Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/791 E. 2023/1335 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/791 Esas
KARAR NO: 2023/1335 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI: 2020/338 Esas – 2021/152 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın uzun zamandır kurumsal müşterisi olduğunu, müvekkilinin uzun zamandır davalı banka ile çalışmasına rağmen, dava konusu kesintinin yapıldığı dönemden önceki çalışma döneminde, müvekkilin hesabından herhangi bir kesinti olmamasına rağmen, 10/05/2019 tarihinde 5.250 TL ve 28/06/2019 tarihinden 5.250 TL olmak üzere “periyodik hizmet komisyonu” adı altında müvekkil şirket hesaplarından iki ay para kesintisi yapıldığını, bu tahsilat üzerine davalı bankaya Üsküdar …Noterliği2nin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 2 aydır “periyodik hizmet komisyonu” adlı kesinti son verilmesini ve tahsil edilen paranın iadesi için ihtarname çekildiğini, ihtarnameden sonra kesintinin son bulunduğunu fakat yapılan kesintilerinin iadesinin olmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile10.500 TL asıl alacak + 258,04 TL faiz üzerinden genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının kendisine tebliğ edilen ödeme emrine 11/09/2019 tarihinde itiraz ettiğini, itirazında tahsil edilen hizmet bedellerinin yasal mevzuat ve yönetmelik kapsamında olduğu bu nedenle bankanın herhangi bir borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davalı bankanın icra takibine itiraz etmesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünce itirazın süre içerisinde yapıldığından takibin durdurulmasına karar verildiğini, ticari davalarda arabuluculuk şart bulunmasından arabuluculuk çözüm yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde tarafların anlaşamadığını beyan ve gerekçelerle davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibinin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine itiraz ettiği asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tacir olduğunu, tüzel kişiliğe haiz bir şirket olduğunu, tüketici hukukundan kaynaklanan hakların tacirlere uygulanamayacağını, davacı şirket ile müvekkil banka arasında imza edilmiş Genel Kredi Sözleşmesi 8.1’nci madde içeriğine göre müvekkil bankanın tahsis edilen krediler üzerinden komisyon almak hak ve yetkisi bulunduğunu, müvekkil banka bu hükme istinaden davacıya firmaya yönelik olarak yapmış olduğu kredi limiti yenileme ve tahsisine istinaden davacı tarafından komisyona tahsil edildiğini, davacının senelerdir faaliyet gösteren müddebir, imzaladığı sözleşmenin muhteviyatını bilen, şartlarını tartışabilece bir tacir olduğunu, davacıdan tahsil edilen periyodik hizmet komisyonu mevzuat ve sözleşmelere uygun olduğundan iddia ve beyanlarını kabul etmediğini beyan ve gerekçelerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2021 tarih ve 2020/338 Esas – 2021/152 Karar sayılı kararı ile; ” Dava; periyodik hizmet komisyonu adı altında davacıdan tahsil edilen bedellerin iadesi amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tetkikinden; alacaklı … ANONİM ŞİRKETİ tarafından borçlu … A.Ş. Aleyhine 10.500,00 TL asıl alacak+258,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.758,04 TL toplam üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlunun 11/09/2019 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği, itirazın süresinde olduğu ve takibin durdurulmuş olduğu görüldü. Tüm izah edilen nedenlere istinaden; Davacı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin davalı bankanın Kavacık Şubesinin Kurumsal Müşterisi olduğu, davalı banka tarafından davacıdan 10/05/2019 tarihinde 5.250,00 TL, 28/06/2019 tarihinde 5.250,00 TL olmak üzere 10.500,00 TL ‘Periyodik Hizmet Komisyonu’ adı altında davacı şirketin hesaplarından masraf kesintisi yapıldığı, davalı banka tarafından davacı adına limit tahsisi yapılmadığı, kullandırılmış bir kredinin dava dosyasında bulunmadığı alınan masrafların sözleşmeye göre alındığı ancak o sözleşmenin de dava dosyasında bulunmadığı, bilirkişi tarafından davalı bankadan talep edilmesine rağmen raporun düzenlenme tarihine kadar bilgi ve