Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/862 E. 2023/1496 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/862 Esas
KARAR NO: 2023/1496 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/176 Esas – 2019/100 Karar
TARİHİ: 12/02/2019
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin yaklaşık 70 yıllık bir süredir, Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sanayi oluşumlarından biri olan … şirketler grubuna bağlı bir grup şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı taraf … plakalı … ikinci el otomobili 15/07/2015 tarihi itibariyle müvekkil şirketin kullanılmış oto bölümünden satın almış olup, satın alım sırasında araca ilişkin onarımı yapılmış kısım ve işlemler kendisine açıklanmak ve yazılı beyanı alınmak suretiyle anılan satış işlemi gerçekleştirildiğini, satış işleminden yaklaşık 1 yıl kadar sonra aynı aracı müvekkil şirkete satmak için başvuran karış tarafın kendisine verilen fiyatı beğenmeyerek kabul etmediğini, teklif edilen fiyatı büyük bir öfke ile karşılandığını, kendi eliyle her türlü can ve mal güvenliği ile trafiği tehlikeye sokmak suretiyle yaktığını, yaktığı aracı diğer davalı …’a ait kamyonete yükleyerek üzerinde “BU ARAÇ AVCILAR …OTO 2. EL DEPARTMANI TARAFINDAN AYIBI GİZLENEREK TARAFIMIZA SATILMIŞTIR. AYIBI TESPİT OLUNCA PROTESTO AMAÇLI YAKILMIŞTIR.” yazılı pankartla dolaştırdığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu fiilin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin men’ine, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının sebebiyet verdiği zararlardan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, mahkemenin görevsiz olduğunu, tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, esas yönünden davalı … in tüketici olarak davacıdan araç satın aldığını, aracın ayıplı olduğu halde ayıbın gizlenerek satıldığını, bu nedenle satıcı personelin alay ettiğini ve orada bir olay gerçekleştiğini, oradaki çalışanlara davalının 5 bin lira fırlattığını, bu olaylardan sonra haksız tahrik nedeniyle içinde bulunan davranış ve tutum ile kendisine yapılanların hazmedemeyen davalının arabayı yaktığını, davacının personelinin umurmasaz ve küçümser tavırlarının olaylı körükleyerek büyüttiğünü, öncelikle görevsizlik kararı ardından esastan reddini talep etmiştir. Davalı …’ın usulüne uygun tebligata rağmen yasal cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/02/2019 tarih 2017/176 Esas – 2019/100 Karar sayılı kararında;”Dava, haksız rekabetten kaynaklı haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespiti, önlenmesi (men’i) maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.Dava tarihinden önce davacı tarafça ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş olup, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/153 değişik iş sayılı dosya kapsamında 07/02/2017 tarihli karar ile; davalı tarafın … plakalı bir kamyonet üzerine yükleyerek trafikte gezmek suretiyle … plaka sayılı araç üzerine ve etrafına astığı “BU ARAÇ AVCILAR … OTO 2. EL DEPARTMANI TARAFINDAN AYIBI GİZLENEREK TARAFIMIZA SATILMIŞTIR. AYIBI TESPİT OLUNCA PROTESTO AMAÇLI YAKILMIŞTIR.” yazının kaplanması işleminin ihtiyati tedbir ile durdurulmasına davacı şirketin ticari itibarını zedeleyip kötüleyecek şekilde tüm yazıların ve işaretlerin … plakalı çekici kamyonetten ve … plakalı araçtan ihtiyati tedbir ile sökülmesine karar verilmiştir. Tarafların sunduğu delil ve belgeler dosya içerisine alınmış; davalı tarafın bildirdiği tanıklar usulüne uygun olarak davet olunarak beyanları tespit edilmiştir. Davalı … duruşmadaki beyanında; ben davacı olmam gereken yerde davalı oldum, aracı iş yerinin önünde ateşe verdik, bana zaten yak dediler, kendin