Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/825 E. 2023/1491 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/825 Esas
KARAR NO: 2023/1491 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1302 Esas – 2021/132 Karar
TARİHİ: 02/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, satılan ve teslim edilen mallar karşılığı fatura düzenlendiğini, fakat ödeme alınamadığını, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetli itirazı ile durdurulduğunu belirterek; borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından davaya konu edilen 02/05/2013 tarihli … numaralı faturanın 3065 sayılı kanun gereği, ihraç kayıtlı olarak düzenlendiğini, fatura tutarının 6.454 Usd, KDV tutarının da 1.162,72 USD davacının devletten KDV alacaklarını tahsil etmeleri için … numaralı, 14/05/2013 tarihli gümrük beyannamesinin … tarafından aslı gibidir olarak onaylayıp bir nüshasının kargo ile davacı yana gönderildiğini, yani teslim etmiş olduğu ürünlerin fatura tutarının 6.454 USD olduğunu, davacı yan tarafından 03/05/2013 tarihinde imzalanmış olan, adi yazılı sözleşmede 6.454 USD’lik faturaya istinaden 954 USD’lik tutarı çek olarak aldığını, geri kalan bakiyenin ürünler satıldıktan sonra alınacağı ibaresini davacı yan kendi antetli kağıdına yazıp hazırlanan adi sözleşmeyi yazılı olarak davalı yana mail yoluyla ilettiğini, ürünlerin yurt dışında satışının halen yapılamadığını belirterek; davanın reddine, davacının alacağın %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/02/2021 tarih 2017/1302 Esas – 2021/132 Karar sayılı kararında;” Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK 67. Maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.İcra dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir. İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine dava konusu fatura dayanak gösterilmek suretiyle; 7.615,72 USD asıl alacak, 3.814,80 USD işlemiş faz olmak üzere toplam 11.430,80 USD alacağın tahsili için 01/11/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tanıklarının beyanları tutanak altına alınarak incelenmiştir.Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlere dayanılmış olması sebebiyle dosya mali müşavir …’a tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan 23/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının inceleme gününde defter ve belgeleri hazır etmediği, dolayısıyla davacının defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davalının 2013-2017 yılı arası ticari defterlerinin incelenmesinde ise defterlerin usulüne uygun olarak düzenlendiği, davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle 5.500,00 USD alacaklı alacaklı olduğu bildirilmiş, davacı vekilinin itirazları kapsamında dosya bu kez aynı mali müşavir ile nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişilerden oluşan heyete tevdi yönünde ara karar kurulmuş ise de davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığı gibi inceleme gününde defterler hazır edilmediği için inceleme yapılamamış, sunulan ilk bilirkişi raporunun ilgili kısımları HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında mal satışına ilişikin kurulan ticari ilişki kapsamında davacı tarafından düzenlenen fatura nedeniyle başlatılan takip tarihi itibariyle davacının davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, taraflar arasında satış bedelinin ürünlerin davalı tarafından satışı sonrasında ödenileceğine ilişkin anlaşma olup olmadığı, davacının bu yönde bir taahhüdünün bulnuup bulunmadığı, ürünlerin davalı tarafından satılıp satılmadığı, davacının döviz alacağına ilişkin faiz talebinin yerinde olup olmadığı, bu kapsamda itirazın iptali, icra inkar ve kötü niyet tazminatı hüküm koşularının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında TBK m.170 hükmü kapsamında geciktirici koşula bağlı kılınan satış sözleşmesi kapsamında ticari ilişki kurulduğu, davacının satıcı davalının ise alıcı olduğu, itirazın iptali istemine konu icra takibine dayanak edilen faturanın 6.454 usd + % 18 KDV oranı olan 1.161 usd toplamı 7.615,72 usd tutarlı … numaralı 02/05/2013 tarihli fatura olduğu, fatura üzerinde “3065 sayılı yasa gereği ihraç kayıtlı kesildiği için KDV tahsil edilmeyecektir” ibaresinin yazılı olduğu, tanık olarak dinlenilen davacı çalışanı … tarafından kullanılan, uzantısı davacı tacire ait …@….com isimli e-posta adresinden davalıya gönderilen e-posta içeriğinde davacı ismi ile antetini barındıran kaşeli imzalı tarihsiz belgede, davalıya hitaben “6.454 $’lık faturaya istinaden 954 $ çek olarak alınmıştır. Geri Kalan Bakiye ürünler satıldıktan sonra alınacaktır.” ifadesinin yazılı olduğu, söz konusu belgenin davacı tarafından inkar edilmediği, celp edilen banka yazı cevabında davacı tarafından davalı lehine keşide edilen muhatabı … Bankası A.