Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/858 E. 2021/836 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/858 Esas
KARAR NO : 2021/836 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/751 Esas – 2021/54 Karar
TARİH: 20/01/2021
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili kurumun sigortalısı … 26/06/2001 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malul kalması sebebiyle oluşan kurum zararının tazmini için … San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’ nin 2013/85 Esas sayılı dosyasıyla rücuen tazminat davası açıldığını ancak şirketin hukuka ve usule aykırı şekilde tasfiye olduğunu ve ticaret sicilinden de terkin olduğu için alacaklarını tahsil edemediklerini ileri sürülerek sonuçta söz konusu şirketin ihyasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı Tasfiye Memuru … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tasfiye memuruna yöneltilmesinin uygun olmadığını, zaman aşımı ve hak düşümü süresi içinde açılmadığını ve davacı kurumun şirketin ihyasından elde edeceği bir hukuki yararının bulunmadığını ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Müdürlüğüne usulünce yapılan tebliğe rağmen bu davalı taraf adına gelen olmamış ve davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/01/2021 tarih2020/751 Esas – 2021/54 Karar sayılı kararında;” Eldeki dava yönünden, söz konusu şirket hakkında takip olduğu halde tasfiyenin şeklen ve eksik olarak ticaret sicil kayıtlarına yansıdığı; söz konusu takibin yürütülebilmesinin TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemini gerektirdiği ve bunun için söz konusu şirketin ihya edilerek yeniden ticaret siciline tescilinin zorunlu hale geldiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak söz konusu şirketin ihyası için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği ve sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olup ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülerek yeni bir tasfiye memuru atanmamış ise de yargılama gideri yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak: davalı … Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu tutulmamıştır. ….”gerekçesi ile, 1- Davanın TTK’nin 547. Maddesi uyarınca KABULÜ ile;a)…’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan ”TASFİYE HALİNDE … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ” ünvanlı şirketin ticaret sicil kaydının, İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinin 2013/85 Esas sayılı dava dosyası yönünden ve Mahkemece verilecek kararının infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere İstanbul Ticaret Siciline yeniden tesciline,b)Ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru davalı … tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine,c)Kararın İstanbul Ticaret Siciline tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu,Davacının kamu kurumu olduğu için kurum lehine acele ile karar verildiğini, ön inceleme duruşması için mazeret dilekçesi verdiklerini taraf yokluğunda dosyanın karara çıkarıldığını,Şirketin ihyasına karar verilmesinin doğru olmadığını, davada zamanaşımı itirazı yapıldığını ancak yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, gerekçenin yerinde olmadığını, Davanın reddi gerektiğini, davacı açısından açılan davada hukuki yarar yokluğunun söz konusu olduğunu, şirketin tasfiyeye konu mal varlığı yoksa ihyasının gereksiz olduğunu, İhya edilen şirkete yeni bir tasfiye memuru seçilmesi gerektiğini, müvekkilinin mahkemece resen atanmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, davacının da bu yönde talebi olmadığını, müvekkilinin 14 yıl önce muhasebecilik yaparken tasfiye memuru olarak seçildiğini, şirketin ortağı olmadığını ilk tasfiye işlemini yapmış olduğu gerekçesi ile 16 yıl sonra yeniden ve ücretsiz iş görmesinin beklenemeyeceğini,Müvekkilinin ilk tasfiye işlemleri için hiç bir ücret ödenmediğini, tasfiye işlemlerini mevcut bilgi ve belgelere göre usulüne uygun olarak yapıp sonlandırdığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, 16 sene sonra kendisi hasım gösterilerek dava açılmasının doğru olmadığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir.Davacı vekili, kurum zararının rücuen tahsili için İstanbul Anadolu 5. İş mahkemesinde 04/08/2004 tarihinde açtıkları 2013/85 E. (Üsküdar 1 İş mahkemesi 2004/893 E.) dava sonuçlanmadan ilgili şirketin ticaret sicilden terkin edildiğini, tasfiye tamamlanmadan şirket ticaret sicilden terkin edildiğinden söz konusu davada yargılamaya devam edilebilmesi için şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne ilgili şirketin İstanbul Anadolu 5. İş mahkemesinin 2013/85 E. Sayılı dava dosyasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına, ticaret sicile yeniden tesciline, şirkete önceki tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş karara karşı davalı tasfiye memuru istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davada HMK 316 vd maddelerinde düzenlenen basit yargılamaya tabidir. Ön inceleme duruşması yapılmış olup, ön inceleme duruşmasına taraf vekilleri mazeret beyan ederek katılmamışlar, davacı vekili mazeret dilekçesinde yokluklarında karar verilmesini, davalı tasfiye memuru vekili duruşmanın yokluklarında yapılmasını talep etmiştir. Mahkemede taraf vekillerinin mazeretlerini kabul etmiş, taraf vekilleri ön inceleme duruşmasının yokluklarında yapılmasını kabul ettiklerinden, HMK’nın 320/1. Maddesinde mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden de karar verilebileceği düzenlenmiş olduğundan ve ön inceleme duruşmasından sonra tahkikat aşamasına geçilip karar verildiğinden davalı tasfiye memurunun bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Dava, TTK.nun 547.maddesi uyarınca ticaret sicilden kaydı silinen ilgili şirketin ek tasfiyesi için ihyası talebine ilişkin olup TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir,Somut olayda, tasfiye edilerek ticaret sicilden kaydı silinen şirket hakkında tasfiye kapanmadan önce 04/08/2004 tarihinde İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinin (Kapanan Üsküdar 1. İş Mahkemesinin 2004/893 ) 2013/85 E. Sayılı dosyası ile kurum tarafından açılmış rücuen alacak davası olduğu, davanın derdest olduğu, davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin yeniden tescilinin zorunlu olduğu, (Yargıtay 10. HD’nin 2020/445E., 2020/5989 K.; Yargıtay HGK’nın . 2017/10-2536 E., 2020/488 K. Sayılı kararlarında da bu hususun belirtildiği) buna göre davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.TTK. 547/2 Maddesinde;” Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir,” hükmü düzenlenmiş olup son tasfiye memurunun davalı … olduğu, buna göre TTK. 547/2 Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi yerinde görülmüştür.Davalı tasfiye memuru şirketin tasfiye işlemlerini tamamlamadan eksik bırakarak, tasfiye işlemlerini sonlandırarak şirketin ticaret sicilden terkinine neden olarak bu davanın açılmasına sebep olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı tasfiye memuru, şirket genel kurulunun aldığı kararla tasfiye memuru olarak atanmıştır. Anılan genel kurul kararında tasfiye memuruna ücret ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Davalı beyanına göre tasfiye işlemleri için ücret almamıştır. Davalı tasfiye memuru ücret talep etmeden tasfiye memuru olarak atanmayı kabul ettiğinden ve tasfiye işlemlerini eksik bırakarak davanın açılmasına neden olduğundan ek tasfiye işlemleri için kendisine ücret takdir edilmemesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı tasfiye memurunun tüm istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/06/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.