Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/842 E. 2023/1493 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/842 Esas
KARAR NO: 2023/1493 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/156 Esas – 2020/418 Karar
TARİHİ: 06/10/2020
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın toplu gönderi ve dağıtım sektöründe hizmet veren bir firma olduğunu, davalı şirketi ile dağıtım hizmet sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkili şirketin sözleşmenin yapıldığı tarihten itibarin davalı şirkete hizmet verdiğini, verilen dağıtım hizmeti karşılığı olarak davalı firmaya 4 adet fatura kesildiğini, müvekkilinin davalı firmadan bu faturalar nedeniyle toplam 9.406,16 TL alacağının bulunduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin ihtara cevaben … Dergisi Ekim ayı sayılarının 05/10/2016 tarihinde müvekkiline teslim edildiği halde dağıtımı yapılmadığını bu nedenle şirketlerinin zarara uğradığını iddia ederek 9.406,16 TL iade faturası gönderdiğini, müvekkili şirkete teslim edilen dergilerin dağıtımının sözleşmeye uygun yapıldığını ancak bir kısım dergilerin müvekkili şirkete hatalı adres ve ya bildirilen adreste teslimat yapılacak kişinin bulunmaması nedeniyle teslim edilemediğini, müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu dağıtım hizmetine istinaden düzenlenen ve ödenmeyen faturalar nedeniyle davalı şirket aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin kötü niyetli olarak itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı şirketin İzmir … İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, görülen davanın yetkili mahkemede açılmamış olduğunu, müvekkili şirketin yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Adliyesinin yetkili olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin olarak; müvekkili şirketin yayın ve basım şirketi olup, bazı dergilerin yayınlanması, basımı ve bunları piyasaya yayma işini gerçekleştirdiğini, davacı firma ile müvekkili şirket arasında imzalanan Dağıtım ve Teslim Hizmet Seviyesi Anlaşması uyarınca davacı tarafın sözleşme konusu müşteri gönderilerini istenilen adreslere dağıtarak teslim etme edimini üstlendiğini, müvekkili şirketin uzun süredir abonesi olan kişilerden, teslimatların yapılmadığına dair birçok defa şikayet e-mailleri gelmiş, işbu e-maillerin davacı firmaya gerek sözlü gerek yazılı olarak bildirildiğini, ancak bu bildirime rağmen teslimatların gecikme durumunun devam ettiğini, davacı yanca müvekkili şirketten ticari ilişki nedeniyle fatura/cari hesaptan kaynaklanan alacak olduğu iddia edilerek haksız ve hukuki mesnetten yoksun icra takibine konu dava açıldığını, müvekkilinin dava konusu fatura/cari hesaptan kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığını, yetkisiz mahkemede açılan davanın usulden reddine, haksız, hukuki mesnetten yoksun ve yersiz açılmış davanın reddi ile takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/10/2020 tarih 2018/156 Esas – 2020/418 Karar sayılı kararında;”İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/291 esas, 2017/1158 karar sayılı 20.12.2017 tarihli yetkisizlik kararı kesinleşmiş ve davacı vekili talebi ile dosya mahkememize tevzi olunarak iş bu esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.Taraflar arasındaki 03.10.2016 ve 04.10.2016 tarihli dağıtım hizmet sözleşmeleri suretleri, e-faturalar, Beyoğlu …Noterliği 14.11.2016 tarih ve … yevmiye nolu ve de Beyoğlu … Noterliği 23.11.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname suretleri, teslim fişleri suretleri, e-mail yazışmaları incelenmiş, icra dosyası ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ve taraf defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak raporlar ve ek rapor alınmıştır.İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı alacaklının “MÜVEKKİL ŞİRKET TİCARİ DEFTER VE KAYITLARI, CARİ HESAP EKSTRELERİ, FATURALAR ” açıklamalı 9.406,17 TL asıl alacak ve 233,67TL işlemiş faiziyle birlikte toplam 9.639,84TL alacağını tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içinde borca itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu, davacı alacaklının davanın takibin devamını sağlamak amacıyla İİK 67. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında oluşan fatura alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Talimat mahkemesi aracılığıyla Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 27/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının Mali Müşaviri …’nın işyerine gidilerek davacının ticari defterleri incelendiği, davacı …’nin 2016 yılın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan cari hesaba dayalı 9.406,17 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 29/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dosyası, icra dosyası, davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde yerinde yapılan inceleme neticesinde davalı 2016 yılı ticari defterlerinin e-defter olduğu, açılış ve kapanış onaylarını elektronik defter kullanımları nedeniyle süresi içinde GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı)’den alınan ilk açılış ve son kapanış beratlarıyla, ayrıca envanter defterini süresi içinde notere açılış tasdiki yaptırmak suretiyle yTTK 64/3. Md. gereği süresi içinde yaptırdığı, ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil edebileceği, takip ve davaya konu cari hesap alacağını oluşturan ve davalı hesap incelemesinde tespiti yapılan davacı faturaları ile davalı iade faturalarının davalı ticari defterlerine kaydedildiği, bir sonraki yıla devreden cari hesap alacağının bulunmadığı, davacının davalıya ihtarname gönderdiği, tebliğine ilişkin tebliğ şerhinin dosyada bulunmadığı, davacının takipte %9,75 avans faizi talep ettiği, takip tarihindeki avans faiz oranının %9,75 olduğu, bilirkişi tarafından davacı ticari defter ve belgeleri üzerinden yapılan incelemede davacının davalıdan 9.406,16 TL alacaklı olduğu tespitinin yapıldığı, tespitin Mahkemece kabulü halinde takip tarihi ile dava tarihi arasında işleyen faizin 50.95 TL olacağı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 05/10/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı itiraz dilekçesinde belirtilen davacının sözleşme ile yüklendiği edimini yerine getirmediği hususunun hukuki değerlendirmeyi gerektirdiği, kök raporda görev alanı içindeki inceleme, tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı eklenecek başkaca bir hususun bulunmadığı, davacının 12/12/2018 tarihli beyanı ekinde sunduğu tebliğ mazbatası ile davalıya göndermiş olduğu cevap/karşı ihtarnamesinin davalıya 28/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, böylece temerrüt başlangıcının karşı ihtarnamede davalıya ödeme için verilen 3 iş günü süresini takip eden günden itibaren olacağı, davacı takipte her ne kadar 9.406,17 TL asıl alacak için 233,67 TL işlemiş faiz talep etmişse de tarafınca yapılan hesaplamada işlemiş faizin 209,68 TL olacağı, hesaplamaya esas değerlerin temerrüt başlangıç tarihi :01/12/2016, takip tarihi:21/02/2017, hesaplamaya esas gün :80 gün 01/12/2016-31/12/2016 arası avans faiz oranı:%10,50 01/01/2017-20/02/2017 arası avans faiz oranı:% 9,75 şeklinde olduğu belirtilmiştir. Aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı itibari ile; davacı ve davalı arasında dağıtım sözleşmesi kapsamında 05.10.2016 tarihinde davacıya teslim edilen dergilerin dağıtımının davacı tarafça yerine getirildiği, yapılan hizmet nedeniyle takibe konu yapılan alacağın davalı şirketçe