Ş. olan … numaralı 954 USD tutarlı çekin 06/05/2013 tarihinde şubeye ibraz edildiği ve ödemenin yapıldığının belirtildiği, usulüne uygun olarak iki ayrı duruşmada davacı vekiline ihtarat yapılmasına rağmen davacının ticari defter ve kayıtlarını inceleme gününde hazır etmemesi sebebiyle davacı yan ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, davalı yan ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde ise takibe dayanak faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturaya karşılık davalı tarafından davacıya 954 USD ödeme yapıldığı, bakiye bedel olan 5.500 USD’nin ise her ne kadar virman yolu ile kapatıldığına ilişkin kayıt kurulmuş ise de buna ilişkin bir belgenin sunulmadığı dolayısı ile davalının takip tarihi itibari ile davacıya 5.500 USD borçlu olduğunun belirtildiği, yine bu faturaya konu malların davalı yan tarafından ….Ltd’ye düzenlenen fatura ile ihraç edildiği ve gümrük beyannamesi ile bu şirketin Tanzanya adresine gönderildiği, dinlenen davalı tanıklarının beyanlarının davalı savunmasını teyit ettiği, davacı çalışanı …’nun vermiş olduğu ifadesinde, fatura konusu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği, ürünlerin Afrika’da satışı yapılır ise bedelinin davalıdan tahsil edileceği yönünde anlaşma yapıldığı, ürünlerin halen Afrika’da ki davalının deposunda yer aldığı ve halen satılmadığını beyan ettiği, talimat yolu ile ifadesi alınan tanık … beyanlarının da benzer mahiyette olduğu, davacı vekili her ne kadar davalı tarafından Afrika’daki şirket olan ….Ltd’ye satış yapıldığı dolayısı ile geciktirici koşulun gerçeklettiğini beyan etmiş ve davalı ticari defterlerinde söz konusu malın anılan yabancı şirkete satışı yapılmış gibi kayıt kurulmuş ise de dinlenen her iki tanık beyanında da Afrika’daki mağazanın/firmanın davalıya ait olduğu ve malların halen satılmadığı, depoda bulunduğunun belirtildiği, davalı tarafından sunulan video kaydında fatura muhteviyatında yer alan regülatörlerin 26/03/2019 tarihi itibari ile mağazada yer aldığının görüldüğü bu sebeple ürünlerin satılmasına ilişkin geciktirici koşulun dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği, fatura tarihi dikkate alındığında davalının aradan geçen süre içerisinde sessiz kalmasının TMK.m.2/2 maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması teşkil edip etmeyeceği yönündeki değerlendirmede ise davalının cevap dilekçesinde ürünlerin sergilenmesine rağmen satışının yapılmadığı, davacıya ulaşılamadığını beyan ettiği bilirkişi raporuna itiraz ve beyan dilekçesinde ise ürünlerin satılmamasının sebebinin prizlerin uyumsuz olmasını ileri sürdüğü, davacının aksi hususun ispatına yönelik herhangi bir delil sunulmadığı gibi gerçekten de İstanbul Ticaret odası bilgi bankası verilerine göre incelenen sicil gazetelerinde davacının kurulduğu günden bu yana 7, fatura tarihinden sonra da 2 kez adres değiştirdiği, davalının davacıya ulaşamamış olmasının kabul edilebilir olduğu, kaldı ki davalının sessiz kalmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı hususunun davacı taraf için de geçerli olduğu, her iki yanın da TTK.m.18/2 gereğince basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünde olduğu, aradan geçe süre içerisinde malların iadesine ilişkin herhangi bir talebi olmayan davacının, malın iadesinin yapılmadığını belirterek davalıdan bedeli talep etmesinin TMK.m.2 ile bağdaşmayacağı, TMK.m.6 hükmü kapsamında ispat yükü üzerinde olan davacının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı gibi geciktirici koşulun gerçekleştiğine dair bir delil de sunmadığı, aksine sunulan deliller kapsamında geciktirici koşulun somut olayda gerçekleşmediği, bu sebeple davacının iddiasını ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddine, davacının