Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/863 E. 2023/1052 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/863 Esas
KARAR NO: 2023/1052 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/800 Esas – 2020/735 Karar
TARİHİ: 10/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkisi kurulduğunu, C/H ekstresinin tahsil edilememesi üzerine davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile takibe başlatıldığını, ancak borçlu davalının borcu olmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında ve dava dilekçesine ek olarak sunulan davalı şirket adına kesilen fatura, sevk irsaliyesi fotokopileri, E-Mail yazışmaları ve davalı şirket tarafından imzalanan mutabakat mektubundan da anlaşılacağı üzere davalı şirketin 10.058,64 TL müvekkili şirkete borçlu olduğunu, icra takibi öncesi ve sonrasında davalı borçlunun borcunu ödememekte ısrar ettiğini beyanla davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20′ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafça sunulan sevk irsaliyesine ve mal teslimine ilişkin iddialara itiraz ettiklerini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince malın teslim edildiğinin kabul edilmesi için sevk irsaliyelerini imzalayan kişilerin malı teslim almaya yetkili kişiler olup olmadığının araştırılması gerektiğini, itirazlarının bu kapsamda değerlendirilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafça müvekkili şirket temerrüde düşürülmeden faiz talep edilemeyeceğini, temerrüt şartları oluşmadığından faiz taleplerinin reddinin gerektiğini beyanla davanın tüm talepler yönünden reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 10/11/2020 tarih ve 2018/800 Esas 2020/735 Karar sayılı kararında; “Dava, fatura alacağı nedeniyle İİK 67. maddesi kapsamında açılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalı faturaların gönderildiğini, davalının faturaları ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi). Eldeki dosya bakımından, davalı tarafça ticari ve akdi ilişki inkar edildiğinden, öncelikle davacı tarafça, davalı ile arasındaki ilişkinin sonrasında da dava konusu alacağın miktarının yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun ve alacaklı olduğunun ispat yükü davacı taraftadır.Her ne kadar davalı, davacı ile aralarında akdi veya cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, dosyaya konu fatura sebebiyle davacıdan herhangi bir mal veya hizmet almadığını beyan etmiş ise de; mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen alacağının (faturaların) davalı ve davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça talep edilen fatura alacağına ilişkin hizmeti/malı kabul edip kendi ticari defterlerine işlediği anlaşılmaktadır. O halde her ne kadar davalı, davacı ile arasındaki akdi ve ticari ilişkiyi inkar etse de; davalının faturaları kendi ticari defterine işlemesi sebebiyle dosyaya konu faturalardaki hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD. 2018/2293 Esas 20194962 Karar sayılı ilamı, İstanbul BAM 12. HD. 2020/1062 Esas 2020/972 Karar sayılı ilamı) Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki akdi ve ticari ilişkiyi ispatla dosyaya konu alacağa hak kazandığını yöntemince ispat ettiği, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı, davalı temerrüde düşürülmediğinden davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, 9.525,60-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin devamına, davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz (533,04 TL) talebinin reddine karar verilmiştir. İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. (Adem Albayrak/Cihat Arslan, Asliye Hukuk Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara 2016 basım, sf; 1287 ) Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı (Yargıtay 9. HD. 12.10.2020 tarih 2016/26775 Esas 2020/11341 Karar sayılı ilamı) üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı yanın sunmuş olduğu sevk irsaliyeleri davacının iddialarını ispatlar nitelikte olmamakla birlikte yerel Mahkemece bu hususuta araştırma yapılmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak karar verildiğini, huzurdaki dava ticari uyuşmazlıktan kaynaklanmakta olup davacı tarafın malın tedarik edilmiş olmasına rağmen bedelinin ödenmediği iddiasında bulunduğunu, bedelinin ödenmediği iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla her ne kadar davacı taraf dosyaya sevk irsaliyeleri sunmuş olsa da sunulan irsaliyelerin malın teslim edildiği yönünde delil oluşturmadığını, sevk irsaliyelerinin bir kısmının imzasız olduğunu, bir kısmını imzalayanların müvekkili şirket ile bağlantıları olmayan kişiler olduğunu, kalan kısım