yakabilirsin diye söylediler, aracın iç aksamı tamamen yandı, araç kullanılamaz durumdadır, demiştir.6102 sayılı TTK m.55/1-a (1.bent) hükmü çerçevesinde başkalarının veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, haksız rekabet hallerinin başlıcalarındandır. Somut olayda, davalılar, gerekmediği halde davacının satış ve pazarlama faaliyetini yürüttüğü ürünü ve davacının kendisini kötüleyici beyanlar içeren ifadeleri herkese açık alanda afiş kullanarak ve ateşe verdiği aracın üzerine asarak teşhir edilip sergilenmesi şeklindeki eylemleri ile haksız rekabette bulunduğu anlaşılmakla; haksız rekabetin men’i ve tespitine ilişkin taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin talebin somut olayın özellikleri gözetildiğinde yerinde olmadığı anlaşılmakla bu talebin reddine karar vermek gerekmiş, davacının manevi tazminat isteminin ise usul ve yasaya uygun olduğu, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin aynı zamanda 4721 sayılı TMK m.24, 25 hükümleri çerçevesinde ticari itibarını ve bu suretle kişilik haklarının ihlal ettiği anlaşılmakla uygun bir manevi tazminata hükmetmek gerekmiş, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, meydana gelen haksız rekabet eyleminin gerçekleştiriliş şekli ve davalıların kusur durumu, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Davacının haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat talebinin açıklatılması için 6100 sayılı HMK 119/1-ğ, 119/2, 198 maddeleri uyarınca kesin süre verilmiş ancak verilen kesin süre içerisinde maddi zarar kalemlerine ilişkin olarak açıklamada bulunulmadığı ve bu zarara ilişkin iddiaların somutlaştırılmadığı anlaşılmakla davanın maddi tazminat talebi yönünden açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile, “1-Davacının haksız rekabeti tespiti ve men’ine ilişkin taleplerinin KABULÜ ile davalıların … Plaka sayılı … marka otomobilin ateşe vermesi, yakması ve ardından üzerine “bu araç avcılar borusundan 2.el departmanı tarafından ayıbı gizlenerek tarafımıza satılmıştır” ibareli bez afiş ile teşhir edilip sergilenmesi şeklindeki davalılara ait eylemin haksız rekabet teşkil ettiği tespiti ile men’ine,2-Davacının haksız rekabet sonucu olan maddi durumu ortadan kaldırılmasına ilişkin talebinin REDDİNE, 3-Davacının maddi tazminat talebi yönünden davanın HMK md.119/1-ğ, 119/2 maddeleri uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,4-Davacının manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile 20.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihi olan 22/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı Davalı … vekili, Davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda ve Davacı … A.Ş. Vekili tarafından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili 16/12/2020 tarihli istinaf dilekçesinde özetle, yetki itirazlarının dikkate alınmadığını; davacının ikameti, davalıların ikametleri Avcılar bölgesi olup, dava dosyasının davaya bakmaya yetkili Küçükçekmece Adliyesinde görülmesi gerekirken yasaya aykırı olarak İstanbul Adliyesinde görüldüğünü, Davada taraflardan sadece davacı tacir olup, davalı tüketici konumunda olduğunu; davaya konu olay da Tüketici Kanunu muhtevasından kaynaklanan, alım satım ilişkisinden çıkmış olduğundan; davanın yetkili Küçükçekmece Tüketici Mahkemesinde açılması gerektiğini; bu yüzden yetkisiz yerde açılmış olan dava dosyasının, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca Tüketici Mahkemesinde görülmeyen dava kararının, görev iş bölümü yasa amir kurallarına uyulmadığından mutlak butlan ile sakıt olduğunu, Davacı tarafın ticari hile satış işlemi yaptığını;Davacının, … plakalı … plakalı aracı, 15.07.2015 tarihinde satın aldığını; davalının, aynı aracı tekrar bir üst modeli ile değiştirmek için geri alımının yapılmasını istediğinde de davacı şirket … A.