davacıya ödenmediği, sözleşme uyarınca davalıya 27.10.2016, 04.11.2016, 05.11.2016 ve 16.11.2016 tarihlerinde final raporlarının gönderildiği ve final raporlarında iade nedenlerinin de belirtildiği ancak final raporlarına davalı tarafça itiraz edilmediği anlaşılmıştır.Sözleşmenin RAPORLAMA başlığı altında; “Teklif kapsamında yer alan dağıtım süresinin ve dağıtımın tamamlanması sonunda … tarafından müşteriye yapılan işin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını gösteren final rapor da kanıtları ve iadeler gönderilir.Rapor, kanıtları ve iadeler, dağıtım süresinin tamamlanmasını takip eden 2 (iki) iş günü içerisinde tebliğ ve teslim edilir.Müşteri tarafından, tebliğ ve teslimden itibaren rapora ve kanıtlarına 2 (iki) iş günü içinde itiraz etmezse müşteri raporu ve kanıtlarının doğruluğu ve teslimat şekillerinin doğruluğu, …’ nin dağıtım işini sözleşmeye uygun olarak ifa etmiş olduğu müşteri kabul etmiş sayılır…” hükmünü içermektedir.Ayrıca, 27.10.2016 tarihli final raporu detayında dağıtımın büyük kısmının gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.Davalı tarafın bahsettiği isimlerden örneğin …’ ın 06.10.2016 tarihinde ihbardan iade olarak kaydedildiği görülmüş, davalı tarafça aksi ispat edilememiştir.Ayrıca davalı tarafından düzenlenen e-faturalar davalı tarafça kabul edilmiş ve final raporlarından anlaşıldığı üzere hizmet davacı tarafça yerine getirilmiş ve sözleşme uyarınca davalının raporlara itirazı olmadığından ve sözleşme hükmü uyarınca dağıtım işini sözleşmeye uygun olarak ifa etmiş olduğu müşteri (davalı) tarafından kabul etmiş sayılmış ve aksi de davalı tarafça ispat edilememiştir.Hal böyle olunca taraflar arasında dağıtım ve teslimat ilişkisinden kaynaklanan ticari ilişkinin mevcut olduğu bu sözleşme kapsamında davacı tarafça davalı tarafa hizmet verildiği ancak dava ve takibe konu yapılan faturalara ilişkin davalının ödemede bulunmadığı ve verilen hizmet nedeniyle davacının davalıdan 9.406,17 TL asıl alacak ve 209,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.615,85 TL alacaklı olduğu subut bulmuş ve davanın kısmen kabulü ile İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 9.406,17 TL asıl alacak ve 209,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.615,85 TL bakımından davalının itirazının iptali ile bu miktar ve asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yıllık 9,75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi üzerinden takibin devamına karar verilmiş ve ayrıca alacağın likit olması ve haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına da hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile; İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 9.406,17 TL asıl alacak ve 209,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.615,85 TL bakımından davalının itirazının iptali ile bu miktar ve asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yıllık 9,75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA, Davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından inceleme yapılırken, davacının sevk işlemini sözleşmede belirtilen sürede gerçekleştirmediğinin dikkate alınmadığını; süresi içerisinde teslim edilmeyen dergiler açısından müvekkili şirketin, bu durumu ancak müşteri şikayetleriyle öğrenebilmiş iken, müvekkili şirketin 2 gün içinde itiraz etmemiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; yerel mahkemenin bu yönde eksik inceleme yapmış olduğunu,Davacının ekim ayının başında teslim etmesi gereken dergilerin büyük bir kısmını kasım ayının ortasına kadar teslim etmediğini; diğer bir ifadeyle, Davacının sözleşme ile yüklendiği edimini yerine getirmediği hususunun, davanın esası bakımından ana konu olduğunu; ancak yerel mahkemenin bu