Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/83 E. 2023/161 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/83 Esas
KARAR NO: 2023/161 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/478 Esas – 2017/999 Karar
TARİHİ: 25/12/2017
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkilinin, davalı sigorta şirketi nezdinde 30.07.2010 başlangıç ve 30.07.2011 bitiş tarihli, … numaralı Tıbbı Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi bulunduğu, poliçenin yürürlükte olduğu tarihte dava dışı … ve … tarafından davacı aleyhine İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/695 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, iş bu davada hekim tarafından uygulanan tıbbi tedavi sonucu zarar gördüklerinden bahisle davacı … için 20.000 TL maddi, 100.000 TL manevi, davacı … için 30.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, bilirkişi raporları alındıktan sonra mahkemece davalı hakkındaki davanın husumet yönünden ve ayrıca davanın idari yargıda yapılması gerektiği gerekçesi ile yargı yönünden reddine karar verildiğini, red kararı üzerine İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 2014/960 Esas ve 2015/2301 Karar sayılı dosyası ile idare aleyhine açılan 150.000 TL’lik tazminat davasına, davacının müdahil olarak katıldığını ve yargılama sonucu idarenin 130.000 TL tazminat ödemesine karar verildiğini, yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 Esas 2013/707 Karar sayılı dosyası ile açılan dava sonucu davacının 4.000 TL adli para cezası ve 660 TL vekalet ücreti ödemesine karar verildiğini ve bu bedellerin ödendiğini, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 Esas, 2013/707 Karar sayılı dosyası ile açılan dava sonucu davacının 4.000 TL adli para cezası ve 660 TL vekalet ücreti ile İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 Esas, 2013/707 Karar sayılı dosyasında sanık vekilliği (3.000 TL+KDV), İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/695 Esas sayılı dosyasında davalı vekilliği (22.500 TL+KDV), İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 2014/960 Esas, 2015/2301 Karar sayılı dosyasında müdahil vekilliği için (6.100 TL+KDV), (31.600 TL vekalet ücreti, 5.688 TL KDV) olmak üzere toplam 41.948 TL’nin davacı tarafından ödendiğini beyanla davacının uğramış olduğu 41.948 TL zararın Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi kapsamında olayın meydana geldiği 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı hekimin, müvekkili tarafından davalı şirket tarafından 30.07.2010-30.07.2011 vadeli, 2310852108 numaralı Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalandığını, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi Genel şartları A.l.a ve A.l.b maddeleri gereği; bir zararın iş bu poliçe kapsamında değerlendirilebilmesi için; sigortalının mesleki faaliyetlerinden dolayı sözleşme yapılmadan önceki bir yıl içinde veya sözleşme yürürlükte iken meydana gelen bir olaya bağlı olarak oluşan bir zararın mevcut olması, bu zararın sözleşme yürürlükte iken veya sözleşmenin bitiminden itibaren iki yıl içinde talep edilmesi gerektiğini, A.3.C maddesinde: idari ve adli para cezaları dahil her türlü ceza ve cezai şartların teminat dışı bırakıldığını, bu nedenle davacının ceza yargılamasına ilişkin taleplerinin teminat dışı olduğunu, konu poliçenin tabi olduğu genel şartların 21.07.2010 tarih ve 27648 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Genel Şartlar olduğunu, Genel Şartlar A.l.ç maddesi gereği ceza dosyaları hariç zararla bağlantılı yargılama giderlerinin de teminat kapsamında olduğunu, davacı sigortalının talep ettiği vekalet ücretinin ödendiğini dekont ve avukatlık sözleşmesi ile ispatlaması gerektiğini, kaldı ki Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının amacının, sigortalıyı yapacağı tıbbi kötü uygulama nedeniyle üçüncü kişilere ödenecek zararlar yönünden teminat altına almak olduğunu, sigortalının avukatına ödenen tutarların poliçe limitini azaltacağını, sigortalının teminatını azaltacak, tüketecek şekilde fahiş tutarlar üzerinden yapılan avukatlık sözleşmelerinin kabulünün, poliçenin amacına aykırı olacağını, davacı tarafından talep edilen İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/695 Esas sayılı dava dosyasında vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, davanın usulden red