Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/787 E. 2023/1451 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/787
KARAR NO: 2023/1451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
DOSYA NUMARASI : 2018/1150 Esas – 2021/57 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının davalı şirketin %33,3 payına sahip ortağı ve aynı zamanda müdürler kurulu başkanı olduğunu, şirketin diğer ortakları … olup, bu kişilerin aynı zamanda şirket müdürler kurulu üyeleri olduğunu, şirketin ik ortağı ve müdürler kurulunun üyesi olan … ve …’nun, şirket müdürler kurulu başkanının bilgisi dışında 12/10/2017 tarihli ortaklar olağanüstü genel kurul kararı taslağı hazırlayarak ihbarname ile davacıya gönderdiklerini ve kararın imza edilmesini istediklerini, sözde genel kurul kararında müdürler kurulu başkanı olan davacının müdürlük görevinden azledildiğini ve ortak … paylarını diğer ortak …’e devrettiği hususunun onaylandığının belirtildiğini, bunun üzerine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/1057 Esas sayılı dosyası ile alınan genel kurul kararının yokluğu, butlanı ve iptali istemli dava açıldığını, yerel mahkemenin 12/10/2017 tarihli 74 sayılı ortaklar kurulu kararının yokluğuna karar verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, davalı şirketin diğer ortaklarının ihtarname ile davacıya olağanüstü genel kurul gündemli 80 nolu müdürlük kurulu kararını gönderdiklerini, ihtarnamenin 07/09/2018 tarihinde davacıya cezaevinde usulsüz bir şekilde tebliğ edildiğini, akabinde 14/09/2018 tarihinde olağanüstü genel kurulun tertip edilerek daha önce İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1057 esas sayılı dosyası ile yokluğu tespit edilen kararların tekrar alındığını, alınan kararların alınma usulü ve içeriği yönünden yok hükmünde olup, tespitinin ve hukuka aykırılık nedeni ile iptali gerektiğini, bilindiği üzere genel kurulun toplantıya 15 gün öncesinden çağrılması gerektiğini, limited şirketlere uygulanacak çağrı merasimine uyulmadığını, genel kurulu toplantıya çağırmak için alınmış geçerli bir müdürler kurulu kararının da bulunması gerektiğini, müdürler kurulu başkanı olan davacıdan habersiz bir şekilde müdürler kurulu yada genel kurul kararı alınmasının mümkün olmadığını, yönetim kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin kural olarak yönetim kurulu başkanına ait olduğunu, genel kurula çağrı şeklide uyulmadığını, genel kurulda alınan kararların içerik olarak da kanun ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, davalı … şirketi temsil yetkisini fiilen ele geçirmiş durumda olduğunu, şirketi zarar verici işlemlerde bulunması, şirket mal varlığını azaltıcı şekilde hareket etmeye başladığını beyanla, davalıya ait olduğu belirtilen 14/09/2018 tarihinde alınan ve 02/10/2018 tarihinde tescil edilen 80 sayı nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, bu talepleri kabul görmezse butlanla batıl olduğunun tespitine, özellikle 14/09/2018 tarihinde alınan ve 02/10/2018 tarihinde tescil edilen ortaklar olağanüstü genel kurul kararları 7.maddesinde yer alan şirketin… AŞ’deki hisselerinin tamamının … devrine icazet verilmesine ilişkin kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, bu kabul görmezse butlanla batıl olduğunun tespitine, bu da kabul görmezse iptaline karar verilmesini, bu kararların icralarının TK madde 449.hükmü uyarınca tedbiren durdurulmasına, davalı şirkete ait olduğu halde ortaklardan … adına muvazaalı devredilen … AŞ’deki %50 hissesinin 3.kişilere devri ve temlikinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalı şirketin … 27/07/2007 tarihinde kurucu ortaklar … ve davacı … tarafından kurulduğunu, davlı şirketin ünvanının değiştirildiğini, üç kurucu ortağından biri olan …’nun, hisse devir ve temlik sözleşmesi ile 200.000TL tutarındaki 8.000adet hissesini şirket ortaklarından … devrettiğini, İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/07/2018 tarihli 2017/1057 esas sayılı kararı ile söz konusu hisse devrinin onaylandığı ortaklar kurulu kararının ortaklıktan çıkarmaya ilişkin hükümlerine dayanılarak, taraflar arasında iradi bir hisse devrinin yokluğuna karar verildiğini, kararın henüz kesinleşmemesine rağmen, mahkeme kararı ile birlikte 12/10/2017 tarihli 74 sayılı ortaklar kurulu kararının yürütmesinin geriye bırakılmış olması nedeniyle mevcut durumda, … arasında gerçekleştirilen hisse devir işleminin, taraflar için geçerli ve bağlayıcı olmakla birlikte, üçünü kişiler bakımından hüküm ifade etmez bir hale geldiğini, İstanbul 15.ATMnin 2017/1057 esas sayılı dosyasından verilen ilamın incelenmesinde, yokluk gerekçesi olarak ortaklar kurulu kararının içeriğine ilişkin herhangi bir neden gösterilmediğini, ortaklar kurulu kararı ile söz konusu karar sonrasında davalı şirket organları tarafından gerçekleştirilen diğer iş ve işlemlere icazet verilmesi amacıyla, TTK’da belirtilen çağrı prosedürüne riayet edilerek çağrı yapıldığını, genel kurul toplantı gündeminin davacıya usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacı tarafından asaleten veya vekaleten iştirak edilmeyen genel kurul toplantısında alınan kararlar hakkında, yokluğun tespiti, butlanın tespiti ve iptal davası ikame edilmiş olmasının açıkça kötü niyetli olduğunu, davacının amacının davalı şirketi elinden gelen her şekilde ticari olarak zor duruma sokarak, sahibi olduğu %33,3 oranındaki hissesini fahiş bir bedelle davalı şirketin diğer ortaklarına devretme gayesinde olduğunu, davalı şirket ortaklarından … ait dava dışı üçüncü bir şirkete ait hisseler üzerinde tedbir uygulanması talebinin işbu dava ile bağdaşmadığını, işbu davanın konusunu … San AŞ’ye ait söz konusu hisselerin teşkil etmediğini, davalı şirketin o dönemde %50 hissedarı olduğu … finansman ihtiyacının karşılanması ve … diğer ortağı … San ve Tic AŞ ile davalı arasındaki hissedarlar sözleşmesi uyarınca davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmesi amacıyla, sermaye arttırımı gerçekleştirmek üzere 15/12/2017 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, davacının anılan toplantıya katılarak sermaye arttırımı aleyhine görüşlerini beyan ettiğini ve karar