Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/796 E. 2023/876 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/796 Esas
KARAR NO: 2023/876 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/273 Esas – 2021/31 Karar
TARİH: 14/01/2021
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Kayseri İli Firması olduğunu, Müvekkili şirket yetkilisi …’in sahibinden.com adresinden gördüğü … Markalı Dizel … Model … Şasi numaralı 103.000,00 TL bedelli aracı Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile 03/12/2018 tarihinde satın aldığını, teslim aldığı gün Kayseri’ye gitmekte iken aracın hararet yaparak motor arızası verdiğini, çekici ile aracın servise çekildiğini, aracın motorunun değiştirilerek toplamda 24.063,49 TL ödeme yapıldığını, ayıplı mal satımı nedeniyle davacıya Kayseri … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile 06/12/2018 tarihinde ihtarname çekilerek araç bedeli, tamir masrafı ve satım için yapılan tüm masrafların karşılanmasının ihtar edildiği ancak ödeme yapılmadığını beyanla; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 27.07.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Konu ve bedel hususunda değişikliğe giderek aşağıdaki şekilde ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Aracın satış bedelinden ayıp nedeniyle indirim yapılmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla zararlarının belirlendiğinde artırmak üzere şimdilik 30.000,00-TL’ nin muacceliyetinden itibaren avans faiziyle tahsiline, tamir masraflarının Avans Faizi uygulanarak ödenmesi için ve fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla aracın hemen motor arıza yapması nedeniyle yapılan masraf olan 24.063,49-TL, daha sonra da aracın 4*4 ü kullanılamadığı anlaşıldığını aracın alınmasından 25 gün sonra 28.12.2018 tarihinde yapılan şanzıman arızası/tamiri nedeniyle 4.531,00-TL malzeme ve 2.440,00-TL işçilik olmak üzere toplam 31.034,49-TL’ nin ödenmesine dair ıslahına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davaya bakmakta İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, dava konusu … plakalı aracın davacıya … Araçlar A.Ş.’den alınan ekspertiz raporu ile satımının gerçekleştiğini, araç seyir halindeyken araçta arıza meydana geldiğinin müvekkiline bildirildiğinde müvekkili tarafından davacıya aracı kullanmaması ve derhal yetkili servise haber verilmesinin beyan edildiğini fakat davacı tarafça aracın arızalı şekilde Ankara’ya kadar götürüldüğünü, söz konusu arızanın gerçekte var olup olmadığının ve ne şekilde ortaya çıktığının belli olmadığını, davacının iddialarının soyut ve ispata muhtaç olduğunu, yetkisiz ve taraflı rapor dayanak yapılarak açılan davanın reddini talep etmiştir. İhbar olunan vekili tarafından verilen dilekçe ile; Dava konusu 2011 model araç müvekkili şirket tarafından, Beşiktaş … Noterliğinin 26.10.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile …’den satın alındığını ve Beşiktaş …Noterliğinin 30.10.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile 92.000,00 TL bedel karşılığı davalı …’a satıldığını beyan etmiştir. Davaya konu araca ilişkin müvekkiline yönelik sorumluluk iddiaları ancak ve ancak İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik’ten kaynaklanabileceğini savunarak, ilgili yönetmelik uyarınca müvekkili şirketin, ikinci el otomobilin motorunda çıkabilecek arızalarla ilgili olarak 3 aylık garanti sorumluluğu bulunduğunu, nitekim araç motorunda meydana gelen arıza da bu yasal süre içinde gerçekleştiğini belirterek, aracın müvekkili tarafından 30.10.2018 tarihinde davalıya satıldığını ve müvekkilinin 3 aylık sorumluluk süresi içerisinde bulunan 03.12.2018 tarihinde araç motorundaki arıza meydana geldiğini beyan etmiştir. Diğer yandan ilgili yönetmeliğin 16. Maddesinde garanti kapsamı dışında kalan haller sayıldığını ve bu hallerden ikisi aşağıdaki gibi olduğunu belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/01/2021 tarih 2019/273 Esas 2021/31 Karar sayılı kararında; “…Yukarıda yapılan açıklamalar, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olayda Somut olayda davacı şirket yetkili temsilcisi … sahibinden.com adlı internet sitesi üzerinden bulup beğendiği … plaka sayılı … marka 2011 model aracı satın almak için Kayseri ilinden arkadaşı … ile