Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/789 E. 2021/732 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/789 Esas
KARAR NO: 2021/732 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2021
NUMARASI: 2020/867 Esas 2021/18 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Resen Tasfiye edilen … Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarası ile kayıtlı bulunmaktayken 07.07.2014 tarihinde resen tasfiye işlemi tesis edildiğini, şirketin resen tasfiye edilme işleminden önce şirkete ait … plakalı taşıttan başka …, … ve … plakalı ticari vasıflı taşıtlarında mevcut olduğu ve bu taşıtlarla ilgi davaların devam ettiğini, bu davaların sonuçlanmasından sonra şirketin tazminat / alacak haklarının doğacağı ve yine bir kısım icra işlemi ve kamu davası yargılamasında itiraz ve temyiz haklarının kullanılamadığının tespit edildiğini, şirketin adına kayıtlı olup ve yargılama konusu edilerek daha önceden tasfiyesi yapılan veya teminat mukabili iade edilmiş bu araçlarıla ilgili araçların iadesine karar verilmiş olması / verilmesi neticesinde bu tutarların da geri alınabilmesi için davalar açılması / kurumlardan iade talepleri yapılması gerekmekte olduğunu, bu haklarının / alacaklarına kavuşabilmeleri için …, … ve … plakalı ticari vasıflı taşıtlar içinde şirketin yeniden ihyasına / tesciline karar verilmesi gerekmekte olduğunu tüm bu nedenlerle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktayken yapılan işlemler sonucunda resen tasfiye edilen … Limited Şirketinin tüzel kişiliğinin …, … ve … plakalı taşıtlar yönünden de ihyasının kabulüne ve şirketin resen tasfiye edilmiş olması nedeniyle, ek tasfiye hususunda iş ve işlemlerin yürütülmesi amacıyla münferiden yetkili olmak üzere …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/01/2021 tarih ve 2020/867 Esas – 2021/18 Karar sayılı kararında; “Dava, ticaret sicilinden TTK’nin geçici 7. Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan … Limited Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece ticaret sicil memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. TTK’nin geçici 7.maddesinin 15. fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası ticaret sicilinden celp edilmiştir. Celp edilen belgelere ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin TTK geçici 7.maddesi kapsamında 31/07/2013 tarihinde sicil kaydı resen terkin edildiği anlaşılmıştır. İşbu davanın açılış tarihinin ise 12/11/2020 olduğu göz önünde bulundurulduğunda Türk Ticaret Kanunu ile Türk Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair 6335 Sayılı Kanun ile 6101 Sayılı TTK’ya eklenen geçici 7. maddenin 15. bendinde “Ticaret Sicilinden kaydı silinen şirket ve kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket ve kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü göz önünde bulundurulduğunda silinme tarihinden dava açılma tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunsa da, işbu davanın şirket hakkında devam eden bir davaya istinaden açılmadığı gibi davacı vekilinin terkin tarihinde ihyası istenilen şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davası bulunduğu yönünde iddia ve beyanının da bulunmadığı, dolayısıyla da yasal hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı dikkate alındığında, aynı mahiyetteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/288 Esas, 2020/1181 Karar sayılı ilamı da nazara alınarak; davacının, davalı … Sicil Müdürlüğü aleyhine açtığı davasının reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Hak düşürücü süre dolduğundan davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Resen Tasfiye edilen … Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarası ile kayıtlı bulunmaktayken, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 6335 sayılı Kanun’un 38’inci maddesi ile “geçici madde 7″ eklenmiş olup, söz konusu madde ile münfesih olmasına veya sayılmasına karşın tasfiye edilmeyerek ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmeyen Anonim ve Limitet şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve sicilden terkinine ilişkin yapılan düzenlemeler