve davalı/borçlunun yerleşim yerinin de İstanbul/Maltepe ve dolayısıyla da yetkili icra müdürlüğünün İstanbul icra dairelerinin yetki alanı dışında kalan İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğu anlaşıldığından, davacı tarafından açılan davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen kararın yerinde olmadığını, Yerel mahkemece 26/10/2020 tarihli kararın gerekçesinde takibe dayanak teşkil eden kredi evrakının temlik eden … A.Ş. tarafından dosyaya sunulamadığını, müvekkili şirkete süre verilmiş olmasına rağmen müvekkili şirket tarafından da kredi sözleşmelerinin sunulamadığı ve temlik eden … A.Ş. tarafından kredi sözleşmesine tüm aramalara rağmen ulaşılamadığına dair yazı gönderilmiş olması sebebi ile taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanamadığından bahisle davanın reddine dair karar verildiğini, mahkemece dava dosyasında eksik görülen hususların temlik eden bankanın ticari defterlerinden bilirkişi marifeti ile incelenmediğini, temlik eden bankanın kredi sözleşmelerini sunamamış olması nedeni ile aradaki kredi ilişkisinin yok sayıldığını, her ne kadar davacı yanın davasına dayanak teşkil eden belgeleri mahkemeye ibraz etmesi gerekmekte ise de delil listesinde yer alan delillerin celbi ve tarafların üstün yararları doğrultusunda dava dosyasında yer alan eksikliklerin giderilmesi amacı ile yerel mahkemenin gerekli gördüğü kurumlara müzekkere yazarak sonuç alınmaması halinde ise bilirkişi marifeti ile yerinde inceleme yaparak bilgi edinmesinin mümkün olduğunu, temlik eden banka tarafından davaya dayanak teşkil eden takibe geçilmeden önce Beyoğlu …. Noterliğinin 12.12.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesap kat edildiğini, hesap kat ihtarnamesi ile davalı borçluya ne kadar ödemesi kaldığını gösterir hesap özetinin gönderildiğini, Davalı tarafından da beyan edildiği üzere söz konusu ihtarname ekinde yer alan hesap özetinde davalı borçlunun ödemiş olduğu bir miktar bulunduğunu sadece bu durumun incelemesinin yapılabilmesi taraflar arasındaki hesap hareketinin somutlaştırılabilmesi amacı ile yerel mahkemece araştırılma yapılmaksızın davanın usulden reddine dair verilen kararın yerinde olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı (temlik eden banka), davalı ile aralarında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek davalı borçluya kat ihtarnamesi gönderilmesine rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş , mahkemece yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip yapılması dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu takip genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredi alacağına dayanmaktadır. Davalı borçlu hakkında yapılan takibe süresinde yetki ve borçlu olmadığına dair itirazda bulunarak takibi durdurmuştur. Davalı borçlu takibe itirazında ve davaya cevabında davacı temlik eden banka ile arasında her hangi bir kredi sözleşmesi bulunmadığını belirterek akdi ilişkiyi reddetmiştir.İtirazın iptali davasının dava şartlarından birisi de yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış takibe süresinde itiraz edilmesi ile takibin durmuş olmasıdır. Takibe itirazda icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise mahkemece öncelikle yapılacak iş icra dairesinin yetkili olup olmadığını tespit etmektir.İspat külfeti davacı da olup, akdi ilişki reddedildiğinden öncelikle akdi ilişkinin ispatlanması gerekmektedir. Davacı, temlik eden banka ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi yapıldığını ispatlayamamıştır. Temlik eden bankaya yazılan yazıya verilen yanıtta takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı belirtilmiştir. Buna göre taraflar arasında sözleşme bulunduğu davacı tarafça ispatlanamadığından İİK 50. Maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK’nın 6. Maddesine göre yetkili icra dairesi davalının takip yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Davalının yerleşim yeri İstanbul Anadolu yakasında bulunduğundan takipte yetkili icra dairesi İstanbul Anadolu İcra dairesidir.Yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir takip bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcının, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5Artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/06/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.