takip başlatırken kötü niyetli olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmaması sebebiyle kötüniyet tazminatı isteminin reddine yine davalının HMKm.329 kapsamındaki taleplerinin de koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.”gerekçesi ile, “Davanın reddine, 2-Şartları bulunmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine, 3-Davalının HMK 329. Madde hükmü kapsamındaki taleplerinin koşullarının bulunması sebebiyle reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yukarıda numarası yazılı mahkeme dosyasında usul ve yasaya aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, Davacı müvekkili ile davalı arasında yapılan alış veriş sonucu fatura düzenlendiğini ve dosyaya sunulduğunu, bu kapsamda davalı tarafın ticari defterlerinin incelendiğini ve usulüne uygun olarak tutulmuş davalı ticari defterleri lehe delil olarak değerlendirileceğinden dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunun haklılıklarını ortaya koyduğunu; taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca müvekkili tarafından edimlerin yerine getirildiğini ve bu durumun da yine rapor ile sabit hale geldiğini, Dosya kapsamında taraflar arasında imzalanan ve dosyaya sözleşme de ticarete konu ürünlerin bedelinin ancak ürünlerin satışının yapılmasından sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığını, öyle ki davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçelerinde “Tanzanyadaki müşterimiz tarafından bugüne kadar ürünlerin satışı yapılmamış” denildiğini ve Tanzanya da bulunan şirketin davalı ile bir bağlantısının olmadığının anlaşıldığını, mahkeme tarafından bu hususun yorum yapılmak suretiyle gerekçeye yansıtıldığını, Taraflar arasında imzalanan kesin delil niteliğinde ve taraflarca inkar edilmeyen sözleşme bulunmasına rağmen mahkeme tarafından yalnızca tanık beyanlarına bakılarak “davalı ticari defterlerinde söz konusu malın anılan yabancı şirkete satışı yapılmış gibi kayıt kurulmuş ise de dinlenen her iki tanık beyanın da Afrika’daki mağazanın davalıya ait olduğu ve malların halen satılmadığı” denilmek suretiyle eksik ve hatalı hüküm kurulduğunu, davalı tanıklarının yine davalı şirket çalışanı olup beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğini, ayrıca dosya incelendiğinde dava konusunun ticari alacak olduğu ve dava değeri uyarınca tanık dinletilmesinin mümkün olmadığı hususunu mahkemenin göz ardı ettiğini, Kabul anlamına gelmemek üzere dosyaya sunulan video kayıtları incelendiğinde video kaydında yer alan malların taraflarınca davalı tarafa teslim edilen mallar olup olmadığının dahi belirsiz olduğunu, bunun dışında dava konusu edilen faturaya esas olan ürünlerin Tanzanya da henüz satılmadığı gerekçeye yansımış ise de dosyaya sunulan video kaydında ürünlerin atıl bırakıldığı ve satışa hazır vaziyette bırakılmadığının görüleceğini, bu suretle davalı tarafın TMK md. 2 ve md. 3 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı hareket ederek kötü niyetli davrandığını ve hayatın olağan akışı içerisinde kalmak suretiyle makul süre şartını aştığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; satış faturasına dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı yan; dava ve takip dayanağı ihraç kayıtlı (6.454,00-USD +1.161,72-USD KDV) 7.615,72-USD tutarlı 02/05/2013 tarihli fatura konusu ürünlerin davalıya satılıp teslim edildiğini; ancak bedelinin ödenmediğini, fatura bedeli ile 3.814,80-USD işlemiş faiz toplamı 11.430,80-USD’nin tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürmüş, davalı yan ise fatura ihraç kayıtlı olduğu için KDV talep edilemeyeceğini, fatura bedeli için davacıya 954,00-USD bedelli çek verildiğini, çekin tahsil edildiğini, bakiye bedel yönünden ise ürünlerin satışından sonra ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, davacıdan alınan ürünlerin Tanzanya’da mukim … Ltd.’ye ihraç edildiğini, ancak bu müşteri tarafından ürünlerin halen satılamadığını, bakiye bedelin bu nedenle talep edilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece, takip dosyası, dayanak fatura, davacı şirket antetli kağıdı üzerine yazılarak kaşelenip imzalanmış tarihsiz belge, davalının bildirdiği çekin ödeme ve ibraz bilgileri, gümrük beyannameleri, davalının dava dışı …Şirketi’ne tanzim ettiği