edildiğini, taraflar lehine 1.500 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, davanın İdare Mahkemesinde yeniden açıldığını, davacının bu davada da fer’i müdahil olduğunu, idare aleyhine sonuçlanan dava nedeniyle bir kez de sigortalıya rücu davası açılacağı, dolayısı ile aynı poliçeden tek olay nedeniyle bir değil üç kez vekalet ücreti talebinde bulunulduğunu ve bunların tümüne nisbi vekalet ödenmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 25/12/2017 tarih ve 2016/478 Esas 2017/999 Karar sayılı kararında;”….Sigorta genel şartları incelendiğinde; A.3 Teminat Dışında Kalan Haller Başlığı altında “ç” maddesinde idare ve adli para cezaları dahil her türlü ceza ve cezai şartlar teminat dışında bırakılmıştır. Davacı İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/38 Esas sayılı dosyası nedeniyle vekiline ödemiş olduğu 3.000TL +KDV, yine aynı dosyada karşı taraf lehine hükmedilen 60 TL vekalet ücreti ve aynı mahkemenin kararı sonucu davacı tarafça ödenen 4.000TL adli para cezasını talep etmiş olup, talep edilen miktarların yukarıda belirtilen sigorta genel şartları A.3-ç maddesi kapsamında adli para cezaları dahil her türlü ceza ve cezai şartlar kapsamında kalmakla zararın teminat dışında olduğu mahkememizin kabulündedir.Davacı taraf İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/695 Esas sayılı dosyasında 22.500TL +KDV olarak ödenen vekalet ücretini talep etmişse de; davada yargı yolundan davanın reddine karar verildiği, davanın esastan sonuçlandırılmadığı, dosya kapsamı ile sabit olup 28/12/2013 tarihli resmi gazete yayınlanıp Avukatlık asgari ücret tarifesinin 7/2-md 2. Kısım 2 bölümde yer alan asliye mahkemelerinde takip edilen davalar için 1.500TL vekalet ücreti takdir edileceğinden davacının poliçe kapsamında 1.500TL +KDV vekalet ücreti talep edebileceği ve davacı İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2014/960 Esas sayılı dosyasında müdahil vekilliği için ödemiş olduğu 6.100TL+KDV’ yi poliçe kapsamında olması nedeniyle talep edebileceği mahkememizce kabul edilerek davacının 6.100TL+1098TL KDV+1.500TL+270TL KDV toplam 8.968TL poliçe kapsamında kalan zararının oluştuğu anlaşılmakla bu miktar yönünden davanın kabulüne, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/38 Esas sayılı dosyasında ödenen 4.000TL adli para cezası+3.000TL+KDV vekalet ücreti+660TL+KDV karşı vekalet ücreti talebinin teminat kapsamında olmadığı ve İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/695 Esas sayılı dosyasında 22.500TL +KDV olarak ödenen vekalet ücretinin faiş ve talep edebileceği miktarın 1.500TL olduğu anlaşılmakla bu miktarlar yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; sigorta poliçesinde zararla bağlantılı her türlü yargılama giderinin teminat kapsamı içinde olduğunun belirtildiğini, ceza yargılamalarına ilişkin yargılama giderlerinin poliçe kapsamı dışında tutulmadığını, bilirkişinin bazı alacak kalemlerinin ceza yargılamalarına ilişkin olmaları nedeniyle poliçe kapsamında tutulmamaları gerektiği yönündeki tespitin yerinde olmadığını, sigorta poliçesi incelendiğinde “ …. serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum veya kuruluşlarında çalışan tabipler, … mesleki faaliyeti ifa ederken; … Sözleşme süresi içinde meydana gelen olay sonucu doğan … zararlara, …. Bu zarar veya taleple bağlantılı yargılama giderlerine karşı belirlenen sigorta limitlerine kadar teminat verilir” hükmüne yer verildiğini, zarar veya zararla bağlantılı yargılama giderlerinin tümünün sigorta poliçesi kapsamında olduğunun açıkça belirtildiğini, poliçede teminat kapsamı dışında kalan hallerin açıkça sayıldığını, bunların arasında ceza yargılamalarına ilişkin yargılama giderlerinin teminat kapsamı dışında olacağına ilişkin bir istisnaya yer verilmediğini, poliçedeki hükümlerin öncelikle uygulanması gerektiğini, bir özel hukuk sözleşmesi olması nedeniyle teminat kapsamında alınmak istenen risklerin taraflarca belirlenebilmesi gibi hususlar dikkate alındığında, bilirkişinin müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 E. sayılı dosyada sanık olarak yargılanması sonucu ödemiş olduğu 3.000 TL + KDV’lik ve 660 TL’lik vekâlet ücretlerinin teminat dışında olduğuna ilişkin tespitinin yerinde olmadığını, bilirkişi tarafından 13.01.2016 tarihli bir Yargıtay kararı sunulmuş ise de, bu karar ceza yargılamasına ilişkin