belge sunulmadığı, davalı banka tarafından davacıdan 10.05.2019 tarihinde 5.250,00-TL ve 28.06.2019 tarihinde 5.250,00-TL olmak üzere toplam 10.500,00-TL “…” adı altında tahsil edilen masraf kesintisinin neye göre tahsil edildiği belirlenememiş olup, davacı tarafından davalıya keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile “…böyle bir uygulama olmamasına rağmen 10.05.2019 tarihinde 5.250,00TL 28.06.2019 tarihinde 5.250,00TL periyodik hizmet komisyonu adı altında yapılan kesintiye son verilmesi ve tahsil edilen 10.500,00TL paranın 3 gün içinde hesaba iadesini aksi halde yasal yollara başvurulacağının…’ ihtar edildiği, davalı tarafa ihtarnamenin 16.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği 3 gün sürenin ilavesiyle 20.07.2019 tarihinde temerrüt oluştuğu ve bilirkişi tarafından 258.04 TL işlemiş faiz alacağı hesaplandığı , buna göre davalı tarafından davaya konu edilen kesintinin kendisine verilen yasal süresi içerisinde hukuki dayanağının ispat edilemediği kaldı ki davalı tarafından ileri sürülen iddiaların yerinde olmadığı bu haliyle yapılan kesintinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılarak; davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itiazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacak likit olup, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” DAVANIN KABULÜ ile, 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itiazın iptali ile takibin aynen devamına, 2-Asıl alacak likit olup, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, kendileri tarafından davaya konu İstanbul … Icra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 10.500 TL asıl alacak ve 258,04 TL işlemiş faiz ile aynen devamı ile asıl alacağın likit olması sebebiyle, asıl alacagın %20’si oranında icra inkar tazminatının müvekkil bankadan alınarak davacıya verilmesine verilmesine karar verilmiş olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verilen bu kararın hukuka
aykırı olup istinaf incelemesi ile ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, Periyodik hizmet komisyonunun yasalara ve taraflar arasında akdedilen sözleşmelere uygun şekilde tahsil edilmiş olduğunu, Davacı şirket ile müvekkil Banka arasında imza edilmiş Genel Kredi Sözleşmesinin 8.1inci maddesi hükmünün bulunduğu, Söz konusu madde içeriğine göre müvekkil bankanın tahsis edilen krediler üzerinden komisyon alma hak ve yetkisi bulunmakta olduğunu, müvekkil bankanın bu hükme istinaden davacı firmaya yönelik olarak yapmış olduğu kredi limiti yenilemesi ve tahsisine istinaden davacı taraftan komisyon tahsil etmiş olduğunu, Müvekkil bankanın işbu sözleşme maddesini hukuka ve yasalara uygun olarak düzenlendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesinde ticari işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmakta olduğunu, aynı kanunun 12. maddesine göre ise; bir ticari işletmeyi kısmen dahi kendi adına işleten kimseye “tacir” denmekte olduğunu, kanunun bu açık tanımından müvekkil bankanın ve davacı yanın tacir olduğu sonucu çıkmakta olduğunu, bu anlamda her iki tarafın da Türk Ticaret Kanunu’ na tabii olacaklarını, Kanunun “Ücret isteme hakkı” başlıklı 20inci maddesinin; “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir.” hükmünü havi olduğunu, bankaların müşterilerine kredi tahsis işlemi yapmakla müşterilerine hizmet sunmakta olduklarını, bankaların Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir olması nedeniyle ücret/ komisyon alma hakkı bulunmakta olduğunu, Kesintinin yapıldığı dönemde şekliyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ nun “Faiz oranları ile diğer menfaatler” kenar başlıklı 144. maddesinin; “Cumhurbaşkanı, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azamî miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir.” şeklinde olduğunu, Bu hususta 2006/1 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tebliği’ne atıfta bulunmak istediklerini, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından Resmi Gazetenin 9 Aralık 2006 tarih ve 26371 sayılı nüshasında yayımlanan “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında” 2006/1 Sayılı Tebliğ’in, “Kredi