Ş.’nin personelinin, satmış oldukları aracın esasen arızalı olduğunu beyan ederek ve aracı sattıkları zaman arıza ve hasar kaydına dikkat etmediklerini beyan ederek müvekkilinden aracı ucuza almaya çalıştıklarını, Davacı tarafın hile ile aracın satışı sırasında aracın hasarlı olduğunu sakladığı bilgisini davalı tanıklarının da ifadelerinde söylediklerini, İncelemenin sonucunu bekleyen …’in görüştüğü bir … çalışanı, itirazı kabul etmeyeceklerini ve müvekkili için de: “Bu adam da 5.000.-TL’lik adammış” diyerek arkasından alay etmiş olduklarını söyleyerek davalı …’in rencide olmasına ve üzülmesine sebep olduklarını; bu durumu da şirketin bir çalışanının, birlikte mesai yaptıkları arkadaşlarının alay ettiklerini ve hasarlı araç satmış olduklarını da kabul etmediklerini davalı …’e bildirdiğini;davalı müvekkili … de …’a giderek kendisi ile alay eden personelin üzerine 5.000.-TL fırlatarak onların yapmış oldukları saygısızlığı kabul etmediğini, hem hasarlı aracı kendilerinin gizleyerek satmış olduklarını ve hem de arkasından hakaret ederek aşağılayamayacaklarını söyleyerek orayı terk ettiğini; söz konusu paranın halen davacı … A.Ş. kasasında emanete alınmış durumda olduğunu, Aracın yakılmasından sonra da davacı şirketten, hasarın giderilerek kendisinden özür dilenmesini istediğini, bu konuda davacı şirkete önce Noter’den İhtarname (Edirne … Noterliği 03.11.2016 tarih … yevmiye numaralı) gönderdiğini ve hiçbir şekilde cevap alamayınca da çiğnenen onuru ve süregelen problemin çözümü için şirket yöneticilerinin dikkatini çekmek için şirket çevresinde yanmış arabasını pankart ile gezdirdiğini, Bu durumun açıklama özetinin, Noter ihtarında açıkça okunmakta olduğunu; davacı şirket personelinin çözüm odaklı ve basiretli bir tacire yakışır ekilde davranış izleyebilseydi, olayın tatlıya bağlanarak çözüleceğini; oysa davacının personelinin umursamaz ve küçümser tavırlarının, olayları körükleyerek büyüttüğünü; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2009/11362 Esas – 2011/3864 Karar sayılı emsal kararında; “Olayın özellikleri dikkate alındığında, olayın iddia edildiği gibi başkalarını ya da onların mal, hizmet ve faaliyetlerini yanıltıcı ve yanlış beyanlarla gereksiz yere kötülemek olmadığı, aksine kendisine ayıbı gizlenerek satılan aracını değiştirmek isteyince de kendisinden haksız parasal indirim yapılması ve üzerine de ağır haksız tahrik oluşturabilecek derecede aşağılama ve sorumsuz tavırlar ile hafife alma vardır.” denildiğini, Yargıtay’ın, emsal kararlarında dava konusu olaydaki gibi haksız tahrik olmadığı halde “davacının ürününü ve kendisini kötüleyici beyanlar içeren ifadeleri, konu ile ilgili olan kişilerin ulaşabileceği ortamda kullandığına ve davacı firmaya isnat ettiği iddiayı ispatlayamadığına göre, davalının eyleminin değinilen madde anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinin kabulü ile davaya devam olunarak karar verilmesi gerekirken” diyerek davacı şirkete yöneltilmiş olan iddiaların ispat edilebilirliğini aradığını,Davalının da noterlikten göndermiş olduğu ihtarnamede açıkça;” Bu satış işlemine konu ikinci el oto, gerçek gizlenerek, ayıplı (hasarlı) satış ile tarafıma satışının yapılmış olduğunu daha sonra şirket personelinin “yanlışlık oldu” beyanı ile öğrenmiş oldum. Buna rağmen yanlışlık olabilir diyerek anlayışla karşıladım ve sorun haline getirmedim. Ürünün Gerçek Gizlenerek, Ayıplı (hasarlı) Olarak Tarafıma Satışının Yapılması, Şirketin Hatasını ve Ayıbını Kabul Etmek, Tamir Etmek Yerine, Çalışan Personel Tarafından Ahlaka Aykırı, Küstahça Aşağılanmam,nedeniyle