metnine şerh düştüğünü, davacı ile yaşanan süreç de göz önüne alınarak, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen ihtarnamesi ile davacıya söz konusu sermaye arttırımı kararının uygulanmayacağının bildirildiğini, ancak buna rağmen davacı tarafından tedbir talepli iptal davası ikame edildiğini, davacının amacının davalı şirketi elinden gelen her şekilde zora sokmak olduğunu, davacı tarafından talep edilen, davalı şirket ortaklarından … ait dava dışı üçüncü bir şirkete at hisseler üzerinde tedbir uygulanması talebinin, işbu dava ile bağdaşmadığını, davacının iddialarının aksine genel kurul kararının usulüne uygun olarak alındığını, genel kurul kararının, gerekli kurucu unsurlarına haiz olduğunu, davacının kendisine yapılan usulune uygun tebligata rağmen iştirak etmediği genel kurulda alınan kararların iptalini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının oy hakkının, kararın alınmasını etkileyebilecek nitelikte olmadığını beyanla, haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/01/2021 tarih ve 2018/1150 Esas – 2021/57 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 14/09/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, butlanı yada bu olmadığı takdirde iptaline yönelik genel kurul karar iptaline ilişkindir. Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin 14/09/2018 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olup olmadığı, butlanı ya da iptali gerekip gerekmediği hususunda, karar verebilmek için öncelikle genel kurula çağrının usulüne uygun yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Limited şirketlerde TTK. 617 maddesi uyarınca genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Yine TTK. 624. maddesinde göre şirketin birden fazla müdürün bulunması halinde bunlardan biri genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır. Başkan olan müdür veya tek müdür bulunması halinde bu kişi genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde tüm açıklamaları ve ilanları da yapmaya yetkilidir. Somut olayda davacı … aynı zamanda müdürler kurulu başkanıdır. TTK’nın 644/1-C maddesi ile ilgili limited şirket müdürler kurulunun toplantıya çağrılmasını, Anonim şirketin yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkındaki TTK. 391 ve müdürlerin bilgi alma haklarının kıyas yolu ile uygulanmak üzere TTK 392. Maddenin limited şirketlerde de geçerli olacağı düzenlenmiştir. TTK. 392/7 maddesi uyarınca her yönetim kurulu üyesi başkanın yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını isteyebilir. TTK 392/7 maddesinin emredici nitelikte olup olmadığı ve özellikle başkanın görevini yapamaması veya yapmasına engel bir durumun mevcut olması gibi istisnai hallerde müdürler kurulu üyelerinden herhangi birinin müdürler kurulunu toplantıya çağırıp çağıramayacağı üzerinde de durmak gerekmiştir. Bir kısım Yargıtay kararlarında yönetim kurulunun toplantıya çağırmanın başkanın görevi olduğu başkanın bulunmadığı zamanlarda başkan vekilini ve yönetim kurulunu toplantıya çağırabileceği yönündeki hükmün emredici olduğu, yönetim görevini yerine getirmeye engel bir durumda olmayan başkanın toplantıya çağrı yaptığına ilişkin belge bulunmaması, yine başkandan TTK 392/7 ye uygun şekilde toplantı yapılmasının talep edildiğini ve başkan tarafından bu talebin reddedildiğine ilişkin de herhangi bir belge sunulmaması halinde, yapılan toplantının batıl olacağına ilişkin karar verildiği, Yargıtay 11. HD’nin 2016/9409 Esas, 2018/2154 Karar sayılı bu hükmü gözetildiğinde müdürler kurulu başkanının davet konusunda öncelikle yetkisinin bulunduğu, başkanın görevini yapmaması veya yapmasına engel bir durumun mevcut olması gibi istisnai hallerde müdürler kurulu üyelerinden herhangi birinin müdürler kurulunu toplantıya çağırabileceği, yine müdürler kurulunun toplantıya çağrılması ya da müdürler kuruluna bizzat katılımın zorunlu olduğu yani yönetim kurulu (müdürler kurulu) toplantısına davacının vekaleten katılma imkanı bulunmadığı, davacının belirtilen tarihlerde cezaevinde tutuklu olarak bulunduğu bu nedenle müdürler kurulunu toplantıya çağırması ya da müdürler kurulu toplantısına bizzat katılmasının fiziken mümkün olmadığı, diğer müdürler kurulu üyeleri … tarafından müdürler kurulunun toplantıya çağrılabileceği, kaldı ki … tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 10/08/2018 tarihli … numaralı ihtarnamesi ile şirket müdürler kurulu tarafından genel kurulun belirtilen gündem maddeleriyle toplantıya çağrılmasının talep edildiği, söz konusu ihtarnamenin ve çağrının hem tutuklu bulunan davacıya hem de vekilliğini yürüten davacının eşi ve vekiline iadeli taahhütlü olarak gönderildiği, ancak davacının tutuklu olması sebebiyle müdürler kurulunu toplantıya çağıramadığı, yine daha sonra … tarafından müdürler kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin 31/08/2018 tarihli istemin 07/09/2018 tarihinde davacı …’a cezaevinde taahhütlü mektupla tebliğ edildiği, yapılan müdürler kurulu toplantısında genel kurulun toplantıya çağrıldığı bu bağlamda çağrının usulüne uygun olarak yapılmış sayılması gerektiği değerlendirilmiştir. Çağrının usulüne uygun olduğunun tespit edildikten sonra genel kurulda alınan kararların gerekli nisapları taşıyıp taşımadığı, bu kararların hükümsüz olup olmadığı, hükümsüz ise bu hükümsüzlüğün türü genel kurulda alınan kararların kanun ana sözleşme, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesine gerek bulunmaktadır. Yokluğu, butlanı ya da iptali talep edilen ilgili genel kurulda alınan kararlar aşağıdaki şekildedir. 