Faiz Oranları Ve Sağlanacak Diğer Menfaatler” kenar başlıklı 4. maddesinin; ” Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile üye işyeri komisyonu hariç faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir. ” Her ne kadar 10/02/2020 tarihinde bu Tebliğ mülga olduysa da; Tebliğ yürürlükte iken, söz konusu hüküm paralelinde düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin davacı ile müvekkil Banka arasında akdedilmiş olduğunu, sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olup; sözleşme serbestliği ilkesi ve ahde vefa kuralları kapsamında ele alınması gerektiğini, söz konusu sözleşme hükmünün sözleşmenin esasına yabancı bir hüküm olmayıp; tüm Bankacılık piyasasında geçerli olan bir uygulamayı ihtiva eden düzenleme olduğunu, Müvekkil bankaca tahsil edilen periyodik hizmet komisyonunun tanımı ve dayanaklarına ilişkin olarak; Periyodik hizmet komisyonunun, risk merkezi bildirimleri, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube ve alternatif dağıtım kanallarından hizmet verilebilmesi ve bunun yanı sıra kredili müşterilerin nakit akış ve kredi ödeme döngüsünün takibi ve oluşturulan risk modelleme çalışmalarına göre müşteri kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli bir şekilde yönetilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak tahsil edileceğini, periyodik hizmet komisyonu belirlenirken müşterilere verilen finansal olmayan hizmetlerin yanı sıra, ilgili dönem içerisinde yapılan istisnalar ve özel nitelikli diğer hizmetlerin dikkate alınacağını, değişen hizmetler ve istisnaların dikkate alınarak farklılaşacağını, periyodik hizmet komisyonunun, bankaları tarafından üçer aylık dönemlerdeki ortalama kredi bakiyesine göre belirlenmekte olduğunu, Periyodik hizmet komisyonunun yasal dayanağının temelde TTK’nın “Ücret İsteme Hakkı” kenar başlıklı 20. maddesi olduğunu: ” Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır. ” Bunun yanında Rekabet Kurulunun 01.08.2002 tarihli, 02-46/563-229 sayılı gerekçeli kararında da; “…her bankanın bankacılık hizmet bedellerini serbest piyasa koşullarında kendilerinin serbestçe tayin edebilecekleri…” nin belirlenmiş olduğunu, kanun maddesinden ve kurul kararından da anlaşılabileceği üzere; müvekkil bankanın periyodik hizmet komisyonu alma hakkının yasal dayanakları haiz olduğunu, Davacı yanın, söz konusu ücretin kendisinden tahsil edileceğinden haberdar olduğunu, Yerleşik Yargıtay içtihatlarınca; “…Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli…” (Yargıtay 11. H.D. 24.06.2019 tarihli 2018/3220 E. 2019/4725 K. Sayılı kararı) Ayrıca ilgili ücret kaleminin, Türkiye Bankalar Birliği nezdinde yapılan Ticari Ücret Ve Komisyonları Sadeleştirme Çalışması kapsamında oluşturulan ticari ücretin, komisyon tablosundaki ücret kalemlerinden birisi olduğunu, bankaları tarafından bu ücret kaleminin, belirtilen ticari ücret/ masraf tablosuna paralel şekilde dizayn edilmiş olduğunu, Söz konusu Tebliğ’in “Bildirme ve İlan” kenar başlıklı 6. maddesinin; “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde olduğunu, https… adresi ile … Bank A.Ş. masraf komisyon listesi BDDK web sitesinde yayınlanan ve dolayısıyla mevzuata uygun olarak tahsil edilen periyodik hizmet komisyonunun, https://… adresi ile de müvekkil Bankanın web sitesinde masraf komisyon listeleri ile duyurulmuş olduğunu, bunun yanında ücret uygulamasından önce müşteri bilgilendirmesi yapıldığını, bu müşteriye bildirimin ulaştığı hususunun ilgili ekipten teyit edildiğini, Söz konusu listede, Kobi ve Ticari Ürün ve Hizmet Ücretlerini içeren tarifenin TBB’nin yapmış olduğu çalışma sonrasında konsolide edilerek 05.03.2019 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni tarifenin kapsamına ve içeriğinde yer alan Periyodik Hizmet Komisyonu detayları ve diğer komisyon detaylarının açıklandığı ve kredi riski devam ettiği sürece Periyodik Hizmet Bedeli adı altında yeni bir hizmet bedelinin alınacağı hususunun ilanen duyurulmuş olduğunu, nitekim bu alacak kaleminin TCMB’ye bildirilen listeler arasında mevcut olduğunu, Davacının, Türk Ticaret Kanunu’ na göre basiretli bir tacir sayılmakta olup; imzaladığı