yapılan ve şirket sorumlu müdürlerinin dikkatini çekme amaçlı ve neticede çözüm arayan çaresizlikten kaynaklanan davranışlardır.” şeklinde beyanda bulunduğunu, Aracın davacı şirket nezdindeki araç ve satış dosyası ve davacı şirkette bulunan ve müvekkilinden gizlenen TRAMER kayıtları ve dosyaya istenmiş olan delillerinin, eksik olarak dosyaya celp edilmediğini, İleri sürerek; öncelikle kararın yetki ve görev yönünden kararın kaldırılmasına; davada delillerin eksik toplanması ve toplanmış delillerde özellikle davacı tanıklarının “aracın hasarlı olduğunu bilemeden satmışız” ikrarına ragmen delillerin hatalı değerlendirilmesi ve re’sen tespit edilecek nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, dava masraf ve vekalet ücretinin de haksız olan davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …vekili 11/01/2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle, yetki itirazlarının dikkate alınmadığını; davacının ikameti, davalıların ikametleri Avcılar bölgesi olup, dava dosyasının davaya bakmaya yetkili Küçükçekmece Adliyesinde görülmesi gerekirken yasaya aykırı olarak İstanbul Adliyesinde görüldüğünü, Davada taraflardan sadece davacı tacir olup, davalı tüketici konumunda olduğunu; davaya konu olay da Tüketici Kanunu muhtevasından kaynaklanan, alım satım ilişkisinden çıkmış olduğundan; davanın yetkili Küçükçekmece Tüketici Mahkemesinde açılması gerektiğini; bu yüzden yetkisiz yerde açılmış olan dava dosyasının, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca Tüketici Mahkemesinde görülmeyen dava kararının, görev iş bölümü yasa amir kurallarına uyulmadığından mutlak butlan ile sakıt olduğunu, Davacı tarafın ticari hile satış işlemi yaptığını;Davacının, … plakalı … plakalı aracı, 15.07.2015 tarihinde satın aldığını; davalının, aynı aracı tekrar bir üst modeli ile değiştirmek için geri alımının yapılmasını istediğinde de davacı şirket … A.Ş.’nin personelinin, satmış oldukları aracın esasen arızalı olduğunu beyan ederek ve aracı sattıkları zaman arıza ve hasar kaydına dikkat etmediklerini beyan ederek müvekkilinden aracı ucuza almaya çalıştıklarını, Davacı tarafın hile ile aracın satışı sırasında aracın hasarlı olduğunu sakladığı bilgisini davalı tanıklarının da ifadelerinde söylediklerini, İncelemenin sonucunu bekleyen …’in görüştüğü bir … çalışanı, itirazı kabul etmeyeceklerini ve müvekkili için de: “Bu adam da 5.000.-TL’lik adammış” diyerek arkasından alay etmiş olduklarını söyleyerek davalı …’in rencide olmasına ve üzülmesine sebep olduklarını; bu durumu da şirketin bir çalışanının, birlikte mesai yaptıkları arkadaşlarının alay ettiklerini ve hasarlı araç satmış olduklarını da kabul etmediklerini davalı …’e bildirdiğini;davalı müvekkili … de …’a giderek kendisi ile alay eden personelin üzerine 5.000.-TL fırlatarak onların yapmış oldukları saygısızlığı kabul etmediğini, hem hasarlı aracı kendilerinin gizleyerek satmış olduklarını ve hem de arkasından hakaret ederek aşağılayamayacaklarını söyleyerek orayı terk ettiğini; söz konusu paranın halen davacı … A.Ş. kasasında emanete alınmış durumda olduğunu, Aracın yakılmasından sonra da davacı şirketten, hasarın giderilerek kendisinden özür dilenmesini istediğini, bu konuda davacı şirkete önce Noter’den İhtarname (Edirne … Noterliği 03.11.2016 tarih … yevmiye numaralı) gönderdiğini ve hiçbir şekilde cevap alamayınca da çiğnenen onuru ve süregelen problemin çözümü için şirket yöneticilerinin dikkatini çekmek için şirket çevresinde yanmış arabasını … ile gezdirdiğini, Bu durumun açıklama özetinin, Noter ihtarında açıkça okunmakta olduğunu; davacı şirket personelinin çözüm odaklı ve basiretli bir tacire yakışır şekilde davranış izleyebilseydi, olayın tatlıya