1-Gündemin 1. Maddesi uyarınca tutuklu bulunan müdürler kurulu başkanı …’ın müdürlük görevinden azli: söz konusu oylamada şirket ortaklarından …’nun %66,66 oranındaki olumlu oylarıyla davacı …’ın tutuklu bulunması nedeniyle şirket işlerini yerine getirmesi mümkün olmadığından azline karar verilmiştir. İşbu karar gerek toplantı gerekse karar yeter sayısı nisaplarına uygun şekilde alınmış bir karardır. Ayrıca davacının tutuklu olması sebebiyle şirket işlemlerini yerine getiremediği hususu bir vaka olup burada yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırı bir hususta tespit edilememiştir. Bu nedenle gündemin bu maddesinde alınan kararın yokluk ve malul butlana tabi ya da iptali yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.2- Gündemin 2. MAddesi uyarınca …’nun mevcut hissesinin Beyoğlu … Noterliğinden verilme 17/10/2017 tarih … yevmiye numaralı sözleşme ile hisselerin şirket pay sahiplerinden … devrinin onaylanması, devrin şirket pay defterine işlenmesi amacıyla yapılan oylamanın %66,66 oy oranına sahip …’nun olumlu oylarıyla kabul edildiği, alınan bu kararda toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmamıştır. Bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.3- Gündemin 3. Maddesi ile ilgili hisselerini devreden şirket müdürü …nun şirket müdürlüğünden azli hususu görüşülmüş yine …’nun %66,66 yönündeki olumlu oylarıyla …’nun azli kabul edilmiştir. Alınan bu kararla da toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmamıştır. Bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.4- Gündemin 4. Maddesi ve 5. maddeleriyle …’in şirket müdürü seçilmesine ve temsil yetkisine ilişkin hususlar düzenlenmiş ve … münferit imzası ile tek şirket yetkilisi olarak şirketi temsil edebileceği karara bağlanmıştır. Bu kararlarda da toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmamıştır. Bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.5- Gündemin 6. Maddesi ile müdürler kurulu üyelerinin TTK 395 ve 396. Maddesinde sayılan işleme izin verilmesi hususunda yapılan oylamada ise şirket ortakları …’nun %66,66 oranındaki olumlu oylarıyla şirket müdür seçilen …’e, TTK 395 ve 396. Maddede belirtilen işleri yapması hususunda yetki verildiği görülmüştür. TTKnun 620.mad hükmü uyarınca kanun veya şirket sözleşmesinde seçim kararlarına dair tüm genel kurul kararları toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile verilir. TTKnun 621.mad ise önemli nitelikli kararlara ilişkin nisaplara yer verilmiştir. TTKnun 621.mad göre bu maddede sayılan genel kurul kararları temsil edilen oyların 2/3’ünün ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir hükmü mevcuttur. TTKnun 621/1- g fıkrasına göre müdürlerin ve ortakların bağlılık hükmünü veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına onay verilmesi halinde de nitelikli çoğunluluk aranacaktır. Yine TTKnun 436.maddesinde pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri yada hakimiyetler altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu yada hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz hükmü mevcuttur. Yine TTKnun 395.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi genel kuruldan izin almadan şirkette kendisi veya başkası adına işlem yapamaz. Aksi halde şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Yine TTKnun 396.maddesi uyarınca da yönetim kurulu üyelerinden biri genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemin kendi veya başkası hesabına yapılmayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız olarak girememektedir. TTK 395 ve 396.mad uyarınca müdüre yetki verilmesine ilişkin yapılan oylamada müdür … 6 nolu karar bakımından oydan yoksunluğu mevcuttur. Söz konusu genel kurul kararı görünüşe göre …’nun olumlu oyları ile alınmıştır. … oydan yoksun olduğu göz önüne alındığında, söz konusu kararın aynı genel kurulun 2 nolu gündem maddesi ile hisselerinin … devri kabul edilen … tek olumlu oyu ile alındığı görülmektedir. Davalı şirketin sermaye yapısı incelendiğinde, şirketin sermayesinin 600.000TL olduğu ve 24.000paya ayrıldığı, 8000 paya karşılık olan 200.000TLlik kısmını …’na, 8.000paya karşılık olan 200.000TLlik kısmını … ve yine 8.000 paya karşılık olmak üzere 200.000TLlik kısmını …’a ait olduğu görülmüştür. …’in oydan yoksunluğu dikkate alındığında söz konusu kararın …’nun olumlu oyları ile esas sermayenin 1/3 oyunu teşkil eden oyu ile ve toplantıya katılanların %50’sinin oyu ile alındığı, bu nedenle TTK 620.maddesindeki nisapları dahi karşılamadığı, TTK 621.mad nisabı ise hayli hayli karşılamadığı, ayrıca aynı genel kurulda gündemin 2.maddesi ile …’nun hisselerinin … devrine ilişkin onaya işlem verildikten sonra esasen … hisse devir işlemi onaylanmış olduğundan ve hisseler … geçmiş olduğundan gündemin 6.maddesinde alınan genel kurul kararına esasen sadece …’in oyları ile alınmış olduğu, bu nedenle gerek gerekli nisapları taşımaması, gerekse de oydan yoksunluk hali dikkate alındığında söz konusu genel kurulda alınan kararın yoklukla malul olduğu anlaşıldığından, gündemin 6.maddesi uyarınca yöneticiye TTK 395 ve 396.mad uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerekmiştir. 6-Gündemin 7.maddesi uyarınca; dava dışı … AŞ’de davalı şirkete ait %50 payın ortaklardan … devrine izin verilmesi yönünden alınan genel kurul kararında ise, gündemin bu maddesinde alınan kararda pay devri yapılan … Ltd Şti’nin müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirkette pay sahibidir. Söz konusu toplantıya … de katılarak oy kullanmıştır. TTK 436/1 mad hükmü uyarınca pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri, yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile, şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işin veya işlemin veya herhangi bir yargı kurumunda haklarındaki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz hükmü mevcuttur. Her ne kadar limited şirketlerde anonim şirketlere yapılan hükümler arasında TTKnun 436/1 hükmüne yer verilmemiş ise de, TTK 395 ve 396.maddelerine yapılan atıf , yine TTKnun 626/1 mad uyarınca müdürler ve yönetimde görevli kişiler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmelidir ve şirket menfaatini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler. Müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirket ortağı olan … Ltd Şti’ne ait %50 payın devrine ilişkin işlemin tarafı olamayacağı (devir yapıldığı ve yönetim kurulu kararının alındığı 12/01/2018 tarihli 79 sayılı müdürler kurulu kararından önce TTK 395 ve 396 maddeleri uyarınca alınmış bir kararın bulunmadığı, kaldı ki 600.000TLlik şirket sermayesi olan bir şirkette davacı iddiasına göre 15-20.000.000TL, davalı şirket beyanına göre ise 3.000.000,00TL değerinde olan taşınmazların davalı şirketten ortak … devrinin