hususa hiçbir şekilde değinmeden karar tesis ettiğini Dosyada mübrez 05.10.2016 tarihli sevk irsaliyesinde, davacı tarafın Müvekkili Şirkete ait … Dergisi Ekim Ayı Sayılarını, dağıtmak amacıyla koliler halinde teslim aldığının görüleceğini; ekim ayına ait bahse konu dergilerin 14.11.2016 tarihli ihtarnamenin kendilerine keşide edildiği tarih ve sonraki tarihlere kadar (yani 1,5 ay sonrasında dahi) müşterilere teslim edilmediğini; müvekkil şirketin hem ürünlerini teslim edememe nedeniyle maddi zarara uğradığını, hem de ticari itibarının zedelendiğini; müvekkili şirketin uzun süredir abonesi olan kişilerden, teslimatların yapılmadığına dair birçok defa şikayet e-mailleri geldiğini, işbu e-maillerin davacı firmaya gerek sözlü gerek yazılı olarak bildirildiğini; ancak bu bildirime rağmen teslimatların gecikme durumunun devam ettiğini; aşağıda yer alan müşteri maillerinin dosyada mübrez olmasına rağmen yerel mahkeme kararına esas alınana Bilirkişi raporunda bu e-maillerden bahis dahi edilmediğini; yerel mahkeme kararındaki büyük eksikliğin dairemiz tarafından görülebilmesi bakımından bahse konu e-mailleri aşağıda yeniden sunduklarını,Müvekkili Şirketin uzun yıllardır hizmet verdiği müşterisinin 21.10.2016 tarihli e-mailinde; “Hangi gün/saat gelindiği bilgisini paylaşabilir misiniz, ben de araştırayım. Teslimat adresi … Fabrika … Kocaeli ise 7/24 çalışan işyeri teorik olarak mümkün değil.” şeklinde 21.10.2016 tarihine kadar ekim ayı dergisinin ulaşmadığı konusunda şikayetlerini belirttiğini; davacı çalışanının 29.10.2016 tarihli mailinde, ekim ayı dergisinin teslimatının 28.10.2016 tarihinde gerçekleştiğinin görüleceğini, Diğer bir müşterinin 23.10.2016 tarihli mailinde adresinin halen aynı olduğunu ancak teslimatın gerçekleşmediğini belirttiğini; 31.10.2016 tarihli mailinde; “Fakültemizin resmi adresi Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Yunus Emre Yerleşkesi, 70200 Karaman Bu durumda benim de adresim: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Oda No:111 /Yunus Emre Yerleşkesi, 70200 Karaman. Yani bir caddemiz veya sokağımız yok maalesef. Ekim ayı bitti ben halen ekim sayısını bekliyorum, dağıtım firmanız bu şehirdeki tek kampüsü olan tek üniversiteyi nasıl bulamıyor anlayamıyorum. İlla cadde ismi istiyorlarsa … Caddesini kullansınlar ama bu cadde kampüsün önünden geçen büyük caddedir, fakültemin sokağı değil!” şeklinde şikayetlerini yinelediğini; bu hususun müvekkili şirket tarafından davacı şirkete tekrar tekrar iletilmiş olmasına rağmen davacı tarafından teslimatın gerçekleştirilmediğini; 14.11.2016 tarihinden sonra bile teslimatın gerçekleşmediği adreslerin olduğunu,
Müşterilerin adreslerinde değişiklik yapılmış olduğu ve bu durumdan davacının haberdar olmadığı yönündeki iddiaların ve bilirkişi tespitinin (dolayısıyla yerel mahkeme kararının) herhangi bir dayanağının bulunmadığını; hiçbir şekilde adresinde değişiklik yapılmamış yahut 7/24 ulaşılabilecek müşterilerin de dergilerinin, sözleşmede belirtilen süre içerisinde teslim edilmediğini, Sözleşme gereği 05.10.2016 tarihinde müvekkili tarafından teslim edilen ürünlerin sevk işleminin en geç 07.10.2016 tarihinde yapılması gerektiği dikkate alındığında, ekim ayının tamamı ve kasım ayının yarısına tekabül eden süre boyunca teslimi gerçekleşmeyen ürünler bakımından davacının sözleşmede belirtilen sürede sevk işlemini gerçekleştirmediği aşikar iken yerel mahkemenin bu hususa hiçbir şekilde değinmeden sadece final raporlarına karşı müvekkilinin 2 iş günü içerisinde itiraz etmediğini belirttiğini, Davacı tarafça dağıtıldığı iddia edilen dergilerin aslında dağıtılmamış olduğunu müşterilerin şikayetleri sonucu öğrenen müvekkili şirketten, bu durumu bilmeden önce final raporuna itiraz etmesini beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Karşılıklı borç yükleyen sözleşmeye uygun olarak edimini ifa etmeyen davacının, karşı talepte bulunma imkanının olmadığını; taraflarca imzalanan dağıtım ve teslim hizmet seviyesi anlaşması hükümlerine göre davacı ve müvekkili şirket arasında kararlaştırılan teslimat tarihlerine riayet edilmediğini, müvekkili Şirket ile davacı arasında akdedilen 04.10.2016 tarihli sözleşmenin “Gönderilerin Dağıtıma Başlama Sürecini” düzenleyen maddeye göre; “Gönderiler alındığı günün ertesi günü ek hizmetler olmadığı takdirde sevk işlemi başlar.” şeklinde kararlaştırıldığını; aynı sözleşmenin “Dağıtım Süresini” düzenleyen maddesinde; “Dağıtım süresinin başlaması; gönderilerin … merkez operasyon binasına ulaşması ve akabinde Operasyonel ek hizmet süresi olan normal şartlar altında 1 (bir) iş gününden sonra başlar.” hükmünün yer aldığını, Ayrıca Fiyatlandırma Tablosunun altında yer alan “Dağıtım Planlaması”; İstanbul için 1 iş günü; İstanbul dışı için 2 iş günü (Türkiye Geneli Sevkiyat) şeklinde planlanmıştır.” ibaresinin yer aldığını; müvekkili tarafından 05.10.2016 tarihinde teslim edilen ürünlerin sevk işleminin, sözleşme kapsamına göre en geç 07.10.2016 tarihinde tesliminin yapılması gerekirken ekim ayının tamamı ve kasım ayının yarısına tekabül eden süre boyunca teslimi gerçekleşmeyen ürünler bakımından davacının sözleşmede belirtilen sürede sevk işlemini gerçekleştirmediğinin aşikar olduğunu; bu anlamda davacının sözleşme hükümleri gereği teslim etmeyi üstlendiği ürünleri, zamanında teslim etmemiş olduğunu,Nitekim Bilirkişi Raporunun final raporlarının anlatıldığı 4. sayfasında ve gerekçeli kararda da, final raporlarının 06.10.2016, 07.10.2016, 11.10.2016, 14.10.2016, 28.10.2016, 02.11.2016, 03.11.2016, 16.11.2016 tarihli gönderilere ilişkin olduğunun açık açık belirtildiğini, müvekkili tarafından teslim edilen ürünlerin sevk işleminin en geç 07.10.2016 tarihinde yapılması gerekirken, bu tarihten çok sonraki tarihlerde gönderilerin yapılmış olduğunu; ancak yerel mahkemenin, dosyayı bu kapsamı gözetmeden incelemiş olacak ki, bu konuya yönelik olarak hiçbir tespitte bulunmadığını; kararın bu yönü ile de büyük eksiklik içerisinde olduğunu,Karşılıklı borç yükleyen sözleşme hükümleri kapsamında, sözleşme ile yüklendiği edimini ifa etmeyen davacıya karşı, Müvekkil Şirket tarafından ifanın gerçekleşmediği öğrenildiği anda dosyada mübrez ihtarname keşide edilerek; “Yukarıda yer alan somut olay çerçevesinde; Müvekkil Şirket tarafından yasal haklarımızı kullanarak uğranılan zararın giderek artmasını engellemek ve mevcut zararın giderilmesini sağlamak amacı (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) ile işbu ihtarname ekinde yer alan 31.10.2016 tarih ve … irsaliye numaralı, 529,47 TL bedelli; 31.10.2016 tarih ve … irsaliye numaralı 273,91 TL bedelli; 18.10.2016 tarih ve … irsaliye numaralı 8.180,43 TL bedelli; 26.10.2016 tarih ve … irsaliye numaralı 422,35 TL bedelli İade Faturalarını Muhatap’a tebliğ etme zorunluluğu hasıl olmuştur (EK 2: Faturalar)İşbu ihtarnamenin Muhataba tebliği ile Müvekkil Şirket’in mevcut borçlarından İade Faturalarında belirtilen bedelin mahsup edildiğini, böylece, Müvekkil Şirket’in Muhatap’a herhangi bir borcunun kalmadığını, ayrıca sözleşmede yer alan edimini gereği gibi yerine getirmeyen Muhatap eylemleri nedeniyle müvekkil şirketin uğramış olduğu/uğrayacağı zararların Muhataptan tahsil edileceğini vekil eden adına ihtaren bildiririz.” şeklinde ihtarat yapıldığını, Dosyada mevcut tüm delilleri ve hatta bilirkişi tespiti ile sözleşmede yer alan edimini ifa etmeyen Davacının ödeme talebinde bulunamayacağı son derece aşikarken, yerel mahkeme tarafından davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını; sözleşme hükümlerine göre ekim ayında dağıltılması gereken dergilerin (dergilerin ekim ayı dergisi olduğunu, ekim ayına ait dergilerin kasım ayında müşterileri ulaşması dağıtım hizmetinin yerine getirildiğini göstermeyeceğini) süresinde dağıtılmamasının, ifa yükümlülüğünün yerine getirilmediğini göstermekte olduğunu; davacının yerine getirmediği bir hizmetin bedeline hak kazanmasının, hiçbir hukuki ilke ya da mevzuat hükmüyle açıklanamayacağını; yerel mahkeme kararının gerekçeden yoksun olduğunun izahtan vareste olduğunu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında yer alan, ayrıca davalı tarafından düzenlenen e-faturalar davalı tarafça kabul edilmiş ” şeklindeki tespitinin gerçeğe aykırı olduğunu; faturalara itiraz edildiği ve iade faturalarının düzenlenmiş olduğu hususunun dosyada mevcut bilirkişi raporuyla da sabit hale geldiğini; mahkemenin bu yöndeki incelemesinin de eksik olduğunu Yerel Mahkeme gerekçeli kararında; “Ayrıca davalı tarafından düzenlenen e-faturalar davalı tarafça kabul edilmiş ve final raporlarından anlaşıldığı üzere hizmet davacı tarafça yerine getirilmiş ve sözleşme uyarınca davalının raporlara itirazı olmadığından ve sözleşme hükmü uyarınca dağıtım işini sözleşmeye uygun olarak ifa etmiş olduğu müşteri (davalı) tarafından kabul etmiş sayılmış ve aksi de davalı tarafça ispat edilememiştir.” şeklinde gerekçe belirttiğini, Müvekkili Şirkete gönderilen faturalara taraflarınca TTK. 21/2 uyarınca süresinde itiraz edilerek Beyoğlu … Noterliği’nin 14.11.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 08.11.2016 tarihli iade faturalarının keşide edildiğini, Yargıtay’ın E.2001/1, K. 2003/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da açıkça: “Nitekim, kuruldaki tartışmalar sırasında TTK.nun 23/2. maddesi hükmündeki karinenin faturanın olağan içeriği (mutad münderecatı) hakkında geçerli olması gerektiği, mutad içeriğin ifa ile ilgili hususlarla sınırlı olduğu kabul edilerek, faturaya sözleşmeyi değiştiren veya diğer tarafın durumunu ağırlaştıran kayıtlar konulduğu taktirde, olağan (mutad) olmayan bu hususlara faturayı alanın süresinde itiraz etmemesi durumunda bu kayıtlarla sorumlu olmayacağı benimsenmiştir.” şeklinde hüküm tesis edildiğini; işbu hükümden anlaşıldığı üzere, davacının keşide etmiş olduğu faturalara taraflarınca süresi içinde Noter kanalı ile itiraz edildiğini ve iade faturaları düzenlenerek davacıya keşide edilmesi nedeniyle faturaya konu işlemi kabul etmediklerini belirtmiş bulunduklarını, faturaya itiraz edilmiş olması halinde artık karşı tarafın fatura içeriğini kabul etmiş sayılmasının söz konusu olmayacağını, Nitekim Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 29/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “takip ve davaya konu cari hesap alacağını oluşturan ve davalı hesap incelemesinde tespiti yapılan davacı faturaları ile davalı iade faturalarının davalı ticari defterlerine kaydedildiği” açık ve net bir şekilde tespit edildiğini; bilirkişinin açık ve net tespitine rağmen yerel mahkeme tarafından hangi gerekçeyle faturaların müvekkili şirket tarafından kabul edildiği yönünde gerekçe oluşturulduğunu anlayamadıklarını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki dağıtım sözleşmesi kapsamında kesilen ve açık hesaba konu dört adet faturanın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı; taraflar arasında 03/10/2016 ve 04/10/2016 tarihli dağıtım hizmet sözleşmeleri bağıtlandığını, sözleşmeler kapsamında davacının kendisine teslim edilen gönderilen dağıtımını gerçekleştirdiğini, teslim edilemeyen iade ürünler ile ilgili de final raporlarının düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, verilen hizmet karşılığında