yargılama giderlerinin poliçe kapsamında olmadığının açıkça belirlendiği bir poliçeye ilişkin olup bu olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, poliçe hükümlerinin muğlak olduğu ve yorumlanmaları gerektiği kabul edilse dahi, yorum ilkeleri dikkate alındığında vardıkları sonucun haklı olduğunu, yorumun her şeyden önce mantık ve gramer kurallarına göre yapıldığını, sözleşmelerde kullanılan sözlerin veya ibarelerin gramer kurallarına göre yorumlanmasının her zaman yeterli olmayacağını, sözleşme yorumlanırken “şüphe halinde sözleşmeyi düzenleyen aleyhine yorum” prensibinin de dikkate alınması gerektiğini, sözleşmede aydınlık olmayan (vuzuhsuz) sözcükler veya deyimler kullanılmışsa, bu konudaki tereddütün sözleşme metnini bizzat kaleme alan tarafın aleyhine yapılacak bir yorumla giderildiğini, bir hukuki işlemin onun sadece bir hükmü veya cümlesi tek başına ele alınarak yorumlanamayacağını, aksine işlemin bir bütün olarak ele alındığını, hükümler arasındaki irtibata ve söz konusu işlemin tüm olarak amacı göz önünde bulundurularak dikkate alınarak bir yorum yapıldığını, dava konusu poliçede, hangi hallerin teminat kapsamında olduğunun açıkça sayılmış olmasının, sayılan haller arasında ceza yargılamasına ilişkin giderlerin yer almamasının, tam aksine teminat kapsamına giren haller arasında zararla bağlantılı her türlü yargılama giderinin yer aldığının açıkça belirtilmiş olmasının, sözleşmelerde kullanılan sözlerin veya ibarelerin gramer kurallarına göre yorumlanmasının her zaman yeterli olmamasının, tarafların irade beyanlarının bir bütün olarak ele alınmasının, tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının bu şekilde araştırılmasının gerekmesi, şüphe ve boşluk halinde sözleşmeyi düzenleyen aleyhine yorum yapılmasının ve aynı şekilde bu gibi durumlarda zayıf lehine yorum yapılmasının gerekmesi gibi hususların varılan sonucu desteklediğini, dava, vekilin müvekkilinden talep edebileceği vekalet ücretine ilişkin bir dava olmayıp, sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedellerin tazminine ilişkin olması nedeniyle müvekkili tarafından ödenen bedellerin makul olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili hakkında açılan İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/695 Esas sayılı 150.000 TL tazminat davasında, davalı vekilli oldukları 22.500 TL + KDV taraflarına ödeme yaptığını, bilirkişi tarafından bu davanın usulden reddedilmiş olduğu gerekçe gösterilerek sadece matbu olan 1.500 TL’lik vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğinin ileri sürüldüğünü, anılan davanın 2,5 yılı aşkın bir süre devam ettiğini, 3 kez dosyanın adli tıp kurumuna gönderildiğini, bilirkişilere dosyanın gittiğini bütün hesaplamaların yapıldığını ve karar aşamasında idare mahkemesinin yetkili olduğuna hükmedildiğini, burada tartışılması gereken hususun 2,5 yılı aşkın bir süre devam eden, 3 kez adli tıp ve iki kez de bilirkişiye giden 150.000 TL değerindeki bir tazminat dosyası nedeniyle, avukata ödenen 22.500 TL + KDV’nin İstanbul şartlarında makul olup olmadığı, makul değilse makul olması gereken ücretin ne olması gerektiği olduğunu, yargılamanın bittiğini ve idarenin müvekkiline karşı bir rücu davası açıp açmayacağının belirsiz olduğunu, dava açılması halinde müvekkilinin kendileriyle çalışıp çalışmayacağının da belirsiz olduğunu, bilirkişinin mantığına göre, idarenin dava açıp açmayacağının beklenmesi gerektiğini, bilirkişinin bu bekleme süresini belirtmediği gibi sigorta poliçesinden kaynaklanan taleplerin de iki yıllık bir zamanaşımı süresine tabi olduğunun gözden kaçırıldığını, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmek amacıyla bu davayı açmadığını, İstanbul’daki bir avukatın 2,5 yılı aşkın bir süre devam eden, 3 kez adli tıp ve iki kez de bilirkişiye giden 150.000 TL değerindeki bir tazminat dosyası nedeniyle herhangi bir ücret almadan veya sadece 1.500 TL alarak işe başlamasının, yargılamanın sonucunu beklemesinin, yargılamanın sonucunda 1.500 TL ile yetinmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve maddi gerçeklerle bağdaşmadığını, müvekkilin ödemiş olduğu 22.500 TL + KDV makul, hayatın olağan akışına uygun ve gerçekçi olduğunu, bilirkişinin yapmış olduğu tespitlere ve mahkemenin kararına katılma olanağının bulunmadığını beyanla yerel Mahkemece verilen 2016/478 Esas, 2017/999 Karar