Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/839 E. 2023/877 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/839 Esas
KARAR NO: 2023/877 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/774 Esas – 2021/161 Karar
TARİH: 10/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, atırım yapmak isteyen müvekkilinin davalıya ait Bakırköy …’in Franchise’nı devir alabilmek için görüştüğünü, görüşmede davalının dükkan kirasının 15.000,00 TL olduğu ve günlük cironunda 6.500,00 TL – 7.000,00 TL civarında olduğunu ve franchise verene ödenecek herhangi bir bedel olmadığını söylediğini, tarafların 1.200.000,00 TL bedelle devir konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin davalıya 06/03/2020 tarihinde devir için ödeme açıklamasıyla eft yoluyla 50.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, sözlü olarak varılan anlaşma sonrası müvekkilinin kiranın 15.000,00 TL olmayıp, yükseldiğini öğrendiğini, ancak kötü niyetli olmadığını düşündüğünü, devir işlemleri için Konya’daki genel merkeze davacı, davalı ve …’in birlikte gittiklerini, burada günlük cironun 4.000,00 TL – 5.000,00 TL civarında olduğunu ve 5 yılda bir genel merkeze 100.000,00 TL ödeme yapılması gerektiğini öğrendiğini, müvekkilinin franchise sözleşmesi ile ilgili bilgileri ve sonradan ödenmesi gereken tutarları kendisinden gizlenerek hileli davranışlarla kendisini kandıran davalıdan franchise Sözleşmesini devralmaktan vazgeçip, yapmış olduğu 50.000,00 TL’lik ödemenin iadesini talep etmiş ise de, paranın kendisine ödenmediğini, TBK 36.maddesine göre aldatma nedeniyle sözleşmeye bağlı olmadığını, müvekkili açısından kârlı bir yatırım olmayacağını, gönderilen para yönünden sözleşme gerçekleşmediğinden davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili tarafından davacıya kira bedeli ve günlük ciro hakkında yanlış bilgi verilmediğini, verilen bilginin doğru olduğunu, kira sözleşmesinde de kiranın 15.000,00 TL olduğu belli olup, sözleşmenin süresi dolduğu için kira bedelinin arttığını, müvekkilinin işletmesiyle ilgili davacıya karşı herhangi bir bilgi gizlemesi veya hileli davranışının bulunmadığını, müvekkilinin işyerini devretmek için herhangi bir talebi olmayıp, satmayı düşünmediğini, davacının müvekkiline teklif getirdiğini, franchise sözleşmesinin davacı tarafça açıkça bilinip devir işlemleri sırasında sözleşme içeriği ve günlük ciro miktarının davacı tarafça görülüp, bilindiğini ve o şekilde anlaşıldığını, işletmenin devralınması aşamasında meydana gelen covid19 salgını nedeniyle işletme devrine ilişkin anlaşmadan geri dönmek amacıyla bunların bahane edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2021 tarih 2020/774 Esas 2021/161 Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmayıp, sözlü olarak anlaşılması nedeniyle ve davacının kendi beyanından anlaşıldığı üzere franchise’a konu şirketin genel merkezine birlikte gittikleri, franchise sözleşmesini inceledikleri dikkate alındığında davacının 5 yılda bir yapılması gereken 100.000,00 TL’lik ödeme konusunda bilgilendirme yapılmadığına ilişkin iddiasına itibar edilmemiş ve taraflar tacir olup, basiretli tacir ilkesi de dikkate alındığında işletmenin günlük cirosu yahut kira bedelleri yapılacak basit bir inceleme ile anlaşılabilecek hususlar olduğundan davacının davalı tarafça aldatıldığına ilişkin beyanına itibar edilmemiş ise de, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmayıp, takibe konu 06/03/2020 tarihli dekonttaki ödemenin devir için yapılan ön ödeme olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından sözleşmenin feshi nedeniyle taraflar aldıklarını iade ile yükümlü olup, devir gerçekleşmediğinden yapılan ön ödeme miktarınca davalı sebepsiz zenginleşmiş olup, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi davalı tarafça bu bedelin cayma akçesi vs. olduğu hususlarında bir beyanda bulunulmadığı anlaşıldığından bu hususta ayrıca bir değerlendirilmeye gidilmeyerek sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacının, davalıdan yapmış olduğu ödeme miktarı oranında alacaklı olduğu kanaatine varılarak asıl alacak yönünden davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş, alacak yönünden davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmiş, alacak banka dekontu ile sabit olup, belirlenebilir olduğundan davacı lehine asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda yasal faiz oranı uygulanmasına, İşlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 10.