sözleşmenin içeriğine vakıf durumda olduğunu, nitekim sözleşmenin imza tarihinden önce davacı yana “Sözleşme Öncesi Bilgi Formu” verildiğini ve kendisi tarafından okunarak, teslim alındığını, bu anlamda davacının periyodik hizmet komisyonunun ne olduğunu ve hangi şartlarda, hangi tutarlar arasında tahsil edileceğini bilmekte olduğunu, Davacıdan alınan komisyon tutarının müvekkil banka tarafından belirlenen sınırlara uygun olduğunu, https://… adresinde BDDK web sitesinde ilan edilen masraf ve komisyon listesine uygun olan masraf ve ücret listesi duyurusu ile Kobi ve Ticari Ürün ve Hizmet Ücretlerini içeren tarifenin Türkiye Bankalar Birliği’ nin yapmış olduğu çalışma sonrasında konsolide edilerek 5 Mart 2019’dan itibaren geçerli olacak yeni tarifenin kapsamına ve içeriğinde yer alan Periyodik Hizmet Komisyonu detayları ve diğer komisyon detaylarının açıklanmış olduğunu, Listede periyodik hizmet komisyonunun tanımının yapıldığını ve akabinde söz konusu bedelin minimum 300 TL ve maksimum 30.000 TL olarak 3 ayda bir periyodik olarak tahsil edileceği hususlarının müvekkil banka tarafından bireysel ve ticari nitelikli tüm müşterilerine duyuru yolu ile bildirilmiş olduğunu, nitekim; eldeki olayda tahsil edilen komisyon tutarının, Mayıs ve Haziran 2019 için toplamda 10.500- TL olup; müvekkil bankaca duyurulan sınırlara uygun olduğunu, Limit tahsisi ile periyodik hizmet komisyonu arasında bağlantı bulunmamakta olduğunu, Bilirkişi raporunun 5. sayfasında; “Davalı Banka tarafından davacı adına limit tahsisi yapılmadığı, kullandırılmış bir kredinin dava dosyasında bulunmadığı, alınan masrafların sözleşmeye göre alındığı…” hususlarına yer verilmiş olup; Mahkemenin de gerekçeli kararda aynı hususlara değinmiş olduğunu, Periyodik hizmet komisyonunun herhangi bir limit tahsis işlemiyle ilgisi olmadığını, komisyon ücretinin, müvekkil banka tarafından mevzuata uygun şekilde belirlenip TCMB’ye bildirilen listelere binaen tahsil edilmekte olduğunu, 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere bilirkişinin davacıdan tahsil edilen periyodik hizmet komisyonu tutarının taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine, TCMB 2006/1 sayılı tebliğine, müvekkil bankanın BDDK’ye bildirmiş olduğu Ürün Hizmet Komisyon cetvellerindeki oranlara ve Yargıtay Yerleşik içtihatlarına uygun olduğu ve davacı firmaya iadesini gerektirecek bir tutarın bulunmadığına ilişkin herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerindeki diğer hususların da mahkeme tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadığını ve hukuka ve somut olayın dayanaklarına aykırı bir şekilde karar tanzim edilmiş olduğunu, bu sebeple istinaf incelemesi sonucu kararın kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan nedenler, mevzuat, emsal yargı kararları ve resen gözetilecek diğer hususlar nazara alınarak; – İstinaf itirazlarının kabulüne, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2020/338 Esas – 2021/152 Karar sayılı dosyasındaki kararın ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek davanın reddine, – Yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı banka tarafından periyodik hizmet komisyonu adı altında davacıdan tahsil edilen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, davalı bankanın uzun zamandır müşterisi olduklarını, dava konusu işlemden önce kendilerinden herhangi bir kesinti yapılmadığını, ancak 10/05/2019 ve 28/06/2019 tarihlerinde 5.250,00 TL şer periyodik hizmet komisyonu adı altında kesinti yaptıklarını, bankaya bu bedelin iadesi için ihtarname gönderildikten sonra kesinti yapılmadığını, söz konusu kesintinin yapılacağına dair taraflar arasında anlaşma bulunmadığını, bu sebeple söz konusu kesintilerin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın haksız olduğunu, itirazın iptaline ve takibin devamına, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu kesintinin taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 8.1 maddesine, 2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına, 2006/1 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tebliğine, TTK’nın 20. Maddesine, TBK’nın 26. Maddesinde