Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/813 E. 2023/1048 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/813 Esas
KARAR NO: 2023/1048 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/790 Esas – 2021/157 Karar
TARİHİ: 17/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili talebi ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkilinin alacağının 4 adet karşılıksız çıkan çeklere dayandığını, davalı borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen evrakların zaman aşımına uğrayan çekler olduğunu, kambiyo senedi niteliğini yitiren ve bu nedenle ilamsız takibe konu edilen çeklerin keşide tarihleri ve bankaya ibraz tarihle incelendiğinde anlaşılacağını, takibe konu çeklerin hakkında yapılan ilamsız takibe müvekkilinin itiraz ederek takibi durdurduğunu, hukuken yok hükmünde olan alacakla ilgili davacı tarafından ilk önce icraya başvurması ve hileli işlemi kabul görmeyince itirazın iptali davası açması karşısında inkar tazminatı istemesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 17/02/2021 tarih ve 2019/790 Esas 2021/157 Karar sayılı kararında; “Dava, karşılıksız çıkan 4 adet çekin tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir… Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirmesi sonucunda; davacının 25.09.2013 tarihli 6.500TL bedelli, 25.10.2013 tarihli 6.500TL bedelli, 28.11.2013 tarihli 9.000TL bedelli ve 20.06.2014 tarihli 17.500 TL bedelli çeklerden kaynaklı ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalının takibe itirazı nedeniyle iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, davacının dava dilekçesinde itirazın iptalini talep ettiği, davalı tarafın cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğu, davaya konu çeklerde davacının lehdar, davalının keşideci olduğu, davacının öninceleme duruşmasında çeklerden kaynaklı temel ilişkiye dayandığı, çeklerde zamanaşımı düzenlemesi 6762 sayılı yasanın 726. Maddesinde 6 ay iken 6273 sayılı yasanın 7. Maddesi ile bu sürenin 3 yıla çıktığı, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK ‘nın 814. Maddesinde çeklerde zamanaşımı süresinin 3 olarak düzenlendiği, çekler üzerindeki tarihlerde dikkate alındığında somut olaya uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 6102 sayılı TTK ‘nın 814. Maddesinde düzenlenen 3 yıl olduğu, çeklerin takip ve dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, çeklerin zamanaşımına uğraması nedeniyle yazılı delil başlangıcı niteliğinde, davacı tarafın temel borç ilişkisini ispat yükü altında olduğu, dosyada bilirkişi raporunun alındığı, davacı tarafın alacağa dayanak olarak bir adet fatura sunduğu, faturanın 24.01.2013 tarihli ve 7.520,58 TL değerinde olduğu, faturaya en yakın çek tarihin 8 ay sonrasına ilişkin olması, faturadaki miktar ile çek miktarlarının uyumlu olmaması, davacının delil olarak icra dosyası, çek fotokopileri, bilirkişi incelemesi dışında başkaca bir delil belirtmemiş olması , bu delillerinde toplanması sonucunda davacının temel ilişkiye ilişkin istemini ispatlayamadığı değerlendirilerek açılan davanın reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili talebi ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 4 adet karşılıksız çıkan çeklere dayanmakta olan icra takibi başlattığını, davalı borçlu takibe itiraz etmiş olup icra takibinin durduğunu, itirazın iptali için Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/790 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, alacak takip dayanağı olan ve imzası davalı tarafından inkar edilmeyen 4 adet karşılıksız çıkan çeke dayanmakta olup yerel Mahkemede bilirkişi marifetiyle yaptırılan ticari defter incelenmesi neticesinde davalı borçlu ile ticari ilişki içinde olduklarının ve davalı adına açık fatura tanzim ettiklerinin ispat edildiğini, yerel Mahkemece fatura tarihi ile çek tarihlerinin uyumlu olmaması gerekçesi ile alacağın ispatlanmadığı kanaatine varıldığını, davanın tümüyle reddedildiğini, kanunen caiz olmasa da uygulamada çeklerin vadeli olarak keşide edilerek tedavüle çıkarıldığının inkar edilemez bir gerçek olduğunu, yerel Mahkemece bu husus göz önüne alınmadan karar verilmiş olması hukuka aykırılık arzetmekte olup iptali gerektiğini beyanla kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından 02.09.2019 tarihinde davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile; 25.09.2013 tarihli-6.500 TL bedelli, 25.10.2013 tarihli-6.500TL bedelli, 28.11.2013 tarihli-9.000 TL bedelli ve 20.06.2014 tarihli-17.500 TL bedelli çekler dayanak gösterilmek suretiyle 36.000 TL asıl alacak ve 18.129,45 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 54.129,45 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafından süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi ile takip durmuş, davacı dava dilekçesi ile takipte talep edilen alacağın çeklere dayandığını, duruşmada ise alacağın taraflar arasındaki temel ilişkiye dayandığını iddia ederek itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf çeklerin zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre; davacı tarafından takibin 4 adet çeke dayalı olarak başlatıldığı, davanın ise yine çekler nedeniyle alacaklı olduğundan bahisle açıldığı ve çeklerin karşılıksız çıktığının iddia edildiği, her ne kadar Mahkemece çeklerin ibraz edilip edilmediği hususunda bir araştırma yapılmamış ise de; keşide ve ibraz edilecekleri tarihe göre TTK’nın 814. maddesi uyarınca takip tarihinde zamanaşımına uğramış oldukları, davacı tarafından ön inceleme duruşmasında alacağın temel ilişkiye dayandığının beyan edildiği, davalı tarafça bu hususa itiraz edilmediği, davanın TTK’nın 732. maddesi uyarınca çeklerin keşidecisi olan davalıya karşı sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı olarak açılmadığı, takip ve dava konusu çekler zamanaşımına uğramış olduğundan hamil olan davacının, kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirmiş ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde çeklere yazılı delil başlangıcı olarak dayanabileceği, Mahkemece dava dilekçesinde dayanılan delillerin toplandığı, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacının ticari defterleri ve dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda ticari defterlerin usulüne uygun şekilde tutulmadığının tespit edildiği ve bu minvalde HMK’nın 222. maddesi uyarınca davacının ticari defterlerinde yer alan kayıtların lehine delil olarak kabul edilemeyeceği, tek başına fatura düzenlenmesinin alacağın ispatı için yeterli olmadığı, fatura içeriği malın teslim edildiğinin/hizmetin verildiğinin düzenleyen tarafça ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafından sunulan 7.520 TL bedelli irsaliyeli faturanın teslim alan kısmında isim ve imzanın bulunmadığı, bu şekilde temel ilişkiye dayanan alacağın ispat edilemediği, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.