Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/814 E. 2023/858 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/814 Esas
KARAR NO: 2023/858 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/818 Esas – 2021/183 Karar
TARİHİ: 24/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının 19/02/219-31/07/2019 tarihli arasında müvekkilinden tekstil ürünü satın aldığını, 62.387,85 TL alacağının kaldığını, alacağını alamayan müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalının borca haksız bir şekilde itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 oranında icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itirazları sonucu takibin durdurulduğunu, davacı tarafça huzurdaki davanın açıldığını, davacı taraftan alınan faturaya konu ürünlerin ayıplı çıkması üzerine 30/06/2019 tarihli, … seri numaralı ve 21.600,00 TL reklamasyon faturası kesildiğini, reklamasyon faturasının ayıp oranında indirim yapılmasıyla ilgili olduğunu, ürünlerin iadesinin gerekmediğini, kalan tutarın ise takip tarihinde muaccel olmadığını, taraflar arasında ödeme vadesinin 4-6 ay olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarih ve 2019/818 Esas – 2021/183 Karar sayılı kararında; “Dava, taraflar arasında tekstil ürünlerinin satımından kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirilmesi sonucunda; davacı vekilinin dava dilekçesinde, davacının davalı tarafa tekstil ürünleri sattığını, davalının borcunun bir kısımını ödediğini, kalan kısmı için icra takibi yapıldığını iddia ettiği, davalının cevap dilekçesinde davacı taraftan alınan faturaya konu ürünlerin ayıplı olduğunu, bu nedenle reklamasyon faturasının kesildiğini, reklamasyon faturasının ürünlerin iadesini gerektirmediğini, reklamasyon faturası ile ayıp oranında bedelden indirim yapıldığını, reklamasyon faturası dışında kalan kısmın ise muaccel olmadığını savunduğu, icra dosyasının yapılan incelemesinde davacının ihtiyati haciz kararı aldığı, davalıya ilamsız icra takibi yaptığı, davalı tarafa haciz yapıldığı, davalı tarafın haciz tarihinde teminat bedeli olarak 65.752,05 TL yi icra müdürlüğünün emanet hesabına yatırdığu, dosyada mali müşavir bilirkişi ile tekstil bilirkişisinden rapor alındığı, raporların denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporundan davalının 2019-2020 ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde bulunduğu, davalının ticari defterlerinde 2018 yılı devir gelen tutarının bulunmadığı, 2019 yılı kapanış bakiyesi olan 40.787,84 TL’nin de itirazın iptali davasının açılmasından sonraki tarih olan 17.09.2020 tarihinde ödendiği, davacı tarafın 2019- 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde olduğu, davacı tarafın 2019 yılı yevmiye defteri açılış fişine göre 2018 yılı tutarı 21.645,01 TL, 2019 yılı kapanış bakiyesinin 62.387,85 TL olduğu, ancak davası tarafça sunulan cari hesap ekstresinde 2018 devir bakiyesinin ve iade faturasının yer almadığı, bilirkişi tarafından talep edilen belgeler uyarıca davacı tarafın 2018 yılı cari hesabının ve devir bakiyesinin bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle davacının davalıdan isteyebileceği alacak miktarının 40.742,84TL olduğunun kabul edildiği, davalı tarafın ayıplı mala ilişkin iddiasına yönelik ayıplı olduğunu savunduğu ürünleri bilirkişi incelemesine sunmadığı, bu nedenle ayıp iddiasını ispat edemediği, davalı tarafça yargılama sırasında yapılan 40.787,84 TL ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınabileceği, davaya konu alacak miktarının likit olmadığı, yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle icra inkar tazminat koşullarının oluşmadığı, davalının kötüniyet tazminat talebinine yasal şartlarının oluşmadığı değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.”gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu alacak 62.387,85 TL olup, tüm alacaklarına yapılan itirazın iptalini mahkemeden talep ettiklerini, ancak yapılan yargılama neticesinde alacaklarının 21.645,01 TL kısmı için Yerel mahkemenin bu talebi reddettiğini, borçlu şirket, müvekkiline ödeme yapmadığı gibi, söz konusu kısma ilişkin iade faturasını kabul etmedikleri ve faturayı noter vasıtasıyla çekmiş oldukları ihtarname ile davalı borçluya iade ettiklerinin tüm dosya kapsamından anlaşıldığını, söz konusu iade faturası aslının hiç bir şekilde müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında faturanın aslının bulunmadığını, iade faturasına konu ürünlerin müvekkili firmaya iade edilmediğini, ayıplı mal iddiasını hiçbir şekilde ispatlayamadıkları gibi iade faturasında zikredilen malların ayıplı olduğuna ve iade edildiğine dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığını, bilirkişiden alınan raporda söz konusu iade faturasının müvekkilinin muhasebe kayıtlarına işlendiğine dair iade faturası aslının kendilerine iade edilmediğini, müvekkillinin muhasebe biriminin söz konusu faturanın aslı olmadan sehven kayıt ettiğini, ancak gerçekte böyle bir faturanın müvekkil, tarafa iade edilmediğini, Yerel mahkemenin noterden çekmiş oldukları ihtarnameleri ve ihtarname ekinde faturanın iade edildiği hususunu araştırmadan ve söz konusu durumu