uyarınca ilgili Ticaret Sicil Memurluğunca 07.07.2014 tarihinde resen tasfiye işlemi tesis edildiğini, Şirketin resen tasfiye edilme işleminden önce şirkete ait …, …, … ve … plakalı ticari vasıflı taşıtların mevcut olduğu ve resen tasfiye tarihinde bu bazı taşıtların kamu davası yargılamasına konu yapıldığı, bazılarının ise icrai işlemlere maruz kaldığı tarafımızdan tespit edildiğini, Şirket ile ilgili ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için İstanbul Anadolu 10 Asliye Ticaret Mahkemesi E:2020/76 sayısında taraflarından talepte bulunulduğu ve mahkemenin 23.09.2020 tarih ve 2020/566 karar sayılı ilamı ile; ”DAVANIN KABULÜNE, … şirkete ait olduğu tespit edilen … plakalı …. aracın satış veya devrine yönelik tasfiye işlemlerinin yapılması ile sınırlı olarak şirketin sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA” yönelik karar verildiğini, Şirkete ait … plakalı taşıt için ihya kararı verilmesi fakat yine şirkete ait …, … ve … plakalı ticari vasıflı taşıtlar içinde resen tasfiye öncesinde hukuki ve icrai işlemlerin bulunduğu göz önüne alınarak iş bu taşıtlarla ilgili de müvekkilinin hak ve menfaatlerinin takibi, itiraz, temyiz ve dava haklarının kullanılması ihtiyacına binaen taraflarından İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/867 Esas sayısında şirketin sınırlı olarak ihyası talep ve dava konusu yapıldığını, Fakat, mahkemesinin 13/01/2021 tarih ve 2021/18 karar sayılı ilamı ile; ”..TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunsa da, işbu davanın şirket hakkında devam eden bir davaya istinaden açılmadığı gibi davacı vekilinin terkin tarihinde ihyası istenilen şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davası bulunduğu yönünde iddia ve beyanının da bulunmadığı, dolayısıyla da yasal hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı dikkate alındığında, …Hak düşürücü süre dolduğundan” denilmek suretiyle talebimiz ret edildiğini, Ticaret sicilinden silinen bir şirketin dağıtılmamış varlıkları, kapatılmamış borçları veya taraf sıfatının varlığını gerektiren hukuki durumları ortaya çıkabileceğini, bir diğer ifadeyle, tasfiye ve buna bağlı olarak kaydın ticaret sicilinden silinmesi, sona erme nedeninin geçersiz olması ya da tasfiyenin hukuka uygun şekilde eksiksiz olarak tamamlanmamış olması nedeniyle hukuka aykırı olabileceğini, (TTK’nun Geçici 7/2 maddesi, TTK’nun 547/1 maddesi, TTK’nun 547/2 maddesi, TTK’nun 547. madde gerekçesi) Esasen, talebin şirketin tamamen ihyası olmayıp TTK’nun 547/1-2 maddeleri kapsamında EK TASFİYE işlemlerinin tamamlanması için sınırlı tescili yönünde olduğunu, Yargıtay Dairelerinin de muhtelif kararlarında, “tüzel kişiliğin sona erdirilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerektiği, eğer tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır” denilmek suretiyle şirketlerin ek tasfiye işlemlerinin sonuçlandırılması için “ihya” olunabilirliğine, yani ek tasfiye işlemleri sonuçlanıncaya kadar sınırlı olmak üzere yeniden tesciline olanak verilmekte olduğunu, Yerel Mahkeme kararında ”işbu davanın şirket hakkında devam eden bir davaya istinaden açılmadığı gibi davacı vekilinin terkin tarihinde ihyası istenilen şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davası bulunduğu yönünde iddia ve beyanının da bulunmadığı,” yönündeki gerekçe eksik incelemeye dayalı olduğunu, Dava dilekçesi ekinde taraflarınca sunulmuş ve yerel Mahkemenin müzekkereleri sonucunda dava dosyasına ibraz edilen (dosyada mevcut) bilgi ve belgeler incelendiğinde; a) Şirkete ait … plakalı kamyona el konularak Zeytinburnu (kapatılan) 1. (Bakırköy 23.) Asliye Ceza Mahkemesi 2002/802 esas sayılı kamu davasında yargılama konusu yapılmış ve kovuşturma sürecinde de Mahkemesinin ara kararı ile teminat karşılığı iadesine karar verildiğini, Zeytinburnu (kapatılan) 1. (Bakırköy 23.) Asliye Ceza Mahkemesinde başlatılan yargılama sonucunda Bakırköy 1 Asliye Ceza Mahkemesi 25.03.2009 tarih ve E:2008/385, K:2009/228 sayılı kararı ile; ‘’… plaka sayılı araç ile ….. verilen karara göre müsaderelerine yer olmadığına ve sahiplerine iadesine, ancak araç ve