önemli miktarda mal satışına ilişkin olduğu, bu nedenle bu kararın da TTK 621.maddesinde gereken nisapla alınması gerektiği, bu bağlamda devir işlemindeki yetkinin de genel kurula ait olduğu, oysa devir işleminin yönetim kurulu kararı ile yapıldığı, genel kurulda buna icazet verildiği, bu bağlamda hem satış yetkisinin genel kurula ait olması, buna rağmen yönetim kurulu kararı ile satış yapılması, hem de genel kurulda verilen icazetin TTK 621.maddesinde gerekli nisaplar sağlanmadan alınmış olması sebebiyle, gündemin 7.maddesi ile alınan davalı şirketin … şirketindeki hisselerinin tamamının … devrine onay verilmesine yönelik kararın da yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş, yukarıda açıklanan gerekçelerle kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı …’nin 14/09/2018 tarihinde yapılan Genel Kurulda 6 nolu gündem maddesi ile TTK 395 ve 396. Maddeleri uyarınca şirket yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin kararlar ile aynı genel kurulda 7 nolu gündem maddesi ile şirketi … A.Ş.’deki hisselerinin tamamının … devrine onay verilmesi yönündeki ALINAN KARARLARIN YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, 2-TTK. 449. Maddesi gereği hüküm kesinleşinceye kadar kararların icrasının geri bırakılmasına, 3-Hüküm kesinleştiğinde karardan bir örneğin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, 4-Kalan talepler yönünden davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Yerel Mahkemece reddedilen talepler yönünden istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkilin müdürler kurulu başkanı olduğunu, genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin de kural olarak müdürler kurulu başkanına ait olduğunu, TTK’Nın 644/1-C maddesi ile ilgili limited şirket müdürler kurulunun toplantıya çağrılmasını, anonim şirketin yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkındaki TTK 391 ve müdürlerin bilgi alma haklarının kıyas yolu ile uygulanmak üzere TTK 392. maddenin limited şirketlerde de geçerli olacağının düzenlenmiş olduğunu, TTK 392/7 maddesi uyarınca her yönetim kurulu üyesi başkanının yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını isteyebileceğini, Genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi bakımından öğretide ve uygulamada en çok kabul edilen görüşün bu yetkinin müdürler kurulu başkanında olduğu görüşü olduğunu, mutlak yetki olduğunu ve emredici nitelikte olduğunu, TTK 410 maddesinin toplantıya çağrı ve yetkiyi düzenlemiş olup; D) Çağrı |- Yetki 1. Yetkili ve görevli organlar MADDE 410- (1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ite ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. (2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir. Kanun maddesinde yer aldığı üzere Yönetim kurulunun toplantıya çağrılmaması halinde mahkemeden izin alınması hususunun düzenlenmiş olduğunu, bu yönüyle emredici nitelikte olduğundan aksi görüşe katılmanın mümkün olmadığını, aksi halde bu kanun hükmünün by pass edilmiş olacağını, ki kesin ve emredici nitelikte olduğunu, nitekim bu yönüyle genel kurulda alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunu, Müdürler kurulu başkanı olan müvekkilin olağanüstü toplantıya çağıramıyorsa kanun gereği mahkemeden izin almak sureti ile toplantıya çağırması gerekirken bu kanun hükmü yok sayılarak diğer müdürün toplantıya çağrı yapabileceğinin belirtilmiş olmasının hukuken mümkün olmayıp mahkemenin hatalı bir değerlendirme yapmış olduğunu, Çağrı usulü bakımından müvekkile usulüne uygun bir çağrı yapılmamış olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde ” … tarafından müdürler kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin 31.08.2018 tarihli istemin 07.09.2018 tarihinde davacı …’a cezaevinde taahhütlü mektupla tebliğ edildiği, yapılan müdürler kurulu toplantısında genel kurulun toplantıya çağrıldığı bu bağlamda çağrının usulüne uygun olarak yapılmış sayılması gerektiği değerlendirilmiştir. ” demek sureti ile yine hatalı bir değerlendirmede bulunduğunu, Müvekkil cezaevinde iken 07.09.2018 tarihinde yani toplantıdan 1 hafta önce sadece genel kurul yapılacağı gün ve saat bildiren bir yazı gönderilmiş olduğunu, gündem maddelerinin yer almadığı çağrı kağıdının açıkça usul ve yasaya da aykırılık teşkil etmekte olduğunu, mahkemede buna yönelik itirazları üzerine yerel mahkemenin 20.11.2019 tarihli celse ara kararı ile ” genel kurul tutanakları, çağrı belgeleri, hazirun cetveli, genel kurul toplantıya çağıran 15.08.2018 tarihli 80 nolu müdürler kararı ve davalı şirket ortaklarından ve müdürlerinden olan …’in davacı ve müdürler kurulu başkanı olan …’a genel kurulun toplanmasına ilişkin yaptığı çağrının kime tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ belgelerinin bulunmadığı, ayrıca cezaevi aracılığı ile 07.09.2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği belirtilen belge içeriğinin tebliğ belgesinden anlaşılamadığı görülmekle bunlara ilişkin tüm bilgi ve belgeleri en geç 2 hafta içinde dosyaya sunması ” hususunda davalıya kesin süre verildiğini, Davalı tarafın daha önce sunmuş olduğu belgelerin aynısını sunmuş olup yeni bir belge sunmadığını, Yani usulüne uygun bir çağrı yapılmadığı mahkemece görülüp davalı tarafa süre verilerek evrak içeriklerinin sunulması için kesin süre verilmesine rağmen, davacı tarafından başka belge sunulamadığı halde mahkemece çağrının usulüne uygun sayılarak karar tesis edilmiş olduğunu, Genel kurulla davet usulünde genel kuruldan 2 hafta önce bildirimde bulunmanın ve özellikle olağanüstü genel kurulda görüşülecek konuları yani gündem maddesini açıkça bildirmenin zorunlu olduğunu, bu cihetle kendisine bildirimde bulunulan ortak/ müdür genel kurulda hangi gündemle toplanılacağını bilmesi gündeme itiraz etmesi, gerekirse gündeme görüşülmesi için madde ekletmesi veya yargısal haklarını kullanması açısından önem arz etmekte olduğunu, genel kurulda görüşülecek gündemin belirtilmemesi ve genel kuruldan 2 hafta önce bildirimde bulunulmaması gibi usulü hükümler hiçe sayılmasına karşın mahkemenin usulüne uygun bir çağrının olmadığı gözetilmeyerek tüm alınan kararlar yönünden yoklukla malul şeklinde bir