birlikte 03.12.2018 tarihinde İstanbul iline gelmişler ve oto galericilik faaliyetinde bulunan davalı …’dan Kadıköy …Notrelğinin … yevmiye numaralı satış işlemi ile 103,000 TL bedelle (Noterde bedel 93.000 TL gösterilmiştir.) aracı satın alarak memleketleri Kayseri’ye dönüşe geçmişler aracın yolda Kırıkkale-Keskin civarında motor arızası vermesi üzerine aracı kurtarıcıya yükleyerek Ankara … Oto Sanayi sitesine (maruf bir yerdir) götürülerek tamir ettirilmiştir. Davacı taraf Kayseri …Noterliğinin 03.12.2018 tarih … yevmiye numaralı işlemi ile ayıp ihbarında bulunmuştur. Mahkememizce tam taraf delileri toplanmış ve dosya bilirkişiye verilerek rapor alınmıştır. Makine Yüksek Mühendisi … tarafından hazırlan rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Taraf vekillerinin beyan ve itirazları da düşünülüp değerlendirilmiştir. Bu kapsamda dava konusu aracın satış sözleşmesinin yapılıp teslim alındığı aynı gün içinde en fazla 500 km dahi gitmeden motor arızası gibi çok ciddi bir arıza vermesi aracın satış anında ayıplı olduğu inancı oluşmuştur. Zira ülkemizin en büyük şehri İstanbul ile başkenti Ankara arasındaki gelişmiş yol durumu ve alıcının tacir sıfatına sahip ve kanun gereği basiretli kabul edilen bir kişi olmasına göre ortaya çıkan ayıbın günlük kullanıcı hatası olarak görülmesi hayatın olağan akışına da uygun bulunmamıştır. Bu arızanın yeni alınan araçların denenmesi için herkesçe yapılan küçük sürüş aksiyonlan ile ortaya çıkma ihtimali de görülmemiştir. Bu anlamda mahkememizce aracın kilometresinin kaç olduğuna ve KM’ye göre ayıbın ortaya çıkma durum ve zamanını değiştiren bilirkişi rapor ve görüşüne hiçbir önem atfedilmemiştir. Çünkü Tanık olarak dinlenen ve işin erbabı olduğu değerlendirilen … aracın motorunda geçici bir işlem yapıldığını kendilerinin ise sorunu kalıcı olarak çözdüklerini beyan etmiş durumdadır. Ayrıca araç davalı tarafından ihbar olunun şirketten 30.10.2018 tarihinde 92.000 TL bedelle satın alınmış ve 103.000 TL bedelle ( … 110.000, TL olarak beyan etmektedir) davacıya satılmıştır. Görüldüğü üzere araç en az bir ay süreyle davalı uhdesinde kalmış ve önemli bir fiyat farkıyla davacıya satılmış olup, araca ilişkin son eksper tarihi de 22.10.2018 tarihidir. Bu rapora göre de ‘motorda yağ kaçağı’ olduğu ve servis gerektirdiği yazılı olmakla birlikte davalı tanığı …’da bu hususu beyan etmiştir. Sözün özü, olayların gerçekleşme biçimi ve akışına göre dava konusu aracın davalı uhdesinde veya öncesinde motor arızası nedeniyle ayıplı olduğu konusunda tam bir hukuki ve vicdani kanaat oluştuğu ifade edilmelidir. Öyleyse davalı taraf dava konusu malın satış sırasındaki tüm ayıplarından sorumlu tutulmalıdır. (TBK 219/223) Ayıbın öncesinde bulunması ise ihbar olunun ile satıca arasındaki rücu ilişkisini ilgilendiren bir husustur. Ne var ki davacı vekilinin hem bedel indirimi ,hem tamir masrafları ve hem de tazminat isteğinin aynı anda karşılanması dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve özellikle hakkaniyet ilkesi ve ispat kuralları gözetildiğinde mümkün görülmemiştir. (TBK, 227) Binaenaleyh davacı vekilinin ıslaha müteallik dilekçesi de gözetilerek ve yapılan ek tamir masraflarının da ayıp kapsamında yapıldığı kabul ve takdir edilerek davanın kısmen kabul; kısmen reddi ile, tüm onarım masraflarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedel indirimi ve tazminat/masraf isteğinin ise reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk ise hükmün reddedilen kısımlarının TBK,227.maddesindeki seçimlik haklara ilişkin ve hakkaniyet ilkesi kapsamında takdir hakkına dayanan hususlar olması hasebiyle tüm yargılıma giderlerinden davalı sorumlu tutulmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir. ..”gerekçesi ile, 1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE ,2-)a- Davacının aracın satış bedelinin indirilmesine yönelik talebinin REDDİNE, b- Davacının aracın onarım masraflarına yönelik talebinin KABULÜ ile, 4.000,00 TL’ye dava tarihinden, 27.034,49 TL’ye ise ıslah tarihi olan 24.07.2020 tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan ticari faiz işletilmek suretiyle toplam 31.034.49 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c- Davacının aracın satın alınması için yapılan masraflara yönelik talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında masraf/tazminat bedel indirimi taleplerinin reddedildiğini, Satılan araçtaki ayıbın aracın başka birisine satılmasını zorlaştıran bir ayıp olduğunu, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2016/4472 E. 2018/6303 K. sayılı kararında, “Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde belirttiğini, araç alınmadan önce satıcıyla görüşüldüğünü ve araçta herhangi bir arıza olmadığının müvekkiline belirtildiğini, müvekkilinin aracı ayıplı olduğunu bilerek almadığını, satıcı tarafın ayıbı bilse de bilmese de gizli ayıptan sorumlu olması gerektiğini, Müvekkiline satılan araçta gizli ayıbın bulunduğunu, müvekkilinin gayretleriyle kısen tamir edilmiş olsa da motordaki hasar sebebiyle aracın elden çıkarılmasının daha düşük fiyatlarda mümkün olduğunu, bu aarçların satımının çok zor olduğunu, müvekkilinin veya ortalama alıcının bu kusuru bilerek aracı bu fiyata almasının mümkün olmadığını, bu nedenle satımı çok zor olacak aracın fiyatını kırılarak satışının mümkün olduğunu, aracın 27/07/2020 tarihinde 80.000,00.TL bedelle yeni alıcıya devredildiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 07.05.2015 tarihli ilamı:“Gerçekten de, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 2. Fıkrasında, “Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür… ” şeklindeki düzenlemeye göre, tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ancak kanun tarafından korunan sözleşme taraflarından tüketicinin yanında, kurulacak hükmün sözleşmenin diğer tarafı olan satıcı için de orantısız güçlükleri de beraberinde getirmemesi gerekir. Ayıbın öneminin aracın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın araç bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tespit edilmesi zorunludur. Somut olay, yukarda belirtilen ilke ve kurallar ışığında aracın bagaj kapağında 1500 TL değerindeki boyama işlemi değerlendirildiğinde ayıp nedeni ile bedel indirimine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.” bozma kararı karşısında yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine dosyanın YHGK 07/06/2017 tarih 2017/13-653 E. 2017/1085 K. 13 Hukuk Dairesi’nin bozma kararında dile getirilen görüş ve gerekçeleri benimseyerek direnme kararının bozulmasına hükmettiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2015/23487 K. 2016/17354 T. 27.9.2016 “KARAR: Davacı, 25.02.2009 tarihinde davalı şirketten 0 km araç satın aldığını, satmak istediğinde aracın tavanının tamamen boyalı olduğunun ortaya çıktığını, bu durumun kendisinden hile ile gizlendiğini, aracın bu haliyle gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek satış bedelinin iadesine ve 3.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, aracın ayıplı olmadığını, imalat hatası bulunmadığını, bedel iadesi koşullarının oluşmadığını ve manevi tazminat talebinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemenin, bilirkişi raporuna göre söz konusu ayıp nedeniyle, araçta 2.500-TL tutarında değer kaybı meydana geldiği, davacı vekilinin bedel indirimi talep etmediği gerekçesiyle davanın reddine dair 09.04.2013 tarihli kararının davacı tarafça temyizi üzerine kararın bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozma ilamına uyularak davaya konu aracın davalılara iadesi ile 20.585,99 TL’nin aracın iade tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir 2-) Davacı, 25.02.2009 tarihinde davalı …’nden … marka aracı 20.585,99 TL TL ödeyerek satın aldığını, aracın tavanının satılmadan önce boyanması sebebiyle aracın ayıplı olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek aracın iadesi ile bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı …, araçta imalat kaynaklı bir ayıbın bulunmadığını, bedel iadesi koşullarının oluşmadığını, araç davacının elinde iken hasar gördüğünü, bunun araç bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, savunarak açılan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüyle 20.585,99 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, … tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yapılan ilk yargılamada araçta 2.500,00 TL değer kaybı meydana geldiği, davacının bedel indirimini talep etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Dairemiz tarafından yapılan incelemede, bu