tekne daha önce teminatla iade edilmiş olduğundan, karar kesinleştiğinde alınan teminatların tekne ve araç sahiplerine iadesine,’’ yönelik karar verildiğini, İş bu karar Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22/05/2012 tarih ve E:2011/10045, K:2012/16409 sayılı ilamı ile ‘’… mahkeme ilamının ONANMASINA’’ karar verilmekle kesinleştiği ve Mahkemesinin 27.08.2012 tarihli yazısı ile de ‘’..teminatın iadesi’’ hususunda Yeşilköy Otomotiv İhtisas Gümrük Müdürlüğüne talimat gönderildiğini, İş bu … plakalı taşıta ait teminat bedelinin müvekkil firma veya vekili namına iade alınması için tüzel kişilik olarak yetkiye ihtiyaç bulunmakta olduuğnu, b) … plakalı taşıt İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/710 esas sayılı dosyasında kamu davası yargılamasına konu yapıldığı ve kovuşturma sürecinde de işbu taşıt tasfiye işletmesince satılarak bedeli emanet hesaba alındığını, Fakat, müvekkili firmanın taşıt maliki (malen sorumlu) olmasına rağmen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/710 esas sayılı dosyasına dahil edilmediği ve müvekkilinin beyanlarına başvurulmayarak yargılamaya devam edilerek dosya sonuçlandırıldığını, (CMK 260/1 maddesi) AİHS’nin 6. Maddesinde yer alan Adil Yargılanma Hakkı’nın ve Hak Arama Özgürlüğü kapsamında, herkesin hâkim ve mahkeme kararlarına karşı kanun yollarına müracaat etmesi sağlanması gerektiği, haklı çıkarı zedelenen kişi ya da kişiler taraf sıfatı kazanarak kanun yollarına müracaat imkânı tanınmadığı, her türlü hâkim ve mahkeme kararlarına karşı, aleyhine karar verilen kişiye, verilen kararı üst mercie inceletme hakkı, Hukuk Devleti İlkesinin bir gereğidir. Bu hak herhangi bir gerekçe ile engellenmemesi gerektiğini, (Yargıtay 7. Ceza Dairesi Başkanlığının 05.02.2020 tarih ve E:2016/5052, K:2020/1780 sayılı kararı) Dolayısıyla, talep konusu şirketin resen tasfiye tarihinde maliki olduğu taşıt hakkında ceza yargılamasının mevcut ve devam ediyor olması, işbu taşıtın kamu idaresince muhafaza altında bulunması ve kovuşturma sürecinde haksız ve hukuka aykırı olarak tasfiye edilmesine karşın, müvekkilinin iş bu taşıt hakkında verilmiş kararı malen sorumlu (katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan) olarak CMK’nun 260/1 maddesi gereğince itiraz ve temyiz hakkı mevcut olduğu ve bu hakkın kullanılmasında hukuki menfaatinin bulunduğunu, bu nedenle, müvekkilinin temyiz ve diğer hukuki haklarını kullanabilmesi içinde tüzel kişilik olarak avukatlara vekalet vermesi gerekmekte olduğunu, c) Müvekkili firma adına kayıtlı … plaka sayılı kamyon İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün 02/06/2015 tarihli satışı ile satılmış olup, iş bu taşıtın satışı müvekkilin ticari borçlarından dolayı değil araç hakkında yapılan kamu davası yargılamasına istinaden muhafaza altına alındığı yediemin otoparkının otopark ücretinin tahsil edilmesi sebebiyle yapılan bir satış olup, işbu işlemlerden de müvekkile bilgi verilmemiştir. Müvekkilinin hak ve menfaatleri için bu taşıt içinde tüzel kişilik adına gerektiğinde işlem yapabilmek için yetkiye ihtiyaç bulunmakta olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 21.4.1992 tarih ve E:1990/7485, K:1992/5515 sayılı kararı, Anayasa’nın 36/1 maddesi, Anayasa Mahkemesinin 7/11/2013 tarih ve B. No: 2012/791 sayılı kararı, Anayasa Mahkemesinin 18/7/2018 tarih ve B. No: 2015/3690 sayılı kararı) Dolayısı ile, yerel mahkemenin red kararının müvekkilinin izah edilen mevcut hukuki durumu üzerinde hak ve menfaatlerini kullanamaması, yargı mercileri önünde uyuşmazlık konusu etme olanağından yoksun bırakılması, itiraz ve temyiz haklarını kullanması sonucunda lehine karar verilmesi halinde zararlarının tazmini için mahkemeye erişimini imkânsız hâle getirmesi sebebiyle Anayasa’da güvence altına alınmış hak arama hürriyeti ve ölçülülük ilkesine de aykırılık oluşturduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, şirketin ihyasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın geçici 7. Maddesine göre ticaret sicil kaydı resen silinen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece,Hak düşürücü süre