bağlanarak çözüleceğini; oysa davacının personelinin umursamaz ve küçümser tavırlarının, olayları körükleyerek büyüttüğünü; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2009/11362 Esas – 2011/3864 Karar sayılı emsal kararında; “Olayın özellikleri dikkate alındığında, olayın iddia edildiği gibi başkalarını ya da onların mal, hizmet ve faaliyetlerini yanıltıcı ve yanlış beyanlarla gereksiz yere kötülemek olmadığı, aksine kendisine ayıbı gizlenerek satılan aracını değiştirmek isteyince de kendisinden haksız parasal indirim yapılması ve üzerine de ağır haksız tahrik oluşturabilecek derecede aşağılama ve sorumsuz tavırlar ile hafife alma vardır.” denildiğini, Yargıtay’ın, emsal kararlarında dava konusu olaydaki gibi haksız tahrik olmadığı halde “davacının ürününü ve kendisini kötüleyici beyanlar içeren ifadeleri, konu ile ilgili olan kişilerin ulaşabileceği ortamda kullandığına ve davacı firmaya isnat ettiği iddiayı ispatlayamadığına göre, davalının eyleminin değinilen madde anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinin kabulü ile davaya devam olunarak karar verilmesi gerekirken” diyerek davacı şirkete yöneltilmiş olan iddiaların ispat edilebilirliğini aradığını,Davalının da noterlikten göndermiş olduğu ihtarnamede açıkça;” Bu satış işlemine konu ikinci el oto, gerçek gizlenerek, ayıplı (hasarlı) satış ile tarafıma satışının yapılmış olduğunu daha sonra şirket personelinin “yanlışlık oldu” beyanı ile öğrenmiş oldum. Buna rağmen yanlışlık olabilir diyerek anlayışla karşıladım ve sorun haline getirmedim. Ürünün Gerçek Gizlenerek, Ayıplı (hasarlı) Olarak Tarafıma Satışının Yapılması, Şirketin Hatasını ve Ayıbını Kabul Etmek, Tamir Etmek Yerine, Çalışan Personel Tarafından Ahlaka Aykırı, Küstahça Aşağılanmam,nedeniyle yapılan ve şirket sorumlu müdürlerinin dikkatini çekme amaçlı ve neticede çözüm arayan çaresizlikten kaynaklanan davranışlardır.” şeklinde beyanda bulunduğunu, Aracın davacı şirket nezdindeki araç ve satış dosyası ve davacı şirkette bulunan ve müvekkilinden gizlenen TRAMER kayıtları ve dosyaya istenmiş olan delillerinin, eksik olarak dosyaya celp edilmediğini, İleri sürerek; öncelikle kararın yetki ve görev yönünden kararın kaldırılmasına; davada delillerin eksik toplanması ve toplanmış delillerde özellikle davacı tanıklarının “aracın hasarlı olduğunu bilemeden satmışız” ikrarına ragmen delillerin hatalı değerlendirilmesi ve re’sen tespit edilecek nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, dava masraf ve vekalet ücretinin de haksız olan davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … A.Ş. vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle, davalı … yönünden istinaf talebinin süresinde olmadığını, yerel mahkemenin görevli ve yetkili olmadığına dair istinaf iddialarının yersiz ve temelsiz olduğunu, İstinaf talebine konu edilen davanın, Türk Ticaret Kanunu’nun 55 vd.maddelerine dayalı haksız rekabet eyleminden kaynaklanan eylemin durdurulması, son verilmesi, men’i ve buna ilişkin maddi/manevi tazminat talepli bir dava olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’ndan kaynaklanan dava olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olması gerekli ve doğru olduğunu, davalıya hileli satış yapıldığı ve üstelik bunun ikrar edildiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, İstinaf dilekçesinde davalı …’ın eylemine dair tek bir cümleye yer verilmediğinin dikkat çekmekte olduğunu; davalı …’nın sahibi olduğu ve Müvekkil Şirket ile ikinci el satım görüşmelerini yürüttüğü … marka aracını Müvekkili Şirket’e ait tesisin önünde yaktığını ve akabinde yanmış aracını, (2) no’lu Davalı …’a ait çekici araca yüklemek ve aracın yan ve arka taraflarına astığı