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayandığını,Taraflar tarafından işletmenin devir anlaşmasının şartları tamamlanıp söz konusu işletme davalı tarafından devralınma aşamasında iken dünya da ve ülkemizde meydana gelen Covid-19 salgını sebebiyle yaşanan pandemi sürecinin ortaya çıktığını, Davacı taraf bunu fark ettiği için işletme devrine ilişkin üzerinde anlaşılan hususlardan geri dönmek amacıyla dava dilekçesinde belirttiği hususları ileri sürdüğünü ve anlaşmadan geri döndüğünü, sonrasında da anlaşmanın dayanağı olan ve kapora olarak ödenen 50.000,00.TL’nin geri alınması maksadıyla yerel mahkemeye başvurduğunu, Müvekkili … davacının iddia etmiş olduğu kira bedeli veya iş yerinin günlük cirosu hakkında yanlış bilgi vermediğini, davacı tarafa günlük cironun 6.000,00.TL ile 7.000,00.TL arasında değiştiğini belirttiğini, günlük satış cirolarını gösteren ekstrelerin de bu durumun ispatı olduğunu, karşı tarafın iddiasını destekleyen herhangi bir delil, belge gösteremediğini,Davacı dava dilekçesinde kiranın 15.000,00.TL olmadığı ve daha yüksek olduğu ileri sürüldüğünü, kira sözleşmesinde kira bedelinin belli olup 15.000,00.TL olduğunu ve bu miktarı ödediğini, kira sözleşmesinin bir yıllık süresinin dolması nedeniyle kira bedelinde arttırmaya gidildiğini Mayıs ayından itibaren kira bedelinin yükseldiğini, Müvekkili davalının işletmesini devretmek için herhangi bir talebi veya ısrarı olmadığını, satma ve devretme anlamında herhangi ilan ya da tanıtım yapmadığını, satmayı düşünmediğini davacı tarafından müvekkili …’la iletişime geçip işletmeyi devretmesi için teklif iletildiğini, müvekkilinin işletmesiyle ilgili herhangi bir bilgiyi gizlemesi veya hileli davranışta bulunmasının söz konusu olamayacağını, … müvekkili davalının işletmesinden önce aynı işi gören Fatih şubesiyle görüştüğünü fakat oranın ücretinde anlaşamadıklarından ötürü müvekkili davalıya işletmesini devretmesi için teklifte bulunduklarını, söz konusu iddiaların aksine bu durumu kanıtlayan tanık beyanlarının da bulunduğunu, Davacı tarafın maliyetleri oldukça yüksek olan bir işletmenin genel merkezine 5 yılda bir 100.000,00.TL ödemesinin söz konusu olduğunu ve böyle bir işletmede hiç kar elde edilemeyeceğini dava dilekçesinde ileri sürdüğünü, Franchise sözleşmesi ve şartları davacı tarafından açıkça biliniyor olup devir işlemleri sırasında sözleşmenin içeriği ve günlük ciro miktarı (satış ciro belgeleri) davacı tarafından görülüp işletmenin o şekilde devri için anlaşıldığının açık olduğunu, davacılar franchise sözleşmesindeki ücretini bahane ederek anlaşmadan geri dönmek istediklerini, müvekkili … franchise ücretinin ilk 5 yılının zaten ödemiş olduğunu, olduğunu ikinci 5 yıla ilişkin olarak da müvekkili davalının kendisinin ödeme yapacağını belirterek kolaylık sağladığını, böylelikle 9 yıl boyunca davalı tarafından işletmenin kullanılabileceğini ancak davacı tarafından bunun kabul edilmediğini, 08/12/2020 tarihli dilekçede delillerin bildirilmiş olmasına rağmen tüm delilerin toplanmadığını, tanık beyanları alınmadığını, İleri sürerek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, işletme devri için ön ödeme olarak ödendiği iddia olunan paranın, işletme devri yapılmadığından bahisle istirdadı talebi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davanın niteliği ve davacı tarafın açıkça muvafakat etmemiş olması nedeniyle davalı tarafın tanıklarının dinlenmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. İlk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde, davalı vekilinin eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 11/3 maddesine göre; “Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran mal varlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret ünvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan olunur.” Bu kapsamda bir ticari işletmenin devrinden bahsedilebilmesi için; mamelekin veya işletmenin aktif ve pasifiyle birlikte devredilmesi gerekmekte olup, taraflar arasında yapılan sözleşmenin içeriği, tarafların iradelerinin yöneldiği sonuç ve sözleşmenin ifa ediliş şekline göre yapılacak değerlendirmeden, devralanın işletmeyi tüm faaliyeti ile bu faaliyetten doğmuş alacak, borç, hak ve malvarlığı ile devraldığı sonucuna varılması halinde yapılan işlemin işletme devri niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Taraflar arasında davalının işlettiği Bakırköy …’in, Franchise olan işletmesinin davacıya devri hususunda sözlü olarak anlaşıldığı, bu anlaşmanın taraflarında kabulünde olduğu, davacı tarafından davalıya “devir için ön ödeme” açıklamasını içerir banka havalesi ile toplam 50.000,00 TL’nin 06/03/2020 tarihinde gönderildiği, davacı, davalı tarafından sözleşmenin esaslı unsurlarında aldatılmak suretiyle sözleşme yapmaya yöneltildiğini, bu nedenle sözleşmeden döndüğünü, devir için yapmış olduğu ön ödeme bedelinin iadesini talep etmiş, davalı ise davacının, bu hususları meydana gelen covid19 salgını nedeniyle bahane ettiğini, esasen belirtilen hususlarda bilgi sahibi olduğunu bildirmiştir. Dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; 06/03/2020 tarihli dekonttaki ödemenin devir için yapılan ön ödeme olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasında işletmenin devri hususunda yazılı olarak yapılmış geçerli bir sözleşme bulunmadığı, davalı tarafça işletmenin fiilen ve hukuken davacıya devredilmediği de gözetildiğinde, davacının geçersiz sözleşme uyarınca davalıya verdiklerini geri istemek de haklı olduğu anlaşılmakla; Mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 3.415,50.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 854,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,50.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.