karar tesis edilmemesi verilen kararı hatalı hale getirdiğini ve bozulması gerektiğini beyanla; Açıklanan nedenlerle yerel mahkemece verilen kararın aleyhe olan kısım yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı … tarafından müvekkil şirket … (“…”) aleyhine ikame edilen dava ile müvekkil şirketin 14.09.2018 tarihli Ortaklar Olağanüstü Genel Kurul Kararları’nın (“Genel Kurul Kararı”) hukuka aykırı olduğundan bahisle, Genel Kurul Kararı’nın uygulamasının tedbiren durdurulması ile Genel Kurul Kararı’nın; yokluğu, butlanı ve iptaline karar verilmesinin talep edildiğini, Yerel Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde tesis edilen 27.01.2021 tarihli gerekçeli kararda özetle; “Yokluğu, butlanı ya da iptali talep edilen ilgili genel kurulda alınan kararlara ilişkin olarak; (i) gündemin 1. maddesi uyarınca tutuklu bulunan müdürler kurulu başkanı …’ın müdürlük görevinden azli: söz konusu oylamada şirket ortaklarından …’nun %66,66 oranındaki olumlu oylarıyla davacı …’ın tutuklu bulunması nedeniyle şirket işlerini yerine getirmesi mümkün olmadığından azline karar verildiği, işbu karar gerek toplantı gerekse karar yeter sayısı nisaplarına uygun şekilde alınmış bir karar olduğu, ayrıca davacının tutuklu olması sebebiyle şirket işlemlerini yerine getiremediği hususu bir vaka olup burada yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırı bir hususta tespit edilemediği, bu nedenle gündemin bu maddesinde alınan kararın yokluk ve malul butlana tabi ya da iptali yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği,
(ii) gündemin 2. maddesi uyarınca …’nun mevcut hissesinin Beyoğlu …. Noterliğinden verilme 17/10/2017 tarih … yevmiye numaralı sözleşme ile hisselerin şirket pay sahiplerinden … devrinin onaylanması, devrin şirket pay defterine işlenmesi amacıyla yapılan oylamanın %66,66 oy oranına sahip …’nun olumlu oylarıyla kabul edildiği, alınan bu kararda toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmadığı, bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerektiği, (iii) gündemin 3. maddesi ile ilgili hisselerini devreden şirket müdürü …’nun şirket müdürlüğünden azli hususu görüşülmüş yine …’nun %66,66 yönündeki olumlu oylarıyla …’nun azli kabul edildiği, alınan bu kararla da toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmadığı, bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerektiği, (iv) gündemin 4. maddesi ve 5. maddeleriyle … şirket müdürü seçilmesine ve temsil yetkisine ilişkin hususlar düzenlenmiş ve …’in münferit imzası ile tek şirket yetkilisi olarak şirketi temsil edebileceği karara bağlandığı, bu kararlarda da toplantı nisaplarına aykırılık bulunmadığı gibi bu kararın yokluk, butlan, kanuna esas sözleşmeye, hakkaniyete ve eşit işlem kurallarına aykırılık saptanmadığı, bu nedenle gündemin bu maddesine yönelik açılan davanın da reddine karar vermek gerektiği, (v) gündemin 6. maddesi ile müdürler kurulu üyelerinin TTK 395 ve 396. maddesinde sayılan işleme izin verilmesi hususunda yapılan oylamada ise şirket ortakları …’nun %66,66 oranındaki olumlu oylarıyla şirket müdür seçilen …, TTK 395 ve 396. Maddede belirtilen işleri yapması hususunda yetki verildiği görüldüğü, söz konusu genel kurul kararının görünüşe göre … ve …’nun olumlu oyları ile alındığı, … oydan yoksunluğu dikkate alındığında söz konusu kararın …’nun olumlu oyları ile esas sermayenin 1/3 oyunu teşkil eden oyu ile ve toplantıya katılanların %50’sinin oyu ile alındığı, bu nedenle TTK 620.maddesindeki nisapları dahi karşılamadığı, TTK 621.mad nisabı ise hayli hayli karşılamadığı, ayrıca aynı genel kurulda gündemin 2.maddesi ile …’nun hisselerinin … devrine ilişkin onaya işlem verildikten sonra esasen …’nun hisse devir işlemi onaylanmış olduğundan ve hisseler … geçmiş olduğundan gündemin 6.maddesinde alınan genel kurul kararına esasen sadece … oyları ile alınmış olduğu, bu nedenle gerek gerekli nisapları taşımaması, gerekse de oydan yoksunluk hali dikkate alındığında söz konusu genel kurulda alınan kararın yoklukla malul olduğu anlaşıldığından, gündemin 6.maddesi uyarınca yöneticiye TTK 395 ve 396.mad uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerektiği, (vi) gündemin 7. maddesi uyarınca; dava dışı … AŞ’de davalı şirkete ait %50 payın ortaklardan … devrine izin verilmesi yönünden alınan genel kurul kararında ise, gündemin bu maddesinde alınan kararda pay devri yapılan … müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirkette pay sahibi olduğu, söz konusu toplantıya … de katılarak oy kullandığı, müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirket ortağı olan … … ait %50 payın devrine ilişkin işlemin tarafı olamayacağı, 600.000 TL’lik şirket sermayesi olan bir şirkette davacı iddiasına göre 15-20.000.000 TL, davalı şirket beyanına göre ise 3.000.000,00 TL değerinde olan taşınmazların davalı şirketten ortak … devrinin önemli miktarda mal satışına ilişkin olduğu, bu bağlamda hem satış yetkisinin genel kurula ait olması, buna rağmen yönetim kurulu kararı ile satış yapılması, hem de genel kurulda verilen icazetin TTK 621.maddesinde gerekli nisaplar sağlanmadan alınmış olması sebebiyle, gündemin 7.maddesi ile alınan davalı şirketin … şirketindeki hisselerinin tamamının … devrine onay verilmesine yönelik kararın da yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerektiği, açıklanan gerekçelerle kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.” şeklindeki gerekçelerle hüküm tesis edilmiş olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından tesis edilen kararda davanın reddine verilen hususlar isabetli olmakla birlikte, dava konusu Genel Kurul Toplantı’sının gündeminin 6. maddesi ile 7. maddesinin yoklukla malul olduğu ve bu yönden davacının davasının kabulüne karar verildiği yönünde tesis edilen karar açıkça usule ve hukuka aykırılık teşkil ettiğinden Yerel Mahkeme’nin dava konusu Genel Kurul Toplantı’sının gündeminin 6. maddesi ile 7. maddesinin yoklukla malul olduğuna ilişkin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, işbu dilekçeleri ile yerel mahkemenin genel kurul toplantısının gündemin 6. maddesi ile 7. maddesinin yoklukla malul olduğuna