brandalarda, iri puntolarla ve trafikte seyirdeki araç ve kişilerin kolaylıkla dikkatini dağıtacak şekilde:“bu araç avcılar borusandan 2.el departmanı tarafından ayıbı gizlenerek tarafımıza satılmıştır. ayıbı tespit olunca protesto amaçlı yakılmıştır” ifadelerine yer vermek suretiyle aracı dosyada mübrez görsellerde görünen haliyle trafikte gezdirmeye başladığını; davalıların haksız rekabet oluşturan eyleminin tedbiren durdurulması yönündeki istemlerinin İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/153 D. İş, 2017/168 karar numaralı 07/02/2017 tarihli kararı ile kabul edildiğini,Davalılardan …’nın istinaf talebinin süresinde olmadığını; buna karşılık diğer davalı … adına ayrıca 23.12.2020 tarihinde sunulan istinaf başvurusu süresinde olmakla, bu istinaf başvurusu yönünden yerel mahkeme kararına yönelik katılma yoluyla istinaf taleplerinin dikkate alınmasını ve yerel mahkeme kararının salt Müvekkili Şirket lehine hükmedilen tazminat tutarı yönünden düzeltilmesine karar verilmesini talep zorunluluğunun doğduğunu, Müvekkili Şirketin, Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sanayi oluşumlarından biri olan “…” Şirketler Grubuna bağlı bir grup şirket olarak uzun yıllardır otomotiv sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu ve bu kapsamda olmak üzere Türkiye’nin muhtelif bölgelerindeki şubeleri aracılığıyla … gibi uluslararası markalı motorlu araçların yetkili satıcılığı ve servis sağlayıcılığı ile iştigal etmekte olduğunu; müvekkilinin, bu faaliyetlerini, “… ” tescilli markası ile yürütmekte ve aktif binlerce müşteriye hizmet vermekte olup, Müvekkil’inin yüzlerce çalışanı bulunmakta olduğunu, Davalı …’nın, yukarıda da ifade edildiği gibi sahibi yanmış aracını, diğer davalı …’a ait çekici araca yüklemek ve aracın yan ve arka taraflarına astığı brandalarda, iri puntolarla ve trafikte seyirdeki araç ve kişilerin kolaylıkla dikkatini dağıtacak şekilde ve Müvekkil Şirket’i kötülemek suretiyle gezdirdiklerini; ilgili görsellerin dosyada mübrez olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Haksız Rekabet’ başlığı altında düzenlenen 55/1/a-1 madde hükmü uyarınca “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, …” bir haksız rekabet eylemi olarak sayıldığını, Davalı Tarafça Müvekkili Şirket/…’nun adı kullanılarak belirtilen şekilde bir kullanıma gidilmesinin dürüstlük kuralına açıkça aykırı bir kullanım/hakaret olduğu gibi bu tür bir eylemin olağan yasal hak arama yolları kapsamında da değerlendirilemeyeceğini; bu tür ifadelerle aracın gezdirilmesinin TTK anlamında açık bir kötüleme olduğunu, Müvekkili Şirket’in tanınmışlığı ile eylemin ağırlığı dikkate alındığında yerel mahkemece hükmedilen 20.000-TL’lik manevi tazminat tutarının düşük olduğunu; davalının eylemi işlediği ve işlediği eylemin haksız rekabet teşkil ettiğinin açık olduğunu; bu itibarla talepleri doğrultusunda 45.000-TL’lik manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken daha düşük bir tutara hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek, açıklanan nedenlerle, davalı …’nın istinaf talebinin süre ve esas yönünden reddine, Davalı …’ın istinaf talebinin reddine, Davalı …’ın istinaf talebine karşı katılma yoluyla istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının salt Müvekkili Şirket lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının yükseltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece; haksız rekabetin tespiti ve men’i istemi kabul edilmiş, maddi tazminat talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılar tarafından istinaf, davacı tarafından katılma yolu ile istinaf edilmiştir.Davacı vekili; davalı …’nın motor değişimi bilgisi ile davacıdan satın aldığı