ilgili noterlerden teyit etmeden hüküm kurmasının bozma sebebi sayılması gerektiğini, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin de yanlış olduğunu beyanla; açıklanan nedenlerle ve resen dikkate alınacak hususlarla Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile; 65.752,05 TL asıl alacak ve 81,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 65.833,11 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takip durmuş, davacı tarafından somut dava ile itirazın iptali talep edilmiş, davalı, davacıya ayıplı mal nedeniyle reklamasyon faturası düzenlendiğini ve talep edilen alacağın kalan kısmı yönünden ise takip tarihinde muacceliyetin gerçekleşmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece davanın kısmen kabulü ile icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında; taraflar arasında tekstil ürünleri alım satımına dair ticari ilişki bulunduğu, taraf ticari defterleri ve diğer deliller üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacının 2019-2020 yıllarına ait ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 62.387,85 TL alacaklı olduğu, davalının 2019-2020 yıllarına ait ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıya 40.787,84 TL borçlu olduğu ve dava tarihinden sonra söz konusu bakiyenin ödendiği, tarafların ticari kayıtları arasında davalının defterlerinde 2018 yılından devreden bakiye olmamasına rağmen davacının 2019 yılı defter kayıtlarında 2018 yılı 21.645,01 TL devir bakiyesinin bulunması nedeniyle farklılık olduğu, esasen bu tutarın 21.600 TL’lik kısmının davalı tarafından düzenlenen 30.06.2019 tarihli ve 21.600 TL bedelli reklamasyon faturasına ilişkin olduğu, 45,00 TL’lik kısmının ise davacının kendisi tarafından düzenlenen 693,00 TL’lik faturayı defterlerine 648,00 TL olarak kaydetmesinden kaynaklandığı, davacının reklamasyon faturasını defterlerine kaydettiği ancak ticari defterlerine 2019 yılı başında anılan fatura bedeli kadar alacak girişi yaptığı, fatura kaydının sehven yapıldığının beyan edildiği, sunulan delillere göre söz konusu reklamasyon faturasının davalı tarafından davacıya kargo ile 30.07.2019 tarihinde gönderildiği, davacının 21.07.2019 tarihli Noter ihtarnamesi ile reklamasyon faturasını davalıya iade ettiği sabittir. Taraflar arasında davacı tarafından takibe konu edilen alacağın dayanağı olan faturalara konu malların davalıya teslim edildiği hususunda bir ihtilaf olmayıp, davalı taraf bir kısım malların ayıplı olduğunu, bu nedenle reklamasyon faturasının düzenlendiğini, bir kısım faturaların ise vadesinin gelmediğini iddia etmiştir. Davacı tarafından takip bakiye hesap alacağı için başlatılmış olup, taraflarca alacağın vadeye bağlandığına dair bir anlaşma olmadığı gibi, hesabın dayanağı faturalarda da herhangi bir vade tarihi bulunmamaktadır. Yine davalı taraf bir kısım malların ayıplı olduğu iddiası ile reklamasyon faturası düzenlemiş ise de, davacıya yapılmış herhangi bir ayıp ihbarı olmadığı gibi, malların ayıplı olduğuna dair bir delil de sunulmamıştır. Her ne kadar davacı taraf reklamasyon faturasını defterlerine kaydetmiş ise de, 8 günlük yasal süre içerisinde faturayı iade etmiş olduğundan içeriğini kabul etmemiştir. Kaldı ki ticari defterlere kaydın sehven yapıldığı bildirilmiş ve bu fatura tutarı kadar alacak kaydı yapılmıştır. Takipten önce davalı temerrüde düşürülmemiştir. Bu minvalde Mahkemece itirazın reklamasyon faturası bedeli dahil edilerek 62.387,00 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline ve yine alacağın faturaya dayalı ve her iki taraf için de muayyen olduğu, itirazın ise haksız olduğu gözetilerek davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, davacının 2018 yılı devir bakiyesinin bulunmaması sebebiyle davanın kısmen kabulüne ve alacağın likit olmadığından bahisle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarih ve 2019/818 Esas – 2021/183 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 2-Davanın KABULÜ İLE,Davalının Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 62.387,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Dava tarihinden sonra yapılan 19.09.2020 tarihli tahsilatın icra müdürlüğü tarafından infazda nazara alınmasına, 3-Hüküm altına alınan alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 12.477,4 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gerekli 4.261,65 TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.066,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.195,65‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan 1.066,00 TL peşin harç ile 54,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 1.200,00 TL (600,00 TL+600,00 TL) bilirkişi ücreti ve 22,0‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.222,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı lehine hesap ve takdir olunan 9.981,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,10-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından yatırılan 370,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,50 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş ücreti olmak üzere toplam 210,6‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.