Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/805 E. 2021/893 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/805 Esas
KARAR NO : 2021/893 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/107 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 08/03/2021
İHTİYATİ TEDBİR İSTEYEN
DAVA: Hakem Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Hal Hakem Heyeti’nin 18/01/2021 tarih ve 2021/04 Karar sayılı kararı ile Belediye Başkanlığı Personelince düzenlenen 17/08/2020 tarihli B-000798 sayılı cezalı hal rüsum tutanağının iptaline karar verildiğini, kararına itiraz edilen İstanbul Hakem Heyetinin görevli mercii olmadığını, Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği bulunan diğer malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında kanunun Madde 10. 1,5 ve 7. Fıkraları ile Hal Hakem Heyeti ve Toptancı Hal Konseyi Hakkında Yönetmelik’in 5. Maddesi hal hakem heyetlerinin görevlerini düzenlediğini, davaya konu ettikleri kararda İstanbul Hal Hakem Heyetinin kendisini adete Mahkeme yerine koyduğunu ve karar verdiğini, özünde itiraz edilen kararın hukuken yok hükmünde olduğunu, müvekkili belediyenin davalı olduğu Manisa Vergi Mahkemesinin 2019/107 Esas sayılı dosyasında görev konusunun netliğe kavuşması açısından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından uyuşmazlık talebinde bulunduklarını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24/05/2019 tarih ve YY-2019/55795 Sayılı kararı ile uyuşmazlık çıkarılması taleplerinin de reddedildiğini, davalı aleyhine, 17/08/2020 tarihinde Hal Zabıta ekibi tarafından Manisa İli, … ilçesi, … Mevkiinde yapılan yol denetimi sırasında işlem yapıldığını, ve B-000798 Sayılı cezalı hal rüsum tutanağı düzenlendiğini, dava konusu cezalı hal rüsum tutanağının kesin ve yürütülebilir nitelikte bir işlem olmadığını, davalı hal hakem heyetine yasal süresi içinde başvuruda bulunmadığını, dava konusu cezalı hal rüsum tutanağında belirtilen malların bildirime tabi olduğunu, davaya konu cezalı hal rüsum tutanağının dayanak hukuka aykırılığından bahsedilemeyeceğini, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İstanbul Hal Hakem Heyetinin 18/01/2021 tarih ve 2021/4 karar sayılı kararının yargılama süresince teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, , İstanbul Hal Hakem Heyetinin görevli olmaması nedeniyle davanın kabulü ile Hal Hakem Heyetinin 18/01/2021 tarih ve 2021/4 karar sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 08/03/2021 tarih 2021/107 Esas sayılı ara kararında;” Hal Hakem Heyeti ve Toptancı Hal Konseyi Hakkındaki Yönetmeliğinin 20/2 maddesi ve HMK 389 ve 390. Maddeleri uyarınca davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delillerin bu aşamada bulunmadığı, davacının haklılığının yapılacak yargılama sonucunda belirlenebileceği anlaşıldığından, davacı vekilinin hal hakem heyeti kararının icrasının geri bırakılmasına yönelik tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacının HMK 389. Ve 390. maddesi uyarında hal hakem heyeti kararının icrasının geri bırakılmasına yönelik tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili (ihtiyati tedbir talep eden) tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı (İhtiyati tedbir talep eden) vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Hal Hakem Heyetinin davacı müvekkili tarafından düzenlenen idari işlemin iptalini gerçekleştirebilecek makam olmadığını, kararın yok hükmünde olduğunu, (Uyuşmazlık Mahkemesi 26/12/2016 tarih 2016/307 Esas – 2016/608 Karar sayılı kararında bu tür uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğunu hükmettiğini, )İstanbul Hal Hakem Heyetinin görevli olmadığını ancak aksi düşünülse dahi yetkili olmadığını, dava konusu cezalı hal rüsum tutanağı kesin ve yürütülebilir nitelikte bir işlem olmadığını, davalı Hal Hakem Heyetine yasal süresi içinde başvuruda bulunulmadığını, Davacı müvekkili tarafından tesis edilen idari işlemin hukuka uygun olduğunu,İleri sürerek yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını ihtiyati tedbir kararının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, İstanbul Hal Hakem Heyetinin verdiği kararın iptali davasında ihtiyati tedbir yoluyla Hal Hakem Heyeti Kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili belediye tarafından davalı olarak gösterilen …’a yol denetimi sırasında cezalı hal rüsum tutanağı düzenlendiğini, davalının tutanağa İstanbul Hal Hakem Heyetinde itiraz ettiğini ve kararına itiraz edilen Hal hakem Heyetince itirazın kabulüne karar verildiğini, kararı veren Hal Hakem Heyetinin görevli ve yetkili olmadığını, kararın hatalı olduğunu belirterek Hal Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesini, itiraz ettikleri Hal Hakem Heyeti kararının yürütmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Yönetmeliğin 20/1. Maddesinde Hal Hakem Heyeti kararlarına itiraz edilebileceği, 2. Fıkrasında itirazın, hakem heyeti kararının icrasını durdurmayacağı, ancak, talep edilmesi şartıyla mahkemenin, hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği düzenlenmiştir.Uyuşmazlığa konu hal hakem heyeti kararı davacı tarafından davalı gerçek kişiye düzenlenen cezalı hal rüsum tutanağına yapılan itiraza ilişkindir. İhtiyati tedbir HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiş bulunan geçici hukuki korumadır. 389. Maddeye göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusus hakkında ihtiati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda itiraz edilen Hal Hakem Heyeti kararı davacı tarafça uygulanan cezanın iptaline ilişkindir. Anılan Hal Hakem Heyeti kararının iptaline karar verilmesi halinde söz konusu ceza işlerlik kazanabilecektir. Hal Hakem Heyeti kararının yürütmesinin durdurulmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından söz edilemeyecektir. Davada henüz deliller toplanmamış olup dosyaya sunulan mevcut delillere göre de yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Uyuşmazlığı esastan çözecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.