için sevk irsaliyesinde imzası yer alan kişilerin müvekkili şirket nezdinde malı teslim almaya yetkili kişiler arasında yer almadığını, malın sevk irsaliyesi ile birlikte gönderilmesi ve sevk irsaliyesinin malı teslim almaya yetkili kişilerce imzalanması halinde malın tesliminin tahakkuk etmiş olduğunu, bu hususta Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da malın teslim edildiğinin kabul edilebilmesini, sevk irsaliyesini imzalayan kişilerin malı teslim almaya yetkili kişiler olup olmadığının araştırılmasına bağladığını;İstinaf başvurusuna konu olan gerekçeli karardan ve yargılamanın safhalarından anlaşılacağı üzere yerel Mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak karar verildiğini, yargı kararlarında yer verildiği üzere, sevk irsaliyelerini imzalayan şahısların şirket yetkilisi olup olmadığı değerlendirilmeksizin, karar verilmesinin mümkün olmadığını, yerel Mahkemece malın tam ve eksiksiz olarak teslim edilmediğine dair itirazlarının dikkate alınmadan ve irsaliyede imzası yer alan kişilerin teslim almaya yetkili kişiler olup olmadığı araştırılmadan verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olarak düzenlenerek hükme esas alındığını, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu işbu dosyasında 30.02.2020 tarihinde bilirkişi raporu tanzim edildiğini, haksız ve dayanaksız olarak düzenlendiği kanaatinde oldukları bilirkişi raporuna itirazlarını sunmuş olsalar da yerel Mahkemece bu itirazların dikkate alınmadığını, davacı yanın taleplerine yönelik karar verilebilmesi için öncelikle davacı yanın iddialarını ispatlaması gerektiğini, davacı yanın malın müvekkili şirkete teslim edildiği iddiasını ispata yarar bir delilin yargılamanın hiçbir safhasında bulunmamakla birlikte tanzim edilen bilirkişi raporunda da bu hususta bir inceleme yapılmadığını, Yerel mahkemece oluşturulan gerekçeli kararda; ”davacının, davalı ile arsasındaki akdi ve ticari ilişkiyi ispatla dosyaya konu alacağa hak kazandığını yöntemince ispat ettiği” ifadesine yer verilmiş olsa da davacının malın teslimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğine yönelik her hangi bir ispatın söz konusu olmadığını, teslim edildiği iddia edilen mallara ilişkin düzenlenen sevk irsaliyelerinin bir kısmında imzaları yer alan şahısların, malları teslim almaya yetkili olup olmadığı hususuna raporda yer verilmediğini, bu sebeplerle sundukları bilirkişi raporuna itirazların Yerel mahkemece değerlendirilmeden eksik ve hatalı olarak tanzim edilen rapora dayanılarak karar verildiğini, yerleşik Yargıtay kararlarından anlaşılacağı üzere bilirkişi raporuna karşı itirazlarına yönelik bir değerlendirilme yapılmaksızın oluşturulan gerekçeli kararın hukuka uygunluğundan bahsedilemeyeceğini beyanla İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/800 Esas ve 2020/735 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı toplam 10.058,64 TL alacağın tahsili talebiyle icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, davacı somut dava ile itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf davacının sunduğu sevk irsaliyelerini kabul etmediklerini, takipten önce temerrüdün gerçekleşmediğini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Tek başına fatura düzenlenmesi alacağın ispatı için yeterli değildir. Fatura içeriği malın teslim edildiğinin/hizmetin verildiğinin, düzenleyen tarafça ispat edilmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Ek cümle: 22/7/2020-7251/23 md.) veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre; ticari defterler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda, tarafların usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerinde davalı adına düzenlenen takip konusu faturaların kayıtlı ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 9.525,60 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, buna göre davalı tarafından faturaların tebliğ alınmış olduğu ancak süresi içinde faturalara itiraz edilmediği, davacının takipte talep ettiği 9.525,60 TL asıl alacağını HMK madde 222’de sayılan şartları sağlayan ticari defter ve kayıtları ile ispat ettiği ve davalı tarafından malların teslim edildiğine yönelik karinenin ve ticari defterlerde yer alan kayıtların aksini ispata yarar herhangi bir kesin delilin sunulmadığı, bu nedenle sunulan sevk irsaliyelerinde yer alan isim ve imzaların davalı çalışanlarına ait olup olmadığının incelenmesinin sonuca bir etkisinin olmadığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 650,69 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 163,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 487,69‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.