Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/854 E. 2023/994 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/854 Esas
KARAR NO: 2023/994 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/356 Esas – 2021/69 Karar
TARİHİ: 28/01/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının otomotiv alım-satım, inşaat taahhüt işleri ve konut işyeri ticaretiyle iştigal ettiğini, … Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin yetkilisi olduğunu, müvekkili ile davalının yetkilisi olduğu şirket arasında yapılan ticari alım satım anlaşması gereği davalı borçlunun talebi üzerine şahıs hesabına 75.000,00 TL EFT yapıldığını ancak davalı borçlu tarafından anlaşmaya varılan satış işleminin yerine getirilmediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, talebin zamanaşımına ığramadığını beyanla itirazın iptali ile takibin aynen devamına, davalı aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacı arasında davacının iddia ettiği üzere bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen 75.000,00 TL tutarlı EFT’ nin davacı şirket yetkilisi …’ın müvekkiline üçüncü kişilerden geçen borçlarına istinaden gönderildiğini, müvekkilinin davacı şirkete dava konusu tutar kadar borcu bulunmadığını, dekontta ödemenin hangi amaçla yapıldığına dair bir açıklama bulunmadığını beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 28/01/2021 tarih ve 2019/356 Esas – 2021/69 Karar sayılı kararında; ” Davacı dava dilekçesi ile ticari satım nedeniyle avans olarak gönderdiği bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı taraf cevap dilekçesi ile zamanaşımı defini ileri sürmüş, ön inceleme duruşmasında da bu hususun esas hükümle karara bağlanacağı belirtilmiş olup davacı tarafın dava konusu yaptığı icra takibindeki alacağın cari hesap ilişkisi olarak nitelendirdiği ancak taraflar arasında TTK’nın 89. maddesi anlamında geçerli bir cari hesap sözleşmesinin varlığı kanıtlanamamış olup dava konusu alacak genel zamanaşımı süresine tabi olduğundan zamanaşımı defi yerinde görülmemiş olup yargılamanın esasına geçilmiştir. Dava konusu 75.000,00 TL bedelli para transferinin davacı tarafın 2014 yılına ilişkin defterlerinde kayıt altına alındığı, yine bilirkişi tarafından incelenen davacı tarafın 2014 yılına ilişkin defterlerinde davalı tarafından davacı adına düzenlenen herhangi bir fatura ve geri ödeme kaydının bulunmadığını tespit etmiştir. Davacı, takip ve dava konusu alacağını davalıyla arasındaki ticari ilişki nedeniyle avans ödemesi olarak EFT ile gönderdiği para karşılığında, davalının mal ve hizmet vermediğini, yani avans ödemesinin davalı uhdesinde bedelsiz kaldığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ticari ilişkiyi kabul etmemiş ve söz konusu para transferi işleminin borç ödemesi sebebiyle yapıldığını savunmuştur. Davacı alacağına dayanak olarak dosyaya sunulan dekontta davalıya havale edilen ödemenin neye istinaden yapıldığına dair bir açıklama olmaksızın gönderildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere; kural olarak havale bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla yapıldığına karine teşkil edeceğinden davacı taraf bu ödemeyi taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında avans olarak yaptığını ispatla yükümlüdür. Davacı tarafın ticari defterlerinde alacağın ticari iş ilişkisinden kaynaklandığı yönünde bir kayıt yer almamaktadır. Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanana davacı tarafa 24/09/2020 tarihli duruşmada yemin deliline başvurma hakkı hatırlatılmış olup davacı tarafça yemin deliline başvurulmamıştır. Davacının başka yazılı delili de yoktur. Mevcut hukuki durum karşısında davacının davasını ispatlayamadığı, havale ile gönderilen paranın mevcut bir borcun ifası için gönderildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Her ne kadar davacı davasında haksız ise de kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının yerinde görülmeyen tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı borçlu …’nun otomotiv alım-satım, inşaat taahhüt işleri, konut ve işyeri ticaretiyle iştigal eden … İnş. ve Otomotiv Turz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu, müvekkili şirket ile davalının yetkilisi olduğu şirket arasında yapılan ticari alım-satım anlaşması gereği, davalının talebi üzerine şahıs hesabına 25.07.2014 tarihinde iş avansı niteliğinde … Bankası .. Mahallesi Şubesi aracılığıyla 75.000 TL EFT yapıldığını ancak borçlu tarafından anlaşmaya varılan satış işleminin yerine getirilmediğini, bu hususta her türlü şikayet ve dava hakkının saklı olduğunu; Davalıdan bu dava nedeni ile talep ettikleri paranın, davalının ortağı olduğu şirket ile yapılacak ticari işi nedeniyle davalıya avans olarak yollandığını, bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 03.