sayılı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında davacı sigortalı doktor tarafından, aleyhine açılan tazminat ve ceza davasında kendisini temsil eden avukata ödediği avukatlık ücreti ile ceza davasında aleyhine hükmedilen adli para cezası ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Davacı poliçe kapsamında aleyhine açılan tazminat davası, idari yargıda feri müdahil olarak yer aldığı tam yargı davası ve sanık olarak yargılandığı ceza davasında kendisini temsil eden vekile ödediği vekalet ücreti ile ceza yargılaması neticesinde aleyhine hükmedilen adli para cezası ve karşı taraf vekalet ücretinin davalıdan tazminini talep etmiş, davalı sigorta şirketi ceza yargılamasına ilişkin taleplerin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, zararla bağlantılı yargılama giderlerinin poliçeye dahil olduğunu, avukata ödenen vekalet ücretine dair dekontun sunulması gerektiğini ve davacı aleyhine açılan tazminat davasında verilen karar ile uyuşmazlığın esastan sonuçlanmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı adına davalı nezdinde düzenlenen 30.07.2010 ile 30.07.2011 tarihleri arasında geçerli, 300.000 TL bedelli Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin sigortanın kapsamı başlıklı A maddesinin A.1. başlığı altında” … Serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların, poliçede belirtilen mesleki faaliyetleri ifa ederken sözleşme süresi içinde meydana gelen olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmini sözleşme süresi içinde ya da sonrasında talep edilen zararları, sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükteyken meydana gelen bir olay nedeniyle, sadece sözleşme süresi içerisinde sigortalıya karşı doğabilecek talepleri ve bu zarar ve taleple bağlantılı yargılama giderlerinin” teminat kapsamında olduğu, teminat dışında kalan halleri düzenleyen A.3. maddesinin “ç” bendi ile idari ve adli para cezaları dahil her türlü ceza ve cezai şartların ise poliçe teminatının kapsamı dışında olduğu kabul edilmiştir. Poliçede yer alan açık düzenleme uyarınca, davacı aleyhine İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 Esas ve 2013/707 Karar sayılı kararı ile hükmedilen 4.000 TL adli para cezası, müdahil vekili lehine hükmedilen 660 TL vekalet ücreti ile davacının kendisi ceza davasında temsil eden vekile ödediğini iddia ettiği 3.000 TL +KDV vekalet ücreti poliçe teminatının kapsamı dışındadır. Her ne kadar davacı taraf, hukuk veya ceza davası şeklinde bir ayrım yapılmaksızın tüm yargılama giderlerinin teminat kapsamında olduğunu iddia etmiş ise de, poliçede açık bir şekilde sigorta korumasından yararlanacak üçüncü kişilerce yöneltilecek zarar talepleri ile bağlantılı yargılama giderleri teminat kapsamına alındığından, Mahkemece ceza davasında müdahil vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti ile davacının vekiline ödediğini iddia ettiği avukatlık ücreti talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/695 Esas sayılı dosyası ile dava dışı … ile … tarafından davacı ve T.C. Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davası neticesinde Mahkemece, 06.03.2014 tarihli karar ile davanın davacı yönünden husumet nedeniyle, T.C. Sağlık Bakanlığı yönünden ise idari yargının görevli olduğundan bahisle yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, kendisini temsil eden vekile avukatlık ücreti ödediğine dair 01.05.2016 tarihli ve 31.600 TL bedelli bir adet serbest meslek makbuzu ibraz etmiş ise de, söz konusu makbuz üzerinde hangi dava dosyası için düzenlendiğine dair bir açıklama bulunmamaktadır. Bundan başka vekile ödenen avukatlık ücreti yönünden, somut davada da davacının vekili olan Avukat …’in, davacıdan 31.600 TL + 5.688 TL KDV vekalet ücreti aldığına dair ispat vasıtası sayılamayacak beyanı dışında bir delil sunulmamıştır. Mahkemece verilen kararın niteliği itibariyle de davacıya yöneltilen tazminat talebi neticelendirilmemiş, idari yargıda görülen dava sonrasında, T.C. Sağlık Bakanlığı’nca davacıya rücuan tazminat davası açılmıştır. Buna göre Mahkemece, İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi uyarınca ikinci kısım ikinci bölümde yer alan 1.500 TL vekalet ücreti + KDV’den oluşan tazminata hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin istinaf başvurusu haksızdır. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.