Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/806 Esas
KARAR NO: 2023/763 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1403 Esas – 2020/814 Karar
TARİH: 01/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının müvekkilinden 2011 model … seri nolu kul vinçlerinin KDV dahil 265.50 Euro karşılığında satın aldığını, bu bedelin bölümler halinde müvekkiline ödendiğini, satış bedeli ile ödeme tarihlerindeki kur farkları nedeniyle müvekkilinin alacağının oluştuğunu ve bu alacak nedeniyle 04/06/2018 tarihli 73.76357 TL , 13.227,08 TL KDV olmak üzere toplam 87.038,65 TL meblağlı fatura düzenlenerek davalıya gönderildiğini, davalının bu faturaya karşı 8 gün içerisinde itirazda bulunmadığını, başlangıçta herhangi bir itirazı olmayan davalının 11/07/2018 tarihli iade E-Faturası düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, davalı tarafından tanzim edilerek 12/07/2018 tarihinde tebliğ edilen bu iade faturasının Bakırköy …Noterliğinin 16/07/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde itiraz edilerek iade edildiğini, davalı hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, yapılan takibe itiraz edilerek takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, 2011 modey … seri nolu kule vinç satış bedeli olan KDV dahil 265.500 Euro üzerinden taraflarca karşılıklı mutabakata vardığını, peşinat olarak 112.500 Euro 27/04/2018 tarihinde havale yoluyla ödendiğini, bakiye 153.000 Euro yönünden ise bakiye bedelin TL cinsinden ve fatura tarihi olan 3/04/2018 tarihindeki Euro kuru üzerinden ödenmesinin taraflar arasında kararlaştırıldığını, davacı tarafından düzenlenen … ve… nolu faturaların iş bu teyit eder nitelikte olduğunu davalı tarafından bekiye bedel yönünden 30/04/2018 tarihindeki kur üzerinden … Bankası AŞ Sultanbeyli Tem Şubesine ait … seri nolu 01/06/2018 tarihli 749.103,03 TL bedelli çek tanzim edildiğini ve 03/05/2018 tarihinde davacı yetkilisine teslim edildiğini, bakiye bedelin de bu şekilde ödendiğini ve borcun sona erdiğini, taraflar arasında kur farkı talep edilebileceği yönünde yazılı bir anlaşmanın bulunmadığını belirterek davanın reddine, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/12/2020 tarih 2018/1403 Esas 2020/814 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasındaki ihtilafın bir adet vinçin satışından kaynaklandığı ve toplamda 3 adet faturadan ibaret olduğu tespit edilmiştir. İşbu faturalardan ikisi 30/04/2018 tarihli olup 649.957,28 TL bedelli oldukları diğer faturanın ise 04/06/2018 tarihli 87.038,65 TL bedelli kur farkı istemine dair keşide edildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça da 11/07/2018 tarihli iade faturası keşide edilerek kur farkı faturasının iade edildiği görülmüştür. Satışa binaen düzenlenen faturaların her iki tarafında defterlerinde kayıtlı olması nedeni ile taraflar arasındaki satış işinin ihtilafsız olduğu tek ihtilafın davacının kur farkı talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu hususta her ne kadar davalı cevap dilekçesinde bakiye 153.000,00 Euro nun ise TL cinsinden ve fatura tarihi olan 30/04/2018 tarihindeki Euro kuru üzerinden ödenmesinin taraflar arsında sözlü olarak kararlaştırıldığını savunsa da dosya kapsamında davalının tarafların bakiye bedelin TL olarak ödenmesi yönünde anlaştığına dair bir delil sunamadığı ve bu iddiasını ispatlayamadığı, dolayısı ile faturaların Euro cinsinden düzenlenmiş olmasına binaen davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 87.038,65 TL kur farkı alacağının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. İzah olunan gerekçeler ile davacının davasının kısmen sübut bulduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında; davalının 87.038,65 TL asıl alacak ve 2.092,50 TL işlemiş faize yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamnına, alacağın likit niteliği göz önünde bulundurularak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile; 1-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itirazın 87.038,65 TL asıl alacak ve 2.092,50 TL işlemiş faiz üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen davamına, 2-Davacı lehine hükmedilen tutarın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili (katılma yoluyla) ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporu doğrultusunda bakiye bedelin TL üzerinden ödenmesi hususunda taraflar arasında anlaşmaya varıldığına dair müvekkili tarafından dosyaya delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere satış bedeli Euro olan makinanın ödemesinin de Euro cinsinden yapılacağına dair taraflar arasında TBK m1 hükmünce kurulan bir sözleşmenin mevcut olmadığını, dosyada “Euro” bedelli fatura dışında başkaca hiçbir delil bulunmaması ve davacı tarafından ödemenin Euro cinsinden yapılacağına dair dosyaya delil sunulamadığı gözetildiğinde; davacı kur farkı alacağını ispat edememişken yerel mahkeme tarafından ispat yükünün ters çevrilerek davalı müvekkiline yüklenilmesinin kabul edilemeyeceğini, Taraflar arasında satış bedelinin Euro cinsinden belirlendiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, ödemenin Euro cinsinden yapılacağına dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığını, davacı tarafından faturaların döviz cinsinden düzenlenmiş olmasının ödemenin de döviz cinsinden yapılacağı hususunda mutabakat bulunduğu anlamını taşımadığını, Bilirkişi tarafından, davacı iddialarını delillendiren bu konudaki tek yazılı belgenin satış faturasındaki “ödenecek tutar 132.750 EUR ibaresi” olduğu, ancak faturanın tek başına davalı aleyhine değerlendirilemeyeceğinin tespit edilmiş olup, bu tespit karşısında davacı yanın, ödemenin EUR cinsinden yapılması kararlaştırılmasına rağmen TL cinsinden ödeme yapılması nedeniyle kur farkı alacağı bulunduğu iddiasını ispat edemediğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla ispat yükünün davalı müvekkili firma üzerinde bulunduğu var sayıldığında davacı tarafın bakiye satış bedelini TL üzerinden çek ile kabul etmesi, bakiye bedelin