kararın “Davacı eldeki davada ayıplı ürün bedelinin tahsilini istemekte olup yasa gereği bu talepte bulunmaya hakkı vardır. Dava konusu ürün ayıplı olduğu için davacının talebi doğrultusunda bedelin iadesi gerekir. Mahkemece, davaya konu aracın davalıya iadesi koşulu ile ödenen bedelin ürünün davalılara iade tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir. Davalı tarafından mahkemeye sunulan hasar dosyasından davaya konu aracın davacının kullanımında iken hasar gördüğü ve değer kaybına uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan raporda ayıbın üretimden kaynaklandığının açıkça belirlenmesi ve tüketici olan davacının 4077 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde kendisine tanınan seçimlik haklardan sözleşmeden dönerek bedel iadesini istediği gözönünde bulundurularak, aracın davalılara iadesi ile araç satım bedelinin kullanım sırasında meydana gelen hasar bedeli indirilerek ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ : … BOZULMASINA, … 27.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme tarafından verilen bedel indirimi talebinin reddi kararının kaldırılmasına, ıslah dilekçesinde belirtildiği üzere ayıplı araçta bedel indirimi olarak 30.000,00 TL’nin fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla muacceliyetinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesi talebinin kabulüne yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafından araç satımından sonra meydana gelen hasarın aracın satımından önce araçta var olan bir ayıp olduğunu iddia ettiğini, yargılama aşamasında bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğini, bilirkişi raporunda; “araçta meydana gelen hasarın sebebi anlaşılamamaktadır..” denildiğini, devamında ise; “aracın ayıplı olmayıp oluşan hararetin kullanıcı hatasından kaynaklandığı..” şeklinde beyanda bulunduğunu, yapılan tespit uyarınca müvekkiline ayıp-kusur yönlendirilmesinin mümkün olmadığını, teknik tespite rağmen davanın kabulünün hatalı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından kısmen kabul kısmen kabulüne karar verildiğini red tutarı üzerinden davalı lehine yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesi ile, ayıplı 2. el araç satışından kaynaklı araç bedeli, tamir masrafı ve satım için yapılan tüm masrafların karşılanmasını talep etmiştir.Davacı vekili 27.07.2020 tarihli ıslah dilekçe ile; Konu ve bedel hususunda davasını ıslah ederek Aracın satış bedelinden ayıp nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 30.000,00-TL. İndirim yapılması, tamir masrafı olarak toplam 31.034,49-TL’ nin ödenmesine ve satım için yapılan tüm masrafların ödenmesi için şimdilik 1.000,00 TL. Nin ödenmesini talep etmiştir.Dava , ayıplı 2.el araç satışı nedeniyle bedel indirimi, onarım gideri ve maddi(masraf) tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, dava konusu 2011 model … plakalı aracın ihbar olunan … A.Ş. tarafından, Beşiktaş … Noterliğinin 26.10.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile dava dışı …’den satın alındığı, satın almadan önce 22/10/2018 tarihli exper raporu alındığı, exper raporunda aracın 22/10/2018 tarihinde km.’ Sinin 107975 km. de olduğu, raporun usta görüşleri bölümünde; akünün değişmiş olduğu kontrol edilmesi gerektiği, V Kayışı Gergi Rulmanı Ses durumunun yıpranmış değişiminin gerekli olduğu, motor üst bölge yağ sızdırmazlığı: Yağ kaçaklarının mevcut olduğu, Radyatör genel durumu: Radyatörün değişmiş olduğu, Araca acil servis bakımı gereklimi: Servis kontrolü yapılmalı, Motor Üst Bölge Yağ Sızdırmazlığı: Yağ kaçağının mevcut olduğu, Araca acil servis bakımı gereklimi: Evet yapılması gerektiğinin belirtildiği, alt/ön/mekanik expertiz ve check-up başlıklı bölümünde ön fren balata ve diskler: Balata seviyesi orta kontrol edilmeli kaydının düşüldüğü, ihbar olunan … A.Ş. Tarafından da Beşiktaş …Noterliğinin 30.10.