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, müvekkili şirketin kanun ve nizamnamelere uygun defter ve kayıtlarının, müvekkili lehine delil niteliğinde olup alacaklarının kanıtı olduğunu, Yerel Mahkemenin başkaca yazılı delil sunulamadığından bahisle davayı reddettiğini, davalının cevap dilekçesinde kendi defter ve belgelerine dayandığı halde müvekkili şirket lehine olan bu delilin aksine bir defter kaydı ve belge ibraz edemediğini; Ön inceleme duruşmasında belirtildiği üzere, davalının: “75.000 TL bedelli ödeme makbuzu, davacı şirket yetkilisi …’ın, tarafımıza 3. Kişilerden geçen borçlarına istinaden gönderilmiştir.” iddiasının alacağın temliki veya borcun nakli yönünde bir iddia olduğunu, davalının bu beyanı bileşik ikrar niteliğinde olup ikrarına bileşik olan hususu ispat etmesi gerektiğini, alacağın temliki ya da borcun nakli anlaşması yazılı yapılmadıkça geçerli olmadığını, bu sebeple davalı taraf iddiasını ispat edememişken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 03.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, yapılan ödemenin müvekkili şirketin 320 Satıcılar Hesabında kayıt altına alındığını, bunun aksini ispat sadedinde kendi ticari defterlerine dayanan davalının defterlerini ibraz edememiş olması durumu karşısında davalının iddialarının ispat edilemediğini; Davalı tarafın borca itiraz dilekçesinde açıkça cari hesaba ilişkin zaman aşımı itirazında bulunmuş olup, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini, davalı borçlunun cari hesap ilişkisini kabul ettiğinin açık olup lehlerine delil teşkil edeceğini kendi defter ve kayıtlarının da ibraz etmediği göz önüne alındığında Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunun açık olduğunu; Davalının takibin tamamına haksız olarak itiraz ettiğini, borcunu ödemediği halde hukuki dayanaktan yoksun şekilde cari hesap dökümü ile sabit olan, likit bir alacağa haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını ve gecikmesine neden olduğunu, yapılan itirazın kötü niyetli ve haksız olduğunu, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini beyanla İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/356 E. 2021/69 K., 28/01/2021 T. Sayılı kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, avans olarak ödendiği iddia edilen paranın istirdadı için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 75.000 TL cari hesap alacağı ve 43.555,48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 118.555,48 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafından süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuş, davacı somut dava ile takibe dayanak alacağın davalıya yetkilisi olduğu şirket ile yapmış olduğu alım satım işleminin avansı olarak gönderildiğini ancak davalının sözleşme gereğini yerine getirmediğini beyanla itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf gönderilen havalenin davacı şirket yetkilisinden kendisine geçen üçüncü kişilere ait borçların ödemesi olduğunu, davacı ile arasında ticari ilişki bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre; mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dava ve takip konusu 75.000 TL tutarlı banka havale dekontunda herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, havale bir borç ödeme vasıtası olup aksini iddia edenin iddiasını ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından, herhangi bir açıklama içermemesi sebebiyle bir borcun ödenmesi maksadıyla gönderildiği karine olarak kabul edilen paranın, davalının yetkilisi olduğu şirket ile yapacağı ticari ilişkinin avansı olarak gönderildiğinin iddia edildiği, bu iddianın ispatına yarar yazılı bir delil sunulmadığı, davacı tarafça, ticari ilişkinin davanın tarafı olmayan şirket ile yapılacağı iddia edildiğinden ticari defter ve kayıtlarında davalı adına yapılmış bir kayıt ispat vasıtası sayılamayacağı gibi, havale davalı adına gönderilmiş olduğundan üçüncü kişi konumunda olan şirket adına yapılan kaydın da ispat vasıtası olmadığı, davalı taraf dava konusu havalenin, davacı şirket yetkilisinden şahsına geçen borçların ödemesi olarak yapıldığını beyan etmekle bu beyanı vasıflı inkar niteliğinde olduğundan ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, bu minvalde Mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.