ikinci el aracı bir yıl sonra davacıya geri satmak istediğini, davalı kullanımında iken araçta hasar oluştuğunun da beyan edildiğini, motor değişimi ile davalı kullanımındayken meydana gelen hasar nazara alınarak araç için fiyat belirlendiğini, bu fiyata razı olmayan davalının aracını Şirket’in Avcılar tesisi önünde yaktığını, ayrıca aracını diğer davalı …’a ait ve onun kullanımındaki kamyonete yükleyerek, araç üzerinde “bu araç avcılar borusandan 2.el departmanı tarafından ayıbı gizlenerek tarafımıza satılmıştır. ayıbı tespit olunca protesto amaçlı yakılmıştır” yazılı pankartlar asılı olduğu halde dolaştırdığını ileri sürerek davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve men’ine, haksız rekabet teşkil eden durumun ortadan kaldırılmasına, uğranılan maddi ve manevi zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ın yaptığı istinaf başvurusuna karşı sunulan katılma yolu ile istinaf dilekçesinde ise manevi tazminat tutarının düşük takdir edildiği yönündeki istinaf sebebini ileri sürmüştür. Davalı …; yetki ve görev itirazı olduğunu, davacının kendisine ayıbı gizleyerek hile ile ikinci el araç sattığını, bu durumun, araç geri satılmak üzere davacıya götürüldüğünde, davacı çalışanları tarafından bizzat beyan edildiğini, aracın kendi kullanımında iken de hasarlandığını, bu hasarın kabulünde olduğunu, ancak motor değişimi kendisinden gizlenen davalıya, aracın geri alımı için çok düşük fiyat belirlendiğini, yeni alınmak istenen araç bedelin de de indirim yapılmadığını, ayrıca davacı çalışanlarının davalıya küçümseyici ve hakaret içerikli sözler ettiklerini, arkasından “5.000,00-TL’lik adam” diye konuştuklarını, kendisinin de buna sinirlenerek davacı iş yerine gidip 5.000,00-TL’yi çalışanlara fırlattığını, aracı tesis önünde yaktığını, yaktığı aracı kamyonete yükleyerek, protesto amacıyla “bu araç avcılar borusandan 2.el departmanı tarafından ayıbı gizlenerek tarafımıza satılmıştır. ayıbı tespit olunca protesto amaçlı yakılmıştır” pankartıyla dolaştırdığını, davacıya da uzlaşarak çözüm üretmesi için ihtar çektiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İstinaf dilekçesinde ise, yetki ve görev itirazlarının değerlendirilmediği, aracın tramer bilgilerinin celbedilmediği, tanık anlatımlarının dikkate alınmadığı yönündeki istinaf sebeplerini ileri sürmüştür. Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiş, istinaf dilekçesinde ise, yetki ve görev itirazlarının değerlendirilmediği, aracın tramer bilgilerinin celbedilmediği, tanık anlatımlarının dikkate alınmadığı yönündeki istinaf sebepleri sürülmüştür. Davalı … istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; HMK’nın 345. maddesinde;” İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmünün yer aldığı, dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme neticesinde; gerekçeli kararın davalı … vekiline 17/11/2020 tebliğ edildiğinin, buna göre istinaf dilekçesinin 02/12/2020 tarihine kadar sunulması gerekirken yasal süreden sonra 10/12/2020 tarihinde sunulduğunun, harcının da 11/12/2020 tarihinde yatırıldığının anlaşıldığı, istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı konusunda ilk derece mahkemesince bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılmış olması durumunda istinaf dairesince de HMK’nun 352. maddesince bu konuda karar verilebileceği, bu nedenle davalı …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-c maddesi gereğince süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalı …’ın istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; davanın haksız rekabetin tespiti ve men’i ile haksız rekabet teşkil eden eylemler nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararın tahsili talebi