TL cinsinden ödeneceği hususunda taraflar arasında mutabakat bulunduğunun aleni göstergesi olduğununu, Yargıtay içtihatları ile de sabit olunduğu üzere ödemeyi TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı talep etmesinin mümkün olmayıp bu hususun da yerel mahkeme tarafından göz ardı edilen hususlardan biri olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 13.03.2019 tarihli ve 2018/1227 E., 2019/1611 K. Sayılı kararı) Davacının kötüniyetli olduğunu, 30.04.2018 tarihinde her 2 faturayı birden düzenleyen aynı tarihte müvekkilline yapmış olduğu sözlü anlaşmaya istinaden bakiye bedelin TL üzerinden ödenmesi hususunda mutabakata varan, aynı gün çeklerin düzenlendiğini de bilen ancak 30.04.2018 tarihinin pazartesi gününe gelmesi, ertesi gün olan 1 Mayıs salı gününün tatile isabet etmesinin akabinde kendi iş yoğunluğu sebebiyle müvekkili firmaya bizzat gelerek ancak 03.05.2018 tarihinde çeki teslim alan ve yukarıda izah edildiği üzere hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeyen davacı tarafın çeki tahsil edeceği 01.06.2018 tarihinde kurun hareketlenmesi neticesi kur hareketinin bedelini müvekkile ödetmeye çalışması ve bu sebeple huzurdaki davayı açmasının kabul edilemeyeceğini, Yerel mahkeme tarafından alacağın likit olduğu ifade edilmiş ise de alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinin açık olduğunu, icra inkar tazminatının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Katılma yoluyla istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalının faiz oranına itirazı olmadığını, bu nedenle takibin talep edilen miktar ve oran üzerinden devamına karar verilmesi gerektiğini, İcra dosyasında talep edilen faiz miktarının 5.675,40.TL olduğunu, mahkemece hükmedilen faizin ise 2.092,50.TL olduğunu, reddedilen miktarın 3.582,90.TL olduğunu, reddedilen miktar üzerinden davalıya vekalet ücreti takdir edildiğini ancak reddedilen 3.582,90.TL üzerinden %15 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, İleri sürerek davalının istinaf taleplerinin reddine, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kur farkı nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili (katılma yoluyla) ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı satıcı ile davalı alıcı arasında 2011 Model … seri no.lu ve … seri no.lu kule vincin satışı konusunda KDV dahil 265.500 EURO üzerinden satışı konusunda taraflarca karşılıklı mutabakata varıldığı, davalı tarafça peşinat olarak 112.500 EURO’yu dosyaya ibraz edilen … Bankası 27.04.2018 tarihli yurtdışı giden havale dekontuna göre davacıya ödediği, bakiye 153.000 EURO yönünden ise, fatura tarihi olan 30.04.2018 tarihinde euro kuru 4,89610 TL. Üzerinden hesaplanan (153.000×4,89610)= 749.103,3 TL. Bedel karşılığında davalı keşideci tarafından davacı lehtar lehine keşide edilen … Bankası A.Ş. Sultanbeyli TEM Şubesi’ne ait … seri no.lu, 01.06.2018 keşide tarihli ve 749.103,3 TL bedelli çek tanzim edilerek 03.05.2018 tarihinde davacı şirkete tahsilat makbuzu ile teslim edildiği, davacınında bunu defterlerine kayıt ettiği, vadesinde tahsil edildiği konusunda ihtilaf olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın çekle TL. Cinsinden yapılan ödeme nedeniyle davacı tarafından çek ile TL cinsi üzerinden tahsilatın yapıldığı anda kur farkından doğan alacaktan kaynaklandığı, bu kur farkı nedeniyle davacı tarafından icra takibine dayanak 04/06/2018 tarihli kur farkı faturasının düzenlendiği, bu faturanın davalı tarafça kabul edilmeyerek 11/07/2018 tarihli iade e faturanın düzenlenerek davacıya iade edildiği, davacı tarafından da davalı tarafından düzenlenen e iade faturasının Bakırköy .. Noterliğinden çekilen 16/07/2018 tarih ve … yevmiye nolu noter ihtarı ile davalıya iade edildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 13.03.2019 tarih 2018/1227 E., 2019/1611 K. Sayılı kararı ile Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 05/12/2019 tarih 2018/965 E., 2019/5447 K. sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen faturaların EURO cinsinden olduğu görülmekle, kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının bakiye borcu çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı bakiye alacağın tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çeki teslim almış olmakla, davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında davacı herhangi bir kur farkı talep edemez. Bu nedenle davacının ayrıca kur farkına ilişkin talep hakkı olmadığından mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki yanılgılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/2682 Esas- 2020/5731 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Dairemizin kabulüne göre davacının istinaf başvurusu konusuz kaldığından davacının istinaf sebepleri değerlendirilmemiştir. Sonuç itibariyle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İDM. kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; itirazın iptali davasının reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine, Dairemizin kabulüne göre davacının istinaf başvurusu konusuz kaldığından davacı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2020 tarih ve 2018/1403 Esas – 2020/814 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; a)Davanın REDDİNE,b)Davalının kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine, C)Dairemiz kararının mahiyetine göre davacının istinaf başvurusu konusuz kaldığından davacının istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL harcın dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.119,76.TL harçtan mahsubu ile bakiye 939,86.TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,5-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 14.834,25 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 8-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 11,00.TL tebligat gideri olmak üzere toplam: 173,1 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı olması halinde, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.