ilişkin kararına karşı istinaf yolu ile itirazları olduğunu, … şirket hisselerinin … devrine icazet verilmesine ilişkin genel kurul toplantısının 7. maddesinin iptal edilmesi yönünde tesis edilen kararın açıkça usule ve hukuka aykırı olup yerel mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını ve davacının bu hususa ilişkin olarak davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Yerel Mahkeme tarafından tesis edilen 27.01.2021 tarihli kararda; ” gündemin 7. maddesi uyarınca; dava dışı …AŞ’de davalı şirkete ait %50 payın ortaklardan … devrine izin verilmesi yönünden alınan genel kurul kararında ise, gündemin bu maddesinde alınan kararda pay devri yapılan … müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirkette pay sahibi olduğu, söz konusu toplantıya … de katılarak oy kullandığı, müdürler kurulu üyesi ve aynı zamanda şirket ortağı olan … ait %50 payın devrine ilişkin işlemin tarafı olamayacağı, 600.000 TL’lik şirket sermayesi olan bir şirkette davacı iddiasına göre 15-20.000.000 TL, davalı şirket beyanına göre ise 3.000.000,00 TL değerinde olan taşınmazların davalı şirketten ortak … devrinin önemli miktarda mal satışına ilişkin olduğu, bu bağlamda hem satış yetkisinin genel kurula ait olması, buna rağmen yönetim kurulu kararı ile satış yapılması, hem de genel kurulda verilen icazetin TTK 621.maddesinde gerekli nisaplar sağlanmadan alınmış olması sebebiyle, gündemin 7.maddesi ile alınan davalı şirketin … şirketindeki hisselerinin tamamının …’e devrine onay verilmesine yönelik kararın da yoklukla malul olduğunun tespitine” şeklinde hüküm tesis edilmiş olduğunu, Genel Kurul Toplantısı’nın 7. gündem maddesi ile pay devri yapılan …, pay devrine icazet verilmesi hususunun görüşüldüğünü ve …’in bu karara katılarak oy kullanmasının oydan yoksunluk oluşturduğu ve gerekli karar nisaplarının oluşmadığı gerekçesiyle ilgili kararın iptal edilmesine karar verilmişse de işbu kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, alınan bu kararın %100 karar nisabıyla alınmış olduğunu, davacıya kanuna ve hukuka uygun bir şekilde davet ve çağrı yapılmasına rağmen kendisi veya temsilcisinin söz konusu genel kurula katılmaktan imtina ettiğini, keza …’in oydan yoksun olduğu kabul edilse dâhi, söz konusu kararda toplantıya katılıp da oy kullanmaya yetkin tek kişinin diğer ortak … olduğu hususunun aşikâr olduğunu, bu sebeple hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, oydan yoksunluk halinin kabul edilmesi halinde dahi, söz konusu kararın toplantıya katılmasına rağmen, karara katılabilecek olan oyların %100’ü ile alınmış olduğunu, bu sebeple aksi yönde tespitler içeren yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Davacının kendisine yapılan usulüne uygun tebligata rağmen iştirak etmediği genel kurulda alınan kararların iptalini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un (“6102 sayılı Kanun”) 622. maddesinin; “Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.” hükmünü amir olduğunu, bu hüküm uyarınca 6102 sayılı Kanun’un 446. maddesinin;
“(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir” hükmünü amir olduğunu, kanun maddesi uyarınca bir genel kurlu kararı hakkında bir ortağın iptal davası ikame edebilmesi için söz konusu toplantıya katılarak olumsuz oy vermesi ve muhalefetini tutanağa geçirmesi gerektiğini, nitekim bu hususun doktrinde Gönen Eriş tarafından kaleme alınan, “Ticari İşletme Hukuku” isimli eserde; “ TTK. m. 446’nın birinci fıkrasının (a) bendine göre, genel kurul toplantısında hazır bulunup da, genel kurul kararına olumsuz oy veren ve bu yönde karşı oyunu (muhalefetini) genel kurul tutanağına geçirten pay sahibi, genel kurul kararının iptalini açacağı bir davada isteyebilir.” (EK-1: Gönen Eriş, Ticari İşletme Hukuku, Seçin Yayınları, syf. 2316) şeklinde ifade edilmiş olduğunu, aynı hususun emsal bir Yargıtay kararında ise; “ Mahkemece, davacı tarafından davaya konu genel kurulda alınan kararlarının bir kısmına karşı ret oyu kullanılmış ise de, muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediği, …’nın 446/1-a maddesi gereğince dava açmak için karara muhalif kalınmasının yeterli olmadığı, ayrıca muhalefetin tutanağa geçirilmesinin de gerektiği, davanın açılması için usuli ön koşulun oluşmadığı, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2018 tarihli, 2016/12362 E. ve 2018/6241 K. sayılı ilamı) şeklinde içtihat edilmiş olduğunu, yukarıda da detayları ile izah edildiği üzere müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen dava konusu olağanüstü Ortaklar Kurulu toplantısı üzerine uygun şekilde davacıya bildirilmiş olmasına karşın, davacı oy hakkını vekâleten de kullanabilecekken, bundan imtina ettiğini ve toplantıya iştirak etmediğini, buna rağmen davacı tarafından iştirak etmediği toplantıda alınan Genel Kurul Kararı hakkında iptal davası ikame edilmiş olması ve işbu toplantı gündeminde yer alan 6. ve 7. maddenin iptaline karar verilmiş olmasının, 6102 sayılı Kanun’un emredici düzenlemelerine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu sebeple de yerel mahkeme kararının kaldırılarak yerel mahkemenin 6. ve 7. maddesinin iptaline ilişkin kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Davacının genel kurul kararının kesin hükümsüz olduğu yönündeki iddialarının her türlü hukuki mesnetten yoksun olduğunu, Kesin hükümsüzlük hâlinin, bir hukuki işlemin kurucu unsurlarının mevcut olmasına rağmen, işlemin geçerliliği için gerekli olan diğer şartların gerçekleşmemesi olduğunu, yukarıda alıntılanan 6102 sayılı Kanun’un 622. maddesi uyarınca, limited şirketlerde genel kurul kararının butlanı ve iptaline ilişin olarak anonim şirket hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağını, 6102 sayılı Kanun’un 447. maddesinin genel kurul kararının butlanı hallerini düzenlemekte olduğunu, 6102 sayılı Kanun’un 447. maddesinin; “ Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmünü amir olduğunu, anılan kanun hükmü kıyas yoluyla dava konusu hadiseye uygulandığında, genel kurul kararının kesin hükümsüzlüğünden bahsedilebilmesi için o kararın; i. Eşit işlem ilkesine aykırı, ii. Limited şirketin temel yapısına