ile açıldığı, haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin TTK’nun 54 ve devamı maddelerinde yer almaları nedeniyle, haksız rekabete ilişkin davaların yine TTK’nun 4/1-a bendi uyarınca mutlak ticari dava mahiyetinde oldukları, davalının uyuşmazlıkta tüketici mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı; haksız rekabete ilişkin davalarda kesin yetkinin söz konusu olmadığı, davaya cevap vermeyen davalının, HMK’nun 19/2 fıkrası uyarınca süresinde ileri sürmediği yetki itirazını istinaf aşamasında ileri süremeyeceği, davalının yetkiye yönelik istinaf sebebinin de yerinde olmadığı; davacı tarafından davalıya atfedilen eylemin, kendisine ait kamyonete, davacıya ait ve üzerinde “bu araç avcılar borusandan 2.el departmanı tarafından ayıbı gizlenerek tarafımıza satılmıştır. ayıbı tespit olunca protesto amaçlı yakılmıştır” yazılı pankartların asılı bulunduğu yanmış aracı yükleyerek dolaştırmak olduğu, eylemin dosyaya mübrez fotoğraf ve video görüntüleri ile sabit olduğu, davalının da istinaf dilekçesinde eylemi inkar etmediği, “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” niteliğindeki eylemin davalı … açısından bu haliyle ve tek başına TTK’nun 54/1-a/1 bendi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, davalı … istinaf dilekçesinde diğer davalı ile davacı arasındaki satış ilişkisinden doğduğunu iddia ettiği savunmaları ileri sürdüğü, oysa sözleşmelerin şahsiliği ilkesi uyarınca bu savunmaların davalı … tarafından ileri sürülemeyeceği, kaldı ki diğer davalı …’nın aracı teslim alırken imzaladığı, aracın motoru ve turbosunun değiştirilmiş olduğunu bildiği ve bu değişikliklerden ötürü herhangi bir talep hakkının bulunmadığı beyanını içeren, 17/05/2015 tarihli belge kapsamına göre, diğer davalının motor değişimine ilişkin ayıbın kendisinden gizlendiği yönündeki savunmasının aksinin ortaya konduğu, mahkemenin eylemin haksız rekabet teşkil ettiğine yönelik tespitinde isabetsizlik bulunmadığı; davacı firmanın, sattığı araca ilişkin ayıpları müşterisinden kasten gizlediği iddiasının, pankartlara büyük puntolarla yazılarak, yanmış aracın üç tarafını kaplayacak ve herkes tarafından görülecek şekilde davalı kamyoneti ile dolaştırıldığı, görüntülerin sosyal medyada da yer bulduğu nazara alındığında, eylemin gerçekleştiriliş biçiminin davacının ticari itibarını zedeleyici nitelikte olduğu, bu nedenle mahkemenin manevi tazminat koşullarının oluştuğuna yönelik kabulünde de isabetsizlik bulunmadığı, davalı …’ın aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebebi; eylemin gerçekleştiriliş biçimi, meydana gelen manevi zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi nazara alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat tutarının olaya uygun düştüğü anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davalı …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 345 ve 352/1-c maddesi gereğince süre yönünden usulden reddine, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı ile davalı …’ın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 345 ve 352/1-c maddesi gereğince süre yönünden USULDEN REDDİNE,2- Davacı ile davalı …’ın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, istinaf eden davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 71,7‬0‬ TL harcın talep halinde davalı … iadesine,5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 342,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 72,15‬ TL harcın talep halinde davacıya iadesine,6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.366,20-TL istinaf karar harcından, istinaf eden Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65‬ TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.