dolduğundan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhyası istenilen … Limited Şirketi’nin sicil kaydı incelendiğinde; Şirketin 5174 Sayılı Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 maddesi gereğince İstanbul Ticaret odası kaydı iptal edildiğinden 6102 Sayılı TTK.’nın geçici 7 maddesi uyarınca terkin kapsamına alındığı ve 31/07/2013 tarihinde sicilden terkin edildiği belirtilmiştir. Geçici 7. Maddeye göre maddenin 1. Fıkrasında öngörülen halleri tespit edilen anonim, limited şirketler ile kooperatiflerin ticaret sicil kaydı maddede öngörülen ihtarlara rağmen eksikliklerin giderilmemesi halinde resen silinecektir. 6102 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 11. fıkrası gereğince şirketin ticaret sicilinden resen kaydının silinmesi için Ticaret Sicil Müdürlüğünün evvela geçici 7. maddenin 4/a fıkrasında gösterilen hususları yerine getirmesi gereklidir. Ticaret Sicil Müdürlüğü yasada gösterilen bu usule uymadan şirketin kaydını sicilden terkin ettiği takdirde ticaret sicilinin silme işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verilebilir. Geçici 7. Maddenin 2. Fıkrasında ise geçici 7. Maddenin uygulanmayacağı hal düzenlenmiştir. Fıkraya göre davacı veya davalı olarak devam eden davaları/ icra takipleri bulunan şirket veya kooperatif hakkında geçici 7. Madde uygulanamayacaktır. Yani haklarında açılmış bir dava/ icra takibi bulunan veya davacı sıfatı ile açtıkları dava devam eden şirket veya kooperatiflerin TTK geçici 7. Madde hükmüne göre ticaret sicilden kayıtlarının resen silinmesine imkan bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesi ile, şirket adına kayıtlı …, … ve … plakalı ticari vasıflı taşıtlarla ilgi davaların devam ettiğini, bu davaların sonuçlanmasından sonra şirketin tazminat / alacak haklarının doğacağı ve yine bir kısım icra işlemi ve kamu davası yargılamasında itiraz ve temyiz haklarının kullanılamadığının tespit edildiğini, bu araçlarla ilgili işlem yapabilmek üzere ihya kararı verilmesi talep edilmiştir. Dava dilekçesinde belirtilen İstanbul Anadolu 1 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21/04/2016 tarih ve 2013/710 Esas-2016/300 Karar sayılı kararı incelendiğinde; ihyası istenilen şirketin veya şirket yetkilisi davacının bu dosyada müşteki, katılan veya sanık olarak taraf olmadığı, suçta kullanılması nedeniyle ihyası istenilen şirket adına kayıtlı … Plakalı aracın TCK. 54 Madde uyarınca müsaderesine karar verildiği anlaşılmıştır. Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğünden gelen 17/11/2020 tarihli cevabi yazıda; … Plakalı aracın … Limited Şirketi adına kayıtlı iken Bakırköy Tasfiye İşletme Müdürlüğünün 05/08/2016 tarihli satışı ile satıldığı, … Plakalı aracın … Limited Şirketi adına kayıtlı iken 02/06/2015 tarihli satışı ile satıldığı belirtilmiştir. İstanbul Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen 17/11/2020 tarihli cevabi yazıda; … Plakalı aracın … Limited Şirketi adına kayıtlı iken 22/09/1999 tarihinde devir terk edilerek mükellefiyeti sonlandırıldığı belirtilmiştir.Somut olayda, ihyası istenilen … Limited Şirketi’nin sicilden terkin edilmeden önce dava konusu şirket aleyhine açılmış veya ihyası istenilen şirket tarafından açılıp sonuçlanmamış dava bulunmamaktadır. Dosya içinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğünün 27/11/2020 tarihli cevabi yazısına göre; … Limited Şirketi’nin sicil kaydı terkin edilmeden önce TTK.’nın geçici 7 madde 4/a fıkrasında gösterildiği gibi şirkete ve şirket yetkilisi …’a ihtar gönderildiği ve tebligatın bila tebliğ iade olduğu ve Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından Ticaret Sicil Gazetesi ilanı yapmış olup bu durumda 6102 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 11. fıkrası gereğince şirketin ticaret sicilinden 31/07/2013 tarihinde terkin edildiği anlaşılmıştır. Bu hali ile, TTK’ nın geçici 7. maddesi uyarınca kaydı res’en terkin edilen şirketin ihyası için açılan işbu davanın aynı yasanın 7/15. bendinde belirtilen 5 yıllık süre içerisinde açılmadığı, mahkemece hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.