uymayan, iii. Pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya iv. Diğer organların yetkilerine giren bir karar niteliğinde olması gerektiğini, Genel Kurul Kararının, müvekkil şirketin ticari faaliyetini sürdürmesi için alınmış olağan bir karar olup, herhangi bir şekilde eşit işlem ilkesine aykırılık teşkil etmemekte olduğunu, nitekim genel kurul kararı ile pay sahiplerinden birkaçı bakımından diğer pay sahiplerine nazaran farklı ve/ veya ayrıcalıklı bir işlem tesis edilmemiş olup, limited şirketin faaliyetinin devamı için gerekli ve olağan kararlar alınmış olduğunu, Genel Kurul Kararı’nın limited şirketin yapısına uygun olup olmadığı değerlendirildiğinde, Genel Kurul Kararı’nın müvekkil şirketin faaliyetine devam etmesi bakımından alınan ve bir sermaye şirketi olan limited şirkette sermayenin korunması ilkesine herhangi bir aykırılık ihtiva etmeyen bir karar olduğunu, ayrıca genel kurul kararı ile davacının pay sahibi olarak sahip olduğu herhangi bir hakkının kısıtlanmadığını, davacının pay sahibi olarak mevcut olan oy hakkının Genel Kurul Kararı’nın kendisine yapılan bildirim ve ilan yoluyla kullandırılmış olup, ileriye dönük olarak davacının pay sahibi olması münasebetiyle sahip olduğu hakkını kısıtlamaya yönelik herhangi bir karar da alınmadığını, bu sebeple de genel kurul kararının butlanının talep edilemeyeceği hususunun şüpheden vareste olduğunu, son olarak müvekkil şirket Genel Kurulu tarafından alınan kararların içeriği tetkik edildiğinde, pay devrinin onaylanması ve limited şirket müdürünün görevden alınmasının, münhasıran Genel Kurul’un yetkisinde olup, bu sebeple, alınan kararların müvekkil şirketin herhangi bir başka organın yetki alanına girmediğini, Yukarıda detayları ile izah edildiği üzere, Genel Kurul Kararının, 6102 sayılı Kanun’un 447. maddesi uyarınca herhangi bir butlan sebebini haiz olmayıp, davacının Genel Kurul Kararı’nın butlanını talep etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının müvekkil şirketin faaliyetini durma noktasına getirme ve bezdirme politikası ile müvekkil şirkette sahip olduğu payları fahiş bir bedelle bir diğer pay sahiplerine devretmeyi amaçlamakta olduğunu, dolayısıyla yerel mahkeme tarafından genel kurul toplantısının 6. ve 7. maddesinin iptaline ilişkin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan nedenlerle ve her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla; – 6102 Sayılı Kanun’un 449. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar hükmün icrasının geri bırakılmasına, – İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.01.2021 tarih ve 2018/1150 Esas – 2021/57 Karar sayılı usul ve yasaya aykırı kararının aleyhe kısımlarının kaldırılmasına, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına, – Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tümden reddine,- Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı şirket tarafından alınan 14/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti, bunun mümkün olmaması halinde butlanla batıl olduğunun tespiti, bunun da mümkün olmaması halinde iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabul/kısmen reddi ile 14/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan 6 ve 7 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer kararlar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olmadığını, usulüne uygun olarak alınmış geçerli bir ortaklar kararı bulunmadığını, genel kurulda alınan kararların içerik olarak da kanun ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple davalı şirket tarafından alınan 14/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti, bunun mümkün olmaması halinde butlanla batıl olduğunun tespiti, bunun da mümkün olmaması halinde iptaline karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili, olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olarak yapıldığını, davacının tutuklu bulunması sebebiyle müdürler kurulu başkanlığı görevini ifa edemediğini, davacı talep olmasına rağmen genel kurula çağrı yapmadığını, davacı usulüne uygun olarak çağrılmasına rağmen genel kurula iştirak etmediğini ve oy hakkının kararın alınmasını etkileyebilecek düzeyde olmadığını, genel kurul kararının kurucu unsurları taşıdığını, usul ve yasaya uygun olduğunu, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. “Yokluk”; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği amirdir. Bir başka ifade ile genel kurul kararlarının iptali istemli davada yokluk ve butlan hallerinin bulunup bulunmadığı resen incelenmesi gerekmektedir.(Yargıtay HGK’nun 12.03.2008 tarih ve 2008/11-246 E. – 2008/239 K., 11. H.D’nin 26.09.2019 tarih ve 2018/835 E. – 2019/5869 K, 22.10.2020 tarih ve 2019/1366 E – 2020/4391 K. sayılı ilamı).Davalı limited şirket olup, genel kurul toplantısına çağrı başlıklı 617. maddesi uyarınca genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır. Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir. Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir. 6102 sayılı TTK’nın 617/3. maddesi gereğince toplantıya çağrı usulü hakkında anonim şirkete ilişkin hükümler kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır. TTK. 414/1 maddesi gereğince genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. 6102 Sayılı TTK’nın 624. Maddesinde “(1) Şirketin birden fazla müdürünün bulunması hâlinde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır. (2) Başkan olan müdür veya tek müdürün bulunması hâlinde bu kişi, genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkilidir. (3) Birden fazla müdürün varlığı hâlinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik hâlinde başkanın oyu üstün sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenleme öngörebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut davada; davalı şirket 27/07/2007 tarihinde kurucu ortaklar … ve … tarafından kurulmuş ve kuruluşu 02/08/2007 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiştir. Kurucu ortaklar aynı zamanda müdür olup, davacı müdürler kurulu başkanı olarak seçilmiştir. Şirketin 27/10/2016 tarihli ticaret sicil gazetesinden yayımlanan kararına A yetki gurubu karaların müdürlerden herhangi ikisinin şirket