düzenlenen dört adet faturanın davalıya tebliğ edildiğini, davalının ise gönderilerin geç teslim edildiği gerekçesi ile iade faturaları tanzim ettiğini, bu faturaların itiraz edilerek davalıya iade edildiğini, akabinde davacının tanzim ettiği fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Davalı taraf; davacının kendisine dağıtılmak üzere teslim edilen Harward Business dergisinin ekim ayı sayılarını alıcılara teslim etmediğini, bu konuda müşterilerden bir çok şikayet maili geldiğini, teslimatların yapılması için davacının uyarıldığını, buna rağmen edimin sözleşmede kararlaştırılan teslim süresi içerisinde gerçekleştirilmediğini ve davacı faturalarına karşılık iade faturaları düzenlendiğini, bakiyenin kapatıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuş, istinaf dilekçesinde de bu savunmalar tekrar edilmiştir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, sözleşmeler fatura ve iade faturaları, final raporları, final raporlarının tebliğine ilişkin tebliğ evrakları, e-mail yazışmaları dosya arasına alınmış, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak mali bilirkişi raporları alınmıştır. Buna göre dava konusu dört adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının fatura tarihlerinde defterlerine kaydettiği 9.406,16-TL tutarında dört adet fatura için davalıya 08/11/2018 tarihinde aynı tutarlarda dört adet iade faturası kestiği, bu iade faturalarının davacı tarafından kabul edilmediği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerin; “gönderilerin dağıtım takibi ve raporlanması” bölümünün, “raporlama” başlıklı hükmünde; sözleşmede kararlaştırılan dağıtım süresi ve dağıtımın tamamlanması akabinde davacı tarafından davalıya, işin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını gösteren final raporu, kanıtlar ve iadelerin, dağıtım süresinin tamamlanmasını takip eden iki iş günü içerisinde tebliğ ve teslim edileceği; davalı tarafından, tebliğ ve teslimden itibaren rapora ve kanıtlarına iki iş günü içinde itiraz edilmezse, davalının raporu, kanıtların ve teslimat şekillerinin doğruluğunu, davacının dağıtım işini sözleşmeye uygun olarak ifa etmiş olduğunu kabul etmiş sayılacağı, raporun excel formatında hazırlanacağı ve ihtilaf vukuunda davacı kanıtlarının tek ve kesin delil olacağı kararlaştırılmıştır.Dava konusu faturalar 18/10/2016, 26/10/2016, 31/10/2016(bu tarihli iki ayrı fatura mevcuttur) tarihli olup, davacının 06/10/2016, 07/10/2016, 11/10/2016, 14/10/2016, 28/10/2016, 02/11/2016, 03/11/2016 ve 16/11/2016 tarihli final raporlarını davalıya tebliğ ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere; davacının ekim ayı içerisinde verdiği dağıtım hizmetine ilişkin final raporlarını davalıya tebliğ ettiği, davalının bu raporlara sözleşme gereği iki iş günü içerisinde itiraz etmediği, bu nedenle dağıtım işinin sözleşmeye uygun ifa edildiğini kabul etmiş sayılacağı, öte yandan davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu yazışmalarda, davalı müşterilerinden gelen ve davacıya bildirilen yalnızca iki adet e-mail bulunduğu, bu e-maillerden birinin sahibine 28/10/2018 tarihinde gönderinin teslim edildiğinin davalının da kabulünde olduğu, diğer müşteriden gelen e-mail konusu gönderinin ise adres anlaşmazlığı nedeniyle teslim edilemediğinin mail içeriğinden anlaşıldığı, davalının … dergisinin ekim ayı sayılarının hiçbirinin alıcılara teslim edilmediği yönündeki savunmasını destekler başkaca delil sunulmadığı, davacının faturalara konu dağıtım işini sözleşmeye uygun ifa ettiğini ispat ettiği anlaşılmış olup, davalının aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 642,53-TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 583,23-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.