Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/838 E. 2023/1050 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/838 Esas
KARAR NO: 2023/1050 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/405 Esas – 2020/873 Karar
TARİHİ: 18/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesi ile; kendisinin Isıtma Soğutma Klima ve Kombi sistemlerinin satış ve servisi hususunda ticari faaliyette bulunduğunu, davalının hizmet bedeline ilişkin faturaya dayalı borcu ödememesi üzerine aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca yönelik haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin teknik işler personeli olarak işe başlayan … isimli kişinin disiplinsiz tavırları ve uyarıların sonuçsuz kalması üzerine yapılan araştırmada adı geçen kişinin iş başvurusunda sahte diploma ibraz ettiğinin, müvekkili şirket adına yapılan mal ve hizmet alımlarında 3. kişilerle iş birliğine girerek, gerçek değerinin çok üzerinde fiyatlarla alım yaptığının, kendisine komisyon sağladığının, alınmamış mal ve hizmet için alınmış gibi sahte faturalar düzenlettiğinin, müvekkili şirketi zarara uğrattığının ve görevini kötüye kullandığının tespit edilmesi üzerine iş akdine son verildiğini, adı geçen kişi hakkında yapılan şikayet üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/74133 nolu soruşturma dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını, takip konusu faturalar incelendiğinde, faturada “teslim alan” kısmında şirketin muhasebe personeli yerine …’in isminin ve imzasının bulunduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa borçlu olmadığını beyanla davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 18/12/2020 tarih ve 2019/405 Esas – 2020/873 Karar sayılı kararında;” Dava, İİK 67 vd md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Celp olunan Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacı/ alacaklı tarafından davalı/ borçlu aleyhine 6 adet faturaya dayalı 6.195,00 TL asıl alacak + 51,00 TL işlemiş faizden ibaret toplam 6.246,00 TL alacağın tahsili istemiyle 18/05/2017 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, ödeme emrini 02/06/2017 tarihinde tebellüğ eden borçluyu temsilen vekilinin 05/06/2017 tarihinde (süresi içinde ) ibraz ettiği dilekçe ile ” müvekkili şirketin alacaklı görünen tarafla her hangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını ve borcunun olmadığını “beyanla borca faize faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İİK 66 md gereğince İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize müracaatla iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır. Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının takip ve dava dayanağı hizmeti davalıya sunduğu, hizmetin fahiş fiyatla yapıldığına dair itirazın ve dava dışı … hakkında Güveni Kötüye kullanma vs suçundan yapılan soruşturma evrakının iş bu davanın esasına etkili olmadığı, takip konusu fatura bedellerinin ödenmediği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 6.246,00 TL alacağının bulunduğu, talep edilen alacak miktarında, takip sonrası talep edilen faiz tür ve oranında fazlalık ve hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının tespit edilen likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla sübuta eren davanın kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, yaptıkları itiraz üzerine Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/684 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının ikame edildiğini, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/684 Esas, 2018/549 K. Sayılı 08/05/2018 tarihli kararı ile “Görevsizlik Kararı” verdiğini, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine işbu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/947 E., 2019/610 K. sayılı 29/04/2019 tarihli ilamı ile davacının tacir olup olmadığının şüpheye mahal bırakmayacak şekilde tespitinin gerektiğinden bahisle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiğini; Yerel Mahkeme’nin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ortadan kaldırma ve dosyanın iadesi kararı doğrultusunda Davacı …’in tacir olup olmadığı yönünde araştırma yaptığını, yapılan araştırmada davacının ticaret sicili kaydına ve esnaf odası kaydına rastlanmadığını, buna rağmen mahkemenin bu defa davacının davasının kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusu 6.246,00 TL’lik borca vaki itirazlarının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, ve müvekkil şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmettiğini, verilen kararın yasa ve usule aykırı olup, işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru zorunluluğunun hasıl olduğunu; Davacı …’in gerçek kişi tacir olduğunun açık ve net olarak tespit edilemediğini, cevap dilekçesinde beyan ettikleri üzere davacı …’in icra takibine konu ettiği faturaların teslim edildiği kısımdaki isim ve imza incelendiğinde müvekkili şirket yetkilileri veya muhasebe/ mali işler departmanı çalışanlarının değil, … isimli kişinin ismi ve imzasının bulunduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin davacıya gerçekte takibine konu edildiği gibi bir borcunun bulunmadığını, … isimli şahsın iş akdinin müvekkili şirket tarafından 2017 yılı Şubat sonlarında feshedildiğini ve hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/74133 soruşturma numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, Mahkemenin soruşturma sonucunu beklemesi ve buna göre karar vermesi gerekirken söz konusu savcılık dosyasını bekletici mesele yapmadığını, tüm bu hususlara rağmen Mahkemenin davanın reddine karar vermesi veya bekletici mesele yapması gerekirken davanın kabulüne karar verdiğini beyanla Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/405 E., 2020/873 K. sayılı ve 18.12.2020 tarihli kararının kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı tarafından, davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile toplam 6.246,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, davacı somut dava ile toplam 6 adet fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu ancak borcun ödenmediğini beyan ederek itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf teknik elemanı olan …’in yapmış olduğu sahtecilikler nedeniyle işten çıkarıldığını ve hakkında savcılığa şikayette bulunulduğunu, adı geçenin alınmamış hizmetleri alınmış gibi göstererek üçüncü kişiler ile elbirliği içerisinde müvekkilinin zararına sebep olduğunu, takibe dayanak irsaliyelerde muhasebecinin değil …’in isim ve imzasının bulunduğunu, irsaliyeleri kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Somut dosya kapsamından; Mahkemece ilk olarak 08.05.2018 tarihli karar ile Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/947 Esas, 2019/610 Karar ve 29.04.2019 tarihli kararı ile; her ne kadar Mahkemece davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de, yeterli araştırmanın yapılmadığından bahisle “davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilip gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının tacir-esnaf olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne ve kararının kaldırılmasına karar verildiği, Dairemiz kararından sonra yargılamaya devam eden İlk Derece Mahkemesince davacının esnaf kaydının bulunup bulunmadığının araştırıldığı ve mali müşavir bilirkişiden 05.11.2020 tarihli ek raporun alındığı, bilirkişi ek raporunda davacının vergi dairesi kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerçek kişi işyeri açılışının olduğu, muhasebesel olarak yapılan incelemede ise işlerinin ticari muhasebeyi gerektirdiği, işletme hesabına göre defter tutması gerektiğinin tespit edildiği, Mahkemece bu tespitler nazara alınarak davacının tacir ve davanın ticari dava olduğunun kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, davalı vekilinin bu kısma yönelik istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre; tek başına fatura düzenlenmesi ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının alacağı ispatlamayacağı, davacının davalıya hizmet verdiğini yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, takibe konu faturalar irsaliyeli fatura olup faturaların teslim alan kısmında … isim ve imzasının bulunduğu, davalı tarafından imzalara itiraz edilmediği ve …’in teknik elemanı olduğunun kabul edildiği, davalı tarafça Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet neticesinde açılan 2017/74133 soruşturma sayılı dosyada, davacı şüpheli olarak yer almadığı gibi davacı ile dava dışı … tarafından takip konusu faturaların verilmemiş hizmete ilişkin olarak düzenlediği iddiasının da bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen teklif formlarının dosyada mübrez olduğu, bu minvalde Mahkemece hizmetin verildiğinin ispat edildiği kabul edilerek savcılık dosyasının neticesi beklenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı, davalının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 426,66 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 106,67 TL (59,30TL+47,37 TL) harcın mahsubu ile bakiye 319,99‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.