fatura, dosya arasına alınmış, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davacı tarafın ticari defter sunmaması nedeniyle, davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu; davalının kendi defterlerinde dava konusu faturadan ötürü davacıya 5.500,00-USD borçlu göründüğü, bu bedelin talep edilip edilemeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Mahkemece, tarafların TBK’nun 170 maddesi kapsamında geciktirici koşula bağlı satış sözleşmesi kurdukları, dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından, fatura konusu ürünlerin ihraç edildiği Tanzanya’da mukim şirketin davalıya ait olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından dosyaya sunulan CD içeriği görüntülerden fatura konusu ürünlerin satılmadıklarının görüldüğü, şartın gerçekleşmemesi nedeniyle davacının bakiye bedel talebinde bulunamayacağı, davalının bilirkişi raporuna itiraz ve beyan dilekçesinde ürünlerin prizlerin uyumsuz olması nedeniyle satılamadığını, davacıya da ulaşılamadığını ileri sürdüğü, davacının aksini ispat eder delil sunmadığı, fatura tarihi nazara alındığında, uzun süre ürünlerin iadesini talep etmeyen ve iki kez adres değiştirdiği anlaşılan davacının malın iadesinin yapılmadığını belirterek davalıdan bedel talep etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri, fatura konusu ürünlerin davalıya satılarak teslim edildiğinin, davalı tarafından da yurt dışındaki müşteriye ihraç edildiğinin sabit olduğu, davalının da cevap dilekçesinde ürünlerin yurt dışındaki müşteri tarafından satılamadığını beyan ettiği, davacı ile davalı arasında bakiye bedelin ürünlerin satılması sonrası ödeneceğinin kararlaştırıldığı, buna rağmen mahkemenin tanık dinlenemeyecek bir hususta tanık beyanlarına dayanarak, ürünlerin ihraç edildiği şirketin davalıya ait olduğu ve ürünlerin henüz satılamadığı gerekçesi ile davayı reddinin hatalı olduğu, öte yandan dinlenen tanıkların da davalının kendi çalışanları olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla gerekçede belirtilen görüntülerde yer alan ürünlerin fatura konusu ürünler olup olmadığının dahi bilinmediği, yine bu ürünlerin bu kadar uzun süre satılmamış olmasının da dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davanın kabulü gerektiği yönündedir. Dava ve takip dayanağı fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği, davalı tarafından bu ürünlerin dava dışı … Şirketi’ne kesilen 14/05/2013 tarihli satış faturası ile Tanzanya’ya ihraç edildiği, davacının 954,00-USD çek bedelini 06/05/2013 tarihinde tahsil ettiği, bakiye fatura bedelinin ürünlerin satılması akabinde ödeneceği konusunda tarafların anlaştıkları, davalının kendi defterlerine göre davacıya takip tarihi itibariyle faturadan bakiye 5.500,00-USD borçlu göründüğü hususları uyuşmazlık konusu değildir. İstinaf önüne gelen uyuşmazlık bakiye fatura bedelinin muaccel olup olmadığı, davalının … Şirketi’ne yaptığı ihracat ile muacceliyetin gerçekleşip gerçekleşmediği yönündedir. Bizzat davalı tarafından dosyaya sunulan gümrük beyannameleri ile davalı tarafından dava dışı … Şirketi adına tanzim edilmiş 14/05/2013 tarihli satış faturası kapsamından, davalının davacıdan 02/05/2013 tarihli fatura ile satın ve teslim aldığı ürünleri yurt dışındaki müşterisine ihraç ettiği, taraflar arasındaki anlaşmada çekten bakiye fatura bedelinin, ürünlerin yurt dışındaki müşteri tarafından satılmasıyla muaccel hale geleceğine dair kayıt bulunmadığı, şu halde ürünlerin davalı tarafından satılmasıyla bakiye alacağın muaccel hale geleceği, mahkeme tespitinin aksine taraflar arasında TBK’nun 170/1 maddesi uyarınca geçerliliği geciktirici koşula bağlanmış bir sözleşme bulunmadığı, bakiye satış bedelinin muacceliyetine dair bir anlaşma bulunduğu, davacının da iade edilmeyen ürünlerin bedelini değil, satıp teslim ettiği ürünlerin semenini talep ettiği, davalının gerek cevap, gerek ikinci cevap, gerekse sunduğu diğer beyan dilekçelerinde, ürünlerin ihraç edildiği şirketin davalıya ait olduğu yönünde savunma ileri sürmediği gibi, aksine ürünlerin yurt dışındaki müşteri tarafından satılamadığı savunmasında bulunduğu, dava değeri nazara alındığında taraflar arasındaki satış sözleşmesi ve içeriğinin HMK’nun 200/1 ve 2 fıkraları uyarınca davacının açık muvafakati bulunmaksızın