düzenlenen sözleşme özgürlüğüne, müşteri ile aralarında imzalanan bankacılık hizmetleri sözleşmesinin 13. Maddesine, bankanın internet sitesinde yayımlanan masraf komisyon listesine uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine periyodik bakım hizmeti adı altında kesilen 10.500,00 TL asıl alacak ve 258,04 TL işlemiş faiz olmak üzere 10.758,04 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya 10.500,00 TL periyodik bakım hizmeti adı altında kesilen bedelin 3 gün içerisinde iadesi için Üsküdar … Noterliği’nin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiği ve ihtarnamenin davalıya 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Mahkemece dosya üzerinde banka uzmanı bilirkişisine bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve inceleme sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda davalının kesinti yaptığı bedelin dayanağı sözleşme hükümleri ve banka kayıtları incelenmeden söz konusu kesintinin neye göre tahsil edildiğinin belirlenemediğine dair rapor düzenlenmiş, Mahkemece söz konusu rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin akdedildiği ve kesintinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 09.12.2006 tarihli Resmî Gazete’de Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliği yayımlamış olup, Tebliğ’in 4’üncü maddesi “Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir” ve 6’ncı maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” hükümlerini içermektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144’üncü maddesi ile yukarıda belirtilen Tebliğ’in 4. ve 6’ncı maddeleri gereğince ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle ilân ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması; şayet gerekli ilân ve yayımlar yapılmamış ise, sözleşme tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 20.’nci maddesi gereğince ve emsal banka uygulamaları araştırılarak oran belirlenmesi gerekir. Alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının belirlenmesi bakımından ise 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu çerçevesinde uzman bilirkişiden rapor alınması gerekmektedir. (benzer YHGK’nın 2017/11-49 E. 2019/158 K. Sayılı kararı) Somut davada; Mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesinin deliller kısmında celbini talep ettiği banka GKS, BHS, banka kayıtları, BDDK web sitesinde yayınlanmış … Bank A.Ş. masraf komisyon listesi, … Bank A.Ş. web sitesindeki duyuru, hesap dökümleri celbedilmeden, emsal banka uygulamaları araştırılmadan ve banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmadan dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ve eksik incelemeye dayalı söz konusu rapor hükme esas alınmıştır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; eksik belgelerin celbi ile bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle banka kayıtları ile yukarıda belirtilen YHGK içtihadında belirtilen hususlar birlikte değerlendirilmek suretiyle sözleşmede periyodik hizmet komisyonuna ve oranına ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı, bulunmamakta ise periyodik hizmet komisyonunun davalı bankaca benzer kredilerde uygulanıp uygulanmadığı, uygun vasıtalarla ve usulünce ilan ve yayımlarının yapılıp yapılmadığı, alınan ücretin davalı bankaca ilan edilen ücret sınırları içerisinde kalıp kalmadığı ve 05/03/2019 tarihli tarifenin somut sözleşmeye uygulanıp uygulanmayacağı, şayet gerekli ilân ve yayımlar yapılmamış ise, sözleşme tarihinde yürürlükte olan TTK’nın 20.’nci maddesi gereğince ve emsal banka uygulamaları araştırılarak oran belirlenmesi ve alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının belirlenmesi hususlarının da değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalının istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi ve açıklanan şekilde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarih ve 2020/338 Esas – 2021/152 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Dairemizce verilen kararın mahiyeti gereği İİK’nın 36/5 maddesi uyarınca icranın geri bırakılması için yatırılan teminatın talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.