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile 92.000,00 TL bedel karşılığında exper raporu ile birlikte davalı …’a satıldığı, daha sonra davacı şirket yetkili temsilcisi …, …com adlı internet sitesi üzerinden bulup beğendiği … plaka sayılı … marka 2011 model aracı satın almak için Kayseri ilinden arkadaşı Tanık … ile birlikte 03.12.2018 tarihinde İstanbul iline geldiği ve oto galericilik faaliyetinde bulunan davalı …’dan Kadıköy …Noterliğinin 03/12/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile ihbar onunan firma tarafından yaptırılan exper raporu görülüp yeni bir exper raporu alınmadan 93.000,00 TL. bedelle (gerçekte satış bedelinin 103.000 TL. Olduğu beyan edilmiştir.) aracı satın alarak memleketleri Kayseri’ye dönüşe geçmişler aracın yolda Kırıkkale-Keskin civarında motor arızası vermesi üzerine aracı kurtarıcıya yükleyerek … Oto Sanayi sitesine (maruf bir yerdir) götürülerek tamir ettirilmiştir. Davacı taraf Kayseri … Noterliğinin 03.12.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile davalıya ayıp ihbarında bulunarak aracın misliyle değiştirilmesi talep edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmasıdır. Satıcı lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi sorumludur. TBK’da tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır. TBK. 222 Maddesinde;” Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur,” hükmü düzenlenlenmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, davalı satıcı tarafından davacı alıcıya 22/10/2022 tarihinde yaptırılan exper raporu gösterilerek 2.el araç satışı yapıldığı, exper raporunda araçtaki kusurlar yazılı olduğu halde davacı alıcı tarafından yeni bir exper raporu alınmadan davaya konu aracı davalıdan ikinci el olarak satın almıştır. Davacının aracı mevcut hali ile inceleyip teslim aldığı, bununla birlikte davalının ayrıca garanti taahhüdünde bulunmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, satım anında aracı muayene ve varsa mevcut ayıplarını tespit ile yükümlüdür. Resmi satış tutanağında araç, davacı tarafından “Aracın halihazır durumu ile görüp beğenerek” kaydıyla teslim alındığı anlaşılmıştır. Davalı satıcı tarafından davacı alıcıya önceden aldırılan exper raporu gösterildiği ve exper raporunda aracın acil servis bakımı yaptırılması gerektiği belirtildiği halde araca servis bakımı yaptırıldığı yönünde iddia olmadığı gibi bu yönde delilde olmadığı ve mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aracın gizli ayıplı olduğu yönünde değerlendirme olmadığı anlaşılmıştır.6100 sayılı Kanun’un 266 ncı ve devamı maddelerinde hakimin hangi hallerde bilirkişi raporu almaya yetkili olduğu belirtilmiş olup, aynı Kanunun 282 nci maddesinin üçüncü fıkrasında “Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmü haizdir. Somut olaya gelindiğinde ise dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda aracın gizli ayıplı olduğu yönünde değerlendirme olmadığı gibi mahkemece aracın kilometresinin kaç olduğuna ve KM’ye göre ayıbın ortaya çıkma durum ve zamanını değiştiren bilirkişi rapor ve görüşüne hiçbir önem atfedilmediği gerekçesiyle bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek kurulan hüküm usul bakımından yerinde olmamıştır. Mahkemenin, kendilerinde yeterli kanaat oluşturmayan bilirkişi raporundaki tereddütlü hususları belirterek alacağı yeni bilirkişi raporu ile oluşacak sonuca göre hüküm kurması gerekirken, dosyayı aydınlatma yükümlülüğünü gözardı ederek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, aracın tamirinin yapıldığı ilgili servisten araca ait tüm servis kayıtları, tutanakları ile satışa konu araca ait satıştan önceki döneme ait varsa servis kayıtlarının getirtilip dosya içerisindeki araca ait fotoğraflar, cd’de inceletilmek suretiyle özellikle motor konusunda uzman makine mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinden söz konusu arızanın satıştan önce düzenlenen exper raporunda belirtilen ayıplarla uyumlu olup olmadığı, hasarın bu ayıplardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, araçtaki hasarın exper raporundaki tesbitlerde gözetilerek satıştan sonra aracın kullanımından mı kaynaklandığı yoksa imalattan kaynaklı gizli ayıp mı olduğu, buna göre davacının her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle taleplerin yerinde olup olmadığı hususunda önceki bilirkişi raporuna karşı taraf vekillerinin verdikleri beyan dilekçelerindeki itirazlarda değerlendirilmek suretiyle iddia ve savunma doğrultusunda denetime elverişli rapor alınıp TBK. 219-222 maddeleri de değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarih ve 2019/273 Esas – 2021/31 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.