kaşesi altında birlikte atacakları müşterek imzalarıyla geçerli olacak şekilde temsil ve ilzama yetkili olduğunu, B yetki grubu kararların müdürlerden herhangi birinin şirket kaşesi altında atacakları münferit imzaları ile geçerli olacak şekilde temsil ve ilzam olunacağı, bunun dışından tüm karar, iş ve işlemlerin üç ortağın şirket kaşesi altında birlikte atacakları müşterek imzaları ile geçerli olacağını ve şirketin sınırsız olarak yönetim ve temsil hakkının üç ortağın birlikte müştereken sahip olduğuna karar verilmiştir. Davacı müdürler kurulu başkanın cezaevinde tutuklu olması sebebiyle diğer müdür … Beyoğlu …. Noterliği’nin 10/08/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gündem maddesi de belirtilmek suretiyle olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı yapılmasını talep etmiştir. Davacı tarafından çağrı yapılmaması üzerine davacı dışındaki aynı zamanda müdür olan diğer ortaklar … ve … 31/08/2018 tarihinde müdürler kurulu kararı alarak 14/09/2018 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılmasına ve gündemin belirlenmesine karar vermiştir. Söz konusu müdürler kurulana davacı katılmamıştır. Söz konusu davet ve gündem 15/08/2018 Noterlikce tasdik edilmiş ve 28/08/2018 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş ve ayrıca gazete de yayımlanmıştır. Davet ve gündem davacıya da cezaevi aracılığı ile 07/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Madde metninde genel kurulun toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılacağını belirtmiş, davet mektubunun ulaştığı tarih ile toplantı tarihi arasında on beş günlük bir süre olacağı belirtilmemiştir. Toplantının ilanı ile yapıldığı tarih arasında on beş günlük süreye uyulmuş ve davet mektubu toplantıdan makul bir süre önce davacıya ulaşmıştır. Bu sebeple çağrı bu yönleri ile usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Müdür olan ortaklar … katılımı ile 14/09/2018 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmış ve dava konusu kararlar alınmıştır.Somut olayda asıl uyuşmazlık konusu olan genel kurula çağrı yapan müdürlerin yetkili olup olmadığı hususundadır. Şirketin tüm ortakları aynı zamanda müdür olup, davacı TTK’nın 624/2 uyarınca müdürler kurulu başkanı olarak seçilmiştir. TTK’nın 617/1 maddesinde genel kurulun müdürler tarafından toplantıya çağrılacak, birden fazla müdür olması halinde çağrı kurul kararı ile yapılacaktır. TTK’nın 624/2 maddesinde başkan olan müdürün genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkili olduğu madde metninden anlaşılacağı üzere kesin bir şekilde emredici kural olarak düzenlenmiştir. Başkan olan müdürün herhangi bir sebeple çağrıda bulunmasına yasal engel olması veya çağrıyı sürüncemede bırakması halinde diğer müdür veya ortakların TMK 427/b4 genel kurul toplantısına çağrılması ve toplantı yapılması için temsil kayyımı atanması talebinde bulunabilirler. (Poray/Tekinalp/Çamoğlu 14. Bası 2019 yılı sayfa 489) Bunun yanında TTK’nın 617/3 maddesi delaletiyle limited şirketler içinde uygulanan aynı Kanun’un 410/2. maddesine göre, yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. TTK’nın 412. maddesinin uygulamasında ise, şirkette yönetim kurulu mevcut olup pay sahiplerinin çağrı istemi reddedildiği veya isteme olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, mahkeme genel kurulun toplantıya çağrılmasına karar verebilir, ancak, çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Müdürler kurulu başkanı olan davacının tutuklu olması sebebiyle görevini ifa edemediği ve talebe rağmen genel kurul toplantısı yapılması için çağrıda bulunmadığı aşikardır. Bu sebeple davacı dışındaki diğer müdürlerin izleyeceği yol TTK’nın 410/2 ve 412. Maddelerine göre mahkemeden genel kurulun toplantıya çağrılması için talepte bulunmaktır. Davacı dışındaki diğer müdürlerin bu yol izlenmeksizin olağanüstü genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi yasal olarak bulunmamaktadır. Yetkisiz kişiler tarafından çağrılan ve toplanan genel kurul toplantısında alınan kararlar yoklukla maluldür. (Yargıtay 11. HD 16/03/2016 tarih, 2015/6390 esas ve 2016/2974 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. HD 21/11/2016 tarih, 2015/11756 esas ve 2016/8994 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. HD 01/02/2022 tarih, 2020/1052 esas ve 2022/763 karar sayılı ilamı) Mahkemece genel kurulun yetkisiz kişiler tarafından çağrılması sebebiyle dava konusu genel kurulda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermesi gerekirken çağrının usulüne uygun olduğuna karar verip, Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler ile sadece 6 ve 7 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermesi isabetli olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüş, aksi yöndeki davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın kabulüne ve 14/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarih ve 2018/1150 Esas – 2021/57 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı davalı …’nin 14/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, TTK’nın 449/1. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar dava konusu olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, ihtiyati tedbir kararının tescil ve ilanı için karardan bir örneğinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine, masrafın davalı tarafından karşılanmasına,Hükmün kesinleşmesine müteakiben kesinleşmiş karar örneğinin tescil ve ilanı için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, masrafın davalı tarafından karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 71,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 3.600,00TL bilirkişi ücreti ve 108,50TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.708,50TLnin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir olunan 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 11-Dairemiz karar tarihi itibariyle davalıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 34,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 196,40‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 13-HMK’nın 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.