tanık delili ile ispat edilemeyeceği, yine dava dışı şirketin davalının Tanzanya’daki mağazası olduğuna dair davalı savunması dahi yokken, başka delillerle desteklenmeyen takdiri delil mahiyetindeki tanık anlatımlarına dayalı olarak, ürünlerin ihraç edildiği şirketin aslında davalıya ait olduğu sonucuna gidilemeyeceği, öte yandan davalının yurt dışına ihraç edilen ürünlerin ayıplı olduğuna dair bir savunmayı ne cevap ne de ikinci cevap dilekçeleri ile ileri sürdüğü, gerek ayıp savunmasının gerekse dosyaya sunulan ve ürünlerin mevcut halini gösterdiği iddia olunan görüntülerin, savunmanın genişletilmesi yasağı başladıktan sonra ileri sürüldükleri, bu savunmaların davacının açık muvafakati bulunmadığından dinlemeyeceği, kaldı ki davalının ayıp savunmasına yönelik herhangi bir kanıt da sunmadığı, davacının bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Keşidecisi davalı, lehdarı davacı olan 954,00-USD bedelli çekin 06/05/2013 tarihinde ibraz ve tahsil edildiği, takip dayanağı faturanın ihraç kayıtlı olduğu, bu nedenle KDV tahsil edilmeyeceğinin faturaya dercedilmiş bulunması karşısında KDV tutarının davalıdan tahsil edilemeyeceği, davacının davalıya satıp teslim ettiği fatura konusu ürünlerin, davalı tarafından yurt dışı müşterisine ihraç edildiği sabit olduğundan, 6.454,00-USD fatura bedelinden, tahsil edilen çek bedeli düşüldükten sonra bakiye 5.500,00-USD bakiye fatura tutarının muaccel hale geldiği, davalının takipten önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faiz talep koşullarının oluşmadığı da nazara alınarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş, davacı istinaf dilekçesinde davanın tam kabulünü talep ettiğinden, alacağın miktarına yönelik kabul edilen bu istinaf sebebi kısmen haklı bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine vaki itirazının 5.500,00-USD asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara, avans faiz oranını aşmamak kaydıyla, 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık mevduta uyguladıkları en yüksek faiz oranı işletilerek devamına, fazla istemin reddine, hüküm altına alınan alacak likit ve davalı itirazında haksız olduğundan, davalının hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, davacının ve davalının ayrı ayrı ileri sürdükleri kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2021 tarih ve 2017/1302 Esas – 2021/132 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine vaki itirazının 5.500,00-USD asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara, avans faiz oranını aşmamak kaydıyla, 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık mevduta uyguladıkları en yüksek faiz oranı işletilerek devamına, fazla istemin reddine, 3-Hüküm altına alınan alacak likit nitelikte ve davalı itirazında haksız olduğundan, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranındaki 4.202,66-TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacının ve davalının ayrı ayrı ileri sürdükleri kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5- Harçlar kanuna göre alınması gereken 1.489,11-TL karar harcından peşin olarak yatırılan 524,01-TL’nin mahsubu ile bakiye 965,10-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,6- Davacı tarafından peşin yatırılan 524,01-TL harcın, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edildiği anlaşılan, 31,40-TL peşin harç, 180,00-TL tebligat ve posta gideri ile 600,00-TL bilirkişi ücretinin kabul red oranına göre (%48 kabul) 389,47-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,8-Davalı tarafından yargılama sırasında sarf edildiği anlaşılan 146,70-TL tebligat ve posta giderinin kabul red oranına göre hesaplanan (%52 red) 76,28-TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,9-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrasına göre hesaplanan 17.900,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 10-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrasına göre hesaplanan 17.900,00.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 11-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 12-Davacı tarafından sarf edelen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile dosyanın istinafa gidiş dönüş ücreti 48,50-TL toplamı 210,6‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.