Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/816 E. 2021/820 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/816 Esas
KARAR NO : 2021/820 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2021
NUMARASI : 2021/59 Esas 2021/136 Karar
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının 07/05/2013-30/06/2020 tarihleri arasındaki dönemde davacı müvekkil şirkket bünyesinde satış müdürü sıfatıyla istihdam edildiğini, satış müdürü pozisyonunda olması sebebi ile imzalanan sözleşmelere tamamen vakıf olduğu, davalının hizmet akdinin sona ermesinden sonraki dönemde davacı müvekkil şirketin bilgisi ve onayı dışında … isilmli İtalya orijinli firma ile doğrudan bağlantı kurduğu, sözü geçen bu firmanın ürünlerini tanıttığı ve fiyat teklifleri verdiği, davalıya hitaben Kadıköy …. Noterliği vasıtasıyla ihtarname sunulduğu, … firmasının avukatı tarafından temerrüt ihtarına cevap gönderildiğini, … firmasının davalı ile birlikte müştereken hareket etmek suretiyle davacı şirketin bilgisi ve onayı dışında Türkiye pazarında doğrudan satış yaptığını, davalının haksız rekabet teşkil eden bu eylemleri sonucunda kuracağı satış sözleşmeleri kapsamında şahsen maddi bir menfaat elde ettiği ve etmeye de devam edeceğini beyan ederek davalının haksız rekabet eyleminde bulunduğunun tespitine ve haksız rekabetin önlemesine, hüküm kesinleşinceye kadar geçecek süre yönünden … marka ürünlerin davalı tarafından şahsen ya da temsilci sıfatlarıyla üçüncü kişilere yönelik olarak pazarlanmasının teminatlı veya teminatsız olarak yasaklanmasına, hükmün kesinleşmesinden sonra hüküm özetinin Türkiye genelinde yayınlanan en yüksek tirajlı 5 gazeteden birinde ilan masrafları davalıdan alınmak üzere beş iş günü süreyle yayınlanmasına , maddi ve ticari prestij kaybına dayalı manevi zarar kalemlerinin davalıdan tazmin edilmesi yönündeki talep haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderli ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 01/03/2021 tarih ve 2021/59 Esas – 2021/136 Karar sayılı kararında;”….Davanın yasal dayanağını TBK 444 ve devamı maddeleri oluşturmakta olup TTK 4/1-c maddesinde rekabet yasağına ilişkin TBK 444 ve 447 maddeleri uyarınca açılan davalar ticari dava olarak düzenlenmiş ise de 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesi “6098 sayılı TBK.nun ikinci kısmının altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığa iş mahkemelerinde bakılır.”hükmünü içermektedir. Davalı işçinin iş aktinin sona erdiği tarih itibariyle 25/10/2017 tarihli resmi gazetede yayımlanan 7036 sayılı Yasa yürürlükte olup 6102 sayılı TTK.dan daha sonra yürürlüğe girmiştir. Bu durumda iş akdinin sona ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda ticaret mahkemesinin değil iş mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile mahkememizce davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (İst.BAM 13 Huk.Dai.2019/6 E. 715 K.sayılı emsal mahiyette karar)…”gerekçesi ile, 1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMENİN GÖREVSİZLİĞİNE,2-Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece davanın yasal dayanağının TBK’nın 444. ve 447. maddelerinin oluşturduğu hukuki nitelendirilmesi yapılarak hataya düşülmüş ve görevsizlik kararı verildiğini, TBK madde 444 rekabet yasağının koşullarını ve şekil şartını düzenlediğini, rekabet yasağının başlıca şekil şartı, işçi ile işveren arasındaki rekabet yasağı klozunun yazılı olarak yapılması olduğu, istinaf konusu davanın tarafları arasında yazılı bir rekabet yasağı anlaşması olmadığını, bu nedenle kanaatimizde şekil şartından yoksun olan TBK madde 444 hükmündeki rekabet yasağı düzenlemesi burada uygulama alanı bulamayacağını, Yerel Mahkemenin kararına dayanak gösterdiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/6 E. – 2019/715 K. Sayılı ilamında “Davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır.” Emsal gösterilen İstinaf kararında hem iş akdi sona erdikten sonraki yükümlülük hem de iş sözleşmesinin devamı sırasındaki sadakat ve sır saklama yükümlülüğüne aykırılığa dayalı cezai şart talep edildiğinden iş mahkemeleri görevlidir sonucuna varılmıştır. Oysa istinafa konu edilen huzurdaki davada taraflar arasında rekabet yasağına ilişkin bir düzenleme ve bu düzenlemeye dayanak bir cezai şart talebi bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/9-854 E. – 2013/292 K. – 27.02.2013 tarihli kararında; ” İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 sayılı BK’nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK.nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.02.2012 gün ve 2011/11-781 E., 2012/109 K.) sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.” şeklinde hüküm tesis edilerek iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönemde gerçekleşen haksız rekabet eylemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tarafların sıfatına bakılmaksızın Ticaret Mahkemesinde çözümleneceğinin karara bağlandığını, Davanın hukuki dayanağı dava dilekçesinde de açıkça ifade ettikleri üzere 6102 sayılı TTK’nın 54. Maddesindeki “genel haksız rekabet eylemi” ile aynı kanunun 55. Maddesinin 1. Fıkrasının B bendenin 1. Cümlesinde düzenlenen haksız fiilin özel bir hali olan “Sözleşmeyi ihlale veya sonra erdirmeye yöneltme” haksız rekabet eylemi olduğu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı tarafın, müvekkili davacı şirket bünyesinde çalıştığı döneme ilişkin “sadakat yükümlülüğüne aykırı” eylemi taraflarınca işbu dilekçe tarihine kadar tespit edilemediğini, ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin haksız rekabet eyleminde bulunduğu iddiasında olduklarını, bu nedenle burada dayanılan hukuki sebep Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet eylemi olduğunu, Davalı taraf “07.05.2013 – 30.06.2020” tarihleri arasındaki dönemde, davacı müvekkil şirket bünyesinde “SATIŞ MÜDÜRÜ” sıfatıyla istihdam edildiği ve pozisyonu itibariyle davacı müvekkili şirketin tarafı durumunda bulunduğu her tür ve derecedeki ticari alım satım ilişkiler ile bu kapsamda imzalanan sözleşmelere yaptığı iş gereği tamamen vakıf olduğunu, Davalı taraf “SATIŞ MÜDÜRÜ” olarak istihdam edildiği dönem içinde, davacı şirket ile İtalyan … firması arasında imzalanıp halen yürürlükte olan 13 HAZİRAN 2013 tarihli “DİSTRİBÜTÖRLÜK SÖZLEŞMESİ” kapsamında davacı şirketin Türkiye’deki müşterilerine yönelik olarak muhtelif tarihlerde çok sayıda satış işlemi gerçekleştirdiğinden … markalı ürünlerin Türkiye pazarındaki müşterilerini çok iyi tanımakta ve bu müşterilerle yakın temas içinde bulunduğunu, Davalı; işbu “Distribütörlük Sözleşmesi” ne konu olan LA BOTTEGA üretimi ürünlerin Türkiye’deki pazar payları ile müşteri profilini yaptığı iş gereği çok iyi bildiğinden müşteriler nezdindeki tanınmışlığını, hizmet akdinin sona ermesinden sonra da haksız rekabet fiili teşkil edecek ve davacı müvekkili şirketin mesleki itibarı, ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatlerini ağır şekilde zarara uğratacak şekilde kullandığı, aslen davacı müvekkili şirketin münhasır satış yetki alanı içinde bulunan Türkiye piyasasındaki müşteri firmalarla, davacı şirketin tamamen bilgisi ve onayı dışında doğrudan temas kurmak suretiyle işbu müşterilerin davacı müvekkili şirket ile değil doğrudan kendisi ile veya doğrudan … firması üzerinden satım sözleşmeleri kurmaları için zemin hazırlamış, kendisinin uzun yıllar çalıştığı davacı … firmasının müşterileri nezdindeki güvenilirliği ile işbu firmanın kurumsal kimliğini ve kendisinin piyasadaki tanınmışlığını bu yolla kullanıp haksız rekabet fiilinde bulunduğunu, Davalının; haksız rekabet teşkil eden işbu eylemleri sonucunda kuracağı satış sözleşmeleri kapsamında, şahsen maddi bir menfaat elde ettiği ve etmeye de devam edeceği hayatın olağan akışının doğal bir sonucu olduğunu, İstinafa konu edilen dava iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönemde gerçekleşen eylemlere yönelik olduğundan mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, esasen davanın mutlak ticari dava olarak kabulünde güdülen amaç, ticari sır kavramının Ticaret Mahkemesinde değerlendirilmesi olduğu kanaatinde olduklarını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK. 54-55 Madde hükümleri uyarınca açılan haksız rekabetin tesbiti ve men-i davasıdır. Mahkemece, davaya bakmaya iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının hizmet akdinin sona ermesinden sonraki dönemde davacı şirketin tamamen bilgisi ve onayı dışında davacı şirketin Türkiye distribütörlüğünü yürüttüğü ”… Dell’albergo Internatıonal Srl”isimli İtalya orijinli firma ile doğrudan bağlantı kurması ve piyasada alıcı/müşteri durumunda bulunan üçüncü kişiler nezdinde kısaca … firmasının Türkiye’deki temsilcisiymiş gibi bir algı yaratmak suretiyle davacı şirketin müşterisi durumunda bulunan alıcı firmalara yönelik olarak … firmasının ürünlerini tanıttığı ve fiyat teklifleri göndermek şeklinde gerçekleşen haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle haksız rekabet eyleminde bulunulduğunun tespiti ve önlenmesi talep ve dava etmiştir.Dosya arasında bulunan davalıya ait SGK. kaydı incelendiğinde, davalının davacı şirkette 07/05/2013 – 30/06/2020 tarihleri arasında Satış Temsilcisi olarak çalıştığı tesbit edilmiştir.Somut olayda davacı dava dilekçesinde, iş akdi kapsamında işçinin rekabet yasağına aykırılık iddiasına dayanmadığı , TTK. nun 55/1-b-1 maddesi kapsamında ” Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, ” iddiasına dayalı aynı yasanın 56/1- a,b maddeleri uyarınca haksız fiilin tespiti ve haksız rekabetin men’i isteminde bulunulmuş olmasına göre, TTK’nın 54 vd. maddeleri kapsamında yer alan haksız rekabet kurallarının uygulanması gerekir. Ticaret mahkemelerinin görev kurallarını düzenleyen TTK’nın 4/1 (a) maddesi uyarınca eldeki dava mutlak ticari davalardan olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir (Yargıtay 11. HD sinin 13/02/2017 tarih 2017/339 E. 2017/757 K sayılı